Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 57 Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri

TCK m 57 Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri

MADDE 57.- (1) Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik ted­birine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.

  • Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahke­me veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir.
  • Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, bunun süre ve aralıkları belirtilir.
  • Tıbbi kontrol ve takip, raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cumhuriyet savcılığınca bu kişilerin teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kurulu­şuna gönderilmeleri ile sağlanır.
  • Tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açısından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanılarak, yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Bu durumda, bir ve devamı fıkralarda belirlenen işlemler tekrarlanır.
  • işlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yerleştirildiği yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda düzenlenen kurul raporu üzerine, mahkûm olduğu hapis cezası, süresi aynı kalmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, mahkeme kararıyla akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
  • Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin teda­visi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir.

TCK m 57 Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri Açıklama

  1. maddede akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri düzenlenmiştir.

Akıl Hastalığının Kusur Yeteneğine Etkisi (TCK.32.md.)

5237 sayılı TCK.nun 32.maddesinde “akıl hastalığı” kusur yeteneğini etkileyen bir neden olarak düzenlenmiştir. Maddenin 1.fıkrasında ceza sorumluluğu bulun­mayan akıl hastaları, 2.fıkrasında ise azaltılmış sorumluluk oluşturan akıl hastalığı halleri öngörülmüş, yeni düzenlemede sorumsuzlukla azaltılmış sorumluluğu ayı­rıcı ölçüt olarak, akıl hastalığının derecesi (nicelik bakımından farklılık) ölçütü ter­cih edilmiştir. İşlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye hükmolunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilecektir (32/2-son cümle, 57/6.fıkra). Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarım algıla­yamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarım yönlendirme yeteneği önemli dere­cede azalmış kişiye ceza verilemeyecek, ancak TCK.nun 57.maddesinde öngörülen akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır. Alman Ceza Kanunu­nun 20.maddesinde de benzer bir düzenlemeye yer verilmiş, sorumsuzlukla azaltıl­mış sorumluluğu ayırıcı ölçüt olarak akıl hastalığının derecesi ölçütü benimsenmiştir.

Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri (TCK.57.md.)

57.maddede akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin süresi belirlenmemiş, bu güvenlik tedbirinin süresi akıl hastasının toplum açısından tehlikelilik halinin devamına ve iyileşmesine bağlı olduğu, diğer bir deyişle, güvenlik tedbirinin, akıl hastasının toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalkmasına veya önemli dere­cede azalmasına kadar uygulanmasına devam edileceği kabul edilmiştir. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 12.maddesi uyarınca, suça sürüklenen çocuğun aynı zamanda akıl hastası olması halinde, 5237 sayılı TCK.nun 31’inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları kapsamına giren çocuklar hakkında çocuklara özgü güvenlik ted­birleri uygulanır. Bu hususta 56.maddede yapılan açıklamalara bakılmalıdır.

Güvenlik Tedbirine Hükmedilmesi ve Tedbirin Sona Ermesi

57.maddenin 1.fıkrası uyarınca, fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkın­da, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilecektir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumların- da koruma ve tedavi altına alınacaklardır.

Yasa koyucu güvenlik tedbiri bakımından akıl hastasının toplum açısından tehlikeliliğini esas almıştır. ‘”Tehlikelilik” kavram olarak gelecekte zararlı bir olayın gerçekleşeceğine dair bir ihtimali ve tahmini ifade etmektedir. Ceza hukuku bakı­mından tehlikelilik, ceza hukuku normlarının tekrar ihlal edileceğine ilişkin bir ihtimali belirtir. Diğer bir deyişle, önceden suç işlemiş ve tekerrür ihtimali olan sosyal tehlikeli insanın durumudur. Kanunumuz, güvenlik tedbirlerinin uygulan­ması ve devam edip etmeyeceğinin belirlenmesi bakımından “klinik metodu” be­nimsemiştir. Diğer yandan, işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye hükmolunan ceza bakımından hâkime, süresi aynı olmak koşuluyla kısmen veya tamamen akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri ola­rak da uygulayabilme imkânı tanınmak suretiyle (TCK.32/2-son cümle, 57/6.fıkra), Alman öğretisi ve Alman Ceza Kanununda da kabul edilen “iki izlilik ilkesi” be­nimsenmiştir. Yücel’e göre 5237 sayılı TCK.nun 32.maddesindeki düzenleme biçimi ile suçlar için cezaevi yerine (özel güvenlikli) akıl hastanesi bakımı ikame edilmek istenilmiştir. Yazara göre, güvenlik tedbirinin süresi açısından asgari bir süre öngö- rülmemesi toplum açısından riskli bir düzenleme görünümündedir. Bu kapsamdaki bir şizofrenin sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliği­nin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine ertesi gün mahkemece salıverilmesi mümkün olacaktır. Gerçekte akıl hastalarının tretman merkezlerinde hiç kimseye tehlikeli olmayacağı belirleninceye kadar kurumda kal­ması benimsenerek tehlikenin önemli derecede azalması halinde salıverilme olasılı­ğına yer verilmemelidir

