Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

KİRACI KİRA PARASINI BİZZAT KİRAYA VERENE ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜDÜR 3. KİŞİYE ÖDEYEMEZ

KİRACI KİRA PARASINI BİZZAT KİRAYA VERENE ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜDÜR 3. KİŞİYE ÖDEYEMEZ

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2017/1881
KARAR NO: 2017/4519
KARAR TARİHİ: 28.3.2017

>KİRACI KİRA PARASINI KİRAYA VERENE DEĞİL DEĞİL DE KİRAYA VERENİN ANNESİNE VEYA ÜÇÜNCÜ KİŞİYE ÖDERSE BU ÖDEME KİRACIYI BORÇTAN KURTARMAZ

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı alacaklı, 10.02.2014 tarihli sözlü kira akdine dayanarak 03.06.2015 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile aylık 541,00 TL’den 2014 yılı Şubat ayından, 2015 yılı Nisan ayına kadarki kira bedelleri karşılığı 8.115,00 TL kira alacağının işlemiş faiziyle tahsilini istemiş, ödeme emri davalı borçluya 16.06.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Davalı borçlu 23.06.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, herhangi bir borcu bulunmadığını bildirerek borcun tamamına, faize ve ferilerine itiraz etmiştir.

Davacı alacaklı İcra Mahkemesi’ne başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.

Davalı borçlu, davacı ev sahibine iddia edildiği gibi kira borcu bulunmadığını, kira sözleşmesini 10.02.2014 tarihinde yaptıklarını ve bu tarihten başlamak üzere 2 yıllık kira borcunu ev sahibinin annesinin banka hesabına yatırdığını, zamanında kira borcunu ödediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, üçüncü kişi tarafından davacının annesi adına 6.963,25 TL ödemede bulunulduğu, takibe konu edilen kira alacağına dair olarak yapılan bu ödeme mahsup edildikten sonra davalı borçlunun davacı alacaklıya 1.151,75 TL asıl alacak ve 20,48 TL işlemiş faiz borcunun kaldığı, davalı borçlu tarafından geri kalan kira borcunun ödendiğine dair İİK.nun 269/c maddesindeki şartları taşıyan bir ödeme belgesi ibraz edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle davalının 1.151,75 TL asıl alacak ile 20,48 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 1.171,67 TL alacağa yönelik yapmış olduğu itirazın kaldırılmasına ve kiralananın tahliyesine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.

Davalı kiracı yargılama aşamasında, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren 2 yıllık kira bedelinin davacının annesi hesabına yatırıldığını, bu şekilde 2 yıllık kira borcunu ödediğini savunmuş ve ödeme dekontunu dosyaya sunmuştur. Buna göre; 10.02.2014 tarihinde davacının annesi hesabına “ …’ın oğlu …’a ait 2 senelik konut kira bedeli” açıklaması ile 7.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Kira bedeli aksi kararlaştırılmadıkça kiraya verene ödenmesi gereken borçlardan olup üçüncü kişiye yapılan ödeme kiracıyı borcundan kurtarmaz. Bu sebeple davacı alacaklı tarafından kira ödemesi olarak kabul edilmeyen üçüncü kişi adına yapılan ödemeler davalı kiracı şirketi borçtan kurtarmaz. Bu sebeple mahkemece bu husus dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı tarafça kabul edilmeyen anılan ödemenin takip konusu kira alacağına dair olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın kısmen kabulüyle davalının itirazının kısmen kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

YARGITAY 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16145
KARAR NO : 2013/7903

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, ödenmeyen kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde davacıya ait kiralananda 1.8.2007 başlangıç tarihli ve dört yıl süreli, yıllık 7.000 TL kira bedelli kira sözleşmesi gereğince kiracı olan davalının, 2009 yılı bakiye kira bedeli olan 3500 tl ve tahliye tarihi olan 10/11/2010 tarihine kadar olan 1750 TL olmak üzere toplam 5250 TL kira bedelini ödemediği için alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itiraz ettiğini bildirerek itirazının iptali ile takibin devamına, % 40 icra tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı kira alacağına karşılık olarak taşınmazda tadilatlar yaptığını, 1500 TL yi davacının oğluna ödediğini, davacı 1500 TