TCK m 164 Şirket Veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi Suçu ve Cezası
TCK m 164 Şirket Veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi
MADDE 164.- (1) Bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak, idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyanlar, kamuya yaptıkları beyanlarda veya genel kurula sundukları raporlarda veya önerilerde ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı önemli bilgiler verecek veya verdirtecek olurlarsa altı aydan üç yıla kadar hapis veya bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar.
164.maddede düzenlenen “şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi” suçu, yürürlükten kaldınlan 765 sayılı TCK.da karşılığı bulunmayan yeni bir suç tipidir.
SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Bu suç tüm malvarlığı değerlerine karşı işlenen suçlardandır. Bu suç tanımıyla ayrıca şirket veya kooperatiflerin idaresinde güven ve iyi niyetin korunması amaçlanmıştır. Diğer bir anlatımla, şirket veya kooperatifler alanında kamunun veya sözü geçen kuruluşların genel kurullarının aldatılmalarının önlenmesi amacıyla maddede belirlenen kişiler tarafından, kasten yanlış bilgi verilmesi suç haline getirilmiştir.
SUÇUN FAİLİ
Maddedeki tanımına göre suçun faili, bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak, idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyan kişilerdir. Sermayesi hisse senedine bölünmüş kamu iktisadi teşebbüsleri ve benzeri kurumlarda belirtilen sıfatlan taşıyan kişiler de bu suçun faili olabilirler.
Kooperatiflerde suçun faili olarak gösterilen kişilerin hukuki konumları
Kooperatif; “tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” (Koop. K. l.md.) şeklinde tanımlanmıştır.
Bir kooperatifin kurulabilmesi için kurucu ortaklarda aranan koşullar bu Kanunun 8. ve 9.maddelerinde gösterilmiştir. Bir kooperatif en az 7 ortak (kurucu) tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmenin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına tescil talep dilekçesi ile verilmesi ve Bakanlıkça kuruluş izninin verilmesinden sonra kooperatifin kuruluşunun ticaret siciline tescil ve ilanı (3.md.) ile, kooperatif tüzel kişilik ve tescil talebinde bulunan kişiler “kurucu ortak” sıfatını kazanırlar.
Medeni haklan kullanma yeterliğine sahip olan gerçek kişiler Koop. K.nun 8.maddesinde belirtilen koşulların bulunması ve yönetim kurulunun “ortaklığa kabul kararı” ile “ortak” sıfatını kazanırlar. Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri de amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflere gerçek kişiler için aranan koşullara göre ortak olabilirler (9.md.).
Gene! Kurul, kooperatifin karar organı olup, Bakanlık temsilcisinin huzuruyla belirli koşullarda toplanıp kanun ve ana sözleşme uyarınca belirli konularda karar alabilen ortaklar topluluğudur. Genel kurul olağan ve gerektiğinde olağanüstü toplanır. Olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde ve en az yılda bir defa yapılması zorunludur (45.md.). Kooperatiflerde, ortağın sahip bulunduğu ortaklık payının sayısı ne olursa olsun her ortağın genel kurulda yalnızca bir oy hakkı bulunmaktadır (48.md.). Genel kurul kararlan, içeriği yönünden yasanın yorumlayıcı kurallarına aykırı yada yasada yazılı biçim koşulu eksik yerine getirilmişse yada ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı ise iptal edilebilir kararlardandır.
Yönetim Kurulu, Kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu, en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirirler (55.md.). Yönetim kurulu, kooperatifi basiretli bir tacir gibi yönetmekle görevlidir. Kanun ve ana sözleşme ile genel kurula bırakılan ve yönetim kuruluna devredilmesi mümkün olmayan hususlar (42.md.) dışındaki iş ve işlemlerle ilgili hususlarda karar verme yetkisi yönetim kuruluna aittir. Kooperatifin ilk yönetim kurulu üyelerinin ana sözleşme ile atanması zorunludur (TTK. 303.md.). Koop. K.nun 42.maddesi uyarınca, kooperatiflerde yönetim kurulunu seçme yetkisi, genel kurulun devredemeyeceği ve terkedemeyeceği yetkileri arasında sayılmıştır. Kuruluş sırasında ana sözleşme ile atanan ilk yönetim kurulu üyelerinin görevleri ilk genel kurula kadar devam edeceğinden, yapılacak olan ilk genel kurul toplantısında yani yönetim kurulunun seçilmesi zorunludur. Yönetim kurulu üyelerinin Koop.K. ve TTK.nda yer alan, birlikte ve münferiden yapabilecekleri görevleri bulunmaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin bazı görevlerini yerine getirmemeleri Koop. K.nun Ek 1. ve 2.maddelerinde suç olarak tanımlanmış ve yaptırımları gösterilmiştir. Yönetim kurulu üyeleri en çok 4 yıl için seçilebilirler. Ana sözleşmede aksine hüküm yoksa tekrar seçilmeleri caizdir. Kooperatif yönetim kurulu ile ilgili düzenlemelere Koop. K.nun 55.-64.maddelerinde yer verilmiştir. Koop. K.da hüküm bulunmayan konularda 98.madde yollamasıyla TTK.nun 316.-346.maddelerinde gösterilen anonim şirketlerin idare meclisi ile ilgili hükümleri kooperatifin bünyesine uygun düşmeleri koşuluyla uygulanabilecektir. Kooperatif yönetim kurulu üyeleri ile kooperatif memurları Devlet memurlarına özgü suçlardan dolayı (özellikle kooperatifin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı) Devlet memurları gibi cezalandırılırlar (Koop. K. 62/3- 2.cümle), kooperatifin yönetimi ve temsili Koop. K.nun 55.maddesi uyarınca kural olarak yönetim kuruluna görev olarak verilmiştir. Ancak, aynı Kanunun 58.maddesi uyarınca, ana sözleşme, Genel Kurula veya Yönetim Kuruluna, kooperatifin yönetimini ve temsilini kısmen veya tamamen kooperatif ortağı bulunmaları şart olmayan bir veya birkaç müdüre veya yönetim kurulu üyesine tevdi etmek yetkisini verebilir. Bu şekilde kendisine yetki verilen yönetim kurulu üyesine “murahhas üye” denir. Ana sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça “müdürler” yönetim kurulu tarafından tayin ve azil olunurlar (TTK. 343.md.). Kooperatif ortağı olmayan kimselere de kooperatifi temsil yetkisi verilmişse Yönetim Kurulunun, kooperatifi temsile yetkili kılınan bu kimselerin isimlerini, imzalarını ve bu yetkiye dayanan kararların tasdikli örneğini Ticaret Siciline vermeleri, tescil ve ilan ettirmeleri gerekir (Koop. K. 64., TTK. 343.md.). Kooperatif ve üst kuruluşlarınca, tanıtma ve ortak kaydetme amacıyla yapılacak ilan, reklam ve açıklamalar, eksik ve gerçeğe aykırı olamayacağı gibi, yanıltıcı bilgi ve unsurlar taşıyamaz (Koop. K.58/7.md.). Yasa koyucu bu hükümle gerçeğe aykırı ilan, reklam ve açıklamalarla vatandaşın aldatılmasının önlenmesini amaçlamıştır.
“Denetçiler”, genel kurul tarafından en az bir yıl için seçilirler. Ortak olmayanların da denetçi olarak seçilmesi mümkündür. Ana sözleşmede denetçi adedi hususunda bir hüküm varsa buna uyulacaktır. Ancak, TTK.nun 347.maddesi uyarınca denetçi adedinin beşten fazla olması mümkün değildir ve en fazla üç yıl için seçilebilirler. Denetçilerin görevi, genel kurul namına kooperatifin işlem ve hesaplarını incelemek, özenle nezaret etmek ve denetlemektir (Koop. K. 65.md.). Denetçilerin, kanunun kendilerine yüklediği yükümlülüklere aykırı davranmaları, kendilerine verilen görevleri hiç yerine getirmemeleri yada gereği gibi yerine getirmemeleri durumunda hukuki sorumluluklarının yanı sıra cezai sorumlulukları da bulunmaktadır (Koop. K. 55/4., 56/2. delaletiyle Ek Madde 2). Denetçiler, görevleri sırasında öğrendikleri ve açıklanmasında kooperatifin ve ortakların şahısları için zarar umulan hususları kooperatif ortaklarına ve üçüncü şahıslara açıklayamazlar (Koop. K. 68.md.).
Tasfiye haline giren kooperatifi üçüncü kişilerle olan ilişkilerde ve mahkemede “tasfiye memurları” temsil eder. Kooperatifler Kanununun 81.maddesi hükümleri çerçevesinde atanan tasfiye kurulu üyeleri ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. Tasfiye kuruluna ortak olmayanlar arasından da atama yapılabilir. Tasfiye kurulu üyeleri, tasfiye işlerinin biran önce bitirilmesi için çalışmakla yükümlüdür. Tasfiyeyi gereksiz yere uzatan ve bundan dolayı ortaklara ve kooperatif alacaklılarına zarar veren tasfiye memurları kusursuz olduklarını kanıtlamadıkça müteselsilen sorumludurlar. Tasfiye memurları suç oluşturan hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve başka evrakları ile defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı Devlet memurları gibi cezalandırılırlar. Tasfiye sürecinde denetim kurulu tasfiye işlerini denetlemekle yükümlüdür. Tasfiye işlerinin tamamlanmasından sonra tasfiye memurlarının başvurusuyla kooperatif unvanının ticaret sicilinden silinmesiyle kooperatifin tüzel kişiliği son bulur. Bu durum Ticaret Sicili memurlarınca Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur (81.md.).
Yukarıda, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümleri çerçevesinde hukuki konumları açıklanan kooperatifin kurucu, ortak, idareci (murahhas üye), müdür veya temsilcileri veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyan kişiler tarafından TCK.nun 164.maddesinde öngörüldüğü biçimde kasten yanlış bilgi verilmesi bağımsız bir suç haline getirilmiş bulunmaktadır.
Şirketlerde suçun faili olarak gösterilen kişilerin hukuki konumları
Kollektif Şirketlerde
Kollektif Şirket; iki veya daha çok gerçek kişi tarafından bir ticari işletmeyi müşterek ticari unvanı altında işletmek amacıyla bir akitle kurulan ve şirket alacaklılarına karşı ortakların tümünün sorumluluğu sınırsız ve zincirleme olan, hak ehliyeti işletme konusu ile sınırlı tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketidir (TTK. 153.md.)
Kural olarak, “şirket idaresi”, şirket mukavelesinde bu konuda getirilmiş bir düzenleme bulunmuyorsa ortaklardan her birine verilmiş sayılır (TTK. 160.md.). Ortaklar şirket mukavelesinde veya sonradan alacakları kararla, idare işleri tek başına bir ortağa (TTK. 164.md.) veya ortaklardan bir kaçına bırakılmış olabilir (TTK. 163/1.md.). İdare işlerinin hariçten ortak olmayan bir kişiye de verilmesi mümkündür. Müdür olarak adlandırılan bu kişi ticari mümessil sayılır. Kollektif şirket ticaret siciline tescil ile tüzelkişilik kazanır (TTK. 174.md ). Mukavelede temsil yetkisine ilişkin bir hüküm yoksa kollektif şirketi temsil yetkisi, şirket mukavelesi ile kendisine idare hakkı verilmiş olan ortaklara bırakılmış addolunur (TTK. 175.md.). Şirketi temsile yetkili ortak, kanunda veya şirket mukavelesinde açıkça belirtilmiş olmadıkça temsil yetkisini başkasına devredemez. Temsil yetkisinin sahibi düzenlenecek imza sirküleri ile belli edilir.
Komandit Şirketlerde
Komandit Şirket; iki veya daha çok kişi tarafından bir ticari işletmeyi müşterek ticaret unvanı altında işletmek amacıyla bir akitle kurulan ve şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlanmamış ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir miktar ile sınırlanmış olan hak ehliyeti işletme konusu ile sınırlı tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketidir. Sorumsuzlukları sınırsız olan ortaklara komandite, sorumlulukları sınırlı olan ortaklara komanditer denir (TTK. 243.md.).
Komandit şirketlerde idare (yönetim) hakkı mukavelede belirlenecek hükümler dairesinde komandite ortaklara hasredilmiştir. Mukavelede bulunmayan hususlarda kollektif şirketlere ait hükümler uygulanır (TTK. 247.md.).
Komandit şirketlerin temsili, sorumlulukları sınırlı olmayan komandite ortaklara aittir (TTK. 257.md.). Bu yetkinin mahiyeti ve uygulanacak hükümler aynen kollektif ortağın temsil yetkisinde olduğu gibidir (TTK. 256., 176., 177.md.).
Komanditer ortağın temsil yetkisi yoktur. Komanditer ortak, ortaklık sıfatı ile kanuni temsil yetkisine sahip olmadığı halde, şirket mukavelesinde aksine hüküm olmamak kaydı ile şirket mukavelesi veya ortaklar kararı ile ticari mümessil, ticari vekil veya ticari memur olarak tayin suretiyle iradi temsil yetkisi sahibi olabilir (TTK.257/son).
Komanditerlerin şirket yönetiminde iradi temsil yetkisine sahip olması ve ticari mümessil, ticari vekil ve tacir yardımcısı sıfatıyla görev almaları kendilerinin ko- manditerlik sıfatlarını etkilemez (TTK. 260.md.). Kollektif şirketleri sona erdiren sebepler (TTK. 185., BK. 535.md.) genellikle komandit şirketler için de geçerlidir (TTK. 267.md.) sermayesi paylara bölünmüş komandite şirket, komandite ortaklar tarafından temsil edilir (TTK. 476/l.md.).
Anonim Şirketlerde
Anonim Şirket, en az beş kişinin belli bir iktisadi gaye ve konu ile uğraşmak üzere bir unvan altında kurdukları, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş, borçlarından dolayı yalnız mameleki ile sınırlı sorumlu ve ortaklarının sorumluluğu yüklendikleri sermaye payları ile sınırlandırılmış bulunan, hak ehliyeti işletme konusu ile sınırlı, tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketidir (TTK. 269.md.). Anonim şirket ticaret siciline tescil ile tüzelkişilik kazanır (TTK. 300.md.). İdare meclisi şirketin kanuni temsilcisidir (TİK. 317.md.). Temsil yetkisinin kimlere verildiğinin açıklanması ve kullanılması usulünün belirlenmesi hususlarının esas mukavelede yer alması ve bunların tescil ve ilanı zorunludur ( lTK.279.md.).
TTK. 321/3.maddesi ile genel kural olarak temsil yetkisinin kullanılmasında “birlikte temsil” kuralı kabul edilmiştir. Şirketi temsilde çift imza kuralı benimsenmiştir. Esas mukavele ile ferdi temsil öngörülebilir veya çift imza yerine üç veya daha fazla imza şart koşulabilir. Esas mukavele ile özel hükümler getirildiği hallerde bu tür düzenlemenin üçüncü kişilere karşı geçerli olabilmesi için tescil ve ilan edilmesi gerekir (TTK. 38., 42/2.md.). Şirkete yapılan İhtan ihbar ve tebliğlerin idare meclisi üyelerinden sadece birine yapılması geçerlidir. Dışa karşı anonim şirketin iradesini imzaya yetkili olanlar açığa vururlar. Şirketi temsile yetkili olanlar yazılı muamelelerde şirket unvanı ile birlikte imzalarını atarlar (TTK. 322/l.md.). Bunun için, ticaret unvanı ve temsile yetkili olanların imzaları notere tasdik ettirildikten sonra sicil memuruna tevdi edilir.
Yönetim yetkisi gibi, temsil yetkisi de esas mukavelede hüküm bulunmamak koşuluyla murahhas üyelere veya murahhas müdürlere bırakılabilir. Temsil yetkisi idare meclisi üyesi olmayan murahhas müdürlere veriliyorsa, idare meclisi üyelerinden en az birinin temsil yetkisine salip olması zorunludur (TTK. 339.md.). Temsil yetkisi, esas mukavelede bir hüküm bulunmasına lüzum olmadan idare meclisi kararı ile şirket dışında bir ticari mümessile veya ticari vekile bırakılabilir. Ancak bütün bu hallerde idare meclisi üyelerinden en az bir tanesinin şirketi temsile yetkisi bulunmalıdır (TTK. 319.md.). Temsil yetkisinin tamamen üçüncü kişilere bırakılması mümkün değildir.
Limited Şirketlerde
Limited Şirket; iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir iktisadi maksat ve konu ile uğraşmak üzere bir unvan altında bir akitle kurdukları esas sermayesi belirli, borçlarından dolayı yalnız mameleki ile sorumlu ve ortaklarının sorumluluğu sınırlı bulunan, hak ehliyeti işletme konusu ile sınırlı tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketidir (TTK. 503.md.).
Tüzel kişiliğe sahip bir limited şirketin medeni hakları kullanma yetkisi, kanuna ve mukavelesine göre bu husus için gerekli organlara malik olması ile başlar. Limited şirketin kanunen zorunlu organları; Ortaklar Genel Kurulu (TTK. 536.md.) ve müdürleridir (TTK. 540.md.). Ortak sayısı yirmiyi aşan limited şirketlerde bunlara murakıplar (TTK. 548.md.) ilave olunur. Şirket müdürünü tayin ve azil yetkisi ortaklar genel kurulunundur (TTK. 539.md.).
Limited şirketlerde idare ve temsil yetkisi müdürlerce kullanılır. Müdürün sayısı bakımından bir kısıtlama getirilmemiştir. Şirketin idare ve temsili bir kişiye bırakılmış ise ona “müdür” denir. Birden fazla kimselere bırakılmışsa “müdürler kurulu” ndan söz edilir.
- Şirket mukavelesinde veya daha sonra ortakların kararı ile müdür sıfatı ortaklardan birine yada birkaçına bırakılmamışsa, ortakların hepsi bu sıfatı kazanmış olur (TTK. 540/l.md.).
- Ortaklar, şirketin kuruluşunda müdür olacak ortak veya ortakları mukavelede göstermek suretiyle belirleyebilirler.
- Şirket mukavelesi ile yada ortakların şirketin kuruluşundan sonra verecekleri bir kararla idarecinin belirtilmesi mümkündür. Bu hallerde müdürlerin ortak olması gerekli değildir (TI K. 541.md.).
Ortak olan ve olmayan müdürler arasında yetki ve sorumluluk yönünden bir fark yoktur (TTK. 542.md.). Farklılık sıfatın alınmasında kendini gösterir. İdare ve temsil yetkisini kullanacak kişilerin seçimi genel kurulun yetkisi dahilindedir (TTK. 539.md.).
Limited şirket ortağı olan gerçek veya tüzelkişiler müdür olabilirler. Tüzelkişinin müdür seçildiği hallerde tüzel kişi değil onu temsilen limited şirketin idare ve temsil işlerini görmekle görevlendirdiği gerçek kişi şirketin temsilcisi olarak tescil ettirilir (TTK. 540.md.). Özel hükümlerle yasaklama getirilmiş olan gerçek kişiler müdürlük görevi yapamazlar. Örneğin, 03.01.1990 tarih ve 20391 sayılı RG’de yayımlanan Yönetmeliğin 43.maddesi “serbest muhasebeciler, serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler limited şirketlerde müdürler kurulu üyeliği ve başkanlığı görevinde bulunamazlar” hükmünü ihtiva etmektedir. Ortak adedi yirmiden fazla olan limited şirketlerde murakıp seçilmesi söz konusu olduğundan, böyle bir durumda müdürlük ile murakıplık bağdaşamaz (TTK. 347.md.).
Şirket müdürlerinin görev süresi bakımından sınırlayıcı bir hüküm bulunmamakla birlikte şirket mukavelesinde bu konuda hükümler konulabilir. Ortaklar genel kurulunca seçim sırasında süre belirtilebilir. Müdürlük görevi, müdürün hacir altına alınması veya mahkumiyet halleri gibi nedenlerde; mukavelede öngörülen sebeplerle, istifa veya azil yoluyla sona erer (TIK. 543.md.). Müdürlüğün kazanılması ve kaybedilmesi hallerinde keyfiyetin ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan ettirilmesi gerekir.
Müdürler, limited şirketin kanuni temsilcisidir. Mukavelede aksine hüküm olmadıkça, şirketin bağlanabilmesi için, şirket yetkililerinden em az ikisinin imzası şart kılınmıştır. Şirkette iki veya daha fazla kişinin şirketi temsil etmesi söz konusu ise, bunlardan sadece ikisinin imzası şirketi ilzama yeterli olur. Ancak, bu iki imzadan birisinin müdürlerden birine ait olması gerekir. Mukavele ile ferdi temsil öngörülebilir.
Temsil yetkisinin üyeler arasında yer itibariyle bölünmesi geçerlidir. temsil yetkisinin konu yönünden bölünmesi mümkün değildir (TTK. 321/2.md.). Müdürler, şirketi temsile yetkili olan kimseleri, temsil yetkisinin mahiyetini ve sınırlarını gösterir kararın noterden tasdikli bir örneğini de ekleyerek tescil edilmek üzere, ticaret siciline bildirmekle yükümlüdür. Teşkilat ve faaliyeti geniş olan limited şirketlerde, şirket mukavelesi veya ortaklar genel kurulu kararı ile şirketin idare ve temsili ortak olmayan kimselere de bırakılabilir (TTK. 541.md.). Bu gibi kimselerin yetki ve sorumlulukları hakkında ortak olan müdürlere ait hükümler uygulanır.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinde
İktisadi ihtiyaçlar gözetilerek, Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan ve tüzel kişiliğe sahip bulunan, KHK/233 hükümleri ile saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi olan, ayrıca Devlet İhale Kanunu ve Sayıştay denetimine tabi olmayan, sermayesi ve merkezi Yüksek Planlama Kurulunca tespit edilen, sorumlulukları sermayeleri ile sınırlı bulunan, Yüksek Planlama Kurulunun karan, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın izni ile tahvil çıkarabilen teşebbüslere, “Kamu İktisadi Teşebbüsleri” denilmektedir.
Teşebbüsün organları, yönetim kurulu ve genel müdürlüktür. Yönetim Kurulu, teşebbüsün en yüksek seviyede yetkili ve sorumlu karar organı olup bir başkan ve beş üyeden oluşmaktadır. Genel müdürlük ise, teşebbüsün yetkili ve sorumlu yürütme organıdır. Genel müdür, yönetim kurulu başkanı olup; ilgili Bakan’ın teklifi üzerine ortak karar ile atanmaktadır. Yönetim kurulu üyelerinden ikisi ilgili Ba- kan’ın, biri Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan’ın, ikisi teşebbüs genel müdür yardımcıları çırasından ilgili Bakan’ın teklifi üzerine ortak karar ile atanmaktadırlar.
Teşebbüsün amaç ve faaliyet alanları Yüksek Planlama Kurulunca belirlenmekte (KHK/233, md.54) ve kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamamaktadır. Teşebbüslerden, iktisadi devlet teşekkülü olanlar anonim şirket şeklinde de kurulabilir. Anonim şirket şeklinde kurulan iktisadi devlet teşekküllerinde, TTK.nun 277.maddesinde sözü edilen beş kurucunun bulunması şartı aranmaz ve bu durumda teşebbüsün genel kurul ve denetçileri de bulunmaktadır.
Teşebbüslerin, müesseselerin, işletmelerin ve bağlı ortaklıkların malları ve her çeşit mevcutları aleyhine işlenen suçlar, devlet malı aleyhine işlenmiş sayılarak bu suçlara TCK.daki cezalar uygulanır (KHK/233, md.57).
Tasfiyeye giren şirketlerde
Tüzel kişiliği bulunan şirketlerin infisahı (dağılması) halinde şirket idarecilerinin idare ve temsil yetkileri sona erer. Şirketi idareye yetkili olanlar infisahtan sonra şirket namına işlem yapamazlar. Aksi takdirde, bu işlemlerinden, zincirleme ve sınırsız olarak sorumlu olurlar (TTK. 193/1.md.). İnfisah veya fesholunan şirket, tasfiye haline girer. Bundan sonra şirketin bütün işlerinin idaresi ve dışa karşı temsil yetkisi tasfiye memurlarına intikal eder. Tasfiye memurlarının seçimi ve atanması, şirketin nev’ine (anonim, limited vs.) göre TTK.nun ilglii hükümleri uyarınca yapılır (örneğin, anonim şirkette TTK. 441/1; kollektif şirket bakımından TTK. 208., 219/1.md.)
SUÇUN MAĞDURU
TCK.nun 164.maddesinde öngörülen suçun mağduru maddede belirlenen kişilerin kamuya yaptıkları beyanlardan veya genel kurula sundukları raporlardan veya önerilerden zarara uğrama tehlikesine maruz kalan gerçek veya tüzel kişilerdir. Suçun oluşması bakımından bir zarar olasılığı bulunması yeterli olup zararın gerçekleşmesi şart değildir.
SUÇUN MADDİ UNSURU
Bu suçun maddi unsuru, bir şirket veya kooperatifin kurucusu, ortağı, idarecisi, müdürü veya temsilcileri veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyan kişiler tarafından “kamuya yapılan beyanlarda” veya “genel kurula sunulan raporlarda veya önerilerde” ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte “gerçeğe aykırı önemli bilgiler verilmesi veya verdirilme- si” ile oluşmaktadır.
Anayasamızın 48/11.maddesi, “Devlet, özel teşebbüslerin, milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” hükmünü ihtiva etmektedir. Bu suç tanımıyla, bir bakıma şirket veya kooperatiflerin idaresinde güven ve iyi niyetin kötü niyetli maksatlarla, kasten yanlış bilgi verme eylemine girişen kişilerin eylemlerine karşı korunması amaçlanmaktadır. Kişiler, şirket veya kooperatif gibi belirli maddi amaçlarla kurulmuş olan iktisadi teşebbüs veya insan topluluklarında hukuki ilişkiye girdikleri başkalarının maddi ve manevi çıkarlarına itibar etmek zorundadırlar. Oysa, bu iktisadi faaliyet ilişkilerinde, gerçeğe aykırı önemli bilgiler vermek suretiyle aldatma unsuru egemen olduğunda, hukukun söz konusu işlevi ihlal edilmiş olmakta ve gerçeğe aykırı bilgiler veren veya verdirten kişi, kendisine yönelik olarak beslenen güvene layık olmamakta, bu açıklamalar, ahlaka aykırılığında ötesinde, sosyal olmayan bir davranış olarak kabul edilerek hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle, kamuya yapılan beyanların veya genel kurula sunulan raporlar veya önerilerin gerçeğe aykırı (yalana dayalı) bulunması, objektif iyi niyet olan dürüstlük kuralına (MK. 2/I.md.), kişilik haklarının korunmasına (MK. 24/lmd.)ve ahlaka da aykırı olduğundan (BK. 41/11.md.) hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
Gerçeğe aykırı önemli bilgiler verilmesi eylemi, “kamuya yapılan beyanlarda” örneğin; basın ve yayın yoluyla veya postayla prospektüsler gönderilerek belirli olmayan kişilere hitap edilmesi şeklinde işlenmiş olabileceği gibi bu tür gerçeğe aykırı önemli bilgilerin “genel kurula sunulan raporlarda veya önerilerde” örneğin; gerçeğe uymayan bilançolar yapılması, gerçeğe aykırı kârlardan bahsedilmesi biçiminde de işlenmiş olabilir. Ancak bütün bunların, yapılan açıklamanın, sunulan raporların veya önerilerin gerçeğe aykırı (yalana dayalı) olduğu bilinerek aldatmak kastı ile doğru imiş gibi gösterilmesi ve bu fiile dayalı olarak, şirket veya kooperatifle ilgili olan bir başkasının iktisadi menfaatlerinin zarara uğramış veya en azından zarara uğratmak tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olması zorunludur. Bu nedenle şirket veya kooperatifin aleyhinde olmak üzere yanlış bilgi verilmesi de bu suçu oluşturacaktır. Örneğin, kooperatifin kuruluş aşamasında getirilen ayni sermayenin değerinin belirlenmesinde (Koop. K. 21.md.) kurucu veya kurucular gerçeğe aykırı açıklamaları nedeniyle ortaklığı zarara uğrattığı veya böyle bir zara tehlikesine neden oldukları takdirde 164.madde hükmüne göre cezalandırılacaklardır.
SUÇUN MANEVİ UNSURU
Bu suçun manevi unsuru kast olup, failin verdiği veya verdirttiği önemli bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunu bilerek bu fiili işlemesiyle oluşur. Faili bu suçu işlemeye yönelten saik önemli değildir.suçun taksire dayalı olarak işlenmesi mümkün değildir. Suçun oluşması bakımından failde bir kâr sağlama amacının bulunması veya bir zararın meydana gelmesi de şart değildir.
Teşebbüs
Suça teşebbüs mümkündür. Failin, elverişli hareketlerle doğrudan doğruya suçun icrasına başlaması, ancak elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamaması durumunda, örneğin, postayla gönderilen prospektüsler henüz alıcılarına ulaşmadan adli mercilerce el konulması halinde fail suça teşebbüs hükümlerine (TCK. 35.md.) göre cezalandırılacaktır.
İştirak
Suça, maddede sayılan sıfatlan taşıyan kişiler (bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak, idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru) dışındaki üçüncü kişiler ancak azmettiren (38.md.)veya yardım eden (39.md.) konumunda iştirak edebilirler. Zira, TCK.nun 40.maddesinin 2.fıkrasında; “özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.” denilerek, özgü suçlarda ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişinin fail olabileceği öngörülmüştür.
İçtima
Suçların, içtimai bakımından TCK. 42-44.maddeleri uygulanır. Fail, 164.maddedeki suçu işlerken, örneğin kamuya yaptığı beyanlarda bir kişiye hakaret etmiş ise gerçek içtima hükümlerine göre her bir eyleminden sorumlu tutulacaktır.
Kovuşturma
Suç, C.Savcılığınca re’sen kovuşturulur.
Görevli Mahkeme
Bu suçtan dolayı açılan davaya bakma görevi, 5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca Asliye Ceza Mahkemesine aittir.
Suçun Yaptırımı
Suçun yaptırımı, altı aydan üç yıla kadar hapis veya bin güne kadar adli para cezasıdır. Hakim, somut olayda bu seçimlik cezalardan birini tercih ederken ve temel cezayı iki sınır arasında belirlerken TCK.nun 61.maddesinde gösterilen hususları göz önünde bulunduracaktır. Seçimlik cezalardan adli para cezasının tercih edilmesi durumunda, bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, 164/1.maddenin suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından (6 aydan) az; üst sınırı da bin günden fazla olmayacaktır.
Dava Zamanaşımı
164.maddede öngörülen hapis cezasının üst sınırı itibariyle suçun asli dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Dava zamanaşımının durması veya kesilmesi bakımından TCK.nun 67.maddesi hükmü gözetilecektir. Kesilme halinde zamanaşımı süresi en fazla yarısına kadar uzar.