Ceza Davası Nasıl Sona Erer?
Müzakere ve Oy Verme
Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir.
Hüküm verilebilmesi için hâkimler müzakere yaparlar. Müzakerede ancak karara ve hükme katılacak hâkimler bulunabilir (CMK m. 227/1). Ancak mahkeme başkanı, mahkemesinde staj yapmakta olan hâkim savcı ve avukat adaylarının müzakere sırasında hazır bulunmalarına izin verebilir (CMK m. 227/2).
Müzakereyi mahkeme başkanı yönetir (CMK m. 228). Mahkemece karar ve hükümler oybirliği veya oyçokluğuyla verilir (CMK m. 224/1). Karşı oya tutanakta yer verilir; gerekçesi de tutanakta gösterilir (CMK m. 224/2).
Mahkeme başkanı, kıdemsiz üyeden başlayarak oyları ayrı ayrı toplar ve en sonra kendi oyunu verir (CMK m. 229/1). Bu hükmün konuluş gayesi, kıdemsiz üyenin kıdemli üyeden etkilenmesini önlemektir. Mahkeme başkan ve üyelerinden hiçbiri herhangi bir konu veya sorun üzerinde azınlıkta kaldığını ileri sürerek oylamaya katılmaktan çekinemez (CMK m. 229/2). Başka bir ifadeyle çekimser oy kullanabilmeleri mümkün değildir. Oylar dağılırsa sanığın en çok aleyhine olan oy, çoğunluk meydana gelinceye kadar kendisine daha yakın olan oya eklenir (CMK m. 229/3).
Ceza Davasında Hüküm (son karar)
Uyuşamazlığı çözen, sonlandıran kararlara son karar veya hüküm adı verilmektedir. Başka bir anlatımla, hükmün konusu iddianamede gösterilen fiil ve faildir.
Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra son kararın verilmesi devresine geçilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür (CMK m. 223/1). Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır (CMK m. 223/10). Dolayısıyla böyle bir görevsizlik kararına karşı da itiraz yoluna değil, istinaf yoluna başvurulması gerekir. Oysa görevsizlik kararı, adli vargı dışındaki bir vargı merciine yönelik olarak verilmemişse hüküm olarak değerlendirilemez ve bu karara karşı itiraz yoluna başvurulması gerekir.
Hükmün başlıca özelliği, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulabilmesidir. Beraat, mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirine hükmedilmesi şeklindeki hükümler, uyuşmazlığı doğrudan çözdüklerinden, yani uyuşmazlığın esasını çözüme kavuşturduklarından son karadır. Davanın düşmesi ve reddi şeklindeki hükümler de uyuşmazlığı dolaylı şekilde çözümlediklerinden, yani uyuşmazlığın esasını çözmemekle birlikte onun çözülemeyecek bir uyuşmazlık olduğunu belirttiklerinden son karar sayılır.
Ceza Davasında Hüküm Çeşitleri
Ceza Davasında Beraat Kararı
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2. maddesine göre,
Beraat kararı;
- Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
Hallerinde verilir.
HUKUKUMUZDA DELİL YETERSİZLİĞİ ŞEKLİNDE BİR BERAAT SEBEBİ OLMADIĞINA DİKKAT EDİLMELİDİR!
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
Kanun’un 223. maddesinde iki grup olarak düzenlenmiştir.
Mahkûmiyet Kararı
Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir (CMK m. 223/5).
Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hük- molunur (CMK m. 223/6). Ceza sorumluluğu olmayan çocuklar ile akıl hastaları ve sağır dilsizler hakkında herhangi bir nedenle ceza kovuşturması başlatılmış ise mahkeme, önce ceza verilmesine yer olmadığına daha sonra güvenlik tedbirine karar verir.
Mahkûmiyet kararı, sanıklardan bir kısmı hakkında da verilmiş olsa, TCK m. 67/2-d uyarınca dava zamanaşımını kesecektir.
Ceza Davasında Davanın Reddi Kararı
Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir (CMK m. 223/7).
Bir kimse hakkında aynı fiil nedeniyle ancak bir kez yargılama yapılabilir. Burada aynı fiil ifadesinden “olay” anlaşılmalıdır. Böylece, derdest bir davanın veya bir hükmün varlığı hâlinde ret kararı verilmelidir. Bu ilkeye “ne bis in idem” ilkesi denilmektedir. Bunun kapsamına ancak mahkemeler tarafından verilen kararlar gireceğinden, kovuşturmaya yer olmadığı kararları, bu ilke çerçevesinde değerlendirilmemekte, fail hakkında dava açılabilmektedir. Keza bu ilke, yurt dışında verilen bazı hükümler açısından geçerli olmadığı gibi ceza yargılaması dışında, örneğin, disiplin soruşturması yapılmasına da engel teşkil etmemektedir.
