Avukatlık Ortaklığının Tasfiyesine ilişkin Yargıtay kararı
Davacılar; Murisleri Av.Aydın ile davalı arasında avukat ortaklığı bulunduğunu, birlikte çalışılan dönem içerisinde müştereken aldıkları davalar içerisinde dava dışı İ. Ltd.Şti ne karşı açtıkları alacak davası da bulunduğunu, bu davanın 1996 da açılmış olup, 21.10.2002 tarihinde kesinleştiğini, Murisin öldüğü tarihten evvel bir sorun bulunmamakla birlikte ölüm tarihi olan 4.8.2001 tarihinden sonra anılan davada müvekkil şirket tarafından vekalet ücretine mahsuben yapılan ödemelerden paylarına düşen miktarın ödenmediğini, esasında murisin ölümünden önce ortaklığın tasfiyesine dair yapılan protokolde de bu davanın tüm getirilerinin murise bırakıldığını, davalıya gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 54.739 Dolar alacağın davalıdan tahsilini istemişlerdir.
Davalı; Av.Aydın ile kendisi arasında avukat ortaklığı olduğunu, ancak bu ortaklığın davacıların murisi Av.Aydın’ın isteği üzerine yapılan bir protokol ile sona erdiğini, protokol ile ilgili olarak taraflarca bazı davalar açıldığını ve neticede tarafların anlaşarak 2000 senesi içerisinde açtıkları davalardan feragat ettiklerini, protokol gereği dosyaların paylaşıldığını, protokol gereği dava konusu dosyanın da kendisinde kaldığını, müşterek hesapların kapatıldığını, tarafların birbirlerinde alacak ve vereceklerinin kalmadığını, gerek müteveffaya gerekse mirasçılarına herhangi bir borcunun olmadığını, aksi halde kendisinin de davacıların miras bırakanındaki diğer dosyalardan tahsil ettikleri paralardan hak iddia etmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, Davanın Reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar eldeki dava ile; murisleri Av.Aydın ile davalı arasında geçmişte avukat ortaklığı bulunduğunu, birlikte çalışılan dönem içerisinde alınan ancak dana sonra tasfiye protokolü ile kendilerinde kaldığını iddia ettikleri dava nedeni ile, dava dışı müvekkil şirket tarafından yapılan ödemelerin davalı tarafından tek başına alındığını belirterek, 54.739 Dolar alacağın davalıdan tahsilini istemişler, davalı ise murisin sağlığında yapılan protokol ile dava dosyasının kendisinde kaldığını, anılan dava nedeni ile aldığı toplam paranın 135.000 Dolar olduğunu, vergiler v.b hususlar düştükten sonra 71.955 dolar eline geçtiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Dosya içerisinde yer alan, davacıların murisi ile, davalı ve dava dışı 3.bir şahıs arasında tanzim edilen 31.10.1998 tarihli protokol içeriğine göre ve tarafların kabulünde olduğu üzere ; davacıların murisi ile davalı arasında protokol tarihinden evvel “avukatlık adi ortaklığı” bulunduğu tarafların bir araya gelerek ortaklığa bu protokol ile son verdiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık ise; dava konusu dosyanın taraflardan kime bırakıldığı noktasındadır. Zira anılan protokolde ayrıca ve açıkça dava konusu dosyanın ortaklığın tasfiyesi sonrası kimde kaldığı hususunda bir belirleme bulunmamaktadır.
Davaya konu Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/1044 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacıların murisi olan Av.Aydın tarafından duruşmalara girildiği sabit olmasına göre; bu dosyanın yapılan fesih protokolü sonrası davacıların murisine bırakıldığı ve vekalet ücretinin ise davacıların murisine ait olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki; muris öldükten sonra davalının dava dosyasında 25.4.2002 tarihli temyiz dilekçesine cevap dilekçesini dosyaya sunmak suretiyle, emek ve mesai sarf ettiği de anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece, anılan dava dosyasından doğan vekalet ücretinin davacılara ait olduğunun kabulü ile ve fakat davalının da emek ve mesaisi dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir vekalet ücretinin takdiri gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. (Y. 13. HD. 7.3.2011, 2010/11639-2011/3429)