Sağlık sorunları nedeniyle işçinin iş akdini feshine ilişkin yargıtay kararları
“…İşçinin Adli Tıp veya Üniversite Hastanelerine şevki ile 4857 Sayılı Kanunun 24/I-a maddesi uyarınca İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı yolunda rapor alınmalıdır.
Ankara meslek hastalıkları hastanesinin 31.7.2007 tarihli raporunda davacının “Kurşun Etkilenmesi” tanısı ile 19.8.2007 tarihine kadar istirahatin devamına,20.08.2007 tarihinden itibaren kişisel koruyucu malzemeleri kullanarak çalışmasında sakınca olmadığı belirtilmektedir.
Söz konusu rapor 4857 Sayılı Kanunun 24/I-a maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için yeterli değildir.
Mahkemece konusunda uzman doktor, iş güvenliği ve işçi sağlığı uzmanı ile mahallinde keşif yapılarak işyerinin davacıda meydana gelen hastalığın oluşumunda etkili olup olmadığı, işyerinde bu konuda iş güvenliği ve işçi sağlığı için tedbirlerin alınıp alınmadığının tespiti, ayrıca koruyucu elbise kullanılıp kullanılmadığı, kullanılması halinde hastalığın oluşup oluşmayacağı etraflıca tespit edilmeli ayrıca davacı işçinin Adli Tıp veya Üniversite Hastanelerine şevki ile 4857 Sayılı Kanunun 24/I-a maddesi uyarınca İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı yolunda rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2009/37039 E. 2010/41791 K. 24.12.2010)
“…İşçinin Adli Tıp veya Üniversite Hastanelerine şevki ile 4857 Sayılı Kanunun 24/I-a maddesi uyarınca İş.sözleşmesinin konusu ulan işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı yolunda rapor alınmalıdır.
Mahkemece, iş sözleşmesinin, davacı tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/I-a maddesi kapsamında feshedildiği, kıdemli bir işçi olan davacının sebepsiz istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı işçinin sağlık sebepleri ile iş sözleşmesini feshinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın normatif dayanakları 4857 sayılı Kanun’un 24/1- a maddesidir. Sözü edilen hükümlere göre İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olması durumunda işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshetme imkanı doğmaktadır.
Davacı işçin davalı işverene verdiği 05.01.2011 tarihli dilekçesi ile 05.01.2011 akşamı itibariyle sağlık sebepleriyle tüm haklarını saklı kalmak kaydı ile istifa ettiğine dair dilekçesi üzerine davalı işveren tarafından aynı gün istifa sebebiyle işyerinde ayrılışı yapılmıştır. Dosyaya davacının Erenköy Rulı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışma dönemi içinde değişik tarihlerde “F41.8- Anksiyetc bozuklukları, diğer tanımlanmamış” teşhisiyle ayaktan tedavi gördüğüne dair cevabi yazıdan başka bir delil bulunmamaktadır. Mahkemece iş sözleşmesinin davacı tarafından sağlık sebebi ile haklı sebeple feshedildiği sonucuna varılmış ancak dosyada bulunan deliller karar verilmeye yeterli bulunmamaktadır.
Mahkemece davacı işçinin tedav i gördüğü hastaneden tedav i evrakları getirtildikten sonra Adli Tıp veya Üniversite Hastanelerine şevki ile 4857 sayılı Kanun’un 24/I-a maddesi uyarınca iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı, davacının hastalığının işin devamını imkansız kılacak şekilde bir hastalığının olup olmadığı yolunda sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(22.HD. 2013/6958 E. 2014/6362 K. 18.03.2014)
“…Somut uyuşmazlıkta davacı işçi, sağlık nedeni ile ağır işte çalışamayacağı gerekçesi ile iş sözleşmesini feshetmiş olup 4857 sayılı İş Kanununun 24/1-a maddesine göre, iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olursa işçinin haklı fesih hakkı bulunmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, davacının hastalığının veya rahatsızlığının başlamasına vc gerekse tekrarlanmasına işyeri ve çalışma koşullarının neden olup olmayacağı, rahatsızlığın işin niteliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının sağlığı veya yaşayışı için tehlike yaratıp yaratmadığı yönlerinde rapor alınmalı, bu rahatsızlığının davacının çalıştığı ve çalışması önerilen işlerde çalışmasına engel olup olmadığı gerekirse işyerinde aralarında sağlıkçılarında bulunduğu ve işten anlayan uzman bilirkişiler marifeti ile işyerinde keşif yapılmalı, bilirkişi mütalaasına başvurulmalı ve sonucuna göre feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı değerlendirilmelidir. Eksik inceleme ile feshin haklı nedene dayandığının kabulüne ve kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesi hatalıdır.”(7.HD 2014/9984 E. 2014/17162 K. 15.09.2014)
“…Davacının rahatsızlığı nedeniyle devamsızlık yaptığı ve işi bıraktığının kabul edebilmesi için bu konuda sağlık kurulu raporunun olması gerekir.
