ŞUFA DAVASI CEVABA CEVAP DİLEKÇESİ
BU DAVANIN ACILMA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NEDİR BİRDE ONU BELİRTELİMKİ BÖYLE BİR İTİRAZLADA KARLIŞILMAKTADIR.
Bu davanın açılabileceği hak düşürücü süre, hisse satışından itibaren 2 yıldır. Bunun anlamı şudur: Dava açacak hissedar, bu davayı satıştan itibaren 2 yıl içinde istediği zaman açabilir; 2 yıl geçtikten sonra da hiçbir şekilde açamaz. Bu iki yılın uzun olduğunda elbette ki kuşku yoktur. Taşınmaz hissesi satın alan kişinin 2 yıl süreyle dava açılabilir endişesiyle beklemesinin zor bir durum olduğu da açıktır. Ancak Medeni Kanun taşınmaz hissesi satın alan kişiye, bu 2 yıllık süreyi 3 aya düşürme hakkını tanımaktadır. Şöyle ki, hisse satın alan kişi bu hisseyi satın aldığı hususunu, noterden göndereceği ihtarnameyle satışa taraf olmayan diğer hissedarlara bildirebilir. Bu taktirde ihtarnameyi tebellüğ eden her bir paydaş, ihtarnameyi aldığı tarihten itibaren 3 ay içinde önalım davasını açmak zorunda kalır. Bu süre içinde (3 ay içinde) şufa davası açmaz ise artık bu kişi için 2 yıllık sürenin bir anlamı kalmaz; önalım davası açma hakkı sona erer.
İkinci dikkat çekilmesi gereken konu ise şudur: Önalım davası açan kişi, tapuya beyan edilen satış bedelini ödeyerek hisseyi satın alma hakkına sahiptir. Bu davaya karşı hisseyi satın alan davalının, gerçek satış bedelinin daha yüksek olduğunu savunması – bedelde muvazaa yaptığının ikrarı anlamında olacağı cihetle – kaale alınmaz. Sonuç itibariyle gerçekte daha yüksek bir bedelle satın almış olsa bile, satın aldığı hisseyi tapuya beyan ettiği düşük bedel karşılığında dava açan kişiye teslim etmek zorunda kalabilir.
O halde taşınmaz hissesi satın alan kişinin, böylesi bir risk ile karşı karşıya kalmama adına yapması gereken şudur: Öncelikle satış sırasında satış bedeli olarak daha düşük olan emlak beyan değerini değil fakat, gerçek satış bedelini beyan etmesi gerekir. İkinci olarak da satış tarihinden itibaren 2 yıl gibi uzun bir süreyle tedirginlikle beklememek için satışı müteakip vakit geçirmeden, hisseyi satın aldığı hususunu diğer paydaşların tamamına noterden çekeceği ihtarnameyle bildirmelidir.
Taşınmaz hissesi satın alan kişi, şayet böyle bir dava riski ile hiç ama hiç karşı karşıya kalmak istemiyorsa, bu takdirde yapması gereken şudur: Hisse satışını yapan kişi dışındaki paydaşların tamamından önalım hakkından feragat ettiklerine dair yazılı ve imzalı bir belge almalıdır. Bu belgeyi alırken de “filan kişinin, filan kişiye, filan taşınmazdaki hissesini satması halinde, şufa hakkı kullanmayacağım” tarzında; taşınmazın tapu bilgilerini, satıcı ve alıcının isimlerini özellikle zikretmesi gerekmektedir. Şayet böyle bir feragatname elde edildikten sonra hisse satın alınmışsa, artık orada önalım davası açılamaz.
……….. …. ASLİYE HUKUK SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DAVACI :
DAVACI VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DİĞER DAVALI :
DAVA KONUSU : Davaya cevap dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.