Davanın Düşmesi ve Durması Kararları
Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı (ölüm, af, zamanaşımı, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma, ön ödeme) ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir (CMK m. 223/8).
Her ne kadar Kanunumuz durma kararını da hüküm çeşitleri arasında saymış ise de esasen durma kararı bir son karar değildir; zira uyuşmazlığı kesin ve nihai olarak çözmemektedir.
Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemeyeceğine dikkat edilmelidir (CMK m. 223/9). Örneğin, duruşmada sanığın beraatine karar verilebilecek bir duruma gelindiği anda sanık akıl hastalığına yakalanırsa veya şikâyetin yapılmadığı ve sürenin de geçtiği anlaşılırsa durma veya düşme kararı değil, beraat kararı verilmelidir. Ayrıca bir görüşe göre, derhal beraat kararı verilebilecek hâllerde davanın reddine de karar verilememelidir. Çünkü beraat kararı ret kararından her zaman için daha lehedir.
Hükmün Gerekçesinde ve Hüküm Fıkrasında Gösterilmesi Gereken Hususlar
Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
- İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
- Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
- Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci Maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
- Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
Beraat hükmünün gerekçesinde, 223 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
Bu hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.
Hükmün başına, “Türk Milleti adına” verildiği yazılır.
Hükmün başında;
- Hükmü veren mahkemenin adı,
- Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
- Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
- Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır. Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun Maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
Ceza Davasında Hükmün Açıklanması
Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır (CMK m. 231/1).
Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir (CMK m. 232/2).
Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir (CMK m. 231/3).
Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir (CMK m. 231/4).” Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu hükmün yalnızca hükümler yani son kararlar için uygulanacak olması, ara kararlar için böyle bir zorunluluğun bulunmadığıdır. Oysa uygulamada ne yazık ki bazı yargıçlarımız ara kararlarda dahi ayağa kalkılmasını talep edebilmekte, bu ise haklı olarak bazı avukatlar tarafından itiraza maruz kalmaktadır.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (Ertelenmesi)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder (CMK m. 231/5). Böylelikle mahkemece kurulan mahkûmiyet hükmü adeta askıya alınır; aslında biri mahkûmiyet, diğeri de bu kararın açıklanmasının geri bırakılması olmak üzere iki karar verilmiş olur. Hukukumuza ilk kez 2253 sayılı (Mülga) Çocuk Koruma Kanunu ile giren bu düzenlemenin amacı, hakkında maddenin kapsamına giren bir mahkûmiyet hükmü verilen kişiyi, cezasını infaz etmeden, yeniden suç işlemesini önlemek suretiyle ıslah etmektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının şartları şu şekildedir:
- Suç, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmamalıdır (CMK m. 231/14).
- Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması (kesinleşmiş mahkûmiyetinin bulunmaması
- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi
- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmiş olması
231/5. madde uzlaşmaya ilişkin hükümleri saklı tuttuğundan, uzlaşma hükümlerinin uygulanmasını mümkün olduğu hâllerde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilemez.
Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez (CMK m. 231/7).
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
- Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
- Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
- Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir (CMK m. 231/10).
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir (CMK m. 231/11).
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir (CMK m. 231/12). Ancak şuna da dikkat edilmelidir ki hükmün açıklanmasının geri bırakılması isteminin reddine karar verilmesi hâlinde hüküm varlık kazanacağından, koşulların varlığı halinde bu hükme karşı başvurulabilecek yasa yolunun temyiz olduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına müteakip, denetim süresi içinde veya sonunda CMK’nun 231. maddesinin 10 ve 11. fıkralarında belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumuna göre hükmün açıklanması veya yeni bir mahkumiyet hükmü kurulması ya da düşme kararı verilmesi halinde, bu kararların hüküm olması nedeniyle temyize tabi bulunduğu da açıktır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 03.02.2009 tarih ve E. 2009/4-13, K. 2009/12).
İtiraz mercii, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin şartlarının bulunmadığı sonucuna ulaşırsa, mahkemenin kararını kaldırır ve hükmün açıklanmasına karar verir. İtiraz merciinin kararı üzerine hüküm, (kendisine geri gönderilen) mahkeme tarafından kanun öngörülen usule uygun şekilde açıklanır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması amacıyla kullanılabilir (CMK m. 231/13).