Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Adli kontrol (CMK 109) nedir?

Adli kontrol (CMK 109) nedir?

Adli kontrol nedir (CMK 109)

Adli kontrol nedir? Adli kontrol, suç işlediği iddia olunan, suç işlediğine dair hakkında kuvvetli şüphe bulunan şüpheli veya sanığın hakim veya mahkeme kontrolünde bulunmasıdır. Adli kontrol tedbiri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK109. maddesinde düzenlenmiştir.

Adli kontrol (CMK 109), tutuklama koruma tedbirine alternatif olarak düzenlenen, bağımsız, geçici ve kendisine başvurulma amacı sağlamak için kullanılan araç olma özelliğine sahip bir koruma tedbiridir (Adli kontrol nedir).

CMK 109 maddesine göre sorgu hâkimi soruşturma esnasında, şüpheliyi bir veya birden fazla mecburiyetlere tâbi tutabilir. Bu tedbir çeşitleri, her zaman değiştirilebilir, bir veya birden çok yeni yükümler getirilebilir. Adli kontrol tedbirine de diğer koruma tedbirleri gibi sadece ceza yargılamasının yapılabilmesi ve hükmün infaz edilebilmesi için başvurulur (Adli kontrol nedir).

Adli kontrolün amacı şüpheli veya sanığın kaçmasını veya delilleri karartmasını önlemek amacıyla ceza muhakemesinin sağlıklı bir şekilde yapılmasını ve muhakeme sonunda verilecek hükmün infazını sağlamaktır.

Adli kontrol ile denetimli serbestlik birbirinden farklı kurumlardır. Denetimli serbestlik cezanın infazı aşamasında uygulanır. Adli kontrol tedbiri ise soruşturma ya da kovuşturma aşamasında uygulanır.

Adli kontrol kararına itiraz nasıl yapılır (Adli kontrol nedir)

CMK 111/2 maddesine göre adli kontrol kararlarına itiraz edilebilir. İtirazın usulü ise CMK 268 ve devamı maddelerde belirlenmiştir (Adli kontrol nedir). Adli kontrolün kaldırılması talep edilebilir. Adli kontrolün kaldırılması talebi hakkında CMK’nın 111/1 maddesine göre şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme beş gün içinde karar verebilir.

Adli kontrol ne kadar sürer (Adli kontrol nedir)

Adli kontrol süresi ne kadardırAdli kontrol ne zaman kalkar? CMK 109 maddesinde herhangi bir adli kontrol süresi öngörülmemiştir. Bununla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı CMK 103 maddesinde yer alan yetkisi ile veya kişinin Cumhuriyet savcısına veya mahkemeye başvurarak bu kararın kaldırılmasını isteyebilir. 5271 sayılı CMK’da soruşturma aşamasındaki sürenin iddianamenin kabul edilmesi ile başlayan kovuşturma aşamasında sona ereceğine yönelik açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Adli kontrol şartı nedir (CMK 100)

Bu tedbir diğer koruma tedbirlerinde olduğu gibi kişi özgürlüklerini sınırlar. Bu tedbir tutuklamanın koşulları bulunması halinde uygulanır. CMK 100/2 maddesindeki şüpheli veya sanığın kaçma, delilleri karartma veya tanık ve mağdurları etkileme, kaçma girişiminde bulunma veya diğer delilleri gizlemeye dair somut olgular oluştuğunda ve CMK 100/3 maddesindeki katalog suçlar söz konusu olduğunda tutuklama tedbirine başvurulabilir (Adli kontrol nedir).

Bu tedbirlere başvurulurken orantılılık ilkesinin gözetilmesi yani bunlara başvurulmak suretiyle elde edilecek yarar ile ulaşılan sonuç arasında bir orantı olması gerekir.

Şüpheli veya sanık hakkında karar verilebilmesi için somut olayda öncelikle CMK 100‘deki şartların oluşması gerekir. Tutuklama şarlar şunlardır:

  1. Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması (CMK100/1-2)
  2. Bir tutuklama nedeninin bulunması (CMK 100/1)
  3. Tutuklama nedeninin var sayılabilmesi- katalog suçlar (CMK 100/3)

Adli kontrol kim tarafından talep edilir

Cumhuriyet savcısı, adli kontrole hükmedilmesini istediğinde bu tedbir için gerekli deliller ile birlikte şüphelinin yükümlülük altına alınmasını sulh ceza hâkiminden isteyebilir. Ceza muhakemesinde bu tedbire hâkim karar verir. Sulh ceza hâkimi bu talebi kabul edebileceği gibi reddedebilir. Cumhuriyet savcısı, talebinin reddedilmesi durumunda CMK 268 maddesi kapsamında üst mahkemeden tedbir kararı isteyebilir.

Şüpheli de CMK 104/1 maddesine göre tutuklama kararı veren mahkemeden bu kararın kaldırılarak serbest bırakılmasını isteyebileceği gibi CMK 103/1 maddesine göre hakkında tedbir uygulanmasını da isteyebilir.

Adli kontrol kararı vermeye yetkili mahkeme (Adli kontrol nedir)

Adli kontrol kararı soruşturma veya kovuşturma aşamasında verilebilir. Soruşturma veya kovuşturma aşamasında karar vermeye yetkili mahkemeler şunlardır:

Soruşturma aşaması: Cumhuriyet savcısının şüpheli hakkında tedbir uygulanmasına ilişkin talebi sulh ceza hâkimi tarafından karara bağlanacaktır. Bu hususta yetkili olan sulh ceza hâkimi soruşturmanın yapıldığı yer sulh ceza hâkimliğidir. CMK 110 maddesinde belirtilen hâkimin Cumhuriyet savcısının talebi üzerine yükümlülükleri azaltması, artırması, değiştirmesi veya tamamen kaldırması sağlanarak yargılamada esneklik sağlanmıştır.

Kovuşturma aşaması: Kovuşturma evresinde de bu yönde karar verilebilir. Kararı davada hangi mahkeme görevli ise o verecektir. Kovuşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine ya da hakim resen karar verebilir. CMK 104 maddesine göre tutuklu kişi serbest bırakılmasını ya da adli kontrole karar verilmesini talep edebileceğinden ve bunu kovuşturmanın her aşamasında isteyebileceğinden bu talepler Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtayda da değerlendirilir.

Adli kontrol tedbirleri nelerdir

Adli kontrol tedbirleri/yükümlülükleri CMK 109/3 maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Madde metnindeki yükümlülükler dışında başka bir yükümlülük belirlemek mümkün değildir. Şüpheli veya sanık hakkında birden çok tedbir uygulanabilir. Örneğin somut olayın özelliklerine göre, şüpheli veya sanık hakkında hem yurt dışına çıkma yasağı hem de belirlenen yerlere düzenli olarak başvurma tedbirine başvurulabilir. Bu tedbirler şunlardır:

Yurt dışına çıkış yasağı (Adli kontrol nedir)

Yurt dışına çıkma yasağı, CMK 109/3-b(a) bendinde düzenlenmiştir. Yurt dışına çıkış yasağı ile şüpheli veya sanıkların yurt dışına çıkmalarına yasak konulabilmesi yükümlülüğü kabul edilmiştir. Bir kimsenin yargılanabilmesi için kanunun gösterdiği istisnalar hariç sanığın duruşmaya gelmesi bir zorunludur. CMK 193 maddesi uyarınca sanığın gıyabında yargılama yapılması ve sanığın aleyhinde karar verilmesi mümkün değildir. Yargılamanın sağlıklı şekilde yapılmasını sağlamak için de yurt dışı yasağı tedbirine başvurulabilir (Adli kontrol nedir).

Yurt dışına çıkma yasağı, tutuklama koruma tedbirinden avantajlı ve daha hafif bir koruma tedbiridir. Bir olayda yurt dışına çıkarmama maksadıyla kullanılan bu tedbir sayesinde hak ve özgürlük kısıtlayan tutuklama önlemine gerek kalmamaktadır nitekim orantılılık ilkesi kapsamında şartlar oluştuğunda tutuklama yerine bu tedbire hükmedilmelidir.

Bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın ülke sınırları dışına çıkmasının engellenmesini kapsayan bu yükümlülük; soruşturma veya kovuşturma aşamasında şüpheli veya sanığı ülkede tutarak, gerektiğinde onun mahkemede hazır bulunmasını ve böylece delil olarak değerlendirilebilecek beyanlarından yoksun kalınmamasını ve sonuç cezada mahkûmiyete hükmedilirse mahkûm olduğu cezanın infazını sağlayan geçici bir tedbirdir.

Yurt dışına çıkmama yükümlülüğünün yerine getirilmesi için soruşturma evresinde sulh ceza hâkimliği, kovuşturma evresinde yetkili yargılama makamı bu yükümlülüğe dair kararını Cumhuriyet savcılığına gönderir. Cumhuriyet savcılığı da kararı yerel emniyet makamlarına yerine getirilmesi için gönderir. Yerel emniyet makamları da bu kararı en hızlı şekilde sınır kapılarına, şüpheli veya sanığın nüfusa kayıtlı olduğu il emniyet müdürlüğüne ve Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirerek infazı gerçekleştirilir (Adli kontrol nedir).

Bu kararın infazı, hakkında bu yükümlülük verilen kişi yurt dışına çıkmak istediğinde, Türk vatandaşı ise sınırdaki kolluk görevlisi tarafından pasaport veya pasaport yerine geçen seyahat belgesi elinden alınır. Yabancı uyruklu ise pasaportu alınmamak suretiyle, yurt dışına çıkmama kararının mümkünse bir örneği, mümkün değilse kararın verildiği tarih ve sayısı ile kararı veren makam bildirilerek, yurt dışına çıkmasına izin verilmez.

Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak

Hâkim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süre içinde başvurma yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın işlediği suçun niteliği, hakkındaki var olan tutuklama sebebi, kültürel, sosyal ve ekonomik durumuna göre şüpheli veya sanığın usul işlemlerinde hazır bulunmasını sağlamak, suç işlemesine veya kaçmasına engel olmak amacıyla yetkili hâkim veya mahkeme tarafından belirlenen yerlere belirtilen aralıklarla başvurmasıdır.

Söz konusu yerler jandarma veya polis kollukları olabilir. Örneğin şüpheli veya sanığın yerleşim yerindeki yerel emniyet makamlarına, karakollara, yerel muhtarlıklara, bir veya iki günde bir veya haftada bir başvurmaya zorunlu olduğuna karar verilebilir bununla birlikte bu yerler şüpheli veya sanığın eğitim göreceği, çalışacağı yerler de olabilir. Adli Kontrol Yönetmeliği’nin 22/1-7 fıkraları arasında düzenlenen bu yükümlülük, şüpheli veya sanığın belirli yerlere, belirtilen aralıklarla başvurmasını ifade eder (Adli kontrol nedir).

Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak

Şüpheli veya sanığın çağrılara uyma yükümlülüğüne işlediği suç nedeniyle hakkında yapılacak soruşturma veya kovuşturma işlemlerinin tamamlanması ve hazır bulunmasını sağlamak amacıyla karar verilebilir. Bu yükümlülük Adli Kontrol Yönetmeliği’nin 23/1-7. fıkraları arasında düzenlenmiştir.

Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek

Şüpheli veya sanığın her türlü taşıtı veya bazılarını hükümde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde kullanamamasını ve hükümde öngörülmüş ise sürücü belgesini makbuz karşılığı teslimini ifade eder. Bu yükümlülük Yönetmelik’in 24/1-8. fıkraları arasında düzenlenmiştir.

Uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek

Tedavi veya hastaneye yatma yükümlülüğü, niteliği itibariyle işlediği suç nedeniyle şüpheli veya sanığın tutuklanmasına alternatif bir tedbir değildir. Bu tedbirin amacı madde bağımlısı şahsın yargılama faaliyetine sağlıklı bir şekilde katılımını sağlamaktır. Bu yükümlülük Yönetmelik’in 25. maddesinde düzenlenmiştir.

Silah bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim etmek

Silah kavramı CMK 6/1-b bendinde tanımlanmıştır. Şüpheli veya sanığın üzerine atılı suçun silahla işlenmesi halinde, suça konu olan silah suç delil ve aracı olduğundan CMK 126-132 uyarınca “el koyma” işlemine tabi tutulur. Bu yükümlülük Yönetmelik’in 27. maddesinde düzenlenmiştir.

Güvence verme / kefalet

Güvence/kefalet, ceza yargılamasında tutuklamaya hükmedilmesini veya tutuklama kararının infazını engelleyen alternatif kurumlardan biridir. Hâkim sanığın güvenceyi yakmak yerine kaçmamayı tercih edeceğini düşündüğü bir miktarı güvence parası olarak belirler.

Güvence kavramı CMK 109 ve devamı maddelerinde düzenlenen “şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek güvence miktarını yatırmak” şekilde düzenlenmiştir.

Şüphelinin gösterdiği güvenceden kanunda gösterilen sıraya göre önce katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararın giderilmesi ve eski hale getirme, sonra kamusal giderler ve en son para cezalarına ilişkin ödemelerin yapılması sağlanır. Şüpheli veya sanığı güvence göstermeye hükmedildiğinde güvencenin karşıladığı kısımları ayrı ayrı göstermek gerekir ayrıca güvenceyi şüpheli veya sanık bizzat kendisi göstermelidir. Üçüncü kişilerin güvence göstermesine CMK‘da imkân tanınmamıştır.

Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya tabi olduğu yükümlülüklerinin hepsini yerine getirilmişse güvencenin karşılayan kısmı şüpheli veya sanığa geri ödenir. Ayrıca sanığın ekonomik durumu göz önüne alınacak miktarı ve ödeme süreleri hâkimin takdirindedir.

Güvencenin peşin veya taksitli olarak yatırılmasına hükmedilebilir bunun yanında hâkim, verdiği kararında güvencenin miktarını, türünü; para olarak hükmettiği takdirde taksit ile ödenip ödenmeyeceğini eğer takside karar verdiyse taksit sayısı ve ödeme zamanlarını da belirtmelidir (Adli kontrol nedir).

Şüpheli veya sanığın CMK 113/1-f, b(a) fıkralarındaki yükümlülüklere uyması sonucunda güvence yükümlüsüne iade edilir. Sanık hakkında mahkûmiyete hükmedilmesi durumunda ise, sanığın CMK 113/1 uyarınca yüklenen yükümlülüklere uyması durumunda kamusal giderler ve para cezaları güvenceden alınır, geriye kalan kısım sanığa iade edilir.

Çocuklar için öngörülen yükümlülükler

Çocuk Koruma Kanunu’nda çocuk şüpheli veya sanık için tedbirler belirlenmiştir. Çocuk Koruma Kanunu’nun 20/1 fıkrasına göre, CMK 109 maddesinde sayılanlarla aşağıdaki tedbirlerden bir veya bir kaçına karar verilebilir.

  1. Belirlenen “çevre sınırları” dışına çıkmamak
  2. Belirlenen “bazı yerlere gidememek” veya ancak “bazı yerlere gidebilmek”
  3. Belirlenen “kişi ve kuruluşlarla” ilişki kurmak

Adli kontrol tedbirine uymama / ihlal (Adli kontrol nedir)

Adli kontrole uymama durumunda ne olur? CMK 112’ye göre kararı isteyerek yerine getirmeyenler hakkında yaptırım uygulanabilir. Soruşturma veya kovuşturma evresinde yükümlülüğe uymayan şüpheli veya sanık için suçunun öngörülen cezası ne olursa olsun tutuklama kararı verilebilir.

Adli kontrol şartı ile serbest bırakılan kişinin tutuklanması mümkün mü

Adli kontrol tedbirine uymama halinde, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenen bu durum tutuklanması talebiyle hakimden istemde bulunularak hakim takdirine bırakılır. Kovuşturma aşamasında ise mahkeme yine Cumhuriyet savcısının istemi üzerine ya da kendiliğinden yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda tutuklama kararı verebilir.

Adli kontrolde geçen süre cezadan mahsup edilir mi

CMK 109/6 maddesine göre adli kontrol altında geçen süre, şahsi hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Ancak CMK 109/6 maddesinde bazı istisnalar da öngörülmüştür.