Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 109 Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ve Cezası

TCK m 109 Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ve Cezası

MADDE 109 – (1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

  • Bu suçun;
  1. Silahla,
  2. Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  3. Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
  4. Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
  5. Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
  6. Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durum­da bulunan kişiye karşı,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.

  • Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olma­sı halinde, ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
  • Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
  • Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neti­cesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

TCK m 109 Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Açıklama

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu düzenleyen YTCK.nun 109.maddesi, 765 sayılı ETCK’da yer alan bağımsız bir çok suçu bünyesinde toplamıştır. ETCK.nun lölinci maddesinde düzenlenen memur tarafından işlenen hürriyeti tahdit suçu YTCK.nun 109/3-d bendinde nitelikli hal olarak, ETCK.nun 429-433. maddelerinde yer alan kız ve kadın ve erkek kaçırma suçları ise YTCK.nun 109/5. fıkrasında düzenlenmiştir. 109.madde esas itibariyle ETCK.nun 179. maddesinin karşılığı olmakla beraber, madde hükmü ETCK.nun 182 ve 499-500. maddelerini de kısmen karşılamaktadır.

ETCK.nun 179.maddesindeki hürriyeti tahdit suçunun maddi unsurunu “kişi hürriyetinden mahrum edilme” oluşturmaktaydı. YTCK.nun 109.maddesinde ise kişi hürriyeti “bir yere gitme veya bir yerde kalma hürriyeti” olarak somutlaştırıl­mıştır. ETCK.nun 181.maddesinde “memur tarafından işlenen hürriyeti tahdit su­çu” bağımsız bir suç olarak düzenlenmişti. Buna karşılık YTCK.nun 109/1-d ben­dinde bu suçun “kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi” suçun cezasının artırılmasını gerektiren nitelikli bir unsur olarak kabul edilmiştir.

ETCK.nun 179.maddesinde suçun oluşabilmesi için kişiyi hürriyetinden mah­rum etme fiilinin “gayri meşru” olması gerektiği ifade edilmişti ve bu ifade tarzı doktrinde suçun özel kastla işlenmesi gerekip gerekmediği şeklinde tartışmalara neden olmaktaydı. YTCK.nun 109.maddesinde “gayrimeşru” ifadesi yerine içeriği daha açık ve net olarak anlaşılan “hukuka aykırı olarak” ibaresi kullanılmıştır. Hu­kuka aykırılık, hukukun izin vermediği halleri ifade etmektedir.

YTCK.nun 109/2 ve 5.fıkralarında ETCK.nun 429.maddesinde yer alan suç dü­zenlenmiştir. YTCK.nun 109/2-f bendi ise ETCK.nun 430.maddesinde yer alan suça karşılık gelmektedir. ETCK.nun 430/2 ve 431.maddelerine uyan eylemlerin YTCK.nun 109/2-f bendi ve 5.fıkrası kapsamında değerlendirilmeleri gerekmekte­dir. Ancak, YTCK.nun 103/1-a bendi hükmü dikkate alındığında onbeş yaşını ta­mamlamamış mağdur çocukların rızasının bir önemi bulunmadığı gözetilmelidir. Burada YTCK.nun 26.maddesi de uygulamada dikkate alınmalıdır. ETCK.nun 499.maddesinde yer alan adam kaldırma suçu YTCK’da bağımsız bir suç olarak düzenlenmemiştir. Bu itibarla ETCK.nun 499/1.fıkrası anlamında adam kaldırma fiilinin YTCK açısından hem 109.maddeye uyan “kişiyi hürriyetinden yoksun kıl­ma” ve hem de 148.maddeye uyan yağma suçunu oluşturduğu gözetilerek failin her iki suçtan dolayı cezalandırılması gerekir.

