Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsili ile İlgili Sözleşme

Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsili ile İlgili Sözleşme

Bu sözleşme 1331 sayılı yasa ile onaylanmış ve 18.3.1971 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Sözleşme ile âkit taraflardan birinin ülkesinde bulunan ve bundan sonra “alacaklı” diye isimlendirilen bir şahsın âkit taraflardan birinin, yargısına tabi bundan sonra “borçlu” diye isimlendirilen bir şahıstan hakkı olduğunu iddia ettiği nafakayı tahsil etmeyi kolaylaştırmaktır.

Bu konuda ilerde etraflı bilgi verilecektir. Bakınız (Nafaka Alacaklarının Yabancı ülkelerde tahsiline ilişkin anlaşmaların uygulanması).

Sözleşmeye Taraf Olan Ülkeler

Sözleşmeye taraf olan ülkeler sözleşmelerin hangileri olduğu ilerde incele­necek Adalet Bakanlığı Genelgesinde ayrı ayrı gösterilmiştir.

Bu listede gösterilenler sözleşmeyi imzalayan devletlerdir. Genelgede ay­rıca doldurulacak ve ibraz edilecek belgeler bu belgelerin dolduruluş ve işleme konuluş şekilleri de ayn ayrı açıklanmıştır.

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun Hükümlerine Göre Sözleşmenin Değerlendirilmesi Uygulanacak Esaslar

2675 sayılı (MÖHUK) yabancı mahkeme kararlarının tenfızi ve tanınma­sını 34-43. maddeler arasında düzenlemiştir.

Sözleşme yabancı nafaka kararlarının tanıma ve tenfızini aynı esaslara bağladığı hâlde MÖHUK tenfız için aranan bazı şartların (Md. 38/a, d) tammada aranmayacağını bildirmiştir.

  1. MÖHUK. tenfız edilecek ve tanınacak resmi belgelerin mutlaka mah­keme karan niteliğinde olmasını aramıştır. Yani yabancı mahkemelerden verilmiş olan ilâmlann tanıma ve tenfız işlemine tabi olabileceği bildirilmiştir (Md. 34).

Sözleşme ise yabancı ülkelerden verilmiş nafaka kararlannın tenfızini ko­laylaştırmak, nafakaya muhtaç olan hak sahiplerini korumak ve bulunduklan ülkelere yük olmalannı önlemek amacıyla, tanıma ve tenfızi yalnız ilâmlar için değil, yabancı yetkili mercilerce verilmiş kararlar ve bu merciler önünde yapılmış, sulhler içinde mümkün kılmıştır. Sözleşme yargı organlarını değil “merci” leri esas almış, yetkili adlî ve idari mercilerden verilmiş kararlar ve bu merciler önünde yapılmış sulhlerin sözleşmedeki şartlara bağlı olarak tanınıp, tenfız edilebileceğini kabul etmiştir.

Nafaka konusunda yetkili merciler önünde yapılmış olan sulhler iki esasa bağlı olarak (yapıldığı devlette icra edilebilme ve kararların tabi olduğu şartlara ve bunların sulhlere uygulandığı ölçüde) tanınacak ve tenfız edilebilecektir (Md. 21).

  1. MÖHUK. yabancı devletin kanunlarına göre kesinleşmiş olan ilâmların tanınıp, tenfız edilebileceğini kabul etmiştir (Md. 34). Kanun kararın şekli bakımından kesinleşmesini yeterli görmüştür.

Sözleşmenin kabul ettiği “Karar hakkında mutad kanun yollarına başvurul­ması mümkün değilse” diyen Md. 4/2’deki kuralda aynı niteliktedir.

Mutad kanun yolları açık olan ve geçici olarak icra edilen ara kararları ile geçici tedbirler, talep edilen devlette benzer kararların verilebilmesi ve icra edilebilmesi hâlinde tanınacak ve tenfız edilebilecektir.

  1. MÖHUK. ilâmın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine, girmeyen bir konuda verilmiş olmasını aramıştır. Sözleşmede yetki konusunda 7 ve 8. maddelerde özel hükümler getirilmiştir. Davanın açıldığı sırada nafaka borçlusu veya alacaklısının bağlı olduğu devletteki merciler veya davalının yetkili Kabul ettiği merciler yetkili olacak ve bu mercilerden verilen kararlar ve sulhler tenfiz edilebilecektir. Bunun yanında nafaka bir boşanma, ayrılık, evliliğin iptali veya butlanı kararları ile birlikte verilmiş ise, söz konusu kararlan veren mercilerin talep edilen devletin bu hukukuna göre yetkili olması halinde nafaka kararları açısından da yetkili sayılacaklardır (Md. 8).