İşyerinde hamal olarak çalışan davacının bel fıtığı rahatsızlığına tutularak tedavi gördüğü en son olarak 9.6.2004-13.6.2004 tarihleri arasında yapılan tedavi sonucu 14.6.2004 tarihinde işbaşı yapacağı bildirildiği; ancak 14-16 Haziran 2004 tarihleri arasında üç gün işe devamsızlığı nedeniyle işveren tarafından 4857 sayılı yasanın 25/11-g maddesi uyarınca hizmet akdinin sona erdirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı devamsızlık yaptığı tarihlerde işe devam ettiğini kanıtlayamamıştır.
Mahkemece yıllarca çalışan bir insanın nedensiz işi bırakması hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gerekçesiyle ihbar ve kıdem tazminatları kabul edilmiştir.
Varsayımla hüküm kurulamaz. Hamallık gibi bir işte çalışan ve bel fıtığı hastalığına yakalanan davacının bu rahatsızlığı nedeniyle devamsızlık yaptığı ve işi bıraktığının kabul edebilmesi için bu konuda doktor veya sağlık kurulu raporunun olması gerekir.
Mahkeme bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde ihbar ve kıdem tazminatının kabulü hatalıdır.
Mahkemece 4857 sayılı yasanın 24/1-a maddesi gereğince sağlık kurulu raporu alınıp sonucuna göre karar kurulmalıdır.”(9.HD 2006/3198 F. 2006/24558 K. 25.09.2006)
Davacının rahatsızlığı konusunda tam teşekküllü hastaneden sağlık kurulu raporunun olması gerekir. Tek doktor raporu yeterli değildir.
Davacı iş akdini rahatsızlığını gerekçe gösterip feshederek (istifa) kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti talep etmiştir.
Davalı, davacının istifa ederek ayrıldığını fesih sonrası düzenlenen ibranamede davacının kıdem tazminatı ve izin ücretine hak kazanmadığına dair imzasının
bulunduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece mahallinde doktor bilirkişi eşliğinde keşif yapılmış düzenlenen raporlar ve dosya içine sunulan doktor raporlarına göre davacının İş kanununun 24/1 maddesinde belirtildiği şekilde iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması ve işin niteliğinden doğan bir sebeple sağlığının bozulduğu gerekçesiyle kıdem tazminatı alacağının kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde rahatsızlığı sebebinin bel fıtığı, boyun düzleşmesi ve ülser olduğunu belirtmiştir. İş Kanununun 24/1 maddesine göre davacının rahatsızlığının çalışmasına engel olup, olmayacağı yönünden mahkeme tarafından aldırılmış bir sağlık kurulu raporu bulunmamaktadır.
İş Kanununun 24/1 ınd. de öngörülen unsurlar işyerinin özellikleri, çalışma koşulları, yapılan işin özellikleri bir bütün halinde dikkate alınıp davacının çalışmasına engel olabilecek bir rahatsızlığının bulunup bulunmadığının tespiti için tam teşekküllü bir devlet hastanesinden rapor aldırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken konusunda uzman olmayan doktor raporuna itibar edilerek karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD 2009/10473 E. 2009/17999 K. 25.06.2009)
“…Üniversite Hastanelerinden işi, yaşı, hizmet süresi belirtilerek rapor alınmalıdır. Somut olayda tekstil işyerinde makiııacı olarak uzun yıllar çalışan davacı rahatsızlığını gerekçe göstererek iş sözleşmesini feshetmiştir. Davacının geçirdiği rahatsızlık nedeniyle çalışmalarını sürdürüp sürdüremeyeceği konusun da alınan sağlık kurulu raporunda ağır beden gücü ve güneş altında çalışmasını gerektiren işlerde çalışmamasının yararlı olabileceği belirtilmiştir. Dinlenen davacı tanıkları işverenin davacı ve diğer çalışanları sık sık fazla çalışmaya kalmaları konusunda zorladığını davacının ise fazla çalışmaya kalmak istemediğini ifade etmişlerdir.
