Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 197 Parada Sahtecilik Suçunun Cezası Ne Kadar?

TCK m 197 Parada Sahtecilik Suçunun Cezası Ne Kadar?

MADDE 197.- (1) Memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bu­lunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

  • Sahte parayı bilerek kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
  • Sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle ko­yan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Parada sahtecilik suçunu tanımlayan 197.maddede, 765 sayılı ETCK’nun 316- 321.maddelerinde yer alan hükümler sadeleştirilmiş ve birleştirilerek tek madde içinde toplanmıştır. Eski kanunda yer alan “taklit veya tağyir etme” tabirleri yerine “sahte olarak üretme” tabin kullanılmış, ayrıca tavassut (aracılık) etme fiiline yer verilmemiştir.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar, kamu güvenidir. Diğer bir anlatım­la, milli ve milletlerarası bir mübadele (değişim) aracı olan paraya kamu tarafından duyulan güven bu suçla korunmaktadır. Kamunun güveni ise; hukuk düzeninin herhangi bir hukuksal olayı kanıtlama yeteneğini tanıdığı şeylerle, doğruluk ve gerçekliğine herkes tarafından güvenilmesini emrettiği dış şekil ve alametlerin sah­tecilikten korunmalarını görmek ve bilmekten ibaret genel ve toplumsal bir hak ve yarardır.

Suçun Konusu

Bu suçun maddi konusu, memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavül­de bulunan paralardır. Paranın madeni veya kağıt para ya da milli veya yabancı para olması önemli değildir. Önemli olan suç konusu paranın tedavülde (dolaşım­da) bulunmasıdır. Bu nedenle, tedavülden kaldırılmış ve örneğin antika özellik taşıyan paranın sahte olarak üretilmesi, bu suçun konusunu oluşturmaz ve ancak dolandırıcılık suçu bağlamında değerlendirilebilir. YTCK’nun 198.maddesinde öngörülen, Devlet tarafından ihraç edilip de hamiline yazılı bonolar, hisse senetleri, tahviller ve kuponlar, yetkili kurumlar tarafından çıkarılmış olup da kanunen teda­vülden senetler, tahviller ve evrak ile milli ziynet altınları da para hükmünde olup bu suçun konusunu oluştururlar.

Suçun Faili Ve Mağduru

Maddede tanımlanan suçların faili herhangi bir kişi olabilir. Bu itibarla, madde­nin 1.fıkrasındaki suç bakımından, memlekette veya yabancı ülkelerde tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan; 2.fıkradaki suç bakımından sahte parayı bilerek kabul eden; 3.fıkradaki suç bakımından ise sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyan herhangi bir kişi bu suçların faili konumundadır.

Parada sahtecilik suçunun kamu güvenini ihlal etmesi nedeniyle, suçun doğal mağduru toplumdur. Suçtan zarar gören gerçek veya tüzel kişiler de suçun mağdu­ru olabilirler.

197/l.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru

Maddenin 1. fıkrasında ki suçun maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketler, kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üretmek, ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle koy­maktır. Bu seçimlik hareketlerden herhangi birinin gerçekleşmesi suçun oluşması için yeterlidir. Seçimlik hareketlerden birden fazlasının gerçekleştirilmiş olması halinde de eylem tek suçu oluşturur. Suç, “tehlike suçu” niteliğinde olduğundan ayrıca bir zarar doğması aranmamıştır.

“Sahte olarak üretmek”, sahte paranın elde edilmesini mümkün kılan bütün iş­lemleri ifade eder. Sürüm yeteneğine sahip olan sahte paranın üretilmesi ile suç tamamlanır.

“Nakletmek”, sahte paranın memleket dahilinde bir yerden başka bir yere ta­şınmasıdır. Nakil işinin ne şekilde (kişinin üzerinde, çantasında, taşıma aracında, kargo aracıyla) gerçekleştirildiği önemli değildir.

