Kısmi süreli çalışma ile ilgili Yargıtay kararları
“…Davacının eşi S. ile apartman yönetimi arasında 15.11.2000 tarihli bir kira kontratı yapılmış ancak kira bedeli kararlaştırılmamıştır.
Davacının eşi kira kontratının yapıldığı tarihte tam gün dava dışı işyerinde sigortalı olarak çalışmaktadır. Kapıcı dairesinde oturduğu süre boyunca da başka yerde ki çalışması devam etmiştir.
Davalı tanığı S.N.Ç. yönetici olduğu dönemde, önceki kapıcının emekli olması nedeniyle, yönetim kurulunda, başka bir yerde sigortalı olarak çalışan, ancak konuta ihtiyacı olan birisiyle kapıcılık sözleşmesi yapılmaksızın sadece apartmandaki kapıcı dairesinde oturmak, karşılığında, günlük çöpleri toplamak, haftada bir kez de bina temizliği yapmak üzere anlaşması konusunda kendisine yetki verildiğini, bu yetkiye istinaden karşı aparmanda kapıcılık yapan F.B.’ den yardım isteyince davacının eşi S.K.’yı getirdiğini ve kendisiyle anlaştıklarını, kira sözleşmesi yaptıklarını ifade etmiştir.
Her ne kadar davacının eşi ile apartman yönetimi arasında kira sözleşmesi mevcut ise de söz konusu kira akdinin kapıcılık hizmetlerini gizlemek amacıyla tarafların gerçek iradesini yansıtmayan bir sözleşme olduğu gerek dosya içeriği gerekse sözleşmeyi düzenleyen davalı tanığı S.N.Ç. tarafından mahkeme huzurunda beyan edilmiştir. Davalı tanığı eski yöneticinin, işyerinde başka yerde sigortalı çalışan bir kişiyi çalıştırmak istedikleri bu iş için arayışta oldukları yönündeki beyanları dikkate alındığında, davalı savunmasına hiçbir şekilde değer verme imkanı bulunmamaktadır.
Başka yerde tam gün sigortalı olarak çalışan birinin kapıcılık hizmetlerini de yerine getirdiği kabul edilemez. Toplanan delillerden davacının kapıcı olarak hizmet akdi ile çalıştığı anlaşılmakta olup mahkemece davacının taleplerinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır.”(9. HD. 2014/15957 E. 2014/18324 K. 05.06.2014)
“…Somut olayda, davacının çalışması sırasında hem hanın açılış kapanış, güvenlik, temizlik, aidat toplanması gibi işlerine baktığı, hem de kendi adına çay ocağı işlettiği anlaşılmaktadır. İşçinin tüm zamanını işverenin işlerine hasretmediği, aynı zamanda handaki çay ocağında kendi hesabına çalıştığı tarafların beyanları ve yargılama sırasında dinlenen tanık beyanları ile sabittir. Mahkemece, işyerinin faaliyeti konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif gerçekleştirilerek, hanın büyüklüğü, söz konusu han hizmeti işlerinin bir kişi tarafından ne kadar süre içinde yapılabileceği net olarak belirlenmeli, dava konusu alacaklar yukarıda açıklanan esaslara göre
değerlendirilmelidir.
Delil durumuna rağmen, tüm süre işveren hizmetinde çalışmış gibi kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. “(22. HD. 2012/15854 E. 2013/5237 K. 14.03.2013)
“…Part-time çalışan bir işçinin ihbar ve kıdem tazminatları hesabına esas hizmet süresinin ve ücretinin belirlenmesinde mahkemece halaya düşülmüştür. Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre bu tür çalışmalarda hizmet akdinin başlangıcı ile sona ermesi arasındaki çalışılan ve çalışılmayan günler ayrımı yapılmaksızın tüm süre olarak nazara alınmalı ve alınan son aylık ücret otuza bölünerek günlük ücret bulunmalı ve bu ücret esas alınarak tüm süreye göre ihbar ve kıdem tazminatı hesaplanmalıdır.
Bu esasa uyulmadığından yapılan hesaplama sonucu kıdem tazminatına hak kazanılandan daha az hesaplanmışsa da davacı tarafından temyiz yoluna başvurulmadığından davalı lehine usuli kazanılmış hak doğmuş bulunmakta ve bu nedenle aleyhe bozma yasağı gereği kıdem tazminatı ile ilgili olarak bozma yapılmamıştır.
İhbar tazminatında ise mahkeme hak kazanılandan daha fazla alacak belirlendiğinden yukarda açıklanan esaslara göre davacının ihbar tazminatı alacağı saptanmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.”(9. HD. 2000/8184 E. 2000/12733 K. 27.09.2000)
“…Kısmi süreli hizmet sözleşmelerinde bir işçinin kıdeminin hesabında; işçinin fiilen çalıştığı sürelerin birleştirilmesiyle bulunacak sürenin değil, sözleşmenin başlangıç ve sona erme tarihleri arasındaki sürenin göz önünde bulundurulması gerekir ( Çelik, Nuri: İş Hukuku Dersleri. B. 15, İstanbul 2000, s. 79 ). Bu düşünce gerek öğreti gerek Yargıtay’ca paylaşılmaktadır ( Y. 9. H.D. 27.9.2000 T.,2000/8184 E.,2000/12733 K. ) Öte yandan ihbar tazminatına esas alınacak sürede dc aynı ilkeler geçerlidir.
