Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 56 Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri

TCK m 56 Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri

MADDE 56.- (1) Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve ne su­retle uygulanacakları ilgili kanunda gösterilir.

Çocukların işledikleri suçlardan dolayı ceza sorumluluğunun bulunmaması ha­linde çocuklar hakkında uygulanacak olan güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve bunların ne suretle uygulanacağına ilişkin düzenlemenin çocuklarla ilgili ayrı bir yasa ile yapılması gerektiği 56.maddede açıklanmıştır. Korunma ihtiyacı olan ço­cuklar hakkında alınacak tedbirler ile suça sürüklenen çocuklar hakkında uygula­nacak güvenlik tedbirlerinin usul ve esaslarına, çocuk mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin hükümlere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda yer verilmiştir.

Ceza Sorumluluğu Olmayan Çocuklar (0-12 Yaş Arası Çocuklar)

5237 sayılı TCK.nun 31.maddesinin 1.fıkrasında, fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğu olmadığı; bu çocuklar hakkında ceza kovuşturması yapılamayacağı, ancak bu Kanunun 56.maddesinde öngörülen çocuk­lara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği öngörülmüştür. Kuşkusuz, 0-12 yaş grubunda bulunan ve ceza sorumluluğu bulunmayan bu çocuklar hakkında başvurulabilecek olan güvenlik tedbirlerinin koruyucu ve eğitici nitelikte olması gerekmektedir.

Nitekim, Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS)’nin 40/3b ve Çocuklar İçin Adalet Sis­temine Dair Asgari Standart Kuralları (Beijing Kuralları) 5’e göre, çocukların müm­kün olduğunca adli mekanizmanın içine sokulmaması gerektiği belirtilmektedir. Keza, TCK.nun 31/1.fıkra hükmü, ÇHS’nin 3.maddesine uygun biçimde çocuğun yüksek yararını gözetmiş, koruyucu ve eğitici niteliği gözetilerek çocuğun yararına olacak şekilde güvenlik tedbirleri alınabileceği öngörülmüştür. Yapılan bu yeni düzenleme çocuğun yararınadır ve bu güvenlik tedbirine hükmolunması hâkimin takdirine bırakılmıştır.

12-15 Yaş Grubunda Olup Ceza Sorumluluğu Olmayan Çocuklar

5237 sayılı TCK.nun 31.maddesinin 2.fıkrasının ilk cümlesinde, fiili işlediği sıra­da 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hu­kuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yetene­ğinin yeterince gelişmemiş olması halinde ceza sorumluluğunun olmadığı belirtil­miş, ancak bu çocuklar hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmoluna- cağı belirtilmiştir. Kanunun 31/1.fıkrasında, 0-12 yaş grubundaki çocukların işledik­leri suçlarda güvenlik tedbirine hükmolunabileceği belirtilerek bu husus hâkimin takdirine bırakıldığı halde, aynı maddenin 2.fıkrasında 12-15 yaş grubundaki ço­cuklar bakımından ceza sorumluluğu bulunmayan ahvalde “güvenlik tedbirlerine hükmolunur” ifadesi kullanılarak bu husus hâkimin takdirine bırakılmamış, çocuk­lara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması zorunluluğu getirilmiştir.

12-15 yaş grubu küçüklerin ceza sorumluluğu olup olmadığı, çocuk hâkimi tara­fından tespit edilecektir. Ancak bu belirlemeden önce, yaş küçüğünün içinde bu­lunduğu aile koşulları, sosyal ve ekonomik koşullar ile psikolojik ve eğitim durumu hakkında uzman kişilere yaptırılacak inceleme sonucu alınacak raporlar, çocuk hâkimi tarafından, ceza sorumluluğunun belirlenmesiyle ilgili olarak yapacağı de­ğerlendirmede dikkate alınacaktır. Kusur yeteneği bulunmayan yaş küçüğü hak­kında ceza tertibine yer olmadığına karar verilmekle birlikte, bu kişiler hakkında koruyucu, eğitici ve yeniden topluma kazandırıcı nitelikte güvenlik tedbirlerine hükmedilecektir.

Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirlerinin Hukuki Niteliği

Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerini düzenleyen 56.madde, TCK.nun “Yaptı­rımlar” başlığı altında Üçüncü Kısmın İkinci Bölümünde “Güvenlik Tedbirleri” arasında düzenlenmiştir. Güvenlik tedbirleri, cezalar yanında veya onların yerine uygulanan tedbirlerdir. Anayasanın 38.maddesinde “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek, güvenlik tedbirleri bir yaptı­rım olarak benimsenmiştir. Anayasa Mahkemesi de emniyet tedbirlerinin bir ceza hukuku yaptırımı olduğunu bir kararında vurgulamıştır.

Hafızoğlullan, emniyet tedbirlerinin yaptırım olmadığını ileri sürerek, bu ted­birleri ceza hukukuna özgü bulunan bir hukuki himaye vasıtası olarak nitelendir­mektedir.

Nuhoğlu’na göre, emniyet tedbirleri özünde cezaya benzese bile bir ceza yaptı­rımı olmayıp bunlar bir bastırma değil, sadece önleme tedbirleridir.

Önder’e göre, güvenlik tedbirleri, işlenmiş olan suç ve bu sebeple failin cezalan­dırılmasını değil, toplum bakımından gösterdiği tehlike sebebiyle geleceğe yönelik, toplumu ilerideki suçlulardan koruma amacını taşır.

Dönmezer/Erman, ceza sorumluluğu olmayan kişilere uygulanan tedbirlerin teknik anlamda güvenlik tedbiri olmayıp sosyal korunma tedbirleri olduğunu ileri sürmektedir.

Demirbaş’a göre, işledikleri fiiller nedeniyle tehlikelilik hali sergiledikleri için ceza sorumluluğu olmayan çocuklar hakkında güvenlik tedbirleri öngörülmüş­tür.

Özgenç/Şahin, işledikleri suçlardan dolayı ceza sorumlulukları bulunmayan bu çocuklar hakkında alınacak tedbirlerin koruma ve ıslah tedbiri niteliğinde olduğu­nu vurgulamaktadırlar.

Sevük ise, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin TCK.nun “yaptırımlar” başlığı altında bir yaptırım türü olarak düzenlenmesinin isabetli olmadığı düşüncesinde­dir. Yazara göre, çocuk adalet sisteminde topluma nazaran çocuğun yararı gözetilmeli, çocuğu cezalandırmaktan ziyade çocuğun yeniden toplumsallaşması amaç- lanmalıdır. Uluslararası alanda kabul edilen ilkelere (Beijing Kuralları 5, 17.4, ÇHS 3, 40/3b md.) göre çocuk adalet sisteminin temelini çocuğun yararı oluşturur ki bu da cezalandırıcı yaklaşımdan kaçınmayı gerektirir ve bu sistemin birinci hedefi, çocuğun iyileştirilmesidir. Yazara göre, tüm bu ilkelerden yola çıkıldığında, bu çocuklar için güvenlik tedbirlerine hükmedilemez, ancak onlar hakkında koruyucu tedbirler alınabilir. Bu itibarla, çocuğun yararı gerektiriyorsa tedbir talebinde bulu­nulmalı; beden, ruh ve ahlak gelişmeleri ve şalisi güvenlikleri tehlikede bulunan çocuk için koruyucu, eğitici tedbir alınmalıdır.

5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun “Temel ilkeler” başlıklı 4.maddesinde; “(1) Bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla;