“Muhafaza etmek”, sahte paranın failin egemenlik ve tasarruf alanına giren bir yerde saklanmasıdır. Sahte paranın muhafaza edildiği yer, depo, ardiye, ev, işyeri gibi herkesin kolaylıkla görüp bulamayacağı bir yer olabilir. Muhafaza etmenin süresi yani geçici bir süre veya devamlı olması, failin bu fiili kendi nam ve hesabına ya da başkasının yararına gerçekleştirmesi önemli değildir.

“Tedavüle koymak”, sahte parayı piyasaya sürmek, paranın elden ele dolaşma­sını, sirkülasyonunu sağlamak anlamına gelmektedir. Diğer bir anlatımla, sahte paranın failin egemenlik alanından çıkıp başka bir kimsenin egemenlik ve tasarruf alanına girmesiyle tedavüle koyma fiili tamamlanır. Bunun için failin maddi bir yarar elde etmiş olması şart değildir.

Bu seçimlik hareketler bakımından sahte paradan söz edilebilmesi için, üretilen paranın sahteliğinin beş duyu organıyla anlaşılabilir olması gerekir. Başka bir deyiş­le, tecrübe sahibi olmayan ve parayı özel bir incelemeye tabi tutmayan bir kimsenin bu parayı gerçek para olarak kabul etmesinin olanaklı olması gerekir. Uygulamada “sürüm yeteneği” denilen bu husus, parada sahtecilik suçunun objektif bir cezalan­dırılabilirle koşuludur. Sahte olarak üretilen paranın sürüm yeteneğinin bulundu­ğunun kabulü için, kamuyu aldatacak derecede gerçek parayla bir benzerliğinin bulunması, paralar hakkında normal bir kimseyi aldatabilecek derecede paranın esaslı unsurlarını içermiş olması gerekir. Sürüm yeteneği bulunması yeterli olup, bir kimsenin kandırılması veya sahte paranın piyasaya sürülmesi şart değildir. Gerçek para olmadığı ilk bakışta anlaşılabilen durumlarda parada sahtecilik suçu oluşmaz. Sürüm yeteneği hiçbir şekilde bulunmayan, başka bir deyişle, para görüntüsü taşı­makla birlikte aldatıcılık özelliği ^olmayan kağıt veya maden parçası bu suçun konu­sunu oluşturmaz, böyle bir paranın üretilip piyasaya sürülmesi halinde, somut olaydaki özelliklere göre koşullan gerçekleşmişse dolandırıcılık suçu oluşabilir. Sürüm yeteneğinin varlığını kabul ettirecek ve normal bir insanı aldatabilecek dere­cede bir benzerliğin bulunması yeterli olup, ayrıca gerçek ile sahte para arasındaki benzerliğin istisnasız herkesi aldatabilecek surette olması veya sahteliğin uzun bir uğraştan sonra anlaşılması şart değildir.

197/2.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru

Maddenin 2.fıkrasındaki suçun maddi unsuru, sahte parayı bilerek kabul etmekle oluşmaktadır. Yasa koyucu, sahte para­nın dolaşıma sürülmesini önlemek amacıyla, sahte parayı bilerek kabul etmeyi ayrı bir suç olarak tanımlamıştır. Kabul etme fiilinin, sahte parayı üretenden, aracıdan veya herhangi bir nedenle elinde bulunduran bir kimseden alınmak veya herhangi bir nedenle elinde bulunduran bir kimseden alınmak suretiyle işlenmesi arasında bir fark bulunmamaktadır. Ayrıca, sahte paranın bir bedel karşılığında ya da karşılıksız olarak kabul edilmesi arasında da suçun oluşumu bakımından bir fark yoktur. Önemli olan, kabul edilen paranın sahte olduğunun bilinmesi yani bilerek kabul edilmesidir. Suç, sahte paranın bilerek kabul edildiği anda oluşur, failin bu parayı sonradan tedavüle koyup koymaması suçun oluşumu bakımından önem taşımaz.

197/3.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru

Maddenin 3.fıkrasındaki suçun maddi unsuru ise sahteliği bilmeden kabul edilen paranın bu niteliğinin öğrenilmesine rağmen tedavüle konulması ile oluşmaktadır. Bu durumda, kişi sahteliğini bilme­den kabul ettiği parayı, bu özelliğini öğrendikten sonra elinden çıkarmaya çalış­maktadır.

Suçun Manevi Unsuru

Maddede tanımlanan suçlar kasten işlenebilen suçlardır. Ancak, maddenin 2. ve 3.fıkralarında tanımlanan suçlarda “bilme” unsuruna yer verildiğinden bu suçlar ancak doğrudan kastla işlenebilir, diğer bir deyişle bu suçların olası kastla (21/2.md.) işlenmesi mümkün değildir.

Suça Etki Eden Nedenler

Bu suçlarla ilgili olarak cezanın artırılmasını veya daha az ceza verilmesini ge­rektiren özel bir hükme yer verilmemiştir.

Maddenin 1. ve 2.fıkralarındaki suçlar bakımından YTCK’nun 201.madde­sindeki koşulların gerçekleşmesi halinde “etkin pişmanlık” nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaz. Etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşulları bakımın dan 201.maddedeki açıklamalara bakılmalıdır.

Teşebbüs

Parada sahtecilik suçlarına teşebbüs mümkündür.

İştirak

Bu suçlara fail, azmettiren ve yardım eden konumum mümkündür. Bu durumlarda iştirake ilişkin genel hükümler (37-40.md.) uygulanıl. Sah­teliğini bilmeden kabul ettiği parayı kendisi tedavüle koymayıp da bir başkasıyla anlaşarak tedavüle koyma fiilini gerçekleştiren her iki fail arasında iştirak hali söz konusu olduğundan, bu durumda her iki failin de YTCK’nun 197/3.fıkra hükmüne göre cezalandırılması gerekir.

İçtima

Özel bir hüküm getirilmediğinden, suçların içtimaına ilişkin hususla­rın YTCK’nun 42-44.maddelerinde öngörülen genel hükümler çerçevesinde çözüm­lenmesi gerekir.maddenin 1.fıkrasındaki suçun, zincirleme suç (43.md.) şeklinde işlenmesi mümkündür.

Kovuşturma

Maddedeki suçların soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılır.

5271 sayılı CMK’nun “sahte para ve değerler üzerinde yapılacak incelemeler” kenar başlıklı 73.maddesi hükmü uyarınca;

  1. Para ve Devlet tarafından çıkarılan tahvil ve hazine bonosu gibi değerler üze­rinde işlenen sahtecilik suçlarında, elkonulan para ve değerlerin hepsi, bunların asıllarını tedavüle çıkaran kurumların merkez veya taşra birimlerine incelettirilir.
  2. Yabancı devletlerin paraları ve değerleri hakkında da, yetkili Türk makamla­rının görüşlerinin alınmasına karar verilir.

Parada sahtecilik suçunun vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede iş­lenmesi halinde YTCK’nun 13/1.maddesi uyarınca, Türk kanunları uygulanır.

Görevli Mahkeme

5235 sayılı Kanunun 10., 11. ve 12.maddeleri uyarınca, bu suçlar dolayısıyla açılan davalara bakma görevi, 1.fıkradaki suçta ağır ceza, 2.fıkradaki suçta asliye ceza, 3.fıkradaki suçta ise sulh ceza mahkemesine aittir.

Suçun Yaptırımı

Maddede tanımlanan suçların yaptırımları, 1.fıkradaki suç­ta, iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası; 2.fıkradaki suçta, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezası (52.md.); 3.fıkradaki suçta ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.

Dava Zamanaşımı

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun dava zamanaşımı süresi Kanunun 66/1-d bendi uyarınca onbeş yıldır. Maddenin 2. ve 3.fıkralarındaki suç­larda ise bu süre 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır.