İHTİYATİ TEDBİR TALEPLİ DAVA DİLEKÇESİ
Boşanma Davasında ihtiyati Tedbir Kararı Nasıl Alınır ?
Çekişmeli boşanma davası açmak demek aynı zamanda zorlu bir yolculuğa çıkmak demektir. Bunu tüm boşanan çiftler bilir. Ülkemizde davalar yapılan güncelleştirme ve yeniliklere rağmen hala uzun sürmekte, eşlerin maddi haklarının korunması ve birbirleriyle olan hukuki savaşlarının sonuçlanması epey vakit alabilmektedir. Bu durumu fırsat bilen kötü niyetli taraf mal kaçırmak, ortak mala zarar vermek niyetinde olabilmektedir. Her ne kadar kanun koyucu yaptığı düzenlemelerle mal tasfiyesi anlamında hukuki menfaatlerin zedelenme ihtimalinin önüne geçmiş olsa da, icra hukuku anlamında boşanan eşlerin boşanmada mal tasfiyesi davası sonucu elde ettikleri hakka kavuşmaları maalesef kolayca engellenmeye devam etmektedir. Bu sebeple kanun koyucu eşlere açmış oldukları boşanma ve katılma alacağı davalarında tarafların adına kayıtlı olduğu tespit edilecek menkul ve gayrimenkullerin üzerlerine ihtiyati tedbir kararı şerhi konulması imkanını getirmiştir. İhtiyati tedbir kararına ilişkin dayanak madde Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup şu şekildedir;
389. maddeye göre ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
Ancak önemle belirtmek gerekir ki, tüm boşanma davalarında ihtiyati tedbir kararı alınabileceği kanısı, doğruyu yansıtmamaktadır. Boşanma davası ile talep edilecek ve alınacak olan ihtiyati tedbir kararı, boşanma sürecinde mal paylaşımına ilişkin olarak açılan mal rejiminin tasfiyesi davalarında ve davalının tüm mal varlığı değerleri açısından değil, yalnızca uyuşmazlık konusu olan mal varlıkları için söz konusu olabilmektedir. Yani kısaca örnek ile özetlemek gerekirse; davacı eşin açmış olduğu boşanma davasında davalının üzerinde bulunan gayrimenkullerin üçünden yalnızca bir tanesinin tasfiyesini talep etmiş olması halinde tasfiyeye ilişkin herhangi bir talepte bulunmadığı gayrimenkuller için ihtiyati tedbir talep etmesi Yargıtay kararlarındaki görüşler uyarınca mümkün gözükmemektedir.
Boşanma davasında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebin reddi halinde verilen bu karar temyiz edilebilir mi ?
Konuya ilişkin örnek bir yargıtay kararı ile boşanma davasında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine ilişkin verilen kararın temyiz edilmesi yolunun açık olup olmadığı tartışılmış olup, çoğunluğun görüşü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin kararın reddedilmesi halinde mahkeme tarafından verilen bu kararın temyiz edilebileceği belirtilmiş, davacının boşanma davasındaki boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı ikincil nitelikteki tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa dava konusu olmayan ve davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazlar üzerine tedbir konulamayacağı vurgulanmıştır.
………………….AİLE MAHKEMESİ’NE
İhtiyati tedbir taleplidir.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA KONUSU :Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı davasıdır.
HARCA ESAS
DAVA DEĞERİ :…………….. TL
AÇIKLAMALAR :1- Müvekkil ile davalı …../…./20…… tarihinde evlenmişler.
2-Davalı …………… tarihinde müvekkil aleyhine boşanma davası açmıştır. Dava ……..5. Aile Mahkemesi’ne 20…../……… E numarası ile görülmektedir.
3-Mal rejimin tasfiyesi davasının görülebilmesi için boşanma konusunda karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması ön şart ise de şu anda bu davayı açmakta hukuki yarar mevcuttur. Şöyle ki, ülkemizde genellikle yapıldığı gibi davalının tasfiyeye konu olacak malvarlığı değerlerini müvekkilin haklarına kavuşmasını engellemek amacıyla danışıklı olarak başkalarına devretme ihtimali vardır. Bu davada taşınmazların devrinin engellenmesi yönünde verilecek bir ihtiyati tedbir müvekkilin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan haklarına kavuşmasını kolaylaştıracaktır. Yüksek Mahkeme uygulaması da mal rejiminin tasfiyesi davasının boşanma davası açıldıktan sonra açılabileceği ancak bu davanın görülebilmesi için boşanma davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması yönündedir.
