Nafaka İlâmlarının Takibinde Takiple İlgili Göz Önünde Bulundurulacak Hususlar
Nafaka hükümlerinin kesinleşmeden takip konusu yapılabileceğini yukarıda vurgulamıştık. Bu ilâmlarla ilgili yargılama giderleri de hükmün kesinleşmesine gerek olmaksızın borçludan istenebilir.
Nafaka alacaklarına ilişkin takiplerde ödeme nedeniyle icranın geri bırakılması yanında borçlu, Nafaka alacaklısının kendi yanında oturduğunu nafaka borcunu ona bakmak suretiyle yerine getirdiğini bu nedenle nafaka alacaklısının yanında bulunduğu dönem için nafaka isteyemeyeceğini ileri sürerek icranın geri bırakılmasını istemesi hâlinde, bu iddiasını her türlü delillerle kanıtlayabilir. Zira nafaka borçlusu borcunu bu suretle de ödemiş olabilir.
Nafaka yükümlülüğünün sona ermesi hâlinde Tetkik Mercii TKM’nin 137. (TMK. md. 169) maddesi, 162/III. (TMK. 197) maddesi gereğince boşanma ve ayrılık davası sırasında hükmolunan tedbir nafakası boşanma hükmünün kesinleştiği tarihte kesileceğinden bu kesinleşme tarihinde, yine iştirak nafakası velâyetin devam ettiği süre ile veya ergin olmakla sınırlı olduğundan tetkik konusu olayın özelliğine göre kesinleşmiş, boşanma hükmü veya nüfus kayıtları ile kanıtlanan erginlik yaşı veya velâyetin değiştirildiği veya kaldırıldığını gösteren ilâma göre icranın geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Fakat uygulamada; Tetkik Merciine başvurulacak yerde iştirak nafakasına hükmetmiş olan davalının yerleşim yeri Aile Mahkemesine nafaka alacaklısının ergin olduğundan bahisle nafakaya son verilmesi istenmekte alman ilâm icra dairesi veya Tetkik Merciine sunularak takibin durdurulması istenmektedir.
Oysa, yukarıda da arzedildiği gibi nüfus kayıtlarından nafaka alacaklısının ergin olduğunu belirleyen Tetkik Mercii nafaka takibini durdurma yetkisine, sahiptir
Buna karşın TMK’nunun 175’ inci maddesi gereğince hükmolunan yoksulluk nafakası (evlenme ve ölüm dışında) yine aynı yasanın 364’üncü ve devamı maddelerine göre hükmolunan yardım nafakası ödeme yükümlülüğünün ve nafakanın sona erdiğinin tespiti ancak yetkili ve görevli Aile Mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile mümkündür.
Tetkik Mercii bu iki tür nafakalarda icranın geri bırakılmasına kendiliğinden karar veremez.
Nafaka alacaklısı, nafaka borcu her an yenilebilir borçlardan olduğundan ve kişilik yaşam hakkı ile iç içe olduğundan nafaka alacağından önceden feragat edemez. Kısaca doğmamış olan nafaka alacağından feragat edilemez.
Ancak işlemiş olan nafaka alacağından feragat edilebilir bu mümkündür. Onun için nafaka alacaklısı işlemiş olan nafaka alacağından feragat edebilir.
Yine, nafaka alacaklısı icra takibinden tamamen vazgeçebileceği gibi, icra takibinin durdurulmasını da isteyebilir, icra takibi durdurulunca nafaka alacaklısı daha sonra zamanaşımına uğramamış nafakalar yönünden yeniden takibin devam etmesini isteyebilir.
İcra takibinden tamamen vazgeçme hâlinde bu beyan imza ile belgelendirilerek takibe son verilir.
Nafaka alacakları takas konusu yapılamaz.
Ahlaki bir görevin yerine getirilmesi için yapılan ödemelerin nafaka borcuna mahsuben yapıldığı açıkça belirtilmedikçe, nafaka borcundan mahsuplan yapılamaz.
Yine nafaka borçlusu çocuğun eğitim giderlerine katkısının nafaka borcundan mahsubunu isteyemez.
Kesinleşen nafaka borçlarından borçlunun ölümü hâlinde tahsil edilmeyen kısım için ölüm tarihine kadar olan kesim için borçlunun mirasçılan TMK’ unun 641’inci maddesi gereğince sorumludur.
Nafaka ilâmlarının icrası ile ilgili icranın geri bırakılması istemleri, mutlaka İİY. sının 33. ve 33/a da gösterilen nedenlere dayanmalıdır. Bunların dışındaki nedenlerle örneğin imza inkârı vb. gibi takibe itiraz ile icranın geri bırakılması istenemez.
Bu maddelerde düzenlenen borcun ödendiği veya mehil verildiği, veya borcun zaman aşımına uğradığı şeklindeki borca itiraz nedenleri yedi gün içinde mutlaka icra Tetkik Merciine bildirilmelidir, İcra Dairesine başvurulması hukuki sonuç doğurmaz, takip kesinleşir.
Takip tarihinden önce işlemiş nafakaları borçlusunun yabancı para olarak ödemesi hâlinde sonradan kur farkı sebebiyle bunların mahsubunu isteyemeyeceği gibi aylık nafaka miktarından fazla yapılan ödemelerin mahsup edileceği açıkça belirtilmedikçe mahsupları istenemez. Zira daha öncede açıklandığı gibi ahlaki bir görevin yerine getirilmesi için yapılan ödemeler mahsup edilemez ve mahsubu istenemez.
Ev kirası ve yönetim giderlerinin ödenmesi yapılırken, nafakaya mahsuben yapıldığı bildirilmemiştir. Bu nedenle bu ödentilerin nafaka borcundan mahsubu yapılamaz.
Aylık ödenmesi gereken nafaka miktarına uygun her ay için talep hâlinde kademeli faiz yürütülmesi gerekir.
Nafaka borçlusu birlikte yaşadığı dönemde de bilerek nafaka borçlarını ödemeye devam etmişse bunun mahsubunu isteyemez.
İİY. sının 33. maddesinde açıklandığı gibi borcun ödendiği gibi borcun ödendiği itirazının yetkili mercilerce resen yapılmış veya usulüne uygun tasdik edilmiş yahut İcra Dairesinde veya Tetkik Merciinde veya Mahkeme önünde ikrar olunmuş bir senetle belgelendirilmesi gerekir, itiraz dayanağı adi bir belge niteliğindeyse ve nafaka alacaklısı ödemenin yapıldığını kabul etmiyorsa, Tetkik Mercii imza tetkikatı yapamayacağından icranın geri bırakılmasına karar veremeyecektir (Y.12.HD. 08.11.1977- E.8241/K.9271).
Boşanma davası sırasında taktir olunan tedbir nafakası boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam eder. Boşanma davası reddedilmiş, bu yön temyiz edilmemiş, ancak boşanma davasının devamı sırasında hüküm olunan tedbir nafakasının azlık veya çokluğu yönünden hüküm temyiz edilmişse tedbir nafakasına boşanma red kararının kesinleştiği tarihle sınırlı olarak hükmolunacaktır. Zira temyiz nafakanın miktarı ile ilgili olup nafakanın devam süresini uzatamaz (Y.12.HD. 08.04.1986 – E.10149/K.4090).
İcra emrinin tebliğinden sonraki dönemde gerçekleşen ödeme veya mehil verildiği veya zamanaşımı süresinin geçtiği şeklindeki icranın geri bırakılması istekleri İİY. sının 33/2. maddesi gereğince her zaman yapılabilir. Ancak bunlardan ödeme yapıldığı ve mehil verildiğinin mutlaka Noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra tutanağına dayandırılması gerekir.
Nafaka borçlusu, nafaka alacağına ilişkin ilâmın infaz için icraya konulmasından sonra icra dosyasının takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırıldığını, aradan 10 yıl geçtikten sonra yeniden takip yapıldığını ileri sürerek zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını isteyebilir. Ancak bu istem Tetkik Merciince reddedilmişse İİY. sının 33. maddesi 3. fıkrası gereğince, borçlu ancak temyiz süresi içinde alacağı karşılayacak nakit veya Mercice kabul edilecek menkul rehin veya esham veya tahvilat veya gayrimenkul rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartıyla hükmü temyiz yoluna gidebilir. Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine temyiz süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.
Borçlu bu işlemleri yapmamış, borcu karşılamaya yeter malı da haciz edilmeden hükmü temyiz ederse, temyiz dilekçesi bu gerekçelerle reddedilir.
Nafaka borçlusu daha önceden arzedilip, açıklandığı gibi nafaka alacaklısını yanma alarak baktığını ileri sürerse bu hususta tarafların göstereceği deliller ve tanıkları varsa dinlenmek sonucuna göre bir karar vermek gerekir.
Nafaka borçlusu nafaka alacaklısının bazı dönem kendisi tarafından infak ve iaşe edildiğini bu dönem için kendisinden nafaka istenemeyeceğini şikâyet yolu ile de Tetkik Merciine arzedebilir ve bu şikâyette yukarda açıklandığı gibi her türlü delillerle kanıtlanabilir.
Nafaka borçlusu miras bırakan ise, mirasçılar hakkında onun ölüm tarihine kadar birikmiş nafakalarla sınırlı olarak takip yapılmış bu takip sırasında mirasçılar terekenin borca batık olduğunu, terekeye tesahup etmediklerini ileri sürerek (MY. md. 545/2-550) (TMK. 605-618) itirazda bulunmuşlarsa; Borçlu mirasçılara İİY. sının 68. maddesi üçüncü fıkrası gereğince; Borçlu murise ait bir alacak için takip edilmekte olup da terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse bu hususta ilâm getirmesi için, kendisine münasip bir mühlet verilir.
Borçlu bunun üzerine takip edilen alacak tutarına göre alacaklıyı hasım göstererek (HUMY. sının 8/1. maddesi gereğince belirleyeceği) görevli mahkemede terekenin borca batık olduğunu kendisinin terekeden her hangi bir mal almadığını ve alelade idarenin ve mirasa ait işleri idamenin istilzam ettiği işlemler dışında bir işlem yapmadığını yine terekeye ait bir malı gizlemediğini ileri sürerek mirasın reddinin hükmen tespitini isteyebilir.
İştirak nafakaları küçüğün ergin olduğu tarihe kadar devam eder.
Nafaka borçlusu icra emrinin tebliği tarihinden önce birikmiş iştirak nafakalarını ödediğini mutlaka icra emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde Tetkik Merciine bildirmek zorundadır. Aksi takdirde bu yönden takip kesinleşir. Borçlu ödeme, icra emrinin tebliğinden sonraki bir dönemde yapılmadığından İİY. sının 33/2. maddesinden yararlanamaz, önceki döneme ait takiple ilgili ödemeyi yapmak zorunda kahr. Ancak istirdat davası hakkı tabii saklıdır.
Yedi günlük itiraz süresinin hesabında hâkimin havale tarihi esas alınır.
Nafaka borçlusu işlemiş nafakayı takipten sonra öderse, bu kesimle ilgili takibin kısmen iptaline karar verilir. Ancak borç takipten sonra ödendiğinden borçlu bu kesim yönünden de yargılama giderleri ve bu meyan da Avukatlık ücreti ile sorumlu tutulur.
İştirak nafakası yönünden de fazla nafaka ödemişse, fazla ödenen bu nafakanın da mahsubu istenemez.