Müdafi Kimdir? Müdafi Çeşitleri Nelerdir?
Toplumsal savunma makamı
Ceza muhakemesinde kuvvetler ayrılığı ilkesi geçerlidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, muhakeme hukuku görevlerinin aynı süjeler tarafından, fakat birbirleri ile etkileşim içerisinde, uyumlu bir biçimde yürütülmesini ifade eder.
Araştırma görevi, itham görevi, savunma görevi ve yargılama görevi olmak üzere dört erk söz konusudur.
Savunma görevi şüpheli veya sanık tarafından bizzat yerine getirilebileceği gibi, işlenen her suçtan toplum da bir nebze sorumlu olduğu için toplumu ve sanığı savunan müdafilik makamı oluşturulmuştur. Müdafi, barodan, C. savcısından, hakimden ve hatta sanıktan bağımsız bir şekilde adil yargılanma hakkının kullanılmasında meslek kuralları gereğince yapılması doğru olan savunma türünü seçer ve uygular.
Müdafi türleri
Ceza muhakemesi hukukunda müdafi görevlendirilmesi dört şekilde olabilir: seçimlik müdafi, baro tarafından görevlendirilmiş ihtiyari müdafi, zorunlu müdafi ve adli yardım hükümlerine göre görevlendirme.
Adli yardım hükümlerine göre görevlendirme, şüphelinin adli makamlar önüne çıkmadan baroya başvurarak kendisi için Avukatlık Kanunu‟nun 76-179‟ncu maddelerine göre müdafi istemesi halinde gerçekleşir.
Barolarda telefonla otomatik müdafi görevlendirme
Müdafi görevlendirmenin esasları, baroların kendi iç düzenlemeleri ile belirlenir. Müdafi olarak görev alacak avukat belirlenirken; nöbet usulü veya elektronik ortamda kollukla ve adli makamlarca yapılan bir iletişim düzeni, cep telefonu, bilgisayar iletişimi vs. yöntemler uygulanmaktadır. Bu gün bir çok baroda “Otomatik CMK Müdafii, Vekil Atama Sistemi” (OCAS) kullanılmaktadır.
Bizce, bilişim sistemi üzerinden sıraya koyma usulü ile müdafi görevlendirilmesini kabul etmek, işlemlerin doğrudan yapılması ilkesine aykırı bir yapılanmadır. Bir avukatın herhangi bir iş ile görevlendirilmesinden önce üstleneceği görevin temel ayrıntılarını öğrenmiş olması gerekir.
Bunun ötesinde, insan iradesinin yerini otomatik bir bilişim sisteminin almış olması da ceza muhakemesi hukuku işlemlerinin irade unsurunu sakatlar niteliktedir.
Zorunlu müdafilik
Savunmanın önemi nedeniyle özellikle silahların eşitliği ve adil yargılanmanın gereği olarak, Şüpheli veya sanığın yargılama makamları önünde kendisini, gerektiği gibi savunması, hem Anayasa, hem de AİHS gereğidir.
Şüpheli, müdafi seçiminde kural olarak özgürdür. Ceza Muhakemesi Kanunu‟nun 149‟ncu maddesinin birinci fıkrasına göre, “Şüpheli soruşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir. Kanuni temsilcisi varsa, o da şüpheliye müdafi seçebilir.”
Evvelce, kanunda müdafiin gelmesi için makul bir süre bekleneceği hükmü vardı. Bu hüküm kaldırıldığı için, artık Şüphelinin kendi seçtiği müdafi gelmedikçe, ifade alınamaz. Bu hallerde, “şüpheli susma hakkını kullanmış” sayılır.
Bu müdafi ifadenin alınacağı veya sorgunun yapılacağı yer barosu levhasına kayıtlı bir avukattır ve görevlendirme mutlaka o baro tarafından yapılmalıdır. Başkaca bir makam buna yetkili değildir.
Bazı hallerde zorunlu müdafilik kurumu devreye girer (CMK 150/2, 3). Ancak, zorunlu müdafilik sadece CMK 150‟nci maddede sayılan hallerle sınırlı değildir.
Müdafi görevlendirmenin zorunlu olduğu haller
Şüpheli veya sanık, cezası ne olursa olsun, herhangi bir suçta müdafi seçecek durumda olmadığını beyan ederek müdafi görevlendirilmesini isteyebilir (CMK 150/1).
Şüpheli veya sanık çocuk, akıl hastası, sağır ve dilsiz, kendisini savunamayacak ölçüde malul ise istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir (CMK150/2).
Şüpheli alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçla suçlanıyorsa istemi halinde bir müdafi görevlendirilir (CMK 150/3).
Tutuklama istenildiğinde, yapılacak tutuklama duruşmasında zorunlu müdafilik vardır (CMK 101/3).
Şüpheli veya sanık gözlem altına alınacaksa müdafiin hazır bulunması zorunludur (CMK 74/2).
Davranışları nedeniyle hazır bulunduğu takdirde duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşılan sanık, duruşma salonundan çıkartılır. Sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafiin görevlendirilmesini ister (CMK 204/1).
Şüpheli veya sanığın müdafii hakkında yasaklama kararı verilirse ilgiliye yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhal baro başkanlığına bildirim yapılır (CMK 151/5).
Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Duruşma yapılan hallerde kaçak sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir avukat görevlendirilmesini ister (CMK 247/3, 4).
Zorunlu müdafiin görevinin sona ermesi
Müdafilik görevi, müdafinin hem bireysel hem de toplumsal savunma makamını işgal ettiği ceza muhakemesinin sona ermesi ile biter. Yargıtay‟a göre şüpheli veya sanık ile müdafi arasındaki ilişkinin bitmesinde avukatlık hukuku açısından uygulanması gereken genel kıstas, hükmün kesinleşmesidir (CGK 6.3.2007, E. 2007/6-13, 2007/54 K.).
Ceza muhakemesi açısından bu konuda belirleyici olan asıl unsur, şüpheli veya sanıklık durumunun sona ermesidir: CMK‟da soruşturma evresinde şüpheli hakkında iddia makamınca verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararı, şikayete bağlı suçlarda suçtan zarar göreninin (şüphelinin de kabul etmesi halinde) şikayetten vazgeçmesi (TCK 73/4,6); şüphelinin ölümü (TCK 64/1); soruşturmaya konu suça ilişkin genel af ilanı (TCK 65/1); dava zamanaşımı süresinin dolması (TCK 66); uzlaşmanın gerçekleşmesi (CMK 253); ön ödeme yapılması (TCK 75/1), şüpheli ve sanık olma durumunu sona erdiren hallerdir.
Baro tarafından görevlendirilen müdafiin görevi, şüpheli veya sanığın kendisine bir müdafi seçmesi ile de sona erer. Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 7‟nci maddesi, baroca görevlendirilen zorunlu müdafiler için, müdafinin görevinin soruşturma evresinde, yetkisizlik veya görevsizlik kararı ile sona ereceğini düzenlemiştir.