Müdafi Nedir? Görevleri Nelerdir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesine göre, şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukata müdafi denir. Kanun’un 149/1. maddesinde de şüpheli veya sanığın müdafiin yardımından faydalanabileceği belirtilmektedir.
Müdafi, şüpheli ve sanıkla birlikte ceza muhakemesinde savunma makamını oluşturur. Şüpheli ve sanık bireysel savunma makamı iken müdafi kamusal savunma makamıdır.
VEKİLİN SAVUNMA MAKAMI ARASINDA OLMADIĞINA DİKKAT EDİLMELİDİR!
Müdafi, şüpheli ve sanıktan bağımsız olarak onun yararına adli faaliyette bulunur. Bu kapsamda, müdafi, şüpheli ve sanığın talebinin aksine, şüpheli ve sanığın yararlarına olan işlemleri yapabilir. Hatta şüpheli ve sanığa verilmeyen bir yetki müdafiine verilmiş dahi olabilir (bkz. CMK m. 201, 153). Ancak müdafi, CMK m. 261 uyarınca, kanun yoluna başvurma noktasında şüpheli sanığın talebi ile bağlıdır. Fakat sunu da bilmek gerekir ki CMK m. 150/2 hükmüne göre. kendisine müdafi atanan şüpheli veya sanıklar yararına kanun yoluna başvurulduğunda veya başvurulan kanun yolundan vazgeçildiğinde, şüpheli veya sanık ile müdafiin iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli savılır,
Müdafiin Seçimi Nasıl Yapılır?
Müdafilik ihtiyari ve zorunlu olabilir. Ülkemizde kural olarak isteğe bağlı/ihtiyari müdafilik sistemi geçerli olmakla birlikte yeni CMK zorunlu müdafilik sisteminin uygulama alanını genişletmiştir.
Kanunumuzun 149/1. maddesine göre, şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir. Dolayısıyla müdafi seçiminden sayısal olarak herhangi bir sınırlama öngörülmemiştir. Buna ilişkin tek sınırlama yine aynı maddenin ikinci fıkrasında yer almaktadır. Buna göre, “Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir. ”
Ayrıca CMK’nın 149/2. maddesine eklenen düzenleme ile örgüt faa- || liyeti çerçevesinde işlenen suçlar & bakımından yürütülen kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç | avukatın hazır bulunabileceği düzenlenmiştir.
Şüpheli veya sanığın kanuni temsilcisinin bulunması durumunda, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir (CMK m. 149/1).
Şüpheli veya sanık birden fazla avukatın (müdafiin) hukuki yardımından yararlanabileceği gibi bir avukat birden fazla şüpheli veya sanığın müdafiliğini üstlenebilir; yeter ki bunların yararları birbirine uygun olsun (CMK m. 152).
Zorunlu Müdafilik Hâlleri Nelerdir?
Öncelikle müdafi görevlendirilmesi usulüne değinmek gerekir. Buna göre, müdafiin görevlendirilmesi başlıklı 150. maddede yazılı hâllerde, müdafi; a) Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merciin veya sorguyu yapan hâkimin istemi üzerine, b) Kovuşturma evresinde, mahkemenin istemi üzerine, baro tarafından görevlendirilir. Bu baro, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı yer barosudur. Ayrıca şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi hâlinde, baro tarafından görevlendirilen avukatın görevi de sona erecektir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesine Göre zorunlu Müdafilik Hâlleri
Şüpheli veya Sanığın Talep Etmesi
Kanun’da öngörülen suçun cezası ne kadar olursa olsun, uygulama alanı bulacak olan CMK m. 150/1 hükmüne göre, “Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.” Burada bir mecburi müdafilik hâli söz konusudur. Gerçi her ne kadar bazı yazarlar şüpheli veya sanığın istemi aranması nedeniyle ihtiyari müdafilik hâlinin bulunduğunu iddia etmekte ise de kanaatimizce bu doğru değildir. Zira zorunluluk görevlendirecek olan makam açısından değerlendirilmelidir; talep olması hâlinde bu makamın başka bir alternatifi yoktur.
Şüpheli veya Sanığın Kişisel Durumu
CMK m. 150/2’ye göre, “Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık: çocuk kendisini savuna- mayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.” Burada dikkat edilmesi gereken, şartları taşıyan şüpheli veya sanığın artık kendisine bir müdafi atanmasını talep etmesine gerek olmamasıdır. Hatta istemese dahi müdafi bulundurulmak zorundadır.
