Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

HAKSIZ HACİZ TAZMİNAT DAVA DİLEKÇE ÖRNEĞİ

HAKSIZ HACİZ TAZMİNAT DAVA DİLEKÇE ÖRNEĞİ

………. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE

DAVAC:Adı ve Soyadı…………………TC.No………………………..
ADRESİ:…………………………………………………………………..

DAVALI: …………………………………………………………………..
ADRESİ:……………………………………………………………………

DAVA KONUSU: Haksız ihtiyati hacizden doğan ………..TL bedelli tazminat davasıdır.

OLAYLAR:

1-Davalı, …/…/20…… tarihinde bana karşı ……. Asliye Ticaret Mahkemesinden ../…/20…. tarihli ve ….. sayılı ihtiyati haciz kararı alarak, mallarımı haczettirerek muhafaza altına aldırmıştır.

2- Daha sonra yapmış olduğu bu icra takibi ,sonunda davalının haksız olduğu ve dolayısıyla mallarıma haksız ihtiyati haciz koydurduğu anlaşılmıştır ………..İcra Dairesi dosya no …./……

3- Mallarımın ihtiyaten haciz nedeniyle ………..TL zararım ortaya çıkmıştır. Şöyle ki: üstlendiğim iş nedeniyle kullanacağım mallara el konulunca, başka yerden mal sağlamam mümkün olamadığından; işin bitirilmesi geciktirilmiş ve iş sahibi benden ……. TL gecikme zammı (cezai şart) talep etmiştir. Sözleşme gereğince bu para kendisine ödenmiştir. Eğer bahse konu mallarıma ihtiyati haciz konulmamış olsa idi, böyle bir gecikme zammı ödemek durumunda kalmayacaktım.
Bu nedenlerle; Davalının uğradığım zararı tazmin etmesi gerekmektedir.

HUKUKSAL NEDENLER: İKK m.259

DELİLLER: İcra dosyası, iş sözleşmesi makbuz ve diğer yasal deliller.

İSTEM SONUCU: Yukarda anılan nedenlerle, davalının ../../20…. tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizle birlikte ………Tl tazminat ödemeye mahkum edilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. ../../2015

DAVACI
Adı ve Soyadı
İmza

T.C
YARGITAY
4.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2002/7003
KARAR NO: 2002/14156
KARAR TARİHİ: 16.12.2002

>HAKSIZ HACİZ—-HACZEDİLEN MALLARIN İADESİ—YEDİEMİNİN VE ALACAKLININ SORUMLULUĞU—HACİZ TUTANAĞINDA YAZILMIŞ OLAN TAHMİNİ DEĞER,EŞYA KAYBINDAN DOĞAN MADDİ ZARARIN ÖLÇÜSÜ OLAMAZ.

İİK.358

Takibin ve haczin haksız olduğunun anlaşılması üzerine, haczedilerek yediemine teslim edilen malların sahibine iade edilememesinden doğan zarardan, haksız haczi uygulatmış olan alacaklı ile yediemin müteselsil olarak sorumludur. Sözkonusu mallar sahibine aynen iade edilmelidir. Bu nedenle haciz tutanağına yazılmış olan tahmini değer, eşya kaybından doğan maddi zararın ölçüsü olamaz.

DAVA VE KARAR:

Davacı M.B. vekili Av. R.E. tarafından, davalı E.M. ve M.T. aleyhine 05.09.2000 gününde verilen dilekçe ile haksız ihtiyati hacizden doğan zararın tazmininin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davalılardan E.M. hakkındaki davanın reddine, davalı M.T. hakkındaki davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.03.2002 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalılardan Mustafa Tellioğıu vekili, duruşmasız olarak da davacı vekili taraftarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 16.12.2002 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. M.T. geldi. karşı taraftan davacı vekili gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ KARARI:

1 – Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir; mahkemece, davalılardan E.M. hakkındaki davanın reddine, M.T. hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davacı ve davalılardan M.T. tarafından temyiz edilmiştir.

Davalılardan M.T. `nin başlattığı haciz sonucu, davacıya ait dikiş makineleri ihtiyaten haczedilerek diğer davalı E.M. `ye yediemin olarak teslim edilmiştir. Daha sonra, yapılan icra takibinin haksız olduğu belirlenerek takibin iptaline karar verilmiştir. Bu karar üzerine davacı, yedieminde bulunan malların teslimini istemiş, ancak yediemin mallan teslim edememiştir. Yediemin E.M.. malların telef olduğunu belirterek haciz tutanağında yazılı malların tahmini bedeli olan 1.800.000.000 lirayı icra dairesine yatırmıştır. mahkemece, E.M.`nin malların bedelini yatırmış olduğu gerekçe gösterilerek hakkındaki dava reddedilmiştir.