4-Taraflar birlikte (4721 sayılı TMK’nin yürürlüğe girmesinden önce) aralarında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde tapu kaydı ……………. şeklinde olan taşınmazı edinmişler; taşınmazın edinilmesinde müvekkilin de katkısı olmasına rağmen taşınmazın tapu kaydı davalı eş adına yapılmıştır. Bu dönemde her iki eş de çalışmaktadır ve müvekkil de bu taşınmazın edinilmesine katkıda bulunmuştur. Yüksek Mahkeme de her iki eşin çalışması durumunda eşlerden biri tarafından edinilen mal varlığı değerine diğer eşin de mutlaka katkıda bulunduğu görüşündedir.
Müvekkilin bu taşınmaz açısından mahkemece 2 nolu dipnottaki Yüksek Mahkeme kararında belirlendiği gibi yapılacak bir hesaplama sonucunda belirlenecek miktarda katkı payından kaynaklanan alacağı (katkı alacağı) mevcuttur.
5-Davalı taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde tapu kaydı ………………….. şeklinde olan taşınmazı edinmiştir. Bu taşınmaz davalı açısından TMK’nin 219. maddesi hükmünce edinilmiş maldır.
Müvekkil bu taşınmazın edinilmesine kendisine ………………… şeklinde miras yoluyla intikal eden ve TMK’nin 220/I. b.2 hükmünce kişisel mal niteliğinde olan …………. TL katmak suretiyle katkıda bulunmuştur. Bu nedenle müvekkil davalıya ait bu taşınmaz üzerinde TMK’nin 227. maddesinde düzenlenmiş bulunan ve bu maddede belirlenen şekilde yapılacak bir hesaplama ile bulunacak miktarda değer artış payı alacağına sahiptir.
6-Ayrıca müvekkilin davalıya ait dilekçemizin beş nolu bendinde bildirmiş olduğumuz taşınmaz üzerinde TMK’nin 218 vd maddelerinde düzenlenmiş bulunan ve başka bir mal rejimi seçmemiş olmalarından dolayı taraflar arasında geçerli bulunan edinilmiş mallara katılma rejimi hükümlerinden kaynaklanan taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin yarısı (TMK m. 236/I) üzerinde katılma alacağı mevcuttur.
7-Davalının, müvekkilin yukarıda izaha çalışılan nedenlerle oluşacak katkı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacaklarına ulaşmasını engellemek kastıyla dava konusu taşınmazları danışıklı olarak üçüncü kişilere devretmesini engellemek açısından tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir kararı konulması gereği vardır.
8-Katkı payı, değer artış payı ve katılma alacaklarının gerçek miktarının hesaplanabilmesi için dava konusu taşınmazların değerlerinin belirlenmesi ve bunun için de bilirkişi incelemesine ihtiyaç vardır. Değer artış payı alacağının belirlenmesi için de bilirkişi incelemesi gerekmektedir. Ayrıca bu tür davalarda davalı tarafın yapabileceği bir takım itirazların da değerlendirme ve hesaplamalarda dikkate alınması gereği ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenlerle anılan alacaklarımızın gerçek miktarlarını şu anda belirlememiz mümkün değildir. O nedenle şu anda dava değerini geçici olarak harca esas alınmak üzere belirlemiş bulunmaktayız. Yapılacak araştırma ve bilikişi incelemelerinden sonra ortaya çıkacak gerçek alacak miktarımızı talep etme hakkımızı saklı tutmaktayız.
YASAL NEDENLER : TMK m.118 vd, HMK, TBK ve İlgili Mevzuat
CEVAP SÜRESİ : İki haftadır
KANITLAR : ………..5. Aile Mahkemesi’nin 20…./……… E nolu dosyası, Tapu kayıtları, ……….. tarihinde edinilen taşınmazdan kaynaklanan katkı payı alacağı hesabı için tarafların evlendikleri tarihten taşınmazın edinildiği tarihe kadar olan gelirleriyle ilgili olarak çalıştıkları kurumlardan istenecek belgeler, banka kayıtları, tanık beyanı, bilirkişi raporu, yemin ve her türlü yasal kanıt.