57.maddenin 2.fıkrasma göre, hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğin ortadan kalktığının veya önemli derecede azaldığının belir­tilmesi üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir. Diğer bir deyiş­le, akıl hastasının toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalkmasına veya önemli derecede azalmasına kadar güvenlik tedbirinin uygulanmasına devam edilecektir.

Güvenlik Bakımından Akıl Hastasının Tıbbi Kontrol ve Takibi

57.maddenin 3.fıkrasına göre, sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işle­nen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, bunun süre ve aralıkları belirtilecektir.

Maddenin 4.fıkrası hükmüne göre, tıbbi kontrol ve takip, raporda gösterilen sü­re ve aralıklarla, Cumhuriyet savcılığınca bu kişilerin teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanır.

Tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açısından tehlike­liliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanılarak, yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Bu durumda, 57.maddenin bir ve devamı fıkralarında belirlenen işlemler tekrarlanacaktır (57/5.fıkra).

Azaltılmış Sorumluluk Halinde Hükmolunan Hapis Cezasının Akıl Hasta­larına Özgü Güvenlik Tedbirine Çevrilmesi

57.maddenin 6.fıkrası hükmüyle, kusur yeteneği tam olarak kalkmamış olmakla birlikte, işlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişinin mahkûm olduğu hapis cezasının, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine çevrilmesine de olanak tanınmıştır. Anılan 57/6.fıkra;

“İşlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlendirme yete­neği azalmış olan kişi hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yerleştiril­diği yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda düzenlenen kurul raporu üzerine, mah­kûm olduğu hapis cezası, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, mah­keme kararıyla akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.” hükmünü ihtiva etmektedir. Mahkeme, bu durumda, hükmolunan hapis cezasının süresiyle orantılı olarak tamamının veya bir kısmının akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak uygulanmasına karar verebilecektir. Kısmen uygulama kararı verildi­ği takdirde, hükümlü hapis cezasının bir kısmını cezaevinde, diğer bir kısmını ise akıl hastanesinde infaz edecektir.

Yücel’e göre, ceza kanunlarının toplumu koruma işlevi, cezaların genel önleme etkisinden çok akıl hastalığı veya zayıflığı sebebiyle ceza sorumluluğu tamamen veya kısmen kaldırılacak suç faillerine uygulanacak yaptırımın özel önleme etkisi şeklinde kendini göstermektedir. Yazar, bu bağlamda, gerçekte sanığın suçu işleyip işlemediği, suçlu olup olmadığı saptanarak; bu saptama sonrası yaptırım ve tretman türünün (akıl hastanesi mi, cezaevi mi, yoksa her ikisinin birlikte mi olacağının) belirlenmesi yaklaşımının özellikle ülkemize özgü çoğu sorunları giderebilecek nitelikte olduğunu vurgulamaktadır.

Alkol yada Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Bağımlısı Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri

57.maddenin 7.fıkrasmda, suç işleyen alkol yada uyuşturucu veya uyarıcı mad­de bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol yada uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verile­ceği; bu kişilerin tedavisinin, alkol yada uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılı­ğından kurtulmalarına kadar devam edeceği, bu kişilerin, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine mahkeme veya hâkim kara­rıyla serbest bırakılacağı hükme bağlanmıştır.