ETCK’da bu suçun nitelikli halleri 179/2-3.fıkralar ile 180/1.fıkrada yer almakta, 181.maddede düzenlenen memurun işlediği hürriyeti tahdit suçunun nitelikli hali ise 187.maddede bulunmaktaydı. YTCK.nun 109.maddesinde nitelikli haller daha sistematik ve sade hale getirilmiş, ETCK’daki bazı nitelikli hallere yer verilmezken, maddeye yeni bazı nitelikli haller de ilave edilmiştir. ETCK’da yer alan fiilin öç alma kastıyla işlenmesi”, “suçun dini veya milli bir maksatla işlenmesi”, “maddi çıkar kastıyla işlenmesi” (499.maddede yer alan haller hariç), “siyasi veya ideolojik veya sosyal görüş ayrılıklarından kaynaklanan herhangi bir amaçla işlenmesi”, “mağdurun askerlikte kullanılmak üzere yabancı bir ülkeye teslimi için işlenmesi” (179/.md.); “suçun TBMM üyelerinden birine karşı işlenmesi” (108.md.) ve “memu­run bu suçu işleyerek özel bir amaca hizmet etmiş olması” (187.md.) nitelikli halle­rine YTCK.nun 109.maddesinde yer verilmemiştir. Buna karşılık, ETCK.nun 179/2- 3. ve 180/1.fıkralarında yer alan nitelikli hallerden bazıları ki bunlar; fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanılması (109/2), suçun silahla işlenmesi (109/3-a), suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (109/3-b), kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi (109/3-c); üstsoy, altsoy veya eşe karşı işlenmesi (109/3-e) ve suçun, mağdurun ekonomik açıdan önemli bir kayba uğramasına sebep olması (109/4.) YTCK’da da yer almıştır. Ancak bu nitelikli hallerin örneğin silah (6/1-f) ve kamu görevlisi (6/1-c) tanımları ve suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinin eski kanundan farklı kapsamda (en az iki kişinin müşterek fail olarak suça iştiraki) oldukları gözetilmelidir. Diğer yandan ETCK’da yer almayan, “fiilin kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanıl­ması suretiyle işlenmesi” (109/3-d), “çocuğa ya da beden veya ruh bakımından ken­dini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi” (109/3-f) ve “suçun cinsel amaçla işlenmesi” (109/3-f) nitelikli hallerine YTCK’da yer verilmiştir. Ayrıca diğer bir farklılık ise YTCK.nun 109/6.fıkrasında öngörülen özel içtima kuralıdır. Diğer yandan ETCK.nun 180/2.fıkrasma paralel bir düzenleme ile YTCK.nun 110.maddesinde “etkin pişmanlık” hükmüne yer verilmiştir. Nihayet yeni bir dü­zenleme ile de 111.maddede tüzel kişilerle ilgili hüküm yer almıştır.

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Bu suç ile korunan hukuksal değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesin­de hareket edebilme hürriyetidir. Kişiler, bir yerde kalma ve bir yere gitme konu­sunda tercihte bulunma serbestisine sahiptirler. Söz konusu suç işlenmekle kişini bir yerde kalma ve bir yere gitme hürriyeti ihlal edilmiş olmaktadır.

Suçun Faili

Bu suçun faili herhangi bir kişi olabilir. Kamu görevlisinin nüfu­zu kötüye kullanmak suretiyle suçu işlemesi halinde 109/3-d bendi uyarınca ceza artırılır. Faille mağdur arasındaki üstsoy, altsoy veya eş derecesindeki akrabalık ilişkisinin varlığı da suçun cezasını ağırlaştıran birer nitelikli unsur olarak 109/3-e bendinde gösterilmiştir.

Suçun Mağduru

Bu suçun mağduru herhangi bir kişi olabilir. Mağdurun fii­lin işlendiği sırada hareket serbestisin! kullanmak imkanına sahip olup olmaması veya onu kullanmak isteyip istememesi önemli değildir. Hareket serbestisinin kısıt­landığını bilmeyen bayılmış bir kimse veya kendini bilemeyecek derecede sarhoş olan kişi veya akıl hastası bu suçun mağduru olabilir180. 109/3-f bendinde beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak kimselere karşı suçun işlenmesi nitelikli bir unsur olarak kabul edilmiş ve bu durumda cezanın artırılacağı öngörülmüştür.

SUÇUN MADDİ UNSURU

Bu suçun maddi unsuru, bir kimseyi hukuka aykırı olarak, bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden “yoksun bırakmak”tır. Örneğin kişinin bir yere kapatılması, bir yerde tutulması veya bir yere götürülmesi veya bir yere gitmekten men olunması fiilleri bu suçu oluşturmaktadır. Hürriyetten yoksun kılma kısa veya uzun bir süre devam edebilir. Sürenin kısa veya uzun olmasının suça etkisi yoktur.

Ancak anlık ve çok kısa süreli olarak örneğin kişinin kolundan tutulması bu suçu oluşturmaz. Sürenin çok kısa olup olmadığı somut olayın özelliklerine ve kanıt durumuna göre hakim tarafından değerlendirilecektir. Bu suç icrai veya ihmali bir hareketle gerçekleştirilebilir. Örneğin, mağdurun elini, kolunu bağlama, kapalı bir yerde tutma, bulunduğu yeri terk etmemesi için nöbetçi veya saldırgan bir hayvanı bulundurma, narkoz ile bayıltma, ipnotizma ile uyutma, uydurma bir haber gönde­rerek mağdurun bir yere gitmesine veya gitmemesine neden olma gibi hareketlerle işlenebilir. Bu bakımdan suç, serbest hareketli bir suç niteliğindedir. Keza, bu suç çeşitli vasıtalar kullanılarak işlenebilir. 109/2-3.fıkralarda cebir, tehdit, hile ve silalıla bu suçun gerçekleştirilmesi cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli birer unsur olarak kabul edilmiştir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu mütemadi (kesintisiz) bir suç niteliğin­dedir. Tipiklikteki hareketin yapılmasıyla tamamlanan ve icrası devam eden suçlara “mütemadi suç” denilmektedir. Mütemadi suç, mağdurun ölümü veya üçüncü kişilerin müdahalesiyle ya da mağdurun kaçmasıyla son bulabilir.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu kasten işlenebilir. Kastın bilme ve iste­me unsurunun bu suç bakımından mağdurun bir yere gitmek veya bir yerde kal­mak hürriyetinden yoksun kaldığını bilme ve bunu isteme biçiminde gerçekleşmesi gerekli ve yeterlidir. Suçun “cinsel amaçla” gerçekleştirilmesi 109/5.fıkrada cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir unsur olarak kabul edilmiştir. Saik bu suçun temel şekli bakımından aranan bir husus değildir. Bu suç, doğrudan veya olası kast­la işlenebilir. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.

SUÇUN HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

109.maddede “hukuka aykırı olarak” ibaresiyle yasa koyucu fiilin hukuka aykı­rılığını ayrıca göstermiştir. Burada sözü edilen “hukuka aykırı olarak” ibaresi, hukukun izin vermediği halleri ifade eder. Örneğin bir suça ilişkin soruşturma kap­samında suç şüphesi altında bulunan kişinin ceza muhakemesi hukukunun gerekle­rine uygun olarak tutulması (CMK.90.md.), gözaltına alınması veya tutuklanması hallerinde, fiil hukuka uygundur ve bu suç oluşmaz. Keza, haksız bir saldırıdan kendisini kurtarmak için meşru savunma koşullarında saldırganın özgürlüğünü kısıtlayan kişinin eylemi hukuka uygun (25/1.md.) sayılır. İlgilinin rızası bu suçtan dolayı ilgilinin rıza açıklama ehliyetinin bulunması koşuluyla hukuka aykırılığı ortadan kaldırır. Ancak özgürlükten peşinen ve/veya tamamen vazgeçme anlamına gelebilecek bir sınırlamaya kanun olanak vermez.

Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Unsurlar

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekline nazaran cezanın artı­rılmasını gerektiren nitelikli unsurlar 109.maddenin 2. ve devamı fıkralarında dü­zenlenmiştir.

Buna göre fiilin; cebir, tehdit veya hile ile gerçekleştirilmesi (109/2), silahla, bir­den fazla kişi tarafından birlikte, mağdurun yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, üstsoy, altsoy ve eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (109/3), mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması (109/4) ve cinsel amaçla ika edilmesi (109/5) halinde ceza artırılacaktır.

Fiili İşlemek İçin veya İşlendiği sırada Cebir, Tehdit veya Hile Kullanılması (109/2.Fıkra)

Bu nitelikli unsurun uygulanabilmesi için cebir, tehdit veya hile’nin fiili işlemek için yani icra hareketlerinin tamamlanması aşamasında kullanılması şart değildir. Fiilin icrası henüz bitmeden temadi devam ederken bu araçlara başvu­rulması halinde de 109/2.fıkra hükmü uygulanır. Bu araçlardan birinin kullanılması nitelikli halin varlığı için yeterlidir.

“Cebir”, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişi­nin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davra­nışta bulunmaya zorlanmaktadır. “Tehdit” halinde ise, kişi bir saldırının, kötülüğün ileride meydana geleceği bildirilerek korkutulmaktadır. Burada, failin isteğinin yerine getirilmemesi koşuluna bağlı kılınmış bir saldırı veya kötülüğün meydana getirileceği mağdura bildirilmektedir. Tehdit konusu saldırının gerçekleştirilmesi ya da gerçekleştirilmemesi önemli değildir. Failin kullandığı sözler ve yaptığı davra­nışların mağdur üzerinde ciddi bir korku oluşturmaya elverişli ve yeterli olması halinde tehdidin varlığından söz edilebilir. Tehdidin mutlaka fail tarafından gerçek­leştirilmesi gerekmez. Fail adına hareket eden üçüncü bir kişinin böyle bir saldırıyı gerçekleştireceğini mağdura iletmesi de yeterlidir.

Hile; söz, hareket veya diğer her türlü vasıtalarla bir kimsenin kasten yanıltılma- sı, aldatılmasıdır. Hile ile kendisinde yanlış bir zan uyandırılan muhatap belli bir davranışa sürüklenmekte, zorlanmaktadır. Örneğin akıl hastası olduğuna veya başka bir hastalığa ilişkin sahte bir raporla mağdurun hastaneye yatırılması halinde “hile” araç olarak kullanılmak suretiyle bu suç işlenmektedir. Suçun temel şekli (109/1.fıkra) açısından cebir, tehdit veya hile kullanılmasına gerek yoktur. Örneğin kişi içeride uyumakta iken kapının kilitlenmesi halinde, söz konusu suçun temel şekli gerçekleşmiş olmaktadır.

Suçun Silahla İşlenmesi (109/3-a)

Bu suçun işlenmesi bakımından silahlı olunması bir kolaylık sağladığından cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.

YTCK.nun 6/1-f bendindeki tanıma göre, ceza kanunlarının uygulanmasında “si­lah” deyiminden; 1.Ateşli Silahlar, 2.Patlayıcı maddeler, 3.Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, 4.Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldın ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, ö.Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddelerin anlaşılması gerekir.

Fiilin işlemesi sırasında mağduru etkileyecek biçimde bu araçlardan birinin kul­lanılmış olması yeterlidir. Silahın teşhir edilmesi yeterli olup ayrıca bilfiil kullanıl­mış olması şart değildir.

Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi (109/3-b)

“Birden fazla kişi” tabirinin en az iki kişi olarak “birlikte işleme” tabirinin ise müşterek fail sıfatıyla sorumluluğu gerektirecek şekilde suçun en az iki fail tarafından işlenmesi olarak anlaşılması gerekir. Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı fail statüsündedir. Ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının saptanmasında suç ortaklarının suçun icrasındaki rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulur. Bu du­rumda fiilin icrası veya sonuçsuz kalması ortak faillerden her birinin elinde bulun­maktadır. Bu nedenle, hürriyetten yoksun kalmanın bir başkasını azmettirerek veya yardım eden sıfatıyla iştirak ederek işlenmesi halinde, bu (103/3-b) nitelikli unsur dolayısıyla cezada artırım yapılmayacaktır. Birden çok kişinin suçun işlenmesinden önce aralarında anlaşmış olmaları şart değildir.

Suçun Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi (109/3-c)

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kişinin yerine getirdiği kamu görevi dola­yısıyla işlenmiş olabilir. Kimlerin kamu görevlisi sayılacağı YTCK.nun 6.maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre, bir kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli veya geçici olarak katılan kişi kamu görevlisidir. Suçun bu seçimlik nitelikli unsuru için, failin saiki önem taşımaktadır. Suçun işlendiği sırada kişi kamu görevlisi sıfatını taşımayabilir. Örneğin emekliye ayrılmış olabilir. Keza, suç, kamu görevlisinin yakınına karşı da işlenebilir. Bir hakimin verdiği karara tepki olarak oğlunun kaçırılması bu hale örnek olarak gösterilebilir. Eğer kamu görevine dahil olan işler dışında örneğin kişisel alacak-verecek uyuşmazlığı nedeniyle kamu görevlisinin hürriyeti sınırlan­mışsa bu nitelikli hal uygulanmaz, fail suçun temel şekline göre (109/1.md.) ceza­landırılır.

Suçun Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İş­lenmesi (109/3-d)

Kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılmasının bu suçun işlenmesinde kolaylık sağlaması nedeniyle bu nitelikli hal kabul edilmiştir.

Görevin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması, göreve girmeyen yetkinin be­nimsenmesi ve görevin çizdiği sınırların aşılarak kullanılmasıdır. Diğer bir anlatım­la bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, kamu görevlisinin kendisine görevini icra etmesi için verilen yetkileri, otorite gücünü kötüye kullanarak bu suçu işlemesi gerekir.

Suçun Üstsoy, Altsoy veya Eşe Karşı İşlenmesi (109/3-e)

Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için suçun üstsoy, altsoy ve eşe karşı işlenmiş olması gerekir. Üst­soy, kadın veya erkek ana-baba, büyükanne ve büyükbaba olabilir. Bunların çocuk­ları ve torunları ise altsoydur. Bu akrabalık durumlarının TMK’nun 17.maddesine göre belirlenmesi ve nüfus aile tabloları getirtilerek hüküm kurulması gerekir. Karı- kocalık (eş) sıfatı Medeni Kanuna göre evli olmayı gerektirir. Dini nikahla veya fiilen birlikte yaşayan kimseler hakkında bu nitelikli hal uygulanmaz. Boşanma kararının kesinleşmesine kadar eşler bakımından bu nitelikli hal uygulanabilir.

Suçun Çocuğa ya da Beden veya Ruh Bakımından Kendini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi (109/3-f)

Bu sayılan haller fiilin icrasın­da kolaylık sağladığından nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.

YTCK.nun 6/1-b bendine göre “çocuk” deyiminden, henüz onsekiz yaşını dol­durmamış kişi anlaşılır.

Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimse, ör­neğin kol veya bacağı kesik olan veya bedeninde henüz gerçekleşmiş bir ameliyatın dikişleri bulunan, ağır kalp rahatsızlığı olan, akıl hastası olan kişiler bu kapsama girer.

Suçun Mağdurun Ekonomik Bakımdan Önemli Bir Kaybına Neden Olması (109/4.Fıkra)

Maddenin 4.fıkrasına göre; bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmedilecektir. Burada suçun netice nedeniyle ağırlaşmış hali söz konusudur. Bu nedenle, failde bu neticeye yönelik kastın bulunması gerekmez. Bu hükmün uygu­lanabilmesi için, mağdurun ekonomik kaybının önemli miktarda olması gerekir. Örneğin mağdur hürriyetinden yoksun kılınması nedeniyle önemli bir iş anlaşma­sını yapma imkanını kaybederek bundan dolayı önemli miktarda ekonomik kayba uğramış olabilir.

Suçun Cinsel Amaçla İşlenmesi (109/5.Fıkra)

Maddenin beşinci fıkrasında, suçun cinsel amaçla işlenmesi, bu suç açısından failin güttüğü amaç itibariyle ayrı bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir. Bu nitelikli unsurun gerçekleşmesi halin­de verilecek cezanın ayrıca artırıma tabi tutulması, yani 109/3.fıkradaki artırımda ayrı olarak cezanın artırılması gerekmektedir. Cinsel amaçtan maksat, failin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma fiilini işlerken cinsel arzularını tatmin gayesiyle hareket etmiş bulunmasıdır.

Cezayı Azaltan Şahsi Sebep Olarak “Etkin Pişmanlık”

Kişiyi hür­riyetinden yoksun kılma suçu açısından etkin pişmanlık hali 110.maddede düzen­lenmiştir. Buna göre, 109.maddede tanımlanan suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce, mağdurun şahsına zararı dokunmaksızm, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilecektir. Etkin pişmanlık hususunda 110.maddede yapılan açıklamalara ba­kılmalıdır.

Teşebbüs

Hürriyetten yoksunluğun kısa veya uzun belli bir süre devam et­miş olması suçun oluşumu için gerekli bulunduğundan, suça teşebbüs mümkün­dür.

İştirak

Bu suç iştirak bakımından özellik göstermez. İştirakin her şekli müm­kündür. Birden fazla kişinin birlikte (müşterek fail konumunda) bu suçu işlemleri halinde cezaları 109/3-b bendi uyarınca artırılacaktır.

İçtima

109.maddenin 6.fıkrasında özel bir içtima kuralı öngörülmüştür. Buna göre, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Su­çun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi halinde 43/2.fıkra uyarınca zin­cirleme suç hükümleri uygulanır. Cebir veya tehdit kullanılarak bu suçun işlenmesi nitelikli hal sayıldığından, bileşik suç (42.md.) hükmü uyarınca faile ayrıca cebir (108.md.) veya tehdit (106.md.) suçlarından ceza verilmez.

Bu suçun nakil aracının (örneğin uçağın) kaçırılması suretiyle işlenmesi halinde 223/4.fıkra hükmü uyarınca hürriyetin sınırlandırılması dolayısıyla fail ayrıca ceza­landırılacaktır.

Kovuşturma

Bu suçun soruşturma ve kovuşturması C.Başsavcılığınca genel hükümlere göre re’sen yapılır.

Görevli Mahkeme

5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca bu suç dolayı­sıyla açılan davaya bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.

Suçun Yaptırımı

1.fıkrada bir yıldan beş yıla kadar 2.fıkrada iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıdır. 3.fıkradaki nitelikli unsurların varlığı halinde 1. ve 2.fıkralara göre verilecek cezalar bu nedenle bir kat artırılacaktır. Nitelikli unsurla­rın birden fazlasının varlığı halinde artırım bir kez yapılmakla beraber, bu duru­mun 61.madde uyarınca temel cezanın tayininde teşdit sebebi olarak gözetilmesi gerekir. 4.fıkradaki nitelikli halin varlığı halinden bu ağır sonuçtan dolayı faile ayrı­ca bin güne kadar adli para cezası da verilecektir. Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, 1., 2., 3. ve 4.fıkralara göre verilecek cezalar ayrıca bu nedenle yarı oranın­da artırılacaktır.

Bu suçların bir tüzel kişinin yararına işlenmesi halinde YTCK.nun 111.maddesi uyarınca özel hukuk tüzel kişisi hakkında bu Kanunun 60.maddesinde öngörülen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine (iznin iptali, müsadere) hükmolunacaktır.

Dava Zamanaşımı

1.fıkradaki suçun dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. 2.fıkradaki halde bu süre 66/1-d bendine göre onbeş yıldır. Dava zamanaşımı süresi 66/6.fıkra uyarınca kesintinin gerçekleştiği günden itibaren başlar. Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde ayrıca 109/3. ve 5.fıkralarda öngörülen nitelikli hallerin de göz önünde bulundurulması gerekir.