TCK m 39 Yardım Etme Ne Anlama Gelmektedir?
MADDE 39.- (1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
- Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
- Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
- Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
- Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.
39.madde ile getirilen yeni düzenlemede, benimsenen yeni suç teorisine göre oluşturulan suça iştirak sistemi paralelinde 765 sayılı TCK.nun 65maddesinde yer alan “fer’i iştirak” yerine “yardım eden” ifadesi kullanılmış ve “zorunlu fer’i faillik” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Esasen, eski sistemde “zorunlu fer’i faillik” olarak nitelendirilen suça iştirak şekli yeni sistemde 37.maddenin 1. fıkrasında tanımlanan “faillik” statüsü içinde değerlendirilecektir. Belirtilen durumlar dışında “yardım etme” başlıklı 39.maddenin konsepti 765 sayılı TCK.nun 65. maddesinin konseptine uygundur.
Yeni Sistemde Yardım Edenin Sorumluluk Statüsü
TCK.nun suça iştirake ilişkin hükümleri, birden fazla kişinin suç teşkil eden bir fiilin icrasına iştirak etmeleri halinde uygulama alanı bularak, suç ortaklarının sorumluluk statülerini belirlemektedir. Yeni sistemde iştirak şekilleri, faillik ve şeriktik olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bir kimsenin, Kanunim 37.maddesinin 1.fıkrası bağlamında “fail” sayılabilmesi için, o kimsenin işlenen suçun kanuni tanımında gösterilen haksızlığı gerçekleştirmesi zorunludur. Eğer kişi kanunda tanımlanan haksızlığı yalnız başına gerçekleştirmişse bu kişiye “doğrudan” veya “müstakil fail”, şayet kanunda tanımlanan haksızlık, birden fazla suç ortağı tarafından müştereken gerçekleştirilmişse bu kişilere “müşterek fail” (37/l.f.) denilmektedir. Kişi suçu bir başkası vasıtasıyla gerçekleştirmiş ise bu durumda “dolaylı faillik” (37/2.f.) söz konusu olmaktadır.
Yeni sistemde, suçun icrasına iştirak etmekle beraber, işlenişine bulunduğu katkı kanuni tanımdaki haksızlığı gerçekleştirmeyen diğer suç ortakları yani azmettiren (38.md.) ve yardım eden (39.md.) konumunda bulunan kimseler “şerik” olarak nitelendirilmektedirler. Şerik konumundaki bu suç ortakları fiil üzerinde hakimiyet kuramadıkları veya özel faillik vasfını taşımadıkları için “fail” sayılmadıklarından, gerçekleşen haksızlıktan Kanunun 40.maddesinde öngörülen “bağlılık kuralı” vasıtasıyla sorumlu tutulabilmektedirler. Bu itibarla, yeni sistemde “yardım eden” konumundaki bir suç ortağının bağlılık kuralı uyarınca iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle esas fiilin kasten işlenmesi ve hukuka aykırı olmasının yanısıra suçun en azından teşebbüs aşamasında kalmış, yani icra hareketlerine başlanmış olması gerekmektedir.
Yardım Eden Sıfatıyla Sorumluluğu Gerektiren Haller
“Yardım etme” kavramı, bir başkasının kasten işlemekte olduğu bir suçun icrasının kasten desteklenmesi anlamına gelmektedir. Bu bağlamda failin suç teşkil eden fiili işlerken bir başkası tarafından desteklendiğinin, kendisine yardım edildiğinin bilincinde olmasına gerek yoktur. Kanunun 39.maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre, bir kişinin işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olabilmesi için o kişinin suçun işlenişine aşağıda gösterilen biçimde maddi veya manevi katkıda bulunması gerekmektedir.
Manevi yardım halleri; “suç işlemeye teşvik etmek”, “suç işleme kararını kuvvetlendirmek”, “suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaat etmek” ve “suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek”ten ibarettir.
Maddi yardım, halleri ise; “suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek”, “suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak”tır.
Manevi Yardım Halleri
Suç İşlemeye Teşvik Etmek
Suç işlemeye teşvik etmek, failin suçu işleme kararını desteklemek ve onu kararını uygulamaya yöneltmektir. Diğer bir deyişle, suç işleme kararını henüz vermemiş, ancak bu hususta niyet ve fikir sahibi olmuş bir kimseyi suç işlemeye yönelten kişi onu teşvik etmiş olur. Azmettirme ile teşvik farklı nitelikleri olan kurumlardır. Azmettirme, bir kimsenin iradesi üzerine etken olarak ona belirli bir suçu işlemeye karar verdirmek demektir. Teşvik eden, suçun yerine getirilmesinde (icrasında) parmağı olan kimse olup iştiraki suçun icrasına yöneliktir. Azmettirmede ise önceki (mukaddem) bir anlaşma sözkonusudur. Teşvikte, azmettirmeden farklı olarak önceki bir anlaşmaya gerek yoktur. Örneğin, yardım eden sanığın, av tüfeği ile olay yerine gelmiş olan faile “ne duruyorsun, vur” demesi failin mevcut kararını yerine getirmeye yönelten suç işlemeye teşvik etmek mahiyetinde bir davranış olup, failin bu teşvike uyarak av tüfeğini ateşleyip mağduru yaralaması veya öldürmesiyle yardım eden yönünden TCK.nun 39/1.maddesinin uygulanma koşullan oluşmuştur.
Suç İşleme Kararını Kuvvetlendirmek
Suç işleme kararının kuvvetlendirilmesinden maksat, failin bir suçu işlemeyi istediği bir konumda olan iradesine muhtelif suretlerle etki ederek bu isteği veya kararı takviye ederek failin eylem kararlılığına varmasını sağlamaktır. Ancak, bu şekilde manevi yardımdan söz edilebilmesi için, öncelikle failin suç işleme konusunda bir kararının bulunması, fakat yardım edenin etkisi ile failin karar aşamasından eylem aşamasına geçmesi gerekmektedir. Belirtilen husus, suç işleme kararını kuvvetlendirme ile azmettirme ve teşviki birbirinden ayırıcı kriteri oluşturmaktadır. Örneğin, küçük yaştaki kız çocuğuna cinsel saldırıda bulunarak onu öldüren ve kolluk tarafından yakalanarak sorgusu için adliyeye getirilen bir sanığı olaydan duydukları infialle dövmek isteyen ve bu amaçla adliye önünde toplanmış bulunan kalabalık bir topluluğa karşı, yaralama kastının oluştuğu ve hazırlık hareketleri niteliğindeki saldırıların başladığı andan sonra, bu kişinin dövülmesi gerektiği yönünde kışkırtıcı konuşma yapıp failleri hareketlendiren kimsenin eylemi, yaralamaya yönelik suç işleme kararını kuvvetlendirme (takviye) niteliğinde olup yardım eden sıfatıyla TCK. 39/1.madde ve fıkrası uygulanarak cezalandırılmasını gerektirir.
Suçun işlenmesinden Sonra Yardımda Bulunmayı Vaat Etmek
Suçun işlenmesinden önce yapılan bu şekildeki vaat de bir nevi teşvikten ibaret olup, faile cesaret verir ve tereddütlerini giderir. Bu yolda bir vaat olmasa, suç işleme kararını kuvvetlendirememiş olan fail belki de suçu işlemeye cesaret edemeyecek, kararından vazgeçmesi mümkün olabilecektir. İşte bu konumda olan bir faile, suçun işlenmesinden önceki aşamada, suçu işledikten sonra kaçmasını veya gizlenmesini sağlayacağını, avukat tutacağını suçtan hasıl olan veya suçta kullanılan eşyayı veya aleti saklayacağını, cesedi ortadan kaldıracağını söyleyerek bu ve benzer biçimlerde yardımda bulunmaya yönelik vaatler, failin iradesine etkili olup suç işleme konusundaki duraksamalarını gidererek, suç işleme kararını takviye edici nitelikte bulunduğundan, bu şekilde yardımda bulunmayı vaat eden kimse yardım eden sıfatıyla sorumlu tutulacaktır. Vaadin tutulup tutulmaması sonuca etkili değildir.
Suçun Nasıl İşleneceği Konusunda Yol Göstermek
Suçun işlenmesinden önce faile, işleyeceği suçu başarıyla gerçekleştirebilmesi için yol göstermek, örneğin, hırsızlık yapılacak eve nasıl kolaylıkla girilebileceği ve kıymetli eşya ve paraların evin hangi odasında bulunduğu hususunda bilgi verilmesi, öldürme fiilini kolaylaştırmak için maktülün işyerinden çıkış saati ve evine gitmek için kullandığı güzergahın faile söylenmesi bu bağlamda suçun nasıl işleneceği konusunda yol gösterme niteliğindeki davranışlar olup, yardım eden bu fiilinden dolayı 39/1.fıkra uyarınca cezalandırılacaktır.