Hapis Cezasının Miktarı
Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada da zorunlu müdafilik hâli söz konusu olup, şüpheli veya sanık için müdafi görevlendirilmesi zorunludur. Bu hüküm sebebiyle Kanunumuzun kısmen de olsa mecburi müdafilik sistemini benimsediği söylenmektedir.
2006 yılında yapılan değişiklikten önce üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlar için zorunlu müdafilik sistemi benimsenmişken, bunun uygulamada birçok suçu kapsıyor olması sebebiyle içinden çıkılamaz bir hâl alması üzerine alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar şeklinde bir değişikliğe gidilmiştir.
Kanunumuzdaki Diğer Zorunlu Müdafilik Hâlleri
Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir (CMK m. 74/1).
Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur (CMK m. 91/7).
Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır. Müdafi olmadan yargılama yapılamaz (CMK m. 101/3).
CMK’nın 102. maddesinde öngörülen tutukluluğu uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir (CMK m. 102/3).
Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır (CMK m. 204).
Duruşma yapılan hâllerde kaçak sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir avukat görevlendirilmesini ister (CMK m. 247/4).
Ayrıca 7188 sayılı Kanun değişikliği ile CMK’nın 250/3. maddesinde yapılan düzenleme ile şüphelinin, kendisine yapılan seri muhakeme usulü uygulanması teklifini kabul edecek olması ile 250/9. madde uyarınca mahkemenin şüpheliyi müdafi huzurunda dinlemesi de bir zorunlu müdafilik hâli olarak öngörülmüştür.
Müdafiin Yetkileri ve Ödevleri
Müdafiin Yetkileri
Dosyayı İnceleme ve Örnek Alma Yetkisi
CMK m. 153/1 hükmü uyarınca, “Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.” Hatta avukat veya stajyerin dosya inceleyebilmesi için dosyada vekâletnamesinin bulunmasına dahi gerek yoktur: dosyadan örnek alması ise vekâletname ibraz etmesine bağlıdır.
Ancak bu konuda 2014 yılı Aralık ayı içerisinde 6572 sayılı Yasa ile kapsamlı bir değişiklik yapılmıştır. Buna göre:
Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını I tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine I hâkim kararıyla kısıtlanabilir. Bu kararın hangi suçlar için verilebileceği ise 153/2. maddede tahdidi olarak sayılmıştır.
Ancak yakalanan kişinin veya , şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere 1 ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak I ve belgelerin örneklerini harçsız £ olarak alabilir.
Öte yandan müdafiin sahip olduğu dosya inceleme ve örnek alma yetkisinden suçtan zarar gören vekilinin de aynı şekilde yararlanabileceği unutulmamalıdır.
Hazır Bulunma Yetkisi
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz (CMK m. 149/3).
Keşif yapılması sırasında şüpheli, sanık, mağdur ve bunların müdafii ve vekili hazır bulunabilirler (CMK m. 84/1).
Soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla, müdafi de yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunabilir (CMK m. 85/2).
Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz (CMK m. 120/3).
Sanık hazır bulunmasa da müdafii bütün oturumlarda hazır bulunmak yetkisine sahiptir (CMK m. 197).
Müdafi uzlaştırma müzakerelerine katılabilir (CMK m. 253/13).
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 23/1-d maddesine göre, “Müdafi sadece hukukî yardımda bulunabilir, şüphelinin ifadesi alınırken şüpheliye sorulan soruya doğrudan cevap veremez, onun yerini aldığı izlenimi veren herhangi bir müdahalede bulunamaz. Hukukî yardım maddî olayı karartabilecek müdahalelerin yapılması anlamına gelmez. Müdafi şüpheliye bütün kanunî haklarını hatırlatabilir ve müdafiîn her türlü müdahalesi tutanağa geçirilir. ”
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesindeki bu yetkiye ilişkin sınırlama 6526 sayılı Yasa değişikliğiyle kaldırılmıştır.
Şüpheli ve Sanıkla Görüşme ve Yazışma Yetkisi
Müdafi, şüpheli veya sanıkla hiçbir engelleme olmaksızın temas kurabilmelidir. Müdafiin, şüpheli veya sanıkla kuracağı temas herhangi bir zaman sınırlamasına tabi tutulamaz, dinlene- mez, kayda alınamaz, vekâletname ibraz etmesine bağlanamaz.
