Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Vergi Davalarında Dosya Nasıl İncelenir?

Vergi Davalarında Dosya Nasıl İncelenir?

DAVA DOSYASININ İNCELENMESİ VE KARAR SÜRECİ

Tekemmül eden dava dosyası, mahkeme başkanı tarafından, ilgili hakime havale edilir.

Dosya kendisine gelen hakim, kendisinde bulunan diğer da­va dosyaları ile birlikte bütün dosyaları sırasıyla (öncelikli dava dosyaları ilk sıralardadır.) inceler ve karar verir.

Öncelikli işler (dava dosyaları), 2577 sayılı Kanunun 20/5. maddesi uyannca, bu Kanun ve diğer Kanunlarda belirtilen ve aynca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca konu itibariyle tespit edilip Resmi Gazete’de ilan edilen/edilecek işlerdir (dava dosyalarıdır.).

Dava konusu işlem, konusu belli bir parayı ihtiva eden bir işlem olup bu tutar da 53.000.-TL ((2020 yılı için)- Bu tutar her yıl yeniden değerleme oranında arttırılır ve arttırılan tutarın bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz) ve altında yer alan bir tutar ise dava dosyası tek hakim tarafından incelenir ve karara bağlanır.

Dava konusu işlem, konusu belli bir parayı ihtiva etmeyen (mükellefiyet tesisi, kod listesi) ya da ihtiva etmekle birlikte 53.000.-TL üzeri bir tutarda ise bu defa dava dosyası mahkeme­ce heyet halinde incelenir ve karara bağlanır.

2577 sayılı Kanunun 20/5. maddesinde, “dosyalar … te­kemmül tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır.” hükmü yer almakta ise de bu maddenin uygulamadaki tatbiki, dosyaların belirtilen süre içerisinde (altı ay) incelemeye başlan­ması şeklinde tezahür etmektedir.

Tekemmül eden dava dosyalarına, dosya hakkında karar ve­rilinceye kadar, lüzumlu görülen her türlü bilgi ve belgenin su­nulmasında her hangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bu suretle sunulan her dilekçe veya evrak, ek beyan dilekçesi ve ekleri ola­rak kayda alınır.

Burada, bir parantez açmakta yarar var. 2577 sayılı Kanunun 61. ve 62. maddeleri uyarınca, çalışmaya ara vermeden (Adli Tatil) yararlanan vergi mahkemeleri, ara verme süresince (yirmi temmuz­dan otuz bir ağustosa kadar) esastan dosya incelemez ve karar ver­mezler. Bu süreçte yalnızca ilk inceleme ve yürütmenin durdurul­ması istemi yönünden inceleme yapılır, ara karar veya karar verilir.

Dava Dosyasının İncelenmesi

Vergi yargısında resen araştırma ilkesi geçerlidir.

Dava dosyasını inceleyen hakim veya mahkeme, dosyadaki bilgi ve belgeleri yeterli görmüş ve taraflarca usulüne uygun olarak duruşma talebinde bulunulmamış olması durumunda dosyanın esası hakkında karar verir.

Dosyadaki bilgi ve belgeler uyuşmazlığı çözmek için yeterli değil ise ihtiyaç duyulan her türlü bilgi ve belge davanın tarafların­dan ve ilgili diğer yerlerden “Ara Kararı/Kararları” ile istenilebilir. Söz konusu kararlarda, ayrıca, ara kararın gereklerinin yerine geti­rilebilmesi için tayin olunan süre ile ara kararın gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda, bu durumun verilecek karara etkisinin ne olacağına ilişkin şerhe yer verilir. Bu şerh; taraflardan bilgi ve belge istenilmesi durumunda, “… ara kararla istenilen bilgi ve bel­gelerin Mahkemeye sunulmaması durumunda dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verileceği”, dava dışı üçüncü bir kişi ya da kurumdan bilgi ve belge istenilmiş ve ancak sunulmamış ise ara kararın gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda ilgililer hak­kında suç duyurusunda bulunulacağı…” şeklindedir.

Haklı sebeplerin bulunması halinde ara karara cevap verme süresi bir defaya mahsus olarak uzatılabilir.

Ara kararın gereklerinin, ilgililerce, süresi içinde yerine ge­tirilmesi zorunludur. Ancak bu kuralın, vergi mahkemelerinde pek karşılaşılmayan bir istisnası vardır. Eğer, istenen bilgi ve belgeler Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Başbakan veya ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir. Bu halde, verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmalara, iddialara itibar edilmemektedir.

Dava dosyalarında, birden fazla “Ara Kararı” verilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Dosyayı inceleyen hakim/ mahkeme, gerekli görür ise aynı veya farklı taraf/kişi/kurumdan defaten bilgi ve belge isteyebilir.

Mahkemece verilen “Ara Kararı/Kararları” gerekleri yerine getirilmiş ise dosya tüm olarak yeniden incelenir ve taraflar ta­rafından usulüne uygun olarak duruşma talebinde bulunulmamış olması durumunda dosyanın esası hakkında karar verir.

Duruşma

İlk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılamanın, esas hakkında karar verilmezden önceki son safhası duruşmadır.

2577 sayılı Kanunun 19. maddesi hükmü (Duruşma yapıl­dıktan sonra en geç onbeş gün içinde karar verilir. Ara kararı verilen hallerde, bu kararın yerine getirilmesi üzerine, dosyalar öncelikle incelenir.) uyarınca, duruşma yapıldıktan sonra “Ara Kararı” da verilebilir. Ancak son yıllarda, vergi mahkemelerin­deki uygulama, dosyanın karar verilebilir hale geldikten sonra duruşma günü verilmesi doğrultusundadır. Pek tabi ki duruşma­da ileri sürülen iddia ve savlar, “Ara Kararı” verilmesini gerekli kılabilir.

Duruşma talebi, dava dilekçesi, savunma dilekçesi, savun­maya cevap dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile yapılabilir. Bu dilekçelerin verilmesi sürecinde ek beyan dilekçesi ile veya dosya tekemmül ettikten sonra verilen dilekçe ile duruşma iste­minde bulunulması durumunda duruşma yapılması mahkemenin takdirindedir.

2577 sayılı Kanunun 17/5. maddesinde, “Duruşma daveti­yeleri duruşma gününden en az otuz gün önce taraflara gönderi­lir.” hükmüne yer verilmiş ve fakat tebliğ edilmemesi veya du­ruşma gününden sonra tebliğ edilmesi durumunda ne olacağı hususunda her hangi kurala yer verilmemiştir. Bu durumlarda, tarafların duruşmada teşekkülünün mümkün olmaması nedeniy­le duruşmanın ertelenmesi ve tebliğ süreleri nazara alınarak ileri bir tarihin duruşma günü olarak belirlenmesi doğru bir uygula­ma olacaktır.

Yine haklı sebeplerin (avukatın şehir dışında başka bir mahkemede duruşması olması vb.) bulunması durumunda da duruşmalar ertelenebilir. Ancak, vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulünün geçerli olduğu ve yalnızca bir kere duruşma yapıldığı hususu unutulmamalı, mümkün olduğunca duruşmaya icabet etmeye özen gösterilmelidir.

Duruşmanın Cereyanı

Vergi mahkemesi duruşma salonuna geldiniz ve yerinizi al­dınız. Bir tuhaflık hissettiniz. Şaşırmayınız. Vergi mahkemele­rinde yapılan duruşmalara zabıt katibi katılmaz ve duruşma es­nasında tutanak tutulmaz. Duruşma tutanakları, duruşmalardan sonra düzenlenir ve eğer istenirse taraflara verilir.

Duruşmalar açık olarak yapılır. Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin gerekli kıldığı hallerde, mahkemenin kararıyla, duruşmanın bir kısmı veya tamamı gizli olarak yapılır.

Duruşmaları mahkeme başkanı yönetir. Duruşmalarda taraf­lara ikişer defa söz verilir. Taraflardan yalnız biri gelirse onun açıklamaları dinlenir; hiç biri gelmezse duruşma açılmaz, ince­leme evrak üzerinde yapılır.

Adli yargılamada çok büyük önem taşıyan duruşma, vergi mahkemelerinde aynı derecede önemsizdir. Ancak, davalı taraf vekili yanında, dava konusu işlemin dayanağı olan inceleme raporunu düzenleyen inceleme elemanının, davacı taraf vekili yanında ise, muhasebeci veya yeminli mali müşavirin vereceği özel ve teknik bilgilere ilişkin beyanların yargılamaya katkıları olabilir.

Karar Verilmesi ve Kararın İcrası

Karar Verilmesi

Tek hakimli dava dosyaları, ilgili hakim tarafından incelenir ve karara bağlanır.

Heyet halinde incelenen (mahkeme başkanı ve iki üye hakim) dava dosyaları ise kıdemsiz üyeden başlamak suretiy­le sırasıyla oya konulur ve karara bağlanır. Heyet halinde gö­rülen dosyalarda, karar, ya oybirliğiyle ya da oyçokluğuyla verilir. Oyçokluğuyla verilen kararlarda azınlıkta kalan heyet üyesinin “Azlık Oyu” kararın altına yazılır. UYAP ortamında, karar alma işlemleri gerçekleştirilir. Karar verildikten sonra, kararın yazımı ve taraflara tebliği, mahkemelerin iş yoğunlu­ğuna bağlı olarak değişen sürelere tekabül edebilir. 2577 sa­yılı Kanunda, karar yazım süresi ile ilgili bir düzenleme yer almamaktadır.

Kararın İcrası

Konu, 2577 sayılı Kanunun 28. maddesinde düzenlenmiş olup, yorumsuz aktaralım.

“1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahke­melerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin ka­rarlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.

  1. Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacı­nın veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildirece­ği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itiba­ren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
  2. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahke­meleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylem­de bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açıla­bilir.
  3. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.
  4. Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idare­ye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezala­rın miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.
  5. Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 21/7/1953 ta­rihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hak­kında Kanunun 48’inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mahkeme kararı­nın davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez.”

Açıklama ve Yanlışlığın Düzeltilmesi

Kararın tebliği ile birlikte kanun yolları safhasına gelinmiş bulunmaktadır. Ancak bu süreçte icra kabiliyeti olan iki ayrı müessese yer almaktadır. Bunlar, 2577 sayılı Kanun’un 29. ve 30. maddelerinde düzenlenen “Açıklama” ile “Yanlışlığın Dü­zeltilmesi” müesseseleridir.

Açıklama

Vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değil­se yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini is­teyebilir.

Özellikle kararın, hüküm fıkrasında yer verilen ifadeler, ka­rarın icrasında karışıklığa sebep olacak mahiyette ise bu yola başvurulmaktadır.

Hüküm fıkrasında yanlışlıklar bulunması hali, 2577 sayılı Kanun’un 30. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddenin uygu­laması ile karıştırılmamalıdır.

Yine karara karşı, Kanun yollarına başvurulurken ileri sürü­lebilecek iddialarla, açıklama isteminde bulunulmamasına özen gösterilmelidir.

2577 sayılı Kanunun 29. maddesi uyarınca:

  • Açıklama dilekçeleri karşı taraf sayısından bir nüsha fazla verilir.
  • Kararı vermiş olan vergi mahkemesi işi inceler ve gerek gö­rürse dilekçenin bir örneğini, belirleyeceği süre içinde ce­vap vermek üzere, karşı tarafa tebliğ eder, cevap iki nüsha olarak verilir. Bunlardan biri, açıklama veya aykırılığın kal­dırılmasını isteyen tarafa gönderilir.
  • Görevli daire veya mahkemenin bu husustaki kararı, tarafla­ra tebliğ olunur.
  • Açıklama veya aykırılığın kaldırılması, kararın yerine geti­rilmesine kadar istenebilir.

Yanlışlığın Düzeltilmesi

Mahkemelerde çok daha sık görülen ve daha işlevsel olan müessese “Yanlışlığın Düzeltilmesi”dir.

Bu yolla, kararlarda bulunan bazı yanlışlıkların, kanun yol­larına başvurulmadan giderilmesi temin edilebilir.

2577 sayılı Kanunun 30. maddesi uyarınca;

Kararda bulunan;

  • İki tarafın adı ve soyadı ile sıfatı ve iddiaları sonucuna iliş­kin yanlışlıklar,
  • Hüküm fıkrasındaki hesap yanlışlıkları,

ile ilgili olarak yanlışlığın düzeltilmesi isteminde bulunulabilir.

Özellikle dava konusu işlemin türü, dönemi ve tutarına iliş­kin davanın özeti ile hüküm fıkrasındaki tutarsızlıklar, bu sayı­lanlarla beraber kararda yer alan tüm maddi hatalar bu yolla gi­derilebilir.

Yine burada, “Yanlışlığın Düzeltilmesi” kapsamına giren hallerle, kanun yollarına başvurulurken ileri sürülebilecek iddia­lar birbiriyle karıştırılmamalıdır.

Başvuru, karar alınması ve tebliğ muamelelerine ilişkin usuller, “Açıklama” müessesesindeki usullerle aynıdır. Bir fark­la, yanlışlığın düzeltilmesi istemi, kararın yerine getirilmesinden sonra da istenilebi lir.

Yanlışlıkların düzeltilmesine karar verilirse, düzeltme ila­mın altına yazılır ve taraflara tebliğ edilir.