İŞ KAZASI SONUCU MAMULİYETTEN DOĞAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNATIN HESAPLANMASI
YARGITAY 21. Hukuk Dairesi
ESAS: 2014/10380
KARAR: 2014/22263
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı MTA Gen.Müd.’lüğü vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 12.08.2004 tarihinde iş kazası geçirerek %6 oranında sürekli işgöremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 7.827,39 TL maddi, 7.500,00 TL manevi tazminatın 12.08.2004 tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kural olarak iş kazasına maruz kalan sigortalının maddi tazminat miktarı, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşur.
Pasif dönem, sigortalının aktif çalışma döneminin sona ereceği, bir başka anlatımla emeklilik döneminin başlayacağının varsayıldığı tarihten itibaren , muhtemel bakiye ömrü sonuna kadar devam edecek olan dönemi ifade eder. Varsayıma dayalı olarak pasif dönem, erkeklerde 60, kadınlarda 55 yaşın dolduğu tarihte başlatılır. Bunun nedeni, SSK kapsamında çalışanların 506 sayılı Yasa hükümlerine göre bu yaşta emekli olabileceklerinin kabulüdür.
Gerçekte bu tür tazminat davalarında zarar hesabında varsayımlara göre sonuca gidilmesi bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Pasif dönemin de her sigortalının koşullarına göre hangi tarihte gerçekleşebileceği ayrı ayrı tespit edilebilir ve buna göre hesap yapılabilir ise de henüz böyle bir uygulama bulunmamaktadır.
Eğer, dava sırasında sigortalının yaşlılık aylığının fiilen kendisine bağlandığı anlaşılabiliyor ise artık varsayıma gidilerek sigortalı erkek ise 60, kadın ise 55 yaşına kadar aktif çalıştığı varsayımına göre hesap yapılmaz, pasif dönemin artık belli olan emeklilik tarihi esas alınarak hesaplanması gerekir. Bu hesaplamada pasif dönemde esas alınması gereken ücret ise muhakkak ki asgari geçim indirimsiz asgari ücrettir.
Bu açıklamadan olarak somut olayda, davacının 15.08.2005 tarihinde emekli olup fiilen yaşlılık aylığı aldığı belli olduğuna göre artık ihtimale dayalı olarak 60 yaşına kadar çalışacağı varsayımına dayalı olarak hesaplama yapılan 12.02.2014 bilirkişi raporuna itibar edilerek maddi tazminat davasında neticeye varılması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının maddi zararının hesaplanması bakımından, emekli olup fiilen yaşlılık aylığı almaya başladığı 15.08.2005 tarihine kadar aktif çalıştığı, bu tarihten sonra ise artık pasif dönem denilen emeklilik dönemine girdiği ve emeklilik döneminde de kazancının asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde olacağı kabulüne göre yeni bir hesap raporu alarak tüm delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı MTA Gen.Müd.’lüğü vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine
03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.