İtirazın Kaldırılması Davasında Yetkili İcra Mahkemesi
İtirazın kaldırılması ve tahliye talebi konusunda, yetkili icra mahkemesi, takip talebinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer icra mahkemesidir. İİK.4.maddesi hükmü uyarınca, buradaki yetki, kesin yetkidir.
Taraflar, ileride ihtilaf vukuunda, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna değil de, genel mahkemelerde açılacak olan itirazın iptali davası yoluna başvurabileceği şeklinde;hem görevli merciye ilişkin bir hususu, hem de kanunun tanıdığı seçimlik hakkı, bertaraf eder mahiyette bir icra sözleşmesi yapamazlar.
Bu sebeple, icra mahkemesi ilk önce yetkili olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorundadır.Bu araştırma sonunda, icra mahkemesi kendisinin yetkisiz olduğu sonucuna varırsa, yetkisizlik kararı ile birlikte dosyanın talep halinde yetkili icra mahkemesine gönderilmesine şeklinde bir karar vermesi gerekir. îcra mahkemesi, itirazın kaldırılması taleplerini ve kanunda kendisine verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulmuş, özel bir yargı organıdır.
Ancak HUMK’nun 193.maddesini, kıyas yoluyla takip hukukunda da uygulayarak, alacaklının yetkisizlik kararma karşı, temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay’ın onama kararının tebliğ edildiği tarihten başlayarak, on gün içinde, yetkili icra mahkemesine başvurması gerekir. Alacaklı bu süre içinde yetkili veya yetkisiz icra mahkemesine başvurmazsa, itirazın kaldırılması talebinde bulunmamış sayılır.Ancak md. 67/4’deki 6 aylık süre içinde, yeniden başvurma harcı ödeyerek, yetkili icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep edebilir.
İtirazın Kaldırılması Davasında Dava Süresi Taraf Teşkili ve Dava Harçları Dava Usulü
Alacaklı sadece itirazın kaldırılmasını talep etmiş ise, bunun için, bir başvuru süresi öngörülmemiştir.
Alacaklı itirazın kaldırılması istemiyle birlikte, tahliyede istemiş ise, bu taktirde, adi kiralar için otuz gün, hasılat kirası için, altmış günün geçmiş olması gerekir. Aksi halde, borçlunun temerrüdünden söz edilemeyeceğinden tahliyeye karar verilemez.ve tahliye istemi incelenmeden reddedilmesi gerekir.
İtirazın kaldırılması davası devam etmekte iken, tahliye davası her zaman açılabilir. Şayet itirazın kaldırılması kararı kesinleşmiş ise, bu taktirde tahliye davası itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesinden itibaren, İİK’nın 269/a uyarınca, altı ay içinde açılmalıdır.
İcra hakimince, dilekçenin havalesi üzerine, alacaklıdan başvurma harcı alınır.ve harcın ödendiği tarihte icra mahkemesine başvurulmuş kabul edilir.
Ayrıca icra mahkemesi kararları, kural olarak maktu karar ve ilam harcına tabi oldukları için, karar harcıda maktu olarak alınmak gerekir.
Mahkemece, davalıya yöntemine uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanması gereklidir.
Kira sözleşmesi ilişkisinde birden fazla kiralayan bulunması halinde, tahliye istemine yönelik icra takibinin kiralayanların tümü tarafından başlatılması ve davanın da birlikte açılması zorunludur.
Tebligat Kanunu’nun 20-21 ve Tüzüğün 28.maddesi gereğince, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri, gösterilen adreste bulunmaz iseler, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesini muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazıp imzalaması gerekir.
Kiracının iflas etmiş olması, İİK’nun 194.maddesi gereğince, hakkında açılan tahliye davasının durdurulmasını gerektirmeyecektir.Hukuk davalarının tatilini düzenleyen İİK’nun 194. maddesi, (acele haller müstesna olmak üzere, müflisin davalı ve davacı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplantısından 10 gün sonra, devam olunabilir) hükmünü taşımaktadır. Madde hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, acele haller, ayrık tutulmuştur. Gerek uygulama, gerekse Öğretide, tahliye davalarının acele davalardan olduğu tartışmasızdır. Ayrıca adli ara vermeyi düzenleyen HUMK’nun 176.maddesinde, adli tatilde görülen davalar arasında, tahliye davaları sayılmıştır.Tahliye davaları, basit yargılamaya tabi olup, yasa koyucu tarafından, bir an çözümü amaçlanan davalardandır. Öte yandan, adi kira sözleşmesinde, kiracının iflas halini düzenleyen BK’nun290.maddesi kiracının iflası halinde, kiralama iflasın açılmasıyla beraber nihayet bulur. Hükmünü içermektedir. Böylece hasılat kirasında kiracının teminat gösterme şartı dahi aranmaksızın sözleşmenin son bulacağı öngörülmüştür. Kiracının iflasını düzenleyen, BK’nun 261 ve 290. maddelerinin 6570 sayılı yasanın 1.maddesi hükmü uyarınca, sözü edilen yasa hükmü kapsamında kalan yerler için de, uygulanması gerekir.