Ancak mahkeme tarafından 24/1-a maddesinde belirlenen unsurlar yönünden gerekli inceleme yapılmamış, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmiştir. Bu sebeple öncelikle davalı işyerinin niteliği, davacının çalışma koşulları ve yaptığı iş, yaşı ve hizmet süresi belirtilmek suretiyle üniversite bilim kurulundan heyet raporu alınmalı dosyadaki tüm delillerle birlikte bir değerlendirmeye tabi tutularak sonuca gidilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2007/27517 E. 2008/25155 K. 26.09.2008)
“…Davacı vekili, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatlarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacının sürekli değişik branşlarda doktorlara başvurarak işlen kaçmak için hileli yollara başvurduğunu ve bu sebeple işleri aksattığını, bu davranışları nedeniyle ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadığını, iş akdinin haklı nedenle sona erdirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “4721 sayılı TMK’nun 2.ve 3. maddelerinde belirtilen dürüst davranma ve iyi niyet kuralı genel ilkelerince, davacı tarafından rahatsızlığı nedeni ile alınan rapor süreleri, başvurulan servis çeşitliliği, temel rahatsızlık olarak belirlilen davacının midesindeki ülser ve bel ağrıları nedeni ile iyiniyetli ve dürüst davranma genel ilkelerince, işi yapamayacak derecede davacının rahatsızlığının iş akdini haklı nedenle feshetme yetkisini sağlayacağı gerçeği karşısında, davacının zorlama ile işten çıkartılmasını sağlayacak şekilde davranışta bulunması himaye görmemesi gerektiğinden, yerinde olan kıdem tazminatı talebi uygun görülmüş, ancak belirtilenler ışığında kendi isteği ile haklı nedenle işten ayrılması halinde ihbar tazminatı alamayacağı dikkate alınarak, bu talebinin reddine, “ karar vermek gerekeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamına göre; davacının 1 yıl içerisinde çok sık ve değişik branşlarda görevli doktorlardan rapor aldığı anlaşılmakta olup bu durum hayatın olağan akışıyla bağdaşmamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, söz konusu raporlar, bu raporlara dayanak teşkil eden muayene belgeleri ile birlikte davacının üniversite hastanesine şevkinin yapılarak, anılan sürede dikkat çekici şekilde değişik rahatsızlıklardan alınan raporların tıp literatürü açısından gerçeklik arz edip etmediği araştırılmalı, eğer raporların gerçeğe uygun olduğu tespit edilirse kıdem tazminatının yanında ihbar tazminatının da kabulüne karar verilmelidir. Eksik araştırına ile hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD 2009/36363 E. 2012/1772 K. 25.01.2012)
“…Somut olayda davacının işyerindeki koşullardan dolayı sık sık rahatsızlanması nedeniyle çalışamadığını, bu nedenle 22/09/2007 tarihinde işi bırakarak iş akdini feshettiğini içerir istifa dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davacının hastalığına işyeri koşullarının neden olup olmadığı ve davacının işe devam etmesinin sağlığı bakımından tehlikeli olup, olmadığı hususunda herhangi bir kurul raporuna dosya arasında rastlanmamıştır.