Maddi Yardım Halleri
Suçun İşlenmesinde Kullanılan Araçları Temin Etmek
Burada sözü edilen “araçlar”dan maksat, Kanunumuzun deyimiyle “suçun işlenmesinde kullanılan” yani suçun icrası sırasında kullanılıp bu icra bakımından elverişli olacak araçların suçu oluşturan hareketin yapılmasından önce temin edilip failin yararlanmasına sunulmasıdır. Eğer, araçların temin edilmesi suçun icrası ile eşzamanlı olduğu takdirde, bu durumda somut olayın özelliklerine göre faillik (37/1.f.) veya suçun işlenişine bulunduğu katkı kanuni tanımdaki haksızlığı gerçekleştirmeyecek düzeyde ise maddi yardım hali sayılan “suçun işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” biçimindeki yardım etmenin varlığı sözkonusu olur.
İşlenecek suçta kullanılmayan ve bu suç bakımından elverişli olmayan bir aracın tedariki suçun işlenmesinde etkili olmuş bulunsa da yardım etme şekline girmez; örneğin, bir kimseyi öldürmeyi kararlaştırmış olan kişiye suçtan sonra kaçabilmesini sağlamak maksadıyla para veren, uzun süre pusuda kalabilmesini sağlamak için yiyecek götüren kimse, araç temin etmiş değildir, onun bu hareketini maddi yardımın ikinci hali olan “suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” şeklinde nitelendirmek gerekir. Failin temin edilen araçları suçta kullanmaması halinde bunu sağlayan kimsenin sorumluluk statüsünün suça iştirake ilişkin genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmede, iştirake ait genel unsur ve şartların bulunması ve yardım edenin bilerek ve isteyerek bu yönde davranışta bulunması gerekir. Örneğin, kendisinden zorla para sızdırmak isteyen kişiyi kastederek yanında işçi olarak çalışan faile av tüfeğini de vererek “bir daha gelirse kafasına sıkın, işini bitirin” diye söyleyen kişinin bu davranışında suça teşvik etmenin yanısıra araç temin edilmesi de sözkonusudur.
Suçun İşlenmesinden Önce veya İşlenmesi Sırasında Maddi Yardımda Bulunarak İcrasını Kolaylaştırmak
Suçun işlenmesinden önce yapılan maddi yardım, icra hareketi niteliğinde olmayıp hazırlık hareketleri niteliğindedir ve suçun icrasını kolaylaştırmaya yöneliktir. Örneğin, yazı yazmasını bilmeyen sanığın tehdit mektubunu onu dikte etmesi üzerine yazan kişi tehdit suçuna, suçun işlenmesinden önce maddi yardımda bulunarak mektupla tehdit suçunun icrasını kolaylaştırmış olur.
Suçun işlenmesi sırasında yapılan maddi yardımın münhasıran suçun icrasını kolaylaştırmaya yönelik bulunması, bu yardımın icra hareketlerini yapan kimsenin (failin) fiili ile işbirliği şeklinde olmaması gerekir. Aksi taksirde yardım eden sıfatından değil faillikten söz edilir. Maddi yardımın şekilleri önemli değildir. Suçun işlenmesini kolaylaştıracak mahiyetteki, işlenen suçla nedensellik bağı olan, olumlu yada olumsuz, icrai veya ihmali her hareket bu bağlamda maddi yardım şeklinde anlaşılır. Faillik sayılacak derecede suçun oluşumuna esaslı ve etkili bir katkısı olmayan, sadece suçun icrasını kolaylaştırmaya yarayan, mahiyeti ve önemi itibariyle ikinci (tali) derecede sayılması gereken maddi yardımlarda bulunan kimse bu fiilinden dolayı TCK. 39/1.fıkra çerçevesinde sorumlu tutulur. İşlenen bir suç için gözcülük yapmanın kanunun yeni iştirak sistemine göre yardım etme değil faillik sayıldığı uygulamada gözetilmelidir.
Yardım Eden Kişiye Verilecek Olan Ceza
39.maddenin 1.fıkrasına göre, suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilecektir. Diğer hallerde ise cezanın yarısı indirilecektir.