Nitekim Alman, İsviçre ve Avusturya Hukuk Sistemlerinde de, alkol veya uyuş­turucu bağımlıları hakkında cezaların yanında, kötü alışkanlıklardan kurtarma amaçlı bir kuruma gönderme tedbirinin de uygulanacağı kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü de çeşitli toksit madde kullananları hasta olarak kabul etmekte ve te­davilerinin gereği üzerinde durmaktadır. Alman Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunu’nun 137.maddesine göre, tedbirin amacı, failin iyileştirilmesi, bağımlılıktan kurta­rılması ve bağımsızlığın temelinde bulunan hatalı düşünce tarzının düzeltilmesidir.

Bağımlılık, alkol yada uyuşturucu veya uyarıcı maddeye karşı olan vücut ba­ğımlılığını ifade etmektedir. 57/7.fıkrada öngörülen tedavi altına alınma tedbirine karar verilebilmesi için psişik bağımlılığı ifade eden alışkanlık (itiyat) yeterli olma­yıp, suç işleyen kişinin bu maddelere karşı alışkanlığının bağımlılık (iptila) derece­sinde olduğunun saptanması gerekir.

Gök’e göre, bağımlılıkta kişi adeta o maddenin esiri haline gelmektedir. Ayrıca bağımlılık gerçek bir psikopati hali oluşturmaktadır. Bağımlı kişi, tüm karşı koyma arzu ve çabasına rağmen, bu maddeyi aramak ve kullanmak mecburiyetindedir.

Dönmezer’e göre, bağımlılık, “yaşayan bir organizma ile beraber belirli bir madde arasındaki karşılıklı ilişkiden doğan psikolojik ve fiziksel bir haldir.”

Erman/Özek’e göre, bağımlılıkta uyuşturucu maddenin türünden ziyade onu kullanan kimsenin kişiliği önem ifade eder. Bağımlılık “sadece uyuşturucu madde alınmaması dolayısıyla yakınlaşan veya gelen kriz dönemlerinde değil, bu madde alındıktan sonraki uyuşukluk ve kendini beğenmişlik, herkese üstün sayma ve her şeyi yapabilme gücünü kendinde görme dönemlerinde de akli dengeyi bozar ve kişiyi saldırgan hale getirir.

Birleşmiş Milletler Ekonomi ve Sosyal Konseyi bağımlılığı, “uyuşturucu madde kullanımını kaçınılmaz bir arıza haline getirmek, miktarını sürekli olarak arttır­mak, yoksunluk, ruhi ve bedeni ihtiyaç meydana getirme hali, kısaca bir çeşit zehirlenme hali” olarak tanımlamak suretiyle fizik ve psişik bağımlılığı birlikte değerlendirmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü ise alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığını şöyle tanım­lamaktadır; “Alkolikler, aşırı derecede içme sonucu alkole olan bağımlılıklarının, kendilerinin ruhi veya bedeni sağlıklarında açık bir rahatsızlık, insanlar arası ilişki­lerinde, sosyal ve ekonomik fonksiyonlarında bozukluklar ortaya çıkan kimsedir. Bu kişilerin tedaviye ihtiyaçları olduğu doğrultusunda bir görüntü ortaya çıkar”. Uyuşturucu madde bağımlılığı, uyuşturucunun alınmasından sonra daima daha fazla alınması konusunda ortaya çıkan istek nedeniyle oluşan psişik veya fizik ba­ğımlılıktır.

Hapis Cezasının İnfazının Akıl Hastalığı Nedeni ile Ertelenmesi (CGTİK lö.md.)

Bir kimse, hapis cezasına mahkûm edildikten sonra akıl hastalığına tutulmuş olabilir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16.maddesi bu durumda ne yapılacağını düzenlemektedir. Buna göre;

Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hüküm­lü, iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanununun 57.maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır (CGTİK.16/1.fıkra).

İnfazın geriye bırakılması karan, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen yada Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma karan, mahkûmun tabi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kara­rını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde üçer aylık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelttirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mah­kûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk ma­kam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırı­lır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir (CGTİK. 16/3.fıkra).