Oysa, davalı E.M., yediemin olup, kendisine teslim edilen mallan aynen iade ile yükümlüdür. Davalının, bu yükümlülüğü yerine getirmediği sabittir. Mahkemece, bu davalının haciz tutanağında yazılı tahmini değer olan 1.800.000.000 lira ile sorumlu tutulması doğru değildir. Yediemin, malları iade etmesi gereken tarihteki değer üzerinden diğer davalı ile dayanışmalı olarak sorumlu tutulmalıdır. Tahmini tutanak bedeli esas alınarak ve bu miktar da ödediği gözetilerek hakkındaki davanın reddi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Temyiz olunan kararın ( 2 )sayılı bentte gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2001/3457
KARAR NO. 2001/7134
KARAR TARİHİ. 3.7.2001

DAVA : Davacı Abdullah tarafından, davalılar T.C. Ziraat Bankası Şubesi aleyhine 18.5.1999 gününde verilen dilekçe ile davalının talebi üzerine yapılan haksız haciz ve muhafaza işlemi nedeniyle maddi ve manevi tazminatın istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 6.6.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

KARAR : Dava, haksız icra takibi ve haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece dava reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki bilgi, belge ve açıklamalar itibariyle davacının davalı bankadan ipotek karşılığı kredi kullandığı, bu kredi borcu nedeniyle davalının davacı borçlu aleyhine hem ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip hemde ilamsız takip yaptığı anlaşılmaktadır. İlamsız takip dosyasının incelenmesinde borçlu olan davacının ödeme emrine karşı süresinde mal beyanında bulunduğu ve ayrıca yine süresinde şikayet yolu ile ödeme emrinin ve icra takibinin iptali için İcra Tetkik Merciine başvurduğu, İcra Tetkik Merciinin 15/7/1998 tarihli kararı ile mükerrer olarak yapıldığı belirtilen ilamsız icra takibinin davacı yönünden iptaline ve şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtayca 28/12/1998 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı bu davada ilamsız icra takibine ilişkin olarak otomobilinin haciz ve muhafaza işlemine tabii tutulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemektedir.

Haksız icra takibi ve haksız haciz yapılması işlemleri sorumluluk hukuku ilke ve kuralları gereğince haksız eylem niteliğin de olup, maddi ve manevi tazminatı gerektirdiği kabul edilmektedir. Haksız haczin, takibin kişilik hakkına saldırı oluşturduğu da belirgindir. Somut olayda davacı hakkındaki ilamsız icra takibinin icra tetkik merciince iptal edilmiş olması bu icra takibinin haksız yapıldığını göstermektedir. Otomobilin haczi işlemi ise 19/3/1999 tarihinde yani icra takibinin iptaline ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra davalı tarafından talep edilmiş ve davacıya ait otomobilin 6/5/1999 tarihinde muhafaza altına alınarak takibin iptal edilmiş olduğunun anlaşılması üzerine 7/5/1999 tarihinde davacıya teslimine karar verilmiş olduğundan icra takibinin iptalinden sonraki aşamada haciz yapılmış olması itibariyle bu haciz işleminin de haksız olduğu kabul edilmelidir. Açıklanan şu durum karşısında hem icra takibinin hem de haciz işleminin haksız olması gözetilerek davacının maddi tazminata ilişkin istemi yönünden gerekli inceleme yapılmak suretiyle davalının maddi ve manevi tazminat ile sorumluluğuna karar verilmesi gerekmektedir. Takibin iptaline ilişkin icra tetkik mercii kararının onanmasına dair Yargıtay İlamının hernekadar taraflara tebliğ edilmediği anlaşılmakta ise de icra tetkik merciinin 15/7/1998 tarihli takibin iptaline ilişkin kararının taraflara haciz işleminden önce tebliğ edilmiş olmakla davalının takibin iptaline ilişkin mercii kararını bilerek haciz işlemi yaptığının anlaşılması karşısında yerel mahkemenin red gerekçesi uygun görülmemiştir. Şu durum karşısında yukarıda açıklandığı üzere davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 3.7.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2012/2062
KARAR NO. 2013/1716
KARAR TARİHİ. 06.02.2013

> HAKSIZ İHTİYATİ HACİZ VE İCRA TAKİBİ (Genel Kredi Sözleşmesindeki Kefil Olarak Atılan İmzanın Davacıya Ait Olmadığının Yargı Kararıyla Kesin Olduğu – Manevi Tazminat Talebinin Kabul Edilmesi Gerektiği)

> MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ (Genel Kredi Sözleşmesindeki Kefil Olarak Atılan İmzanın Davacıya Ait Olmadığının Yargı Kararıyla Kesin Olduğu – Haksız Olarak İhtiyati Haciz ve İcra Takibi Yapıldığından Talebin Kabul Edileceği)

> İHTİYATİ HACİZ VE İCRA TAKİBİ (Haksız Olarak Yapılması – Genel Kredi Sözleşmesindeki Kefil Olarak Atılan İmzanın Davacıya Ait Olmadığının Yargı Kararıyla Kesin Olduğu/Manevi Tazminat Talebinin Kabul Edilmesi Gerektiği)

