Avukatın haksız azli halinde vekalet ücretinde hakkaniyet indirimi yapılamayacağına ilişkin Yargıtay kararları
Davacı bu davasında, davalının kendisini haksız olarak azlettiğini ileri sürerek, icra takibi nedeniyle masraf, akdi ve karşı yan vekalet ücreti, Sulh Ceza Mahkemesindeki davayı takip etmesi nedeniyle vekalet ücreti alacağının tahsilini talep etmiştir. Mahkemece doğru olarak davalının, davacıyı haksız olarak azil ettiği kabul edilmiştir. Her ne kadar Mahkemece, haksız azlin icra dosyası sonuçlanmadan gerçekleşmesi nedeniyle davacı avukatın tasarruf ettiği emek ve mesaisi nedeniyle hakkaniyet indirim yapılması gerektiğinden bahisle icra dosyasındaki vekalet ücreti alacağından %50 hakkaniyet indirimi yapılmış ise de; davacının icra dosyasının takibi sırasında haksız olarak azledilmesi nedeniyle akdi ve karşı yan vekalet ücretinin istenmesi için tahsil edilme şartı aranmayacağı gözönünde bulundurularak hükme esas alman bilirkişi raporunda belirtilen miktarda icra dosyasındaki akdi ve karşı yan vekalet ücreti ile Sulh Ceza Mahkemesi dava dosyası için vekalet ücretine hak kazandığı ve buna göre hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda belirtilen 24.701.40.TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 3.7.2013, 2013/8029 – 2013/18326)
Her ne kadar mahkemece, asıl alacak miktarı olan 70.000.00.TL üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti hesaplanmış ve ve bu miktardan %30 hakkaniyet indirimi yapılmış ise de; mahkemece davalı tarafından yapılan azlin haksız olduğu kabul edilmiş ve bu husustaki gerekçe davalı tarafmdan temyiz edilmemiştir. Böylece azlin haksız olduğu yönündeki mahkemenin kabulü davacı yönünden usuli müktesep hak niteliğine kavuşmuştur. Somut uyuşmazlıkta, sözleşmenin kurulduğu ve takibin yapıldığı 2009 yılına ait Avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınarak icra takibine konu 70.000.00.TL asıl alacak ve 52.132.50.TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 122.132.50.TL üzerinden vekalet ücreti hesaplanması ve davalı taralından yapılan ödemelerin bu miktardan mahsubu gerekir. Ayrıca bu olayda BK.’nun 325. maddesinin uygulanma olanağı yani hakkaniyet indirimi yapılması mümkün değildir. O halde mahkemece, değinilen bu yönler gözetilerek gerekirse alanında uzman bilirkişiden taraf ve yargı denetimine açık rapor alınarak, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 29.2.2012, 2011/13751 -2012/4806)
Davacı avukat, haksız azil nedeniyle, ödenmeyen vekalet ücreti alacağının tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı, haklı azil nedeniyle avukatın ücret talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu ile azlin haklı olmadığı belirlenmiş, yine bilirkişice avukatlık asgari ücret sözleşmesi gereğince belirlenen vekalet ücretinden BK 326. madde gereğince indirim yapılarak yukarıdaki hüküm kurulmuştur. Davacı avukat ile davalı arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmamakta, davacının hukuki yardım konusunda kusuru tespit edilemediği, bir başka ifadeyle, davalı tarafın azlinin haklı olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından, avukatın hak ettiği vekalet ücreti, 5043 sayılı yasa ile değişik Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde belirtilen “müddeabihin” değerinin %10’u ile %20’si arasında tespit ve takdir edilerek, belirlenen miktar üzerinden hüküm kurulmalıdır.
