Velayetin Değiştirilmesi Davası Hakkında Önemli Bilgiler
VELAYET NEDİR?
Ergin olmayan çocuğun bakım ve eğitimi konusunda, ana ve babanın, onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alması ve uygulanmasını sağlayan bir haktır. Ana ve baba velayet hakkını kullanırken olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar.
Velayet bir hak olduğu gibi aynı zamanda yükümlülükler de içermektedir. Zira çocuğun velayet hakkı sahibi ana ve baba çocuğun maddi, manevi, psikolojik ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olup çocuğun ihtiyaçlarının karşılamamaları halinde velayet hakkının kaybetmelerine yol açabilecektir. Dolayısıyla velayet ana ve babaya pozitif ve negatif yükümlülükler getiren bir haktır.
VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI
Evlilik birliği içerisinde velayet hakkını ana ve baba birlikte kullanmaktadırlar.(TMK m. 336) Bununla birlikte eşlerden birinin ölümü halinde ise velayet hakkı sağ kalan eşe ait olacaktır. Ana ve babanın evli olmaması halinde velayet hakkı yalnızca anaya aittir.
Ana ve babanın boşanması halinde ise, dava neticesinde hâkim tarafından çocuğun kendisine bırakılan taraf velayet hakkına sahip olacaktır. Velayetin boşanma sonrasında ana ve babadan yalnızca birisinde olmasından ötürü sonradan ortaya çıkan sonuçlar neticesinde velayetin değiştirilmesi gerekebilmektedir. TMK’nda yer alan düzenlemeye göre;
Madde 183-
“Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.”
Velayetin değiştirilmesi davası, boşanmadan sonra velayet hakkına sahip olan ana veya babanın velayet yükümlülüklerini yerine getirmeyip çocuğun menfaatlerini ihlal edici davranışlarda bulunması halinde velayet hakkının ana veya babanın elinden alınmasını sağlamaktadır. Böylelikle velayet hakkı sahibi, bunu hakkını keyfi bir şekilde kullanamayıp çocuğun zararına sebebiyet verecek davranışlarda bulunması halinde velayeti kaybetmekle karşı karşıya kalabilecektir.
Velayetin değiştirilmesi davası kamu düzenini ilgilendirdiğinden dava açılması halinde hâkimin resen delilleri tespit etmesini ve değerlendirmesini sağlamaktadır. Hâkimin dava ile ilgili resen araştırma yapma ve resen delilleri inceleme yetkisinin bulunmasından ötürü velayetin değiştirilmesi davası çekişmesiz yargı işlerindendir. Dolayısıyla davada taraflar ilgili olarak anılmaktadır. Bununla çekişmesiz yargı işlerinin bir özelliğinden ötürü velayetin değiştirilmesi davasında temyiz yargı yoluna gidebilmek mümkün değildir.
VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI ŞARTLARI
TMK m.183’te yer alan düzenlemeye göre velayetin değiştirilmesi davasında gereken şartlar;
-
Esaslı değişiklik: Velayeti taşıyan ana veya babanın durumunda birtakım değişikliklerin olması velayetin değiştirilmesinde en önemli şarttır. Zira mevcut şartların korunması halinde çocuğun velayetinin değiştirilmesini sağlayacak bir neden bulunmayacaktır. Kanun maddesinde esaslı değişiklikler sınırlı olmayacak şekilde sayılmıştır. Buna göre; Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi, ölmesi, cezaevine girmesi esaslı değişikliklere örnek verilebilir.
-
Değişikliğin zorunlu olması: Velayet hakkı sahibinde meydana gelen esaslı değişikliklerin, velayetin değiştirilmesini sağlaması için velayetin değiştirilmesinin zorunlu olması gerekmektedir. Burada anlatılmak istenen örneğin velayet hakkı sahibi ana veya babanın evlenmiş olması esaslı bir değişikliktir ancak bu evliliğin çocuğa karşı olan yükümlülükleri yerine getirmesini engellemeyip çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlıyorsa ortada velayetin değiştirilmesini gerektiren bir zorunluluk bulunmamaktadır. Kanun maddesinde de bu durum açıkça belirtilmiş olup yeni olguların zorunlu kılması halinde velayetin değiştirilmesi söz konusu olabilecektir. Yargıtay kararlarına da yansıyan ve velayetin değiştirilmesini zorunlu kılan esaslı değişikliklere örnek vermek gerekirse; Velayet sahibi kişi veya bu kişinin erkek/kız arkadaşının çocuğu istismar etmesi, Velayet hakkı sahibinin çocuğa fiziksel, maddi, psikolojik şiddet uygulaması.
-
Çocuğun üstün yararı: Velayet sahibi ana veya babanın hayatında yaşanan esaslı değişikliğin velayetin değişikliğini zorunlu kılmasında öncelikle aranan şart çocuğun üstün yararıdır. Zira velayetin değiştirilmesi davasında özne velayet altında olan küçük olduğu için çocuğun üstün yararının ne olduğunun mahkeme tarafından resen araştırılarak bu yönde karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kararın verilmesini sağlayan deliller arasında en güçlüsü velayet altındaki çocuğun uzman kişi eşliğinde alınan beyanıdır. Öyle ki Yargıtay kararlarında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi dikkate alınarak 8 yaşında olup idrak çağındaki çocuğun velayet davalarında beyanının esas alınması gerektiğine vurgu yapılmaktadır.
Yukarıda saymış olduğumuz şartların sağlanması halinde velayet hakkı sahibi ana veya babadan velayet alınarak değiştirilebilir. Ancak velayet konusu hassasiyet taşıdığı gibi hukuk alanında uzmanlık gerektirdiğinden mutlaka bir avukat ile çalışmanızı tavsiye ederiz.
VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Velayetin değiştirilmesi davalarında görevli mahkemeler Aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yargı yerlerde Aile mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk mahkemeleri görevli olacaktır.
Velayetin değiştirilmesi davası çekişmesiz yargı işlerinden olduğundan talepte bulunan veya ilgililerden birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili mahkemedir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2017/2069 E. 2018/1179 K. VE 06.06.2018 TARİHLİ KARARI
“…Bu açıklamalar ışığında; mahkemece, velayet hakkına sahip annenin eve erkek arkadaşlarını davet ederek birlikte kaldıkları, çocuğun anne ve erkek arkadaşı ile birlikte aynı yatakta uyutulduğu, bu sırada annenin erkek arkadaşının çocuğa cinsel istismarda bulunduğu, çocuğun beyanına göre babasında kalmak istediği gerekçeleriyle velayetin değiştirilmesine karar verildiği hâlde, kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun beyanına itibar edilmeyerek çocuk ile anne arasında yatılı şekilde kişisel ilişki tesis edilmiştir. Müşterek çocuk Tuana’nın dava tarihi itibariyle idrak çağında olduğu, uzmanlarla yapılan görüşmelerde “annemde kalmak istemiyorum, ben babamı istiyorum” dediği anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında kişisel ilişki noktasında da idrak çağında olan çocuğun beyanına üstünlük tanınarak, davalı anne ile çocuk arasında yatılı olmayacak şekilde uygun süreli bir kişisel ilişki düzenlemesi gerekmektedir.
O hâlde, aynı hususlara işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır…”
Detaylı bilgi almak ve danışmanlık hizmetleri için iletişim bölümündeki bilgilerden Kayseri avukatlık büromuz Polat Hukuk Bürosu’na ulaşabilirsiniz.