Hakaret Suçunun Cezası Ne Kadar?
MADDE 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
- Fiilin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle islenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
- Hakaret suçunun;
- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
- Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiş
tirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun
davranmasından dolayı, - Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
işlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
- Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
- Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
Hakaret Suçu Açıklama
Madde, 765 sayılı Kanunumuzun 480. maddesinde düzenlenen hakaret ile 482. maddesinde düzenlenen sövme eylemleri arasındaki ayrımı kaldırmış ve 1. fıkrasında her iki suç fiilini “hakaret suçu” adı altında birleştirmiştir. 480. ve 482. maddenin 1. fıkralarında tanımlanan gıyapta işlenen eylemler yeni maddede yine 1. fıkrada tarif edilmiştir. Onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme ya da yakıştırmalarda bulunma veya sövme suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişinin aynı ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür.
Hakaret eylemleri kişinin şeref ve saygınlığına yönelen, onun halk arasında bilinen ya da kendisine karşı beslediği şeref ve öz saygının rencide olması, zedelenmesi tehlikesi oluşturan suçlardır. Dolayısıyla kişinin hakaret eylemi sonucunda şeref ve onurunun sarsılması, zayıflatılması veya başkaları katında yok olması gerekmez. Bir zarar suçu değildir. Böyle bir zarar tehlikesinin doğmuş olması hakaret suçunun oluşması için yeterlidir.
Somut Bir Fiil veya Olgu İsnat Edilmesi Suretiyle Hakaret
Hakaret suçu, bir kimseye:
- Onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu İsnat edilmesi veya
- Sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırılması ile oluşur.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, kişiye somut bir fiil veya olgu isnat edilmelidir. Örneğin, kamu görevlisinin bir kişiden bir iş karşılığında belli bir miktar rüşvet aldığı yönünde isnatta bulunulması durumunda hakaret söz konusudur. Kişiye isnat olunan somut fiilin gerçek olup olmamasının, hakaret suçunun oluşması bakımından bir önemi yoktur. Ancak, iddia olunan hususun gerçek olduğunun ispat edildiği durumlarda, fail cezalandırılmayacaktır.
İsnat olunan eylem bir suç olabileceği gibi, olmayabilir de. Kişiye bir yerden hırsızlık yaptığı, belli bir kimseye cinsel tacizde bulunduğu isnadı yapılabilir. Bunun yanında bir suç yüklenmeden sadece başkası ile yasak bir ilişkide bulunduğundan da söz edilebilir. Her iki halde de somut bir olay yüklenmiş olduğu kabul edilebilir.
Kişinin hak aramaya ilişkin başvuruları nedeniyle bir kimseye yüklediği somut olgu ve olaylar hakaret oluşturmaz. Yeter ki, yüklenen olay veya olgu, iddia olunan hakkın kapsamı dışında bulunmuş olmasın.
Sövmek suretiyle hakaret
Kişiye belli bir olay veya olgu yüklemeden, onur, şeref ve saygınlığına saldırılması sövmek suretiyle hakarettir. Bu açıkça kişinin yüzüne karşı doğrudan gerçekleştirilebileceği gibi, soru şeklinde, işaret ederek kapalı olarak ve dolayısıyla da gerçekleştirilebilir.
Kişiye doğrudan sen hırsızsın demek sövme, bir kimsenin evinden belli bir zamanda hırsızlık yaptığını söylemek hakarettir.
Kişiye herhangi bir olayla irtibatlaııdırmadan, soyut olarak yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de, hakaret suçu oluşur. Kötü bir niteliği veya huyu ifade eden sözler, somut bir fiil veya olguyla irtibatlandırılmadıklan hâlde, yine de hakaret suçunu oluştururlar. Örneğin, bir kimseye “serseri”, “alçak”, “hayvan” denmesi hâlinde, somut fiil isnadı söz konusu değildir. Aynı şekilde kişiye soyut olarak “hırsız”, “rüşvetçi”, “sahtekâr”, “fahişe” gibi yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de hakaret suçu oluşmaktadır.
Huzurda Hakaret
Hakaret suçu, kişi muhatap alınarak işlenebilir. Bu dununda huzurda hakaret söz konusudur.
