Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

İcranın Geri Bırakılması İşlemi Nasıl Yapılır?

İcranın Geri Bırakılması İşlemi Nasıl Yapılır?

İcra emrini alan borçlunun ilâmsız icra takiplerinde olduğu gibi takibe itiraz ederek karşı koyması mümkün değildir. Daha önce bu konuda bir ilâm ya da ilâm niteliğinde olan alacağı ispat bakımından çok güçlü belge elde edilmiş olduğundan, kural olarak ilâmlı icra takibine engel olunamaz. Ancak, belirli sebeplerin bulunması durumunda kanunun icranın geri bırakılması olarak adlandırdığı prosedür yerine getirilerek takibin ilerlemesine ve sonuçlanmasına engel olunabilir.

Burada üç aşamayı birbirinden ayırmak gerekir.

• Dava sonuçlanmadan önce borca ilişkin bir savunması olan borçlu, bunları dava içinde ileri sürmeli ve davanın reddini sağlamalıdır. Borçlu eğer bunları dava içinde ileri sürmemiş veya ileri sürmesine rağmen kabul edilmemişse, daha sonra ilâmın icrası aşamasında ileri süremez. Çünkü sorun bir mahkeme kararıyla çözümlenmiştir; artık yeniden o borç konusunda tartışma yapılamaz.

• Ancak borçlu, dava aleyhine sonuçlanıp hüküm verildikten sonra, borcun sona ermesini sağlamış veya dava sonucuna göre yerine getirmesi gereken ifayı alacaklı ile anlaşarak erteletmiş ya da ondan bu konuda süre almış olabilir. Ayrıca alacaklı, ilâmın zamanaşımı süresi içinde takip yoluna başvurmadığından ilâm zamanaşımına uğramış olabilir. Bunlara rağmen, alacaklı ilâmlı icra takibi yaparsa, yani ilâmın verilmesinden sonra, fakat ilâmlı takipten önce bu durumlar ortaya çıkarsa, bu haksız bir takip olacaktır. Davadan sonra gerçekleşen sebeplerle ilâma dayanan borcun talep edilebilmesi mümkün olmamasına rağmen, alacaklı bu yola başvurursa icranın geri bırakılması prosedürü (İİK m. 33/I) işletilebilecektir.

• Burada söz konusu olabilecek üçüncü bir aşama ise, ilâmlı icra takibi başladıktan sonra borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış ya da alacaklının borçluya süre vermiş olmasıdır. Buna rağmen, alacaklı ilâmlı takibe devam edebilir. Bu durum ilâmsız icrada takibin iptal ya da taliki şeklinde düzenlenmiştir. Kanun bu durumu da dikkate alarak, bunun ilâmlı icra takibine etkisini düzenlemiş ve bu durumda da icranın geri bırakılacağını kabul etmiştir (İİK m. 33/II).

Sonuç olarak şu söylenebilir: Henüz dava sonuçlanmadan gerçekleşecek tüm sebeplerin davada ileri sürülmesi gerekir, dava sırasında mevcut bulunan sebeplere dayanarak icranın geri bırakılması kural olarak istenemez. Davanın sonuçlanmasından sonra, ancak ilâmın icraya konulmasından önce ya da ilâmlı icra takibi sırasında gerçekleşen sebeplere dayanarak icranın geri bırakılması istenebilir.

İcra Emrinin Tebliğinden Önceki Sebeplere Dayanarak Geri Bırakma

Borçlu, icra emrinin tebliğinden önce, ancak hükmün verildiği tarihten sonraki dönemde ilâm konusu borcun itfa edilmiş, zamanaşımına uğramış veya ertelenmiş olduğunu ileri sürüyorsa, icra emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemelidir. Buradaki geri bırakma, ilâmsız icradaki itirazla benzerlik gösterir. Nitekim İİK’nun 33. maddesinin 1. fıkrasında da “…itirazında bulunabilir.” denilmektedir.

İcra emrini alan borçlu, icranın geri bırakılması sebeplerinin bulunduğunu düşünüyorsa, icra emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesine başvurmalıdır. Borçlunun icranın geri bırakılmasını talep edebilmesi için üç sebep bulunmaktadır: İtfa (borcun sona ermesi), imhâl (borçluya süre verilmesi) ve zamanaşımı (ilâmın zamanaşımına uğramış olması).

Borçlu, icra emrinin tebliğinden önce borcun itfa edildiğini veya kendisine süre verildiğini (imhâl) iddia ediyorsa, bunu, yetkili mercilerce re’sen düzenlenmiş veya onaylanmış ya da icra dairesinde, icra mahkemesinde, mahkeme önünde alacaklı tarafından ikrar edilmiş olan belgelerle ispat etmelidir (İİK m. 33/I). Borçlu, iddiasını ispat ederse, icra mahkemesi icranın geri bırakılmasına karar verir. Esasen burada geri bırakma denilmesine rağmen, takip iptal edilir, yani son bulur. Borçlunun talebi reddedilirse, bu durumda daha önce zaten durmamış olan takibe devam edilir. İcra mahkemesinin verdiği karara karşı kanun yoluna başvuru mümkündür. Ancak, borçlunun talebinin reddi durumunda, borçlu, istinaf veya temyiz yoluna başvurabilmek için, bu yollara başvuru süresi içinde teminat göstermelidir (İİK m. 33/III).

Borçlu itfa sebebine değil de, borcun ertelendiğini ileri sürerek imhâle dayanıyorsa, talebinin kabulü hâlinde takip iptal edilmeyip gerçek anlamda icranın geri bırakılmasına karar verilir. Bu durumda icra mahkemesi, icranın ne kadar süre ile geri bırakıldığını belirtmelidir.

Borçlu, zamanaşımına dayanarak icranın geri bırakılmasını istiyorsa, bu durumda yukarıdaki prosedür esasen geçerli olacak, ancak ispat için belge gösterilmesi gerekmeyecektir.

İlâmın veya ilâm niteliğindeki belgedeki borcun zamanaşımına uğradığı, alacaklının takibe koyduğu ilâm veya ilâm niteliğindeki belgeye göre tespit edilecektir (İİK m. 39, 33a/I). Ancak noter senetlerindeki borçlar, senedin niteliğine göre Borçlar veya Ticaret Kanunu’ndaki zamanaşımı sürelerine bağlıdır (İİK m. 39/II). Borçlunun ilâmın zamanaşımına uğradığını ispat etmesi durumunda, zamanaşımının kesildiği (TBK m. 154, m. 157) veya durduğunu (TBK m. 153) ispat, alacaklıya düşer. Alacaklı, bunu ancak resmî belgelerle ispat edebilir. Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, zamanaşımının gerçekleşmediğini ispat için
genel mahkemelerde dava açabilir; aksi halde ilâmın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder (İİK m. 33a/II).

İcra Emrinin Tebliğinden Sonraki Sebeplere Dayanarak Geri Bırakma

İlâmlı icra takibi başladıktan sonra da ilâm konusu borç itfa edilmiş, zamanaşımına uğramış olabilir veya borç için alacaklı tarafından borçluya süre verilmiş olabilir. Takip içinde gerçekleşen bu durum, daha önce ilâmsız icrada açıklanan takibin iptal ve talikine (İİK m. 71) benzemektedir. Bu şekilde bir iddiası olan borçlu, belirli bir süreye bağlı olmadan, her zaman icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir.

Borçlu, bu konudaki iddiasını da ancak itfa, imhâl ve zamanaşımı sebeplerine dayandırabilir. Bu iddialar, ancak belirli belgelerle ispat edilebilir. Borcun takipten sonra itfa edildiği veya süre verildiği iddiası, noterlikçe re’sen düzenlenmiş veya onaylanmış belge veya icra tutanağı ile ispat edilir (İİK m. 33/II). Borçlu ilâmın zamanaşımına uğradığı iddiasını takip dosyasına dayanarak ispat edebilir (İİK m. 33a, 39).

İcra mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ya borçlunun talebini kabul ederek icranın geri bırakılmasına, yani takibin iptal veya geri bırakılmasına ya da bu talebin reddine karar verir. İcra mahkemesinin bu konudaki kararlarına karşı kanun yoluna başvurulabilir.

Ancak, geri bırakma talebinin reddi halinde, istinaf veya temyiz yoluna başvurabilmek için, borçlunun istinaf veya temyiz süresinde teminat göstermesi gerekir. Bu kararlardan sonra alacaklı veya borçlunun genel mahkemelerde dava açması mümkündür (İİK m. 33/III, IV).