İSTEM SONUCU : 1. Arz edilen nedenlerle davalıya ait ve tapu kayıtları a. …………………………, b. ……………… şeklinde olan dava konusu taşınmazların tapu kaydı üzerine üçüncü kişilere devrine engel olmak üzere tedbir konulmasına,
2. Yargılama sırasında yapılacak araştırma ve incelemeler sonucunda ortaya çıkacak gerçek alacak miktarını talep etme hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik harca esas değer olarak göstermiş bulunduğumuz ………………… TL alacağın (katkı payı alacağımız için dava tarihinden, değer artış payı ve katılma alacağımız için karar tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte) davalıdan alınarak müvekkile verilmesine,
3. Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ederim. Saygılarımla …../…../2015
Davacı Vekili
Av……………
EKLER:
1.
2.
3.
T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2013/26233
KARAR NO : 2014/188
KARAR TARİHİ: 13.01.2014
>BOŞANMA DAVASINDA TEDBİR KARARI–BOŞANMA DAVASINDA DAVALI TAŞINMAZINA TEDBİR KONULMASI–DAVALI TAŞINMAZI ÜZERİNE KONULAN TEDBİRİN KALDIRILMASINA YÖNELİK İTİRAZ
İÇTİHAT METNİ
DAVA :Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sırasında mahalli mahkemece ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine verilen 19.09.2013 tarihli karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR :Boşanma veya ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler Türk Medeni Kanununun 169. maddesinde gösterilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir ( HMK. md. 389/1 ).Davacının boşanma davasındaki boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı ikincil nitelikteki tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa dava konusu olmayan ve davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazlar üzerine tedbir konulamaz. Bu husus nazara alınmadan davalının adına kayıtlı taşınmaza konulan tedbir kararının kaldırılmasına yönelik itirazının reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ :
Temyiz edilen ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin 19.09.2013 tarihli kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla, 13.01.2014 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY :
6100 sayılı HMK. nun 391/3. maddesinde ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurulabileceği, 394/5. maddesinde de ihtiyati tedbirle ilgili yerel mahkemece itiraz üzerine tesis edilen karara karşı da kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüş, aynı yasanın “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin birinci fıkrasında da, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulacağı hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 361. maddesinde temyiz edilebilen kararlar, 362. maddesinde ise temyiz edilemeyen kararlar tek tek sayılmıştır. 361. maddede, ihtiyati tedbire ilişkin verilen kararların temyize konu edileceğine dair bir düzenlemeye yer verilmezken 362. maddenin birinci fıkrasının ( f ) bendinde geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararların açıkça temyiz edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, kanun yolundan maksadın istinaf, ihtiyati tedbir kararının da geçici hukuki koruma niteliğinde olduğu tartışmasızdır.
Öte yandan, 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Yasaya eklenen Geçici 3. maddenin birinci fıkrasındaki; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” şeklindeki düzenlemeyle bölge adliye mahkemeleri kuruluncaya kadar 1086 sayılı Yasanın temyize ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği öngörülmektedir.
Bu durumda, temyiz incelemesinin yönteminin belirlenmesinde olduğu gibi temyize tabi kararların kapsamının belirlenmesinde de anılan kanun hükümlerinin gözetilmesi gerektiği açıktır. 1086 sayılı Yasanın temyize ilişkin hükümlerinin yer aldığı 427 ilâ 454. maddesi hükümleri gözetildiğinde; “ihtiyati tedbir kararlarına karşı yapılan itirazların reddine” ilişkin kararların temyize tabi olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle ihtiyati tedbir kararlarının temyizinin mümkün bulunmadığı düşüncesindeyim. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum
Boşanma davasında verilen ihtiyati tedbir kararlarına itiraza ilişkin örnek Yargıtay kararı
T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2012/2406
KARAR NO: 2012/8556
KARAR TARİHİ: 05.04.2012
>BOŞANMA DAVASI–İHTİYATİ TEDBİR–İHTİYATİ TEDBİR KARARLARINA İTİRAZ–DURUŞMALI İNCELEME
İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Taraflar arasındaki “boşanma, mal rejiminin tasfiyesi ve katkı payı alacağı” davasının yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına dair talebin reddine dair 4.10.2011 tarihli ek karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği düşünüldü:
KARAR :
ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz usulü ve mahkemece yapılan işlemler Hukuk Muhakemeleri Kanununun 394. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir” ( 6100 Sayılı H.M.K.md.394/4 ). Mahkemece 6.9.2011 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararına taraflarca yapılan itiraz üzerine belirtilen yasal düzenleme karşısında duruşma açılıp taraflar davet edilerek inceleme yapılması gerekirken bu kurala riayet edilmeksizin evrak üzerinde inceleme yapılarak itiraz hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 05.04.2012 tarihinde karar verildi.