  1. Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması,
  2. Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi,
  3. Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tabi tutulmaması,
  4. Çocuk ve ailesi bilgilendirilmek suretiyle karar sürecine katılımlarının sağ­lanması,
  5. Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlanılın ve sivil toplum kuruluşla­rının işbirliği içinde çalışmaları,
  6. İnsan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usul izlenmesi,
  7. Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihti­mam gösterilmesi,
  8. Kararların alınmasında ve uygulanmasında, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun eğitimini ve öğrenimini, kişiliğini ve toplumsal sorumluluğunu geliştirmesi­nin desteklenmesi,
  9. Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son ça­re olarak başvurulması,
  10. Tedbir kararı verilirken kurumda bakım ve kurumda tutmanın son çare olarak görülmesi, kararların verilmesinde ve uygulanmasında toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
  11. Çocukların bakılıp gözetildiği, tedbir kararlarının uygulandığı kurumlarda yetişkinlerden ayrı tutulmaları,
  12. Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine ge­tirilmesinde kimliğin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması,

ilkeleri gözetilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler

Çocuk Koruma Kanunu’nun ö.maddesine göre “koruyucu ve destekleyici ted­birler”, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir. Bunlardan;

Danışmanlık tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiş­tirme konusunda; çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözü­münde yol göstermeye yönelik tedbirdir.

Eğitim tedbiri, çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak de­vamına; iş ve meslek edinmesi amacıyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesine yönelik tedbirdir.

Bakım tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir neden­le görevini yerine getirememesi halinde, çocuğun resmi veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştiril­mesine yönelik tedbirdir.

Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici veya sürekli tıbbi bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan mad­deleri kullananların tedavilerinin yapılmasına yönelik tedbirdir.

Barınma tedbiri, barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirdir. Barınma tedbiri uygulanan kimselerin talepleri halinde kimlikleri ve adresleri gizli tutulur (ÇKK 5/2.md.).

Tehlike altında bulunmadığının tespiti ya da tehlike altında bulunmakla birlikte veli veya vasisinin ya da bakım ve gözetimden sorumlu kimsenin desteklenmesi suretiyle tehlikenin bertaraf edileceğinin anlaşılması halinde; çocuk, bu kişilere teslim edilir. Bu durumda çocuk hakkında yukarıda belirtilen tedbirlerden birisine de karar verilebilir (ÇKK 5/3.md.).

Çocuk Koruma Kanunu’nda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, su­ça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, “çocuklara özgü güvenlik tedbiri” olarak anlaşılır (ÇKK ll.md.). Suça sürüklenen çocuğun ayın zamanda akıl hastası olması halinde, 26.9.2004 tarilali ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları kapsamına giren çocuklar hakkında, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır (ÇKK 12.md.).

Suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklarla korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında duruşma yapılmaksızın “Tedbir kararı” verilir. Ancak, hâkim zaruret gördüğü hallerde duruşma yapabilir. Tedbir kararı verilmesinden önce yeterli idrak gücüne sahip olan çocuğun görüşü alınır, ilgililer dinlenebilir, çocuk hakkında sosyal inceleme raporu düzenlenmesi istenebilir (ÇKK 13.md.).

Çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı; çocuğun anası, baba­sı, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir­geme Kurumu ve Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine veya re’sen çocuk tarafın­dan alınabilir. Tedbir kararı verilmeden önce çocuk hakkında sosyal inceleme yaptı­rılabilir. Tedbirin türü kararda gösterilir. Bir veya birden fazla tedbire karar verile­bilir. Hâkim, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbire karar verdiği çocuğun denetim altına ahlamasına da karar verebilir. Hâkim, çocuğun gelişimini göz önün­de bulundurarak koruyucu ve destekleyici tedbirin kaldırılmasına veya değiştiril­mesine karar verebilir. Bu karar acele hallerde, çocuğun bulunduğu yer hâkimi tarafından da verilebilir. Ancak bu durumda karar, önceki kararı alan hâkim veya mahkemeye bildirilir. Tedbirin uygulanması, onsekiz yaşın doldurulmasıyla kendi­liğinden sona erer. Ancak hâkim, eğitim ve öğrenimine devam edebilmesi için ve rızası alınmak suretiyle tedbirin uygulanmasına belli bir süre daha devam edilme­sine karar verebilir (ÇKK 7/1-6.fıkra).

Çocuk Koruma Kanunu hükümlerine göre, çocuk hâkimi tarafından alman ted­bir kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz 5271 sayılı CMK’nun itiraza ilişkin hükümlerine göre en yakın çocuk mahkemesine yapılır (ÇKK 14.md ).