Sözleşme boşanma ayrılık ve diğer kararlarla birlikte verilmiş, nafaka ka- rarlann da yetki konusunda hem MÖHUK, hem de sözleşmenin 7. maddesinde yer alan yetki hükümlerinden farklı bir esas kabul etmektedir.

MOHUK sisteminde Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren hâller dışında yabancı mahkeme yetkisinin kendi devletler hususi hukukunun kuralla­rına göre tayin edileceği esasını benimsemiştir.

Sözleşme 7. md.’de kararı veren Devlet mahkemesinin yetki konusunda, maddi bir yetki kuralı getirmiş ve davalının kabul ettiği veya nafaka borçlusu veya alacaklısının mutad meskeninin bulunduğu veya bunlardan birinin karann verilebileceği devlet vatandaşlığında olması hâlinde, karan veren Devletin merciinin yetkili olacağını kabul etmiştir. 8. madde de ise sayılan kararlara bağlı olarak verilen nafaka kararları için yetkinin dermeyan edilen devlet hukukuna göre tayin edilmesi esasım getirmiş bulunmaktadır. Tabii ki bu yetki, söz konusu boşanma, ayrılık vd. kararların alınması bakımından söz konusu yetkidir. Varılacak sonuç nafaka kararlan hakkında 8. maddede ki yetki kuralının yürürlükte olacağıdır. Ancak bu yetki kuralı boşanma vd. kararlar açısından değil, yalnız nafaka kararları açısından geçerli olacaktır.

  1. Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması da MÖHUK.’un aradığı bir tanıma ve tenfiz şartıdır. Aynı esas sözleşmenin 5. madde de kabul edilmiştir.
  2. Sözleşmenin 5. madde de yer alan tanıma ve tenfızinin reddedilebilme- sini sağlayan diğer bir şart da kararın usul işlemlerinde yapılan bir hile sonucu alınmamış olmasıdır.

MÖHUK. md. 38/d’de bu konuda daha değişik nitelikte bir hüküm kabul edilmiştir. Şöyle ki kendisine karşı tanıma, tenfiz istenen kişinin mahkemeye usulüne uygun çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş olması veya kararın gıyapta verilmesi hâlinde de kanuni şartlara riayet edilmemiş olması ve davalının her üç hususa da tenfız istemine karşı Türk Mahkemesinde itiraz etmemiş olmasıdır. Türk doktrininde de belirtildiği gibi hüküm bütün savunma haklarını içine almadığı ve yalnız tebligat, temsil edilebilme ve gıyap konularına ait olduğu açıktır.

Sözleşmede gıyap hâli özel bir madde içinde incelenmiştir (Md. 6). Hükme göre gaibe kararın verildiği devletin usulüne göre tebligat yapılıp, savunma için yeterli süre verilmesi şarttır. Bu noktada MÖHUK. ile aynı esas kabul edilmiş demektir. Şu farkla ki MÖHUK. md. 38/d’ye göre ilgilinin tenfız işlemine karşı Türk Mahkemesinde bu konuda bir itirazda bulunması gerekmektedir, itiraz edilmediği takdirde tenfize engel yoktur.

Sözleşmede yer alan kararın usule ait bir hile sonucu elde edilmesi, hükmü Anglo-Amerikan hukukunda mahkeme kararlarının tanıma ve tenfızinde aranan bir şarttır.

Hileli usuli muamelelere örnek olarak hâkimin davaya bakmaktan men edilmesi gereken durumları hileli muamelelerden dolayı bulunamayan bir yazılı delilin sonradan ele geçmesi, bilirkişinin kasden hakikate aykırı bilgi vermesi vd. gösterilebilir.

  1. Sözleşmeye göre tenfizin reddedilebileceği hâllerden biride tarafları ve konusu aynı olan bir davanın açılmış ve görülmekte olması hâlidir.

MÖHUK. sisteminde yer almamış olan bu şart, milletlerarası usul huku­kunda aynı konuda ve aynı taraflar arasında görülen davanın yabancı bir mahkemeden verilmiş ve kesin hüküm teşkil etmiş bir kararın tenfızine engel olup olamayacağı sorunudur. MÖHUK. sistemine göre davanın görülmekte ol­ması aynı konuda, aynı taraflar arasındaki kesin hüküm teşkil etmiş kararın tenfızine engel olmaz. Şartları varsa kesin hüküm teşkil eden karar tenfız edilir.

