Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

İşkence Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?

İşkence Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?

İşkence Suçunun Kanuni Unsuru

Türk Ceza Kanunu’nun 94/1. maddesine göre, “Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaş­mayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çek­mesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilen­mesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. ”

İşkence Suçunda Suçla Korunan Hukuki Değer

İşkence suçu birden çok hukuki değeri ko­rumakla birlikte, suçla korunan asıl hukuki yarar “insan onuru”dur. Ayrıca kişi dokunulmazlığı, adliye ve kamu yönetiminde disiplin sağlama amacı, kişi özgürlüğü de korunan diğer hukuki yararlardır.

Aslında işkence suçu karma bir hukuki de­ğeri korumaktadır. Suç, vücut bütünlüğü ve insan haysiyeti ile birlikte ceza adaletini ve kamu idare­sinin işleyişini de korumaktadır.

İşkence Suçunda Fail ve Mağdur

Önemine binaen işkence suçunun failinin kimler olabileceği üzerinde özellikle durmak ge­rekmektedir. Zira bu suç özgü suçlardan olup, suçun faili de ancak bir kamu görevlisi olabilir. Başka bir ifadeyle, işkence suçunu herkesin iş­leyebilmesi mümkün değildir; suç ancak kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Kamu görevlisi­nin ise mutlaka ifade almaya veya sorgulamaya yetkili bir kişi olması aranmamıştır. Bu nedenle herhangi bir kamu görevlisi bu suçun faili olabilir. Bununla birlikte, işlenen fiille yerine getirilen gö­rev arasında mantıki bir bağ bulunmadıkça da bu suç oluşmaz.

Suçun mağduru ise herkes olabilir. Ancak mağdurun, kamu görevlisiyle, onun göreviyle bağlantılı olarak muhatap olmuş olması gerekir. Aşağıda değineleceği üzere, belli kişilerin suçun mağduru olmaları durumunda ise ağırlaştırıcı se­bep söz konusu olacaktır.

İşkence Suçunda Suçun Konusu

İşkence suçunun konusu, işkenceye maruz kalan kimsenin şeref ve haysiyeti, iç huzuru, vü­cudu ve hatta yaşamıdır. Ayrıca bu suçun bir ‘‘za­rar suçu” olduğunu da belirtmemiz gerekir.

İşkence Suçunda Suçun Maddi Unsuru

İşkence suçu ‘‘seçimlik hareketli” bir suçtur. Zira 94. maddede suçun ancak a) insan onuruy­la bağdaşmayan ve kişinin bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine yol açan davranışlarla veya b) İnsan onuruyla bağdaşmayan ve kişinin algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine yol açacak davranışlarla ya da c) İnsan onuruy­la bağdaşmayan ve kişinin aşağılanmasına yol açacak davranışlarla işlenebileceği belirtilmekte­dir.

Genel olarak, işkence teşkil eden hareket­ler, bir kimseye maddi veya manevi yönden ağır şekilde acı ya da eza veren davranışlar olarak kabul edilmelidir.

Mağdurun işkence yapılarak öl­dürülmesi ile işkence neticesinde ölmesinin aynı olmadığına, ilk durumda kastın baştan itibaren mağduru öldürmek olduğuna ve bu nedenle böyle bir durumda TCK’nın 82/1-b maddesine göre hüküm tatbikinin gerekeceğine, oysa mağdurun görmüş olduğu işkence neticesinde ölmesi duru­munda ise failin kastının mağdu­ru öldürmeye yönelik olmaması ancak neticede ölümün meydana gelmiş olması nedeniyle failin TCK m. 95/4’e göre cezalandırılaca­ğına, failin kastının mağdura iş­kence yaparken onun için “ölürse de ölür” demesi durumunda ise olası kastının mevcut olacağı ge­rekçesiyle bu kez doğrudan TCK m. 82/1-b’den cezalandırılması gerektiğine dikkat edilmelidir. Ancak netice itibariyle şöyle de bir durum vardır ki fail ister doğ­rudan nitelikli insan öldürmeden isterse de işkence suçunun netice­si sebebiyle ağırlaşmış hâlinden cezalandırılsın, her iki durumda da faile verilecek ceza ağırlaştı­rılmış müebbet hapis cezasıdır.

İşkence Suçunda İştirak

İşkence suçu özgü suçlardan olduğu için suça iştirak TCK’nın 40/2. maddesi uyarınca an­cak azmettirme veya yardım etme şeklinde orta­ya çıkabilecek, kamu görevlisi olmayan bir kişinin bu suçta müşterek fail olarak rol alması mümkün olmayacaktır. Ancak cezalandırma bakımından konuyu ele aldığımızda ise suçun işlenişine iş­tirak eden bu kişiler, TCK’nın 94/4. maddesi ge­reğince, kamu görevlisi gibi cezalandırılacaktır.

Öte yandan, suçun kamu görevlisinin amiri tarafından verilen emir üzerine işlenmesi hâlin­de, bu emrin konusu suç teşkil ettiği için yerine getirilmemesi gerektiği için emri ifa eden kamu görevlisinin fail, emri veren amirin ise azmettiren olarak cezalandırılması icap eder.

İşkenceye maruz kalan bir kimseyi muayene eden doktorun, işkence bulgularına rastlaması­na rağmen, bunu raporunda göstermemesi du­rumunda doktorun işkence suçuna iştirak ettiği söylenemez. Çünkü tamamlanıp sona ermiş bir suça iştirak mümkün değildir. Böyle bir durumda doktor ancak 204/2. madde gereğince “Resmi belgede sahtecilik” suçundan sorumlu tutulabi­lir.

İşkence Suçunda Muhakemeye İlişkin Kurallar

İşkence suçunun takibi resen yapılır. Ayrıca bir muhakeme engeli olan “izin” usulü de 4483 sayılı Kanunu’nun 2/5. maddesinden ötürü iş­kence suçunun takibinde uygulanmaz.

SUÇUN TÜRK CEZA KANUNUNUN 94. MADDESİNE 2013 YILINDA EKLENEN FIKRA İLE İŞKENCE SU­ÇUNDAN DOLAYI ZAMANAŞIMI­NIN İŞLEMEYECEĞİ ÖNGÖRÜL­MÜŞTÜR.