Mahkemece davacının hastane evrakları getirilerek, davacının varsa rahatsızl ığıııın 4857 sayılı Yasanın 24/1 -a maddesi kapsamında olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD 2009/6320 E. 2011/5976 K. 03.03.2011)
“…şirkete ait araç ile çalışmak zorunda kaldığını, boyun fıtığı olduğunu, sağ dizinde menisküs oluştuğunu, 19.02.2010 tarihli doktor raporu ile boynuna aşırı yük getiren, boynunu zorlayan ve uzun süre araç kullanmasını gerektiren işler yapamayacağının teşhis edildiğini, şirkette çalıştığı süre içerisinde ise 30-40 kg ağırlığında promosyon kolilerini taşımak zorunda kaldığını ileri sürerek feshettiği, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi Baştabibliği’nin 19.02.2010 tarihli sağlık kurulu raporunda “servikal multible disk hemesi + servikal kifotik deformite” tanısı ile “hastanın aşırı yük getiren, boynunu zorlayan ve uzun süre araç kullanmasını gerektiren işlerde çalıştırılmaması uygundur“şeklinde tesbitte bulunulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, mahkemece, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiği kabul edilmiş ise de, davacının yukarıda belirtilen hastane raporuna göre, yaptığı işini devam ettirip ettiremeyeceği, yapmaya devam etmesi halinde yaşayışı ve hayatı için tehlike oluşup oluşmayacağı konusunda 4857 sayılı Kanun’un 24/I-a maddesi yönünden inceleme yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(22.HD. 2012/11037 E. 2013/1517 K. 01.02.2013)
“….Mahkemece, davacının 16.07.1998-15.03.2007 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde iş sözleşmesi ile çalıştığı, 19.07.2005 tarihinde iş kazası geçirdiği % 37 oranında iş göremezliğe uğradığı, 18.10.2005 tarihine kadar raporlu olduğu, …..tarih 31583 sayılı sağlık kurulu raporuna göre 19.07.2005 ten itibaren 3 ay istirahatli bulunduğu ve istirahat süresi sonunda çalışabileceğinin bildirildiği, davacının fesih bildiriminde ise 05.01.2007 tarihli fıtık ameliyatı sebebiyle yaptığı işin sağlığını tehlikeye düşürdüğünden bahisle hizmet akdini fesih ettiğini açıkladığı oysa davacının, gerek iş kazası ve gerekse sonrasındaki fıtık ameliyatının çalışmasına engel teşkil ettiği ya da sağlığını tehlikeye düşürdüğü iddiasını kanıtlayamadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı işçinin fesihten yaklaşık 1.5 yıl önce geçirdiği iş kazası sonrasında % 37 oranında sürekli iş göremezlik derecesinde malul kaldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Fesihten 2 ay kadar önce 28.12.2006 tarihinde daha önce operasyon geçirilen bölgede şişlik şikayeti ile hastaneye yatırılmış ve 05.01.2007 tarihinde ameliyat olmuş,08.01.2007 tarihinde hastaneden çıkışı yapılmıştır.
Dosya içinde bulunan 28.05.2007 tarihli sağlık kurulu raporu 19.07.2005 tarihinden itibaren üç ay süreyle istirahati, sonra çalışabileceği yönünde olsa da, raporda sadece iş kazası sonrası gelişmeler üzerine klinik bulguların değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Davacının iş kazası sonrasında uğradığı % 37 oranında iş göremezlik durumu ve 05.01.2007 tarihindeki operasyon ve devam eden şikayetler birlikte değerlendirilmemiştir. Kaldı ki raporda işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman
bilirkişiye yer verilmediği gibi uzman görüşünün de alınmadığı anlaşılmakladır.
Mahkemece, fesih tarihi itibarıyla sağlık sebepleri ile feshin haklı olup olmayacağı yönlerinden konunun uzmanları doktor ile iş güvenliği uzmanlarından oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmalı ve ayrıca işçiye iş kazası sonrasında sağlık durumuna uygun daha hafif bir iş verilmemesi de mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutularak sonuca gidilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2010/487 E. 2012/23691 K. 19.06.2012)
“…Uyuşmazlığın normatif dayanağı 4857 Sayılı Kanununun 24/1-a maddesidir. Sözü edilen yasa maddesi uyarınca “İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olması” durumunda iş akdinin işçi tarafından haklı olarak feshi söz konusu olacaktır. Bu durumda işçinin, ihbar tazminatı istemeye hakkı olmayacak ise de kıdem tazminatı istemeye hakkı olacaktır.
Dosyadaki deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının ileri sürdüğü rahatsızlığının yukarıda açıklanan şekilde, iş sözleşmesinin konusu olan işi yapmasının sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı hususunda alınan rapor yeterli değildir.