CMK m. 154 uyarınca da “Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz. ”
Kanun Yollarına Başvurma Yetkisi
CMK m. 261’e göre, “Avukat, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir. ”
Müdafiin Ödevleri
Görevini Yerine Getirmesi ve Görevden Yasaklanması
Müdafiin asli görevi müvekkilini savunmak, haklarını korumak, ceza almamasını veya az ceza almasını veyahut lehe kurumların müvekkili hakkında uygulanmasını sağlamaktır.
MÜDAFİİN OBJEKTİF OLMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ BULUNMAMAKTADIR. O, SÜBJEKTİF OLARAK DOĞRUDAN DOĞRUYA MÜVEKKİLİNİ SAVUNMAYA ODAKLANIR.
Müdafiin görevini yerine getirmemesi durumunda seçen kişi onu azledebilir. Müdafii, CMK m. 150’ye göre görevlendirilmiş ise ve duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, hâkim ya da mahkeme derhal başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemleri yapar (CMK m. 151/1). Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar verebilir.
Müdafiin vazgeçilemeyen asgari yükümlülüklerini yerine getirmemesi, kendisinin hukuksal yükümlülüğünün ağır ihlalidir. Örneğin, mahkeme tarafından atanan müdafiin şüpheli ile temas kurmaya çaba sarf etmemesi, bu anlamda müdafiin hukuksal yükümlülüklerinin ağır ihlalidir.
Müdafiin görevi kural olarak hükmün kesinleşmesiyle sona erer.
Ayrıca 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir (CMK m. 151/3). Böyle bir durumda, Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, müdafi veya vekil hakkında açılan kovuşturmanın yapıldığı mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilecek ve bu karara karşı itiraz edilebilecektir. Dikkat edileceği üzere, kanun koyucu yasaklanma için müdafiin seçilmiş veya görevlendirilmiş olması arasında bir ayrım yapmamıştır.
Müdafilik görevinden yasaklama kararı, kovuşturma konusu suçla sınırlı olmak üzere, bir yıl süre ile verilebilecek ancak kovuşturmanın niteliği itibariyle bu süreler altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilecektir. Böylece toplam iki yıldan fazla yasaklılık söz konusu olamayacaktır. Bu süre zarfında müdafi hakkında açılan kovuşturma sonucunda bir karar verilmemişse, yasaklama kararı kendiliğinden kalkacaktır. Aynı şekilde, mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi halinde, kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı kendiliğinden kalkar (CMK m. 151/4).
Daha önce avukat hakkında soruşturma bulunması da yasaklılık gerekçesi olabiliyorken Anayasa Mahkemesinin 24.07.2019 tarih ve E. 2018/73, K. 2019/65 sayılı kararı ile bu durum ortadan kalkmıştır.
Görevden yasaklama kararı, tutuklu veya hükümlü ile yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilir (CMK m. 151/5).
Müdafi veya vekil görevden yasaklanmış bulunduğu sürece başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi ceza infaz kurumunda veya tutukevinde ziyaret edemez (CMK m. 151/6).
Sır Saklama
Müdafi sır saklama yükümlülüğünde olup, müvekkilinin rızası olmadan müvekkili aleyhine olguları ifşa edemez. Bu husus Avukatlık Kanu- nu’nun 36/1. maddesinde şu şekilde vurgulanmıştır: “Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayı- siyle öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.” Bu yetkinin bir sonucu olarak müdafiin tanıklıktan çekinme yetkisi vardır (CMK m. 46/1-a. Avukatlık Kanunu’nun 36/2. maddesinde de bu vurgulanmıştır).
Gerçeği Söyleme Yükümlülüğü
Müdafi, yargının bir organı olarak gerçekçi olmak, adliyeyi yanıltıcı davranışlara girişmemek zorundadır. Her ne kadar müvekkili aleyhine olan hususları müvekkilinin izni olmadan açıklamama ve keza sırf maddi gerçeği ortaya çıkarmak için müvekkili aleyhine çalışmama yükümlülüğü altında ise de kendisinin statüsü müvekkilininkin- den farklı olup, müvekkili yalan dahi söyleyebilirken müdafi yalan söyleyemez ve yargı merciini yanıltıcı eylemlere girişemez. Aksi takdirde bu çerçevedeki eylemleri suç teşkil edebilir. O hâlde müdafi, bir yandan meslek sırrını ifşa etmemek, susmak zorunda iken diğer yandan da müvekkilinin yararları için gerçeğin araştırılmasına katkı sağlamak zorundadır. Müdafi, meslek sırrı kapsamındaki hususlarda susmak ve diğer hâllerde ise gerçeği söylemekle yükümlüdür.