Huzurda hakaret, eylemin doğrudan doğruya muhataba karşı gerçekleştirilmesi ya da eylemin, kişinin duyabileceği veya görebileceği ya da haberdar olabileceği bir yerde kendisinin duyacağı veya göreceği ya da öğreneceği bilinerek işlenmesidir. Bedensel bir engeli nedeniyle hakaret içeren eylemi göremeyen ya da duyamayan kimseye karşı da hakaretin yoklukta işlendiği kabul edilemez. Hakaret huzurda işlenmiştir. Ancak Yargıtayın aksi yönde kararları da bulunmaktadır.
Failin başkaları ile konuştuğu sırada kendisinden söz edilen kişinin hakareti duyması eylemin yüze karşı ve huzurda işlendiğini göstermez. Suçun yoklukta işlendiğini kabul etmek gerekir.
Huzura eşit sayılan haller
Maddenin 2. fıkrasında hakaretin huzura eşit sayıldığı haller belirtilmiştir. Bunlar eylemin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesidir. Bu durumda fail hakkında, 1. fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
TCK’da hakaret suçunun basın yoluyla işlenmesi nitelikli hakaret ya da cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren bir neden olarak öngörülmemiştir. Ancak basın veya yayın yoluyla hakaret durumunda ceza ancak, suçun alenen işlenmesi nedeniyle arttırılabilir.
Elektronik posta ile kişinin e.mail adresine gönderilen iletilerle işlenen hakaret de yüze karşı ve huzurda sayılır.
Gıyapta (yoklukta) Hakaret
Hakaret suçu, kişinin gıyabında da işlenebilir. Kişiye hazır bulunmadığı bir ortamda veya doğrudan muttali olamayacağı bir surette hakaret edilmesi durumunda, gıyapta hakaret söz konusudur.
Ancak, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, fiilin mağdurun gıyabında ve fakat en az üç kişiyle ihtilaf ederek işlenmesi gerekir.
Suçun oluşması için en az üç kişinin hakareti öğrenme olasılığının bulunması değil, en az üç kişinin hakaret eylemini failin bildirmesi ile öğrenmiş olmaları gerekir. Failin bir kişinin öğreneceği biçimde muhatap hakkında hakaret içeren eylemi işlemesi ve bu kişinin diğer iki kişiye hakareti bildirmesi durumunda suçun ihtilat öğesi oluşmaz.
İhtilat öğesi yazı ile işlenen bir hakaret eylemi için de söz konusu olabilir. Failin en az üç kişiye gönderdiği telgraf, mektup, e.mail yolu ile hakaret eylemini işlemesi durumunda da ihtilat öğesi oluşur.
Failin muhatap hakkında hakaret oluşturan bir iddia veya olguyu sır olduğunu bildirmek suretiyle en az üç kişiye açıklamış olması halinde de suç oluşur.
Kişinin ayrı ayrı yerlerde bulunan en az üç kişiden oluşan toplu haldeki kişilere bildirerek yoklukta hakaret suçunu işlemesi halinde tek suçun varlığından söz edilir. Madde metninde yoklukta hakaretin cezalandırılabilmesi için en az üç kişi ile ihtilat ederek (karışarak) suçun işlenmiş olmasının gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla toplu ya da birbirinden farklı yerlerde bulunan üç kişiden fazla kişiye hakaret içeren sözlerin bir kimsenin yokluğunda söylenmesi tek suç oluşturur ve bu durumda zincirleme suça ilişkin 43. madde hükümleri uygulanmaz. Çünkü birden fazla ve en az üç kişiye bildirme suçun öğesi durumundadır.
Hakaret Suçu’nun Nitelikli Halleri
Hakaret suçunun;
- Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
- Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
- Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi, suçun nitelikli halleri olarak öngörülmüştür. Suçun bu biçimde işlenmesi durumunda cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Madde metninde nitelikli hakaret durumunda verilmesi öngörülen en az bir yıl cezanın adli para cezası mı yoksa hapis cezası mı olduğu konusu tartışmalıdır. Maddede sözü edilen “bir yıl’ın hapis cezası olduğu, çünkü adli para cezalarında yıl olarak ceza öngören bir hüküm bulunmadığı ileri sürülmektedir. Kanaatimizce, hükümdeki “bir yıl” ibaresi ile adli para cezası ve hapis cezası kastedilmiştir. Çünkü maddenin 1. fıkrasında hakaret suçuna ilişkin ceza adli para ya da hapis cezası seçimlik olarak öngörülmüştür. Nitelikli hallerde en az bir yıl hapis hapis cezasına hükmolunması gerektiğinin kast olunması durumunda, bu bir zorunluluk olarak kabul edildiğine göre, alt sınırında 1 yıl olarak verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi olanaklıdır ve bu Kanunun 50/1. maddesi gereği engellenemez. Dolayısıyla hakimin sonuç hapis cezasını paraya çevirebilmesi olanaklı ise önce hapis cezası verip sonra bu cezayı paraya çevirmek yerine, 1. fıkra uyannca doğrudan adli para cezasına hükmetme yetkisine sahip bulunduğunu kabul etmenin daha doğru olduğunu düşünmekteyiz. Nitelikli hallere ilişkin hapis cezasının paraya çevrilemeyeceğini kabul etmek ise, TCK sistematiğine ve Kanunun 50/1. maddesindeki seçenek tedbirlerin uygulanabileceğine ilişkin hükme aykırıdır. Hakim, 1. fıkra uyarınca seçimlik olacak öngörülen cezalardan, fail için uygun gördüğünü seçmeli ve bu cezayı 125/3. madde uyarınca alt sınır olan 1 yıla çıkarmalıdır.
