Avukatlık ücreti alacağı – Belirsiz alacak davası – Yargıtay kararları
Davacı, avukat olduğunu, davalıların çocuklarının geçirdiği trafik kazası nedeniyle açılacak tazminat davaları için davalılardan vekaletname alarak davalar açtığım, ceza dosyasında davaya katıldığını, aralarında ücret sözleşmesi düzenlendiklerini ve tazminat davaları ön inceleme aşamasında iken sebep gösterilmeden haksız olarak azledildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000.00 TL’sının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, avukatlık ücret alacağı tam ve kesin olarak tespit edilebilir olduğundan davacının tespit, belirsiz alacak davası ve kısmi dava açma şartlarının bulunmadığı ve kısmi dava açmakta hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu açılan davalara ilişkin avukatlık ücretinin tahsili istemine yöneliktir. Davacı, dava dilekçesinde şimdilik 10.000.00.TL talep ettiğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu ve hak ettiği vekalet ücretinin belirlenmesini istediğini beyan etmiştir. Mahkemece, avukatlık ücret alacağı tam ve kesin olarak tespit edilebilir olduğundan, davacının tespit, belirsiz alacak davası ve kısmi dava açma şartlarının bulunmadığı ve kısmi dava açmakta hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. HMK’nın 107/1. maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” düzenlemesi ve HMK’nın 109/2. maddesinde “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” hükmü mevcuttur. Ayrıca taraflar arasında yazılı avukatlık ücret sözleşmesi imzalanmış olup sözleşmede ücret olarak “mahkeme vekalet ücreti, icra vekalet ücreti ve müvekkile sağlanan menfaatin (anapara artı faizin) %20’si (yüzde yirmi) avukata avukatlık ücreti olarak ödenecektir” maddesi mevcuttur. Bu yasal düzenlemeler ve sözleşmenin ücret maddesi ışığında somut olaya bakıldığında; Avukatlık ücret sözleşmesine göre davacının alacağının miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığı gibi talep edilecek miktar taraflarca tartışmasız ve açıkça belirlenmemiştir. Dava konusu vekalet ücretinin tespiti bu haliyle mümkün olmayıp yargılamayı gerektirmektedir. Bu alacak için davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının mevcut olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca; mahkemece, davacının talep ettiği vekalet ücretinin yargılama safahatinde belirlenecek nitelikte olması nedeniyle söz konusu dava açmakta hukuki yararının olduğu kabul edilerek işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeyle davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. (Y. 13. HD. 25.3.2014, 2014/821 – 2014/8848)
Dava, sözleşmeye göre takip edilen çok sayıdaki adli ve idari dava ve icra takipleri nedeniyle karşı yan vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı, dava dilekçesinde değer olarak 10.000.00.TL göstermiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle gerçek değerin tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davacıya kesin süre içerisinde davasının belirsiz alacak davası olduğu yönünde davacı açıklayıcı beyanda bulunmasına rağmen HMK 119/2 maddesi gereğince dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacının, dilekçesinde belirtiği bazı dosyalardan dolayı talep ettiği vekalet ücretinin yargılama safahatinde belirlenecek olması gözönünde bulundurularak açılan davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilerek işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. (Y. 13. HD. 27.11.2013, 2013/12938-2013/29373)
Davacı, davalının vekili olarak Kdz. Ereğli İş Mahkemesinde dava açtığını ve davanın kabulüne karar verildiğini fakat davalının vekalet ücretini ödemediği gibi kendisini haksız olarak azlettiğini belirterek, fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 500,00 TL vekalet ücreti alacağının davalıdan faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, HMK 109/2. Maddesi gereğince kısmi dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, vekalet ücreti alacağının tahsili istemi ile fazlaya dair haklarını saklı tutarak eldeki davayı açmış olup, dava tarihi itibariyle bu tür kısmi davalar açılabileceği gibi, 1/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nın 109/2 maddesinde de “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” demektedir. Somut olayda dava konusu vekalet ücreti tartışmasız ve belirli olmamakla, tespiti yargılamayı gerektirmektedir. Bu nedenlerle işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozma nedenidir. (Y. 13. HD. 7.11.2012,2012/17427 – 2012/25111)