> TAZMİNAT DAVASI (Haksız Olarak İhtiyati Haciz ve İcra Takibi Yapılması Sebebiyle – Genel Kredi Sözleşmesindeki Kefil Olarak Atılan İmzanın Davacıya Ait Olmadığının Yargı Kararıyla Kesin Olduğu/Manevi Tazminat Talebinin Kabul Edilmesi Gerektiği)

> GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNİNDE KEFİL OLMA (Kefil Olarak Atılan İmzanın Davacıya Ait Olmadığının Yargı Kararıyla Kesin Olduğu – Haksız Olarak İhtiyati Haciz ve İcra Takibi Yapıldığından Manevi Tazminat Talebin Kabul Edileceği)

2004/m.67,259

ÖZET : Dava, haksız ihtiyati haciz ve icra takibi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davalı tarafından genel kredi taahhütnamesi uyarınca borcun kefili konumundaki davacı aleyhine icra takibi yapılmış ve borca ve imzaya itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında imzanın davacıya ait olmadığı belirlenmiş ve karar kesinleşmiştir.Davalı bankanın, elinde bulunan genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan kişinin basiretli bir tacir olarak kim olduğunu bilmesi gerekir. Davalı banka genel kredi sözleşmesinin kurulması aşamasında basiretli bir tacir gibi davranmadığından genel kredi sözleşmesindeki davacı ismiyle ilişkilendirilen imzanın davacının eli ürünü olmadığı kesinleşen yargı kararıyla anlaşılmıştır. Haksız ihtiyati hacizden ve icra takibinden doğan zararların ödetilmesi kusursuz sorumluluğa dair yasal düzenlemelere göre çözümlenir. Davalının davacı hakkında haciz istemekte ve icra takibi yapmakta haklı olmadığı, davacının açtığı davayla belirlendiğine göre yasal koşulları oluşmakla, yerel mahkemece davacı lehine manevi tazminat takdir edilmesi gerekir.

DAVA : Davacı M. Ö. vekili tarafından, davalı A… T.A.Ş. aleyhine 16.12.2010 gününde verilen dilekçeyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat isteminin feragat sebebiyle reddine, manevi tazminat isteminin esastan reddine dair verilen 11.10.2011 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, haksız ihtiyati haciz ve icra takibi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. yerel mahkemece, maddi tazminat istemi feragat nedeniyle, manevi tazminat istemi esastan reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, dava dışı A… Ltd. Şti’nin davalı bankayla imzaladığı 16.08.2005 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin ortak (müşterek) borçlu ve dayanışmalı (müteselsil) kefil olduğu iddiasıyla davalı banka tarafından alınan ihtiyati haciz kararı uyarınca Karabük 2. İcra Müdürlüğünün 2007/697 Sayılı dosyasıyla borçlu ve kefiller aleyhine icra takibi yapılıp haciz işlemleri tatbik edildiğini, emekli maaşının haczedildiğini, borca ve imzaya itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafından açılan itirazın iptali davasının Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/239 Esas, 2010/303 Karar sayılı kararıyla genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendine ait olmadığının belirlendiğini ve bu sebeple itirazın iptali davasının reddedildiğini, bankanın temyizi üzerine kararın 19. Hukuk Dairesince onandığını, davalının sahte imzaya dayanarak ihtiyati haciz kararı alıp icra takibi yapması ve dava açması sebebiyle aile saadetinin bozulduğunu, kredi kullanmak zorunda kaldığını, sinir ve tansiyon hastası olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, daha sonra maddi tazminat isteminden feragat ettiğini belirtmiştir.

Davalı, genel kredi taahhütnamesi uyarınca borcun kefili konumundaki davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, itirazın iptali davasında davacıya icra inkar tazminatı olarak önemli bir miktarın ödenmesine rağmen zenginleşmek amacıyla bu davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece, davalının genel kredi taahhütnamesine dayanarak icra takibi yaptığı, bu sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığının itirazın iptali davasının yargılama aşamasında ortaya çıktığı, davacının öncesinde imzaya itirazının olmadığı, davalının yasal hakkını kullanarak takip yaptığı, kastının bulunmadığı, davacıya itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı ödenip davacının iddia ettiği tüm hususların İ.İ.K.nun kendi mekanizması içerinde halledildiği, davalının eyleminin haksız fiil olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davalı bankanın, elinde bulunan genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan kişinin basiretli bir tacir olarak kim olduğunu bilmesi gerekir. Davalı banka genel kredi sözleşmesinin kurulması aşamasında basiretli bir tacir gibi davranmadığından genel kredi sözleşmesindeki davacı ismiyle ilişkilendirilen imzanın davacının eli ürünü olmadığı kesinleşen yargı kararıyla anlaşılmıştır. Haksız ihtiyati hacizden ve icra takibinden doğan zararların ödetilmesi kusursuz sorumluluğa dair yasal düzenlemelere göre çözümlenir. Davalının davacı hakkında haciz istemekte ve icra takibi yapmakta haklı olmadığı, davacının açtığı davayla belirlendiğine göre yasal koşulları oluşmakla, yerel mahkemece davacı lehine manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 06.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.