Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m. 97 Terk Suçu ve Cezası

TCK m. 97 Terk Suçu ve Cezası

TERK

MADDE 97.- (1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek du­rumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüş­se, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

TCK m. 97 Terk Suçu Açıklama

97.madde hükmü, ETCK.nun 473.maddesinin karşılığı olup unsurları itibariyle aralarında önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Yeni düzenlemede, ETCK.nun 474.maddesindeki ağırlatıcı ve 475.maddesindeki hafifletici nedenlere yer veril­memiştir.

TCK m. 97 Terk Suçu Suçla Korunan Hukuksal Yarar

Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar, kişilerin yaşam hakkı ve vücut bü­tünlüklerinin korunması, “koruma ve gözetim yükümlülüğü” bulunan kimselerin bu hukuksal görevlerini yerine getirmelerinin sağlanmasıdır.

TCK m. 97 Terk Suçu Suçun Faili Ve Mağduru

Terk suçunun faili herhangi bir kişi olmayıp, yaşı veya hastalığı dolayısıyla ken­dini idare edemeyecek durumda olan kişiler üzerinde koruma ve gözetim yüküm­lülüğü bulunan bir kişidir. Bu bakımdan soyut bir ahlaki yükümlülüğün varlığı yeterli değildir; bu hususta hukuksal bir yükümlülüğün varlığı gereklidir. Bu yü­kümlülüğün kaynağı kanun, tüzük, yönetmelik veya özel hukuk sözleşmesi olabilir. Örneğin, TMK’nun 335.vd.maddeleri uyarınca velayet ilişkisinin gereği olarak ana ve babanın çocukları üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunmaktadır.

Suçun mağduru da herhangi bir kişi olmayıp, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yü­kümlülüğü altında bulunan kimsedir. Yeni düzenlemede, ETCK.nun 473. madde­sinde yer alan “oniki yaşından aşağı” ve “akıl veya beden hastalığı” biçiminde bir sınırlandırma yapılmamış, temel ölçüt olarak “yaşı veya hastalığı nedeniyle kendi­sini idare edemeyecek durumda olmak” olgusunun varlığı yeterli sayılmıştır. So­mut olayda mağdurun bu durumda olup olmadığı hâkim tarafından tayin edilecek­tir. Hastalığın sürekli yada geçici, ruhsal yada fiziksel nitelikte olması arasında bir ayrım yapılmamıştır.

TCK m. 97 Terk Suçu Suçun Maddi Unsuru

Bu suçun maddi unsuru, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeye­cek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi “kendi haline terk etmek”tir. Terk suçu, soyut tehlike suçu niteliğinde olduğundan, suç, korunma ve gözetimi gereken kişinin kendi haline terk edilmesi ile tamamlanır. Somut bir zararın meydana gelip gelmemesinin suçun oluşumuna etkisi yoktur. Ancak, terk dolayısıyla mağdurun bir hastalığı yakalanması, yara­lanması veya ölmesi durumunda fail hakkında 97/2.fıkra uyarınca neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

“Terk etmek”, bırakmak, ayrılmak, bakmamak, ihmal etmek, salıvermek, vaz­geçmek anlamlarına gelmektedir. 97.maddedeki suç tanımı bakımından “kendi haline terk etmek”, koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimse­nin, bu yükümlülüğü kanuni düzenlemeler veya sözleşme nedeniyle üstlenen fail tarafından, başkası tarafından alınacağı kesin olsa bile herhangi bir yerde bırakmak suretiyle korumadan yoksa hale getirmektir. Suçun oluşması için failin yer itibariyle mağdurdan ayrılması gerekmez, bu konumdaki mağduru aynı yerde koruma ve gözetimden yoksun bırakmak da terk suçunu oluşturur. Terk fiili, icrai veya ihmali bir davranışla işlenebilir. Örneğin, ileri yaşta bulunan veya hasta bir kişi yada bir bebeğin evde kendi haline derk edilerek tatile çıkılması yada bir bebeğin cami avlu­su gibi bir yere götürülüp bırakılması gibi ihmali veya icrai davranışlar terk suçunu oluşturur.

Somut olayda fail mağduru “kendi haline terk” etmeyip bir başka kimsenin ko­ruma ve gözetimine bırakmış ise, bu durumda terk suçu oluşmaz.

Nitekim Yargıtay, “sanığın yeni doğurduğu çocuğu köydeki komşusunun sa­manlığına bırakıp gitmekten ibaret eyleminde terk suçunun oluştuğuna”; “Sanığın çocuğunu, eşi ile arasındaki anlaşmazlık nedeniyle içinde oturulan eşinin yakınları­na ait evin balkonuna bırakıp ayrıldığı sırada, ev sahipleri tarafından fark edilmesi karşısında, terk suçunun unsurlarının oluşmadığına”, keza, “gayri resmi evli ol- Yluğu eşinin çalışmak için İstanbul’a gittiği, oradan kendisine telefon açarak “anne­nin evine git” demesini, eşinin evini terk ettiği şeklinde algılayan ve ikinci çocuğuna da hamile olması nedeniyle içinde bulunduğu maddi imkânsızlığın da verdiği bu­nalım sonucu, 8 aylık kızı Merve’yi polis karakolunun karşısında bulunan evin önüne bırakıp uzaklaşan, ancak çok kısa bir sonra çocuğunun polislerce alınıp yetiş­tirme yurduna götürülüp götürülmediğini kontrol etmek için aynı yere gelen sanı­ğın eyleminde çocuğunu “kendi başına terk etmek” iradesinin bulunmadığına” karar vermiştir.

