Soruşturma Nasıl Başlar?
Makul sebep
Makul sebep, CMK‟da yer verilen “makul şüphe” kavramından farklıdır ve eğitim görmüş bir kolluk mensubunun, ilgili maddede gösterilen hususların gerçekleştiği yönünde kanaate sahip olması anlamına gelir. Makul sebep kavramının esas alındığı yerler; PVSK 4A (durdurma ve kimlik sorma) ile PVSK 9 (önleme araması) maddeleridir.
Makul şüphe
Makul şüphe kavramı üzerinde, geçmiş yıllarda tartışmalar yaşanmıştı. Ancak son yapılan değişikliklerden sonra, bu kavramın mevzuatta bulunduğu tek yer, CMK 116‟da düzenlenen adli aramadır.
Makul şüphe objektif bir kriterdir. Somut olayları izleyen tarafsız bir üçüncü kişinin aranan şey veya aranılan kişinin aramanın yapılacağı yerde bulunduğunu umduğu hallerde makul şüphenin bulunduğu kabul edilir. Bir hakimin arama kararı verebilmesi için, aramanın yapılacağı yerde şüphelinin yakalanabileceği ya da bir suç delilinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe bulunması gerekir. Bu durumda, hakim kararı veya yetkili merciin yazılı emri ile şüphelinin veya sanığın ya da diğer bir kişinin üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
Başlangıç şüphesi ve soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK).
Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar (CMK 160/1).
Suç işlendiği izlenimi veren hal, doktrinde “başlangıç şüphesi” olarak da adlandırılır.
Başlangıç şüphesinden söz edebilmek için bir takım somut olguların, bir suç işlendiğini ortaya koyması ve bu değerlendirmenin objektif bir izleyici tarafından yapılması gerekir. Asılsız suç ihbarları bireyleri hukuka aykırı bir şekilde “şüpheli” durumuna getirebilir. Kanun koyucu bu konuyu 15 Ağustos 2017 tarihli KHK 694 ile düzenleyerek hukukumuza yeni bir kurum kazandırmıştır.
694 sayılı KHK‟nin 145 inci maddesiyle, 5271 sayılı Kanunun 158. maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(6) İhbar ve şikayet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikayetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikayet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikayetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir.
İtirazın kabulü halinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından görülebilir.”
Görüldüğü gibi, soruşturma evresinin sonunda verilebilen kovuşturmaya yer olmadığı karar (KYOK) benzeri bir karar tipi soruşturma evresinin öncesinde verilebilmektedir.
Diğer taraftan 694 sayılı KHK‟nin 152 inci maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Yürürlüğü Hakkındaki Kanunun 16. maddesine 2. fıkra eklenmiştir. Bu ek fıkra şöyledir.
“(2) Kolluk birimine yapılan ihbar ve şikayetler üzerine verilen soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararlar da gerekli işlem ve düzeltmelerin yapılması için ilgili kolluk birimine gecikmeksizin gönderilir.”
Yeterli şüphe
Yeterli şüphe, başlangıç şüphesinden daha yoğun bir kavramı ifade etmektedir. Yani şüphenin kuvvet derecelerini birer basamak olarak düşündüğümüzde Cumhuriyet savcısının soruşturma evresi sonunda elde ettiği tüm delilleri değerlendirmesi üzerine %51 mahkumiyet olasılığına eriştiği durumlarda yeterli şüphenin bulunduğundan söz edilebilir.
Bu durumda Cumhuriyet savcısı, CMK 170‟de belirtilen hususlara uygun şekilde, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben bir iddianame düzenleyerek işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiğini; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbirini açıkça belirtir.
İddianamenin kabulü ile (CMK 175) kovuşturma evresi başlar.
Vicdani kanaat
Mahkumiyet kararı verilebilmesi için sanık hakkındaki tüm şüphenin ortadan kalkması, kendisine isnat edilen suçu işlediğinin hakimin vicdani kanaati ile serbestçe takdirine göre % 100 ispatlanmış olması gerekir (CMK 217/1).
Aksi bir durumda, yani %1 oranında dahi şüpheli bir durumun bulunması halinde, masumiyet karinesi gereğince şüpheden sanık yararlanır ve mahkumiyet kararı verilemez.
Cumhuriyet Başsavcılığı ve Cumhuriyet savcıları
Cumhuriyet savcıları Cumhuriyet Başsavcılığı makamı tarafından görevlendirilerek, araştırma ve soruşturma görevlerini yerine getirirler.
İtham görevi, yani kamu davasını açmak üzere iddianame düzenlemek görevi ise, Cumhuriyet Başsavcılığı makamına aittir.
Araştırma mecburiyeti; milletvekili dokunulmazlığında araştırma.
Bir suç işlendiği izlenimi bulunduğunu öğrenen Cumhuriyet savcısının araştırma yapmak mecburiyeti vardır. Cumhuriyet savcısı, her türlü araştırmalarını, doğrudan doğruya yapabileceği gibi, adli kolluk amir veya memurlarının aracılığıyla da yaptırabilir (CMK 161/1).
Anayasa‟nın 83 üncü maddesi birinci fıkrasında mutlak dokunulmazlık kabul etmiş, ikinci fıkrasında ise, seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamayacağı, sorguya çekilemeyeceği, tutuklanamayacağı ve yargılanamayacağını emretmiştir. Fakat milletvekilinin işlediği iddia edilen suçun araştırılması gerekli iken, buna ilişkin bir düzenleme yoktu. 25 Ağustos 2017 tarihli KHK 694, 146 ıncı maddesiyle, Ceza Muhakemesi Kanununun 161. maddesine aşağıdaki fıkrayı ekleyerek, bu tür araştırmaların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılmasını düzenlemiştir. Eklenen fıkra şöyledir:
“(9) Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine aittir. Soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekili bizzat yapar. Başsavcı veya vekili, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi halinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hakimliğinden talepte bulunur.” Aynı KHK‟nın 149 uncu maddesi ile, milletvekilleri hakkında açılmış davalarda yukarıda aktardığımız ek fıkra uyarınca mahkemece yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.
İlk bakışta bu düzenlemenin milletvekilleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının dokunulmazlığı ortadan kaldırarak soruşturma başlatabileceği izlenimi çıkıyorsa da, aslında milletvekilinin dokunulmazlığı usulüne uygun olarak kaldırılmadıkça, Anayasa gereği olarak tutulma, sorguya çekme, tutuklama ve yargılama işlemleri yapılamayacaktır. Yeni CMK 161/9 madde hükmü sadece delil toplamak için yapılan araştırmanın usulünü düzenlemektedir ve bu da yerindedir. Ancak, kovuşturma yapma yetkisinin Ankara ağır ceza mahkemesine verilmesi işi karıştırmaktadır. Bizce bunu dokunulmazlık kalktıktan sonraki kovuşturma olarak anlamak gerekir. Bununla birlikte, Anayasa‟nın 14/1 maddesi hükmü uyarınca milletvekili dokunulmazlığı korumasının uygulanmadığı hallerde, muhalifler zor duruma düşebilir.