Avukat – Mahkeme İlişkisinden Kaynaklanan Yükümlülükler Nelerdir?
Avukatın aslında iki yönlü işlevi vardır. Avukat, bir taraftan hukukun uygulanması ve adaletin gerçekleştirilmesi yararına faaliyet gösterir; diğer taraftan ise avukat vekil edenin kişisel menfaatlerini korur. Ancak avukatın vekil edenin kişisel menfaatlerini koruma işlevi hukuk ve yasalarla sınırlıdır. Avukat, vekil edeninin menfaatlerini, mevcut hukuk düzenini ihlal ederek veya dolanarak koruyamaz. Avukat buna izinli olmadığı gibi, hukuki istemlerin yürürlüğe konulmasında hukuken kabul görmeyen yollardan da faydalanamaz.
Hukuka ve hakkaniyete uygun olmayan ve hukuk düzenine ters düşen bir amaç güden menfaatlerin himayesi kabul göremez. Avukatın yürürlükteki hukukun uygulanmasını engellemesine izin verilemez.
Avukatın Gerçeğin Bulunmasına Katkı Sağlama Yükümlülüğü
Hukuk yargılamasında kural olarak, yargıç kendisine taraflarca sunulan olaya ilişkin verileri kararına esas almak zorunda olduğu için, avukat hukuken önemli olan tüm bilgi ve belgeleri ileri sürmeli, bu hususları ortaya koymalı ve bu konuda özenli çalışmalı, dava malzemelerini ayıklamalı, yargılama ile ilişkili olmayanları yargılamadan uzak tutmalıdır.
Uyuşmazlığa uygulanacak mevzuatı tespit yargıcın görevi olmasına rağmen, avukatın bu konudaki müdahale ve katkıları da çözüm açısından son derece önemlidir.
Avukatın Avukatın Teklif Olunan Bir İşi Haksız veya Yolsuz Bulduğunda Red Yükümlülüğü
Vekil edenin, avukata vekâlet vermesine sebep olan konuda bir dava açmanın sonuç vermeyeceği belli olmasına rağmen, avukat tarafından dava açılacak olursa, Av.K. m. 38/a hükmü ihlal edilmiş olur. Zira burada sadece karşı tarafa güçlük çıkarmak, onu zahmete sokmak için dava hakkı kullanılmış olacaktır. Hukuken himayeye değer herhangi bir menfaat bulunmamasına rağmen dava açılması ise doğruluk ve güven kuralına uygun davranma konusundaki yükümlülüğün ihlali anlamına gelir.
Avukatın Davayı Sürüncemede Bırakmaktan Kaçınma Yükümlülüğü
Usul hukuku, hukuksal barış ve kesinliğin sağlanması ve korunması yoluyla sadece taraflara değil kamusal menfaatlere de hizmet eder. Usul hukukunda amaç hukuki ihtilafın tasfiyesinin sürüncemeye uğratılmaksızın olabildiğince çabuk biçimde sonuçlanmasıdır. Bu bağlamda avukat da davanın olabildiğince çabuk sonuçlandırılması için gerekeni yapmakla yükümlüdür. Avukat bu yükümlülüğü ihlal ederek davanın başlangıcında veya davanın yürütülmesi sırasında yapılan usulü işlemler ile ilgili yargılamayı yavaşlatamaz. Aksi halde HMK gereğince celse cezası ile cezalandırılır.
Avukatın Tanıklarla Temasa Geçmek ve Onları Etkilemekten Kaçınma Yükümlülüğü
Avukat, esasen tanık olarak dinlenebileceklerle ilişki kurmamalıdır. Avukatlık Meslek Kurallarının 24. maddesine göre, avukat ileride tanık olarak dinlenecek kimselerden istisnai hallerde bazı hususları öğrenmek mecburiyetinde kalsa bile, bu kişileri etkilemiş olma şüphesi altında kalmaktan kendisini korumalıdır. Bu bağlamda avukat tanıklara tavsiyede bulunamaz, ne şekilde tanıklık edecekleri veya yargıç önünde nasıl hareket edecekleri hakkında onlara talimat veremez.
Avukatın Bilirkişilerle İlişkisi Bakımından Tabi Olduğu Yükümlülük
Avukatın tanıklarla olan ilişkilerde dikkat etmek zorunda olduğu hususlar, avukatın bilirkişilerle olan ilişkisi açısından da geçerlidir. Avukat bilirkişiler ile olan ilişkilerde de, bu hususlara dikkat etmelidir. Bu bağlamda avukatın, bir bilirkişiyle hazırlanan bir bilirkişi raporunun değiştirilmesini sağlayacak şekilde bir ilişki kurması meslek kurallarına aykırı olur. Bu durum ceza hukuku anlamında da suç teşkil eder.
Avukatın Yargılama Mercileri Ve Resmi Makamlarla İlişkilerinden Kaynaklanan Yükümlülükleri
Avukatlık Meslek Kurallarının 17. maddesinde, avukatın yargıç ve savcılarla ilişkisinde, avukatlık hizmetinin özelliklerinden kaynaklanan ölçülere uygun davranmak zorunda olduğu, bu ilişkilerde karşılıklı saygının esas olduğu belirtilmiştir.
Avukat, yargıçları ve diğer resmi mercilerde görevli olanları, adli olmayan yollardan etkilememelidir. Avukatın üzerinde çalıştığı dava ile ilgili yargılama ve verilen karar hakkında, davanın bitiminden sonra, objektif ve uygun bir lisanla olmak kaydıyla kamuoyunda eleştirilerde bulunması engellenemez.
Avukatlık Statüsünden Kaynaklanan Yükümlülükler
Avukat, mesleğe girişi ve avukat statüsünü kazanması ile birlikte pek çok yükümlülük altına girer. Avukatın bu bağlamda ortaya çıkan ilk statüsel yükümlülüğü, bir büro edinmek ve baro levhasına yazılmaktır. Ayrıca avukat mesleğini icra etmeye başladığı andan itibaren baro keseneklerini ödemek, baronun olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarına katılmak, baro organlarında almış olduğu görevleri yerine getirmek, CMK m. 150 gereğince görevlendirildiği işleri görmek, baro levhasında yazılı bürosundan başka yerlerde, mahkeme salonlarında veya adliye binası içinde başka bir yerde iş sahipleri ile hukuki danışma ve iş kabulü amacı ile bir araya gelmekten kaçınmak, hâkim veya Cumhuriyet Savcısının eşi, sebep veya nesep itibarıyla usul ve füruğun- dan veya 2. dereceye kadar hısımlarından ise, davada avukatlık etmekten kaçınmak, meslekle bağdaşmayan nitelikte bir başka işi yapmaktan kaçınmak; TBB ve baro organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendiklerini açıklamaktan kaçınmak ile yükümlü olur.
Yine avukatın çıkar karşılığı iş temin etmek, çekişmeli hakları edinmek veya bunların edinilmesine aracılık etmek, iş temin etmek için reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmak, özellikle tabelalarında ve basılı kâğıtlarında avukat unvanı ve akademik unvanları dışında bir sıfat kullanmaktan kaçınmak biçiminde yükümlülükleri de vardır.