TCK m. 97 Terk Suçu Suçun Manevi Unsuru

Terk suçunun manevi unsuru, failin yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olduğunu ve bu nedenle kanuni düzenlemelere yada söz­leşmeye dayalı olarak kendisinin koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi “bilerek ve isteyerek” kendi haline terk etme bilinç ve iradesiyle yani doğrudan kastla oluşur. Terk fiilinin taksirle işlenmesi halinde 97.maddedeki suç değil, somut bir zararın meydana gelmesi ve kusurun varlığı koşuluyla taksirle öldürme veya yaralama suçları oluşabilir.

Eğer fail, terk fiilini “koruma ve gözetim yükümlülüğünden kurtulmak” amacıyla değil de, öldürmek veya yaralamak amacıyla işlemişse bu durumda somut olayın özelliğine göre kasten yada ihmale dayalı öldürme veya yaralama suçu oluşur.

Maddenin 2.fıkrasmda tanımlanan, terk dolayısıyla mağdurun bir hastalığa ya­kalanması, yaralanması veya ölmesi durumunda failin neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre cezalandırılabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi (23.md.) gerekir. Ancak bu durumda failin çoğu zaman olası kastla (21/2.md.) hareket ettiğinin gözönünde bulundurulması gerekir.

TCK m. 97 Terk Suçu Teşebbüs

Soyut bir tehlike suçu olmasının yanı sıra neticesi harekete bitişik suç niteliğinden dolayı terk suçuna teşebbüs mümkün değildir. Zira terk suçu, mağdurun kendi haline terk edilmesi ile tamamlanmaktadır.

TCK m. 97 Terk Suçu İştirak

Bu suça iştirakin (37-39.md.) her hali mümkündür.

TCK m. 97 Terk Suçu İçtima

 Fiilin birden fazla mağdura karşı işlenmesi halinde mağdur sayısınca terk suçu oluşur ve gerçek içtima kuralı uyarınca fail cezalandırılır. 97.maddenin 2. fıkrasındaki neticelerin meydana gelmesi halinde faile sadece neticesi itibariyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre (kasten yaralama veya kasten öldürme suçundan) ceza tayin edilecektir. 97/1.fıkradaki terk suçunun zincirleme biçiminde işlenmesi mümkündür. Ancak 97/2.fıkradaki durumlarda TCK.nun 43/3.fıkrası uyarınca zin­cirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanması mümkün değildir. Failin, koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan mağduru kendini idare edemeyecek duruma bizzat kendisi getirdikten sonra (örneğin dövüp sakatladıktan sonra) kendi haline terk etmesi durumunda gerçek içtima kurallarına göre cezalandırılması gerekir.

TCK m. 97 Terk Suçu Suça Etki Eden Nedenler

Maddenin 2.fıkrası uyarınca terk dolayısıyla mağdurun bir hastalığa yakalan­ması, yaralanması veya ölmesi durumunda, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hü­kümlerine göre cezaya hükmolunur. Ancak failin bu ağır sonuçtan dolayı sorumlu tutulabilmesi için YTCK.nun 23.maddesi uyarınca bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi, yani bu sonuçların gerçekleşmesini istememekle beraber öngörmüş olması gerekir. Fakat, terk fiilinin uygulamada çoğu kez olası kastla yani bu neticelerin (yaralama, ölüm gibi) meydana gelebileceği öngörülmesine rağmen sonucu kabullenilerek ve “olursa olsun” düşüncesiyle işlendiği gözetilerek failin olası kastla hareket edip etmediği hususu somut olayda değerlendirilmelidir.

Terk suçu bakımından cezanın indirilmesini gerektiren özel bir hükme Kanunda yer verilmemiştir.

TCK m. 97 Terk Suçu Kovuşturma

Terk suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılır.

TCK m. 97 Terk Suçu Görevli Mahkeme

Maddenin 1.fıkrasındaki terk suçu bakımından görevli mahkeme, 5235 sayılı Kanunun 10.maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesidir. Maddenin 2.fıkrasmda öngörülen neticelere göre yollama yapılan suç tanımlarında yer alan cezanın üst sınırı itibariyle görevli mahkeme belirlenecektir.Suçun Yaptırımı: 97/1.fıkradaki terk suçunun yaptırımı üç aydan iki yıla ka­dar hapis cezasıdır.

TCK m. 97 Terk Suçu Dava Zamanaşımı

66/1-e maddesi uyarınca l.fıkradaki suçun dava zamana­şımı süresi sekiz yıldır.