OLAYLAR :
1. Her şeyden önce davaya konu olan olay için Şuf’ a davamız süresinde açılmıştır. Davalı tarafın şuf’ a davasının süresi içinde açılmadığına ilişkin itirazı yerinde değildir. Zira MK. m. 658/3’te, “şefiin satımı ıttıla gününden itibaren …. ay içinde dava açılmalıdır” denilmektedir. Söz konusu …. aylık süre, satımın ve onun esaslı unsurlarının öğrenilmesi tarihinden itibaren başlayacaktır. Burada geçen esaslı unsurlar ise satımın konusunun, satım bedelinin, ödeme koşullarının ve alıcının kimliğinin öğrenilmesini kapsamaktadır. Olayımızda da satım öğrenildiği anda tapuya müracaat edilmiş ……….. tarihli ……… …. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nün yazısı üzerine de ……… tarihinde iş bu dava açılmıştır.
2. Konuya ilişkin Yargıtay Kararlarında da bizim iş bu davadaki haklılığımız açıkça ortaya konmaktadır. Gerçekten de YHGK’ nun ……….. tarih ve E. ……/……, K. ……/….. sayılı kararına göre, “Şuf’ a davasında hak düşürücü süre, mülkiyetin geçişini ıttıla ile başlar, tapuya tescille değil”. Yine YHGK’ nun ………. tarih ve E. ……/……, K. ……/…… sayılı kararına göre, “Satışın öğrenilmesi, konusunun, bedelinin ve kime satıldığının öğrenilmesidir” Aynı şekilde … HD. …….. tarih ve E. ……/….., K. ……/….. sayılı kararında aynen, “Davacının sadece satışı öğrenmesi yeterli değildir. Kime satıldığını, hatta şartlarını da öğrenmesi gerekir. Ancak böyle bir öğrenme hak düşürücü süreye başlangıç olur” ifadelerine yer vermiştir.
3. Diğer taraftan, davalı tarafın iddia ettiği, müvekkilimin …… nolu parselde payının bulunmadığı iddiası yerinde değildir. Tapu kayıtlarının da incelenmesi halinde görüleceği üzere, …… İli, ……. İlçesi, ……… caddesinde …… parselde …… metrekare miktarında bir taşınmaza sahiptir. Müvekkilimin bu parselde taşınmaz sahibi olduğu konusu tartışma dışıdır.
4. Olayda fiili taksimde söz konusu değildir. Davalının fiili taksim iddiası, mahallen keşif yapıldığında da, hukuki dayanaktan ve fiili gerçeklerden mesnetsiz olarak ileri sürülen bir iddia olduğu ortaya çıkacaktır.
5. Davalı cevap dilekçesinde her iki davalının da aynı dava dilekçesiyle dava edilmelerine itiraz etmektedir. Ancak, bu itiraz yersizdir. İki davalıya karşı aynı dilekçe ile dava açılabilmesi, için aralarındaki ilişkinin mecburi dava arkadaşlığı olması gerekmez. İhtiyari dava arkadaşlığı da aynı dilekçe ile iki davalıya karşı dava açılmasına imkan verir. İnceleme ve araştırmaların daha süratli ve birlikte yapılabilmesi muhakemenin daha az masrafla tamamlanabilmesi için bu yola gidilmiştir.
SONUÇ ve TALEP : Yukarıda anlatılan nedenlerle, dava sonuna kadar, bir başkasına devir ve temlikinin önlenebilmesi amacıyla, …….. İlçesi, ………. Caddesinde kain ve tapunun …… nolu parselinde yer alan davalıya ait pay üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, Müvekkilime kanundan doğan şuf’ a hakkı tanınarak davalıların söz konusu parselde adlarına kayıtlı paya ilişkin tapu kaydının iptali ile bu payların müvekkilim adına tesciline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
……/……/…
Davacı Vekili
Av. …………..
EK:
1.) Onanmış vekaletname örneği,
2.) İlgili Yargıtay Kararları Örnekleri,
3.) Tanık Listesi.