Kısmi süreli hizmet sözleşmelerinde; işçinin alacağı ücretin şekli ve miktarı taraflarca serbestçe kararlaştırılabilir. Asgari ücret, işçilere normal çalışma süresi karşılığı ödenmesi gereken en az ücrettir. İşverenden kısmi süreli çalışan işçiye, asgari ücretin tamamının ödenmesi istenemez ise de. işçiye belirli bir süre için ödenecek ücret aynı süre için hesaplanacak asgari ücretin altına da düşemez. Kıdem tazminatı son ücret üzerinden hesaplanır.
Kısmi süreli çalışmalarda, yıllık ücretli izin uygulamasında bir yıllık kıdem süresinin hesabında, işçinin hizmet sözleşmesine göre çalışması gereken günlerde hizmetini sürdürmesi yeterlidir. Anılan düşüncenin dayanakları İş Kanunun 49. ve 51. maddeleridir ( Çelik, Nuri: “Kısmi Süreli Çalışmada Kıdemin Hesabı”, Kamu -İş, C. 6, S. 4,2002. s. 10 ). “(HGK. 2003/21-143 E. 2003/159 K 12.03.2003)
“…Somut uyuşmazlıkta SSK kayıtlarına, tanık anlatımlarına ve özellikle tarafların kabulünde olduğu üzere, davacı işçi yıllardan beri işyeri uygulaması ile iş olduğunda işe çağırılmakta ve çağrıldığı günler için ücret ödenmekte ve SSK primi de çalışılan süreye göre yatırılmaktadır. Davacı işçi iş verilmediği günlerde zamanını işyerinde geçirmemektedir.
Davacı işçi İş Kanunu’nda tam olarak karşılamasa da çağrı usulü bir çalışma şekline göre çalışmaktadır. Davacının aralıklı çalıştığı kabul edilmelidir. Bu tür çalışmada çalışılmayan günlerin kıdemden sayılması olanağı yoktur. Bu esasları dikkate almayan hesap raporuna itibar edilerek kıdem tazminatına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2011/26255 E. 2013/12667 K. 29.04.2013)
“…Davacının davalı apartman yönetimine ait konut işyerinde kapıcı konutunda oturmak, çöpleri almak ve haftada bir gün apartmanın merdivenleri yıkamak şeklinde çalıştığı bunun dışında diğer konutlara da kapıcılık hizmeti sunduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Ancak mahkemece tüm çalışma süresi için kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretini davacı tam gün çalışıyormuş gibi davalı apartman sorumlu tutulmuştur.
Oysa davacının yukarıda belirtilen kapıcılık hizmetlerini tam gün değil kısmi süreli yerine getirdiği görülmektedir. Üç apartmanda çalıştığı anlaşılan davacının günlük çalışmanın 1/3 ü oranında apartmanın kombili kalorifer sistemine geçtiği tarihten itibaren dava konusu taleplerden sorumlu tutulması gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2006/5575 E. 2006/26877 K. 11.10.2006)
“…Somut olayda, davacının işyeri hekimi olarak 18.04.1996- 19.08.2006 tarihleri arasında çalıştığı dosya içinde yer alan iş sözleşmelerinden anlaşılmaktadır. Taraflar arasında iş ilişkisinin geçerli olduğu süre 10 yıl 4 ay 1 gün olduğu halde, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işyeri servis ve protokol kayıtlarına göre işçinin fiilen çalıştığı günler için toplam 5 yıl 4 ay 14 gün üzerinden hesaplamaya gidildiği görülmektedir.
Kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı Yasa’nın 14/1. maddesinde kıdem tazminatının “ hizmet aktiııin devamı süresince her geçen tam yıl için 30 günlük ücreti tutarında” ödeneceği hükme bağlamıştır. Taraflar arasında iş ilişkisinin 10 yıl 4 ay 1 gün süreyle devam ettiği anlaşılmakla kıdem tazminatının belirtilen süreye göre hesabı gerekir. İşçinin kısmi çalışmada çalıştığı sürelerin toplanması ya da somut olayda olduğu gibi işyeri kayıtlarına göre sadece hizmet gördüğü günler için hesaplama yapılması doğru değildir.
Somut olayda ihbar tazminatı yönünden sözü edilen durum sonuca etkili olmasa da, kıdem tazminatının hesabı yönünden kararın bozulması gerekmiştir.”(9. HD. 2010/35184 E. 2013/596 K. 15.01.2013)