Hakaret Suçu’nun Alenen İşlenmesi
Aleniyet, herkese açık olmayı ifade eder. Herkesin rahatlıkla ve izin almadan girebileceği bir yerde, bir ya da iki kişiye yapılan açıklama dahi alenidir. Alenilik, bir çok kişiye bildirimde bulunmak değil, kim olursa olsun herkesin bildirimden haberdar olabilme olasılığını ifade eden bir kavramdır.
Yalnızca belli meslek mensuplarının, belli sıfata sahip olan kimselerin girebileceği ya da izin almak koşulu ile girilebilen yerlerin herkese açık ve dolayısıyla aleni olduğu söylenemez.
E-mail yolu ile internet aracılığıyla kişi ya da kişilere gönderilen iletiler, birden fazla kimselere gönderilmiş bulunsalar dahi alenen açıklama olarak değerlendirilemezler.
Suçun Basın ve Yayın Yoluyla İşlenmesi
Hakareti “basın ve yayın yoluyla işleme”, yukarıda da belirttiğimiz gibi, TCK’nın 6. maddesinde öngörülen tanıma göre; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar yoluyla suçun işlenmesi anlamına gelir.
TCK’nın 125. maddesi hükmünde, suçun basın yoluyla işlenmesi, suçun nitelikli hali veya cezanın artırım nedeni olarak öngörülmemiştir. Ancak hakaret suçunun basın ya da yayın yoluyla işlenmesi halinde cezanın 125. maddenin 4. fıkrası uyarınca, suçun alenen işlendiğinden söz edilerek arttırılması gerekir düşüncesindeyiz. Çünkü her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar ile herkes, hakaret içeren bildirimden haberdar olabilme olanağına sahip bulunmaktadır.
Hakaretin yayınlanacağını bilme doğrudan faillikten sorumlu tutulmak için de yeterli değildir. Eylem doğrudan beraber işleme olarak da kabul edilemez. Doğrudan (müşterek) faillik, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesidir. Bu tür faillikte birlikte suç işleme kararının yanında fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulmuş olmalıdır. Oysaki, hakaret içeren demeci ya/an veya eser haline getiren kişi ile demeci sırasında hakaret eden kişi ayrı kişilerdir. Her ikisinin de hakaret eylemi üzerinde karara varmış olmaları söz konusu değildir. Dolayısıyla yazıyı yazanın basın yoluyla işlemeden ve diğer kişinin koşullan var ise gıyapta hakaretten sorumlu tutulması gerekir.
Maddenin son fıkrası uyarınca kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenire sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır Yine bunun gibi kurul halinde olmasalar bile tek eylemle birden fazla mağdun hakaret edilmesi durumunda TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır.
Hakaret Suçu Uzlaşma – Kovuşturma – Görevli Mahkeme
Suçun kovuşturulması şikayet koşuluna bağlıdır. TCK’nın 73. maddesinin l ve 2. fıkraları uyarınca soruşturalması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan su: hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma vf kovuşturma yapılamaz. Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar,
TCK’nın 73. maddesinin 1. ve 2. fıkraları uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayeru bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Zamanaşımı süresiz., geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğur. bildiği veya öğrendiği günden başlar.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu 5271 sayılı CMK’nm 5560 sayılı Kanunla değişik 253./1 maddesine göre uzlaştırma hükümlerine tabidir.
Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 10. maddesi uyarınca yargılamayı yapmakla görevli mahkeme sulh ceza mahkemesidir.