Sözleşme md. 5/3 ile hâkime takdirine bağh olarak kullanılabilen bir imkân tanımıştır. Tanıma ve tenfız talebinden önce talep edilen devlette tarafları ve konusu aynı olan bir dava açılmış ise, hâkim tanıma ve tenfızi reddedilebilecektir.

  1. Karar tenfız talep edilen devlette tanıma ve tenfız şartları haiz olsa bile, başka bir devlette aynı konuda ve aynı taraflar arasında verilmiş bir kararla bağdaşmıyorsa, yine tamma ve tenfız reddedilecektir (Md. 5/4). Bu şart da MÖHUK. ta bulunmayan fakat çok taraflı bir anlaşmanın özelliği olarak yer alan bir hükümdür.
  2. MÖHUK. mahkemenin ancak yabancı kararın tanıma ve tenfız şartla­rım taşıyıp taşımadığını tetkik edilebileceğini, kararın esasına ait hiç bir inceleme de bulunamayacağını kabul etmiştir.

Yabancı kararların tanıma ve tenfızinde Milletlerarası Usul Hukukunun çağdaş, gelişmelerine uygun olan bu esas sözleşmede de aynen kabul edilmiştir.

Sözleşme 12. madde de açıkça “Sözleşmede aksine hüküm bulunmaması hâlinde talep edilen devletin kararın esasına ilişkin hiç bir inceleme yapamaz” denilmekte; aynı esas kararın verildiği devletin yetkili merciinin yetkisini tespit konusunda dayandığı vakıalar açısından da tekrar edilmektedir.

Sonuç: Sözleşmenin en önemli özelliği, tanıma ve tenfızi mahkeme kararlarına değil, yetkili adlî ve idari merciler tarafından verilmiş kararlar ve bu merciler önünde yapılmış sulhlere tanımış olmasıdır.

Sözleşme ayrıca, nafaka alacaklısına bir kamu kuruluşu tarafından yapıl­mış ödemelerin borçlu tarafından iadesine hükmeden kararların da tanınacağı ve hakkında tenfız karan verileceğini kabul etmiştir. Nafaka talebinde hak sahibi olan nafaka alacaklısı ile borçlusu hakkındaki kararların yanında bir kamu ku­rumu ile nafaka borçlusu hakkında verilmiş bir alacağı karar altına alan kararlara da sözleşmeden yararlanma hakkı tanımıştır.

Sözleşme tanıma ve tenfız konusunda iki şart öngörmektedir. Bunlar ke­sinleşmiş olma ve kararı veren merciin yetkili olmasıdır. Bunlann yanında ta­nıma ve tenfızin reddedilebilmesinde hâkime takdir hakkı veren 4 husus daha kabul edilmiştir.

Bunlar; Kamu düzeni, hile, derdest bir davanın bulunması ve kararın başka bir devlette aynı konuda, aynı taraflar arasında verilmiş bir kararla bağdaşmaması hâlleridir.

Sözleşme yetkili mercilerin hangileri olacağım belirtmiş bulunmaktadır. Acaba sözleşme, MÖHUK. sisteminde Milletlerarası yetkinin, karar alan devletin sistemine göre tayin edileceğini benimsemiş olan kuralına nazaran daha kısıtla­yıcı bir hüküm getirmekle daha geriyemi gitmiştir. Gerçekten sözleşme ancak nafaka alacaklısı veya borçlusunun mutad meskeni, veya bunlardan birinin bağh bulunduğu devlet mercii veya davalının açıkça yetkisini kabul ettiği merciin yet­kili olacağım bildirmektedir.

Sözleşme gerek kapsam ve gerek tanıma ve tenfız şartlan açısından getirdiği kolaylığa karşılık, kararların herhangi bir Devlet merciinden değil, taraflar ile en yakın bağlantı hâlinde olan devlet merciince alınmasını karar altına almıştır.

Bu açıdan bakılınca geriye gitme değil fakat sözleşmenin özelliğine uygun olan hükümler olarak kabul etmek gerekir.

Karann şekli olarak kesinlik kazanmış olması ve tenfız kararı verecek mahkemenin kararın esasına ait bir inceleme yapamaması kuralları hem MÖHUK. hem de sözleşmede kabul edilmiş esaslardır.

Sözleşme tanıma ve tenfız usulü hakkında talep edilen devletin hukukuna atıf yapmakla MÖHUK.’un bu konudaki hükümlerinin uygulanacağını kabul etmiştir (Bak. Prof. Dr. Aysel Çelikel Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni 1983 yılı 1. Sayı).