Tanık anlatımlarında davacının yaptığı işin niteliği tam olarak belirtilmemiştir.
Mahkemece bu doğrultuda iş güvenliği uzmanı bilirkişi ile sağlık hususunda uzman doktordan oluşan bilirkişi heyetinden işyerinde keşif yapılarak davacının ileri sürdüğü rahatsızlığının, iş sözleşmesinin konusu olan işi yapmasının sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olup olmadığı hususunda rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD 2009/27623 E. 2011/45549 K. 24.11.2011)
“…Mahkemece makine mühendisi ve iş güvenliği uzmanı, hukukçu ve ortopedi uzmanından oluşan bilirkişi heyeti ile birlikte mahkemece davacının çalıştığı sigara paketleme makinesinde keşif yapılmış; çalıştığı makinenin sigaraların paketlendiği elektronik ve mekanik bir makine olduğu operatörün makinenin hammadde olarak beslenmesi ve kontrolü işini yaptığı ve her vardiyada toplam 5 saat ayakta çalıştığını belirtmişlerdir.
Davacının skolyozunıın, L2 L3 seviyesinde santral protrüzyonunun ve öpere edilmiş menisküsünün bulunduğunu skolyozun hastanın iş faaliyetleri sonucu gelişmesinin mümkün olmadığı L2 L3 seviyesinde santral protrüzyonunun ve öpere edilmiş menisküsünün iş faaliyetleri sonucu geliştiğini söyleyebilmenin tıbben eldeki bu verilerle mümkün olmadığını günlük faaliyet ve iş faaliyetinin yanı sıra mevcut olan skolyozun L2 L3 seviyesinde santral protrüzyona zemin hazırlamış olabileceğini, mevcut patolojilerinin ilerleyici karakterde olduğunu, ilerleyen yaşla birlikte artma beklendiğini, özellikle L2 L3 seviyesinde santral protrüzyonu ve buna bağlı şikayetlerin günlük yaşamsal faaliyetlerde dahil olmak üzere tüm faaliyetlerle artış gösterebileceğini, iş ve zorlu spor faaliyetleri sonrasında bu şikayetlerde daha fazla artış görülebildiğini, davacının bundan sonra sağlık durumunun kötü yönde etkilenmemesi için görevinin değiştirilebileceği ve sağlığına daha uygun bir görev verilebileceğini ifade etmişlerdir.
Davacı işçi paketleme işinde ayakta çalışması gereken ve 7 yılı aşkın bir süre bu şekilde çalışan bir kişidir. Mahallinde yapılan keşifte davacı işçide var olan skolyoz, menisküs, L2 L3 seviyesinde santral protrüzyonu hastalıklarının yaptığı işe devam etmesi halinde artacağı ve sağlığını bozacağı ifade edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu 24/1-a maddesi ile sadece işyerinde oluşan hastalık değil çalışına süresi içerisinde ortaya çıkabilecek hastalıklarında göz önünde tutulması gerektiği amaçlanmıştır. Davacının işe devamı halinde sağlığındaki tehlikenin giderek artacağı kuşkusuz olduğuna göre bu durumda işçinin akdi feshinin haklı olması kaçınılmazdır. Kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalıdır.