Ayrıca azil haksız olduğuna göre mahkemece gerekçesinde belirttiği şekilde indirim yapılarak avukatlık ücretinin belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 24.10.2011,2011/8552-2011/15222)
BK.’nun 325. maddesine göre, iş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın, sözleşmedeki ücreti isteyebilir. Şu kadar ki tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat ettiği şeyi mahsup ettirmeye mecburdur. Bu hüküm aylık sabit ücretli hizmet sözleşmeleri ile ilgili olaylarda uygulanabilir. Taraflar arasındaki sözleşme bu nitelikte bir sözleşme değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, BK.325. maddesinde öngörülen hakkaniyet indirimi uygulanamaz. O halde,
24.4.2007 tarihli bilirkişi kurulu raporunda bildirilen miktar esas alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken mahkemece, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 13.4.2011, 2010/15856 – 2011/5660)
Karşı dava yönünden; Davalı-karşı davacı avukatın, davacı tarafından 8.8.2006 tarihinde vekaletten azledildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, azlin haksız olduğu, davalı-karşı davacının takip edilen işler nedeniyle hesaplanan vekalet ücreti alacağının 7.056,87 TL olduğu belirlenmiştir. Mahkemece, davalı-karşı davacının 6.918 TL vekalet ücreti talebi ile bağlı kalınarak, bu miktardan %50 indirim yapılmasının B.K.’nun 44. maddesine uygun olacağı belirtilerek karşı dava yönünden davalı-karşı davacı yararına 3.459 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Avukatlık Kanunu’nun 174/2 maddesi “Haksız azil halinde Avukat ücretinin tamamına hak kazanır. Şu kadar ki avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücret ödenmesi gerekmez” hükmünü amirdir. Mahkemenin kabulüne ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, azlin haksız olduğu kabul edilmiş olmakla, davalı avukatın tam ücret hakkına sahip olduğu gözardı edilerek, yanlış değerlendirme ile belirlenen vekalet ücretinden %50 oranında indirim yapılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 15.6.2010, 2010/963 – 2010/8672)
Mahkemece verilen 2005/276-2008/189 sayılı ve 1.7.2008 tarihli kararın temyizi üzerine dairemizin 2008/12208 sayılı ve 26.1.2009 tarihli kararı ile davacının temyiz itirazlarının reddine, davalı iflas idarenin temyiz itirazının kabulü ile davacı avukatın azlinin haklı olduğu, azlin haklı olması halinde vekilin vekalet ücreti talep edemeyeceği davanın reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Karar düzeltme aşamasında yapılan incelemede ve Mahkemenin 31.7.2009 tarihli yazı içeriğine göre davalı iflas idaresinin 12.9.2008 tarihli dilekçesinin temyize cevap olarak düzenlendiği, temyiz harcı yatırmadığı, temyiz defterine kaydının yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalı Ahmet iflas idarenin temyiz talebi olmadığı halde kararın bu davalı lehine bozulması maddi hataya dayalı olup, davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulü gerekir.
Mahkemece, azlin haksız olduğu kabul edilerek davacının 3.508.103.435 YTL alacaklı olduğu, bu ücretten BK 44/2. maddesi gereği indirim yapılarak 87.175,42 YTL’nin 2.11.2004 tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir. Ne var ki davacı avukatın talebi, sarfettiği emek ve manevi hak ve nezaket kuralları gözetildiğinde davacı alacağından yapılan indirim fazla olmuştur. Mahkemece daha makul bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu nedenle davacı lehine bozulması gerektiği bu defa yapılan incelemeden anlaşıldığından davacının karar düzeltme talebinin kabulüne; hükmün, davacı lehine bozulmasına karar vermek gerekmektedir. (Y. 13. HD. 16.11.2009, 2009/10260 – 2009/13305)
Davacı avukat, ödenmeyen vekalet ücreti nedeniyle başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, haklı azil nedeniyle avukatın ücret talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu ile azlin haklı olmadığı belirlenmiş ise de, %30 hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı avukat ile davalı arasında 3 adet vekalet ücreti sözleşmesi düzenlendiği ve ödenecek ücretin belirli olduğu, davacının hukuki yardımı konusunda kusuru tespit edilemediği, bir başka ifadeyle, davalı tarafın azlinin haklı olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca geçerli sözleşmeler gereğince Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesi gereğince ücretin belirlenmesi gerekir. Mahkemenin gerekçesinde belirttiği şekilde indirim yapılarak avukatlık ücretinin belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 6.5.2009, 2008/13109 – 2009/6202