Akil haklı nedenle işçi tarafından feshedildiğine göre karşılık dava ile istenen ve mahkemece kabulüne karar verilen ihbar tazminatı isteğinin de reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2008/41234 E. 2010/41800 K. 29.12.2010)
“…Somut olayda, davacının davalı bankada telefon bankacılığı yaparak çalıştığı, dosyada bulunan tetkik ve tedavi, istirahat raporu gibi belgelerden anlaşılacağı üzere mide sıkıntısı, gastrit, boyunda kireçlenme, migren ağrıları vc ses kısıklığı olduğu, davacı tarafından iş akdinin, çalışma koşullarının ağırlaşması gerekçesiyle sonlandırıidığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı 3 kişinin yapacağı işi tek başına yapması ve zorlanması sonucunda iyice hastalandığını iddia ettiğinden; refakate bir uzman doktor ve iletişim uzmanı bilirkişi alınarak, mahallinde keşif yapılarak, gerçekten iş şartlarının ağırlaşıp-ağırlaşmadığı, davacının şu an mevcut hastalığının aynı şartlarda çalışması halinde artıp, artmayacağı üzerinde durulmalıdır. Öte yandan işin yoğunluğu ve özelliği dikkate alınarak, yaptığı işin bir kişiyle mi yoksa birden fazla kişiyle mi yapılabileceği, bilirkişi heyet raporunda mevcut hastalığı ile işi karşılaştırılarak, işi yapmaya devam etmesi durumunda mevcut hastalığının katlanılamaz hale gelip gelmeyeceği yönünde bir belirleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi vc hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.”(9.HD. 2009/31061 E. 2011 /50267 K. 29.12.2011)
“…Davalı işyerinde ithalat müdürü olarak çalışmakta olan davacı geçirdiği bclfıtığı ameliyatı nedeniyle 14.01.2005 tarihinden itibaren raporlu bulunmakta olduğu sırada 27.04.2005 tarihinde iş sözleşmesini 4857 sayılı İş YasasTnın 2/1-a maddesi gereğince feshetmiştir. Anılan yasa maddesi gereğince sözleşme konusu işin yapılmasının işin niteliğinden doğan bir sebeple davacının sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olması gerekir.
İthalat müdürü olarak çalışan davacının geçirdiği bel fıtığı rahatsızlığının davacının yaptığı işten kaynaklandığı iddia edilmediği gibi bu rahatsızlık nedeniyle davacının işini yapmasının sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olduğuna ilişkin bir rapor da dosyada mevcut değildir. Anılan hususlarla ilgili SGK dan bir heyet raporu aldırılmadan eksik inceleme ile davacı feshinin haklı nedene dayandığının kabul edilmesi hatalıdır.”(9.HD. 2008/401 E. 2009/12976 K. 11.05.2009)
“…Davacı, davalı şirkette ilaç satış elemanı olarak çalıştığını, yaptığı işin gereği olarak uzun süre ayakta kalması, ağır ilaç kolilerini taşıması ve uzun mesafeler için araç kullanması nedenleri ile zaman içinde belfıtığı rahatsızlığı oluştuğunu, almış olduğu durumu tespit eden doktor raporları uyarınca iş sözleşmesini feshettiğini belirterek, kıdem tazminat ve işçilik alacaklarını istemiştir.
Mahkemece davacıdaki belirttiği rahatsızlığın yaptığı işten kaynaklandığı ispatlanamadığı gibi davacıdaki bel fıtığı rahatsızlığının, tıbbi mümessillik görevini yerine getiremeyeceği ya da davacının görevine devam etmesi halinde işinin hayati yönünden tehlike oluşturacağı hususu kanıtlanamadığı, bu nedenle işçi tarafından yapılan feshin haklı bir nedene dayanmadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı talebi ret edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu,24/1-a fıkrasında “iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması, işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olursa” düzenlemesi ile işçiye derhal fesih hakkı tanımakladır. Somut olayda tıbbi mümessillik işi yapan davacı sağlık sebebi ile iş sözleşmesini feshettiğine göre. İş Kanunu, 24/I-a ‘daki koşulların işçi yönünden oluşup oluşmadığı, işçinin yaptığı işin sağlığını doğrudan etkileyip etkilemediği, buna göre iş sözleşmesini sona erdirmesinde zorunluluk bulunup bulunmadığı yönünden sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre uyuşmazlığın çözülmesi gerekir iken, eksik inceleme ile yetersiz doktor raporu sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2007/16026 E. 2008/7986 K. 08.04.2008)
“…..Davacı hemoroit rahatsızlığı nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve bazı işçilik alacakları isteğinde bulunmuştur.
Davalı anılan hastalığın çalışmasına engel olmayacağını savunmuştur.
Mahkemece feshin haksız olduğu kabul edilerek kıdem tazminatı talebi reddedilmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hastalığın davacının çalışmasına engel olup olmayacağı ve bu nedenle yapılan feshin geçerli olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlıkta uygulanacak yasa maddesi 4857 sayılı İş Kanununun 24/1-a maddesidir.
Davacı vinç operatörü olup uzun süre hareketsiz ve oturarak işini yapmaktadır. Bu nedenle davacının işinin, görevini yaptığı sırada işin niteliğinden doğan nedenlerle sağlığının bozulmasına neden olup olmadığının belirlenmesi için üniversite hastanesinden sözkonusu hastalığın davacının yaptığı iş ile bağdaşıp bağdaşmadığı ve iş görmesine engel olup olmayacağına dair sağlık raporu alınarak kıdem tazminatı hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde anılan isteğin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2008/10616 E. 2009/36051 K. 18.12.2009)
“…Davacı, iş akdinin haklı olarak 05/07/2010 tarihli dilekçesiyle hastalıkları nedeniyle feshedildiğini, uzun süredir diyabet hastası olduğunu, gözlerinde ve kulağındaki rahatsızlık nedeniyle bilgisayarda çalışamadığını, muhasebe müdürü olduğu için bilgisayar ortamında çalışması gerektiğini, uzun süre büyüteçle çalıştığını artık bununla da göremediğini İş Kanunu 24/I-a maddesi uyarınca fesih işlemi yaptığını ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının ödetilmesini talep etmiştir.
Davalı savunmasında, dava dilekçesine ekli 4 adet belgenin müvekkile tebliğ edilmediğini, davacının süreli fesih hakkını kullanarak iş akdini feshettiğini, haklı nedenle fesih hakkının kullanılmadığını, işverene böyle bir rapor sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iş akdini haklı nedenlerle feshettiğinden kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu, 24/1-a fıkrasında “iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması, işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olursa” düzenlemesi ile işçiye derhal fesih hakkı tanımaktadır.
Somut olayda muhasebe müdürlüğü yapan davacının sağlık sebebi ile iş sözleşmesini feshettiğine göre, İş Kanunu, 24/1-a’daki koşulların işçi yönünden oluşup oluşmadığı, işçinin yaptığı işin sağlığını doğrudan etkileyip etkilemediği, buna göre iş sözleşmesini sona erdirmesinde zorunluluk bulunup bulunmadığı yönünden bir üniversite hastanesinden sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”(7.HD. 2013/2975 E. 2013/7630 K. 25.04.2013)
“…Somut olayda; dosya kapsamından davacının 2008 yılında işyerinde eşya taşırken düşerek bel ve boyun rahatsızlığı meydana geldiği, bu kapsamda davacının son olarak ….. tarihinde sağlık raporu aldığı, söz konusu raporun 22.10.2011 tarihinde sona erdiği ve davacının 23.10.2011 tarihinden itibaren işine devam etmesi gerektiği ancak davacının 23-24-25.10.2011 tarihlerinde işyerine gelmediği belirtilerek hakkında devamsızlık tutanakları tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının sağlık raporu bitimi sonrası işyerine gelmeyerek eylemli olarak fesih yaptığı ve kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmiştir.
Davacının eylemli olarak iş sözleşmesini feshetmesinde haklı nedene dayandığının kabulü için, davacının rahatsızlığının işini yapmaya engel olup olmadığının sağlık raporu ile belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece, davacının rahatsızlığının işini yapmaya engel olup olmadığı araştırılmadan ve bu konuda sağlık raporu alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.”(7.HD. 2013/14484 E. 2013/22060 K. 12/12/2013)
“…Somut olayda, dosyadaki deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacının amiri durumundaki ustabaşısı ile tartıştığı ve bunun sonucunda hastaneye gidip (depresyon- anksiyete) teşhisi ile rapor aldığı tartışmasızdır.
Davacı ertesi gün işe geldiğinde raporu bırakıp ayrılmıştır. Davalı ise, davacının bu somut durumu karşısında 21.12.2005 tarihli ihtarnamesi ile davacının davranışını terk, başka bir anlatımla fesih kabul etmiştir.
Davacının yukarıda sözü edilen hastalığı, işyerindeki olumsuz davranışlar nedeni ile İş Kanununun yukarıda sözü edilen 24/I-a’da belirtilen hükmü uyarınca işçinin sağlığı vc yaşayışı için tehlikeli bir durum arz ettiği açıktır.
Bu durumda davacı işçinin iş akdinin kendisi tarafından haklı olarak feshedildiğinin kabulü ile kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olııp bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2008/24724 E. 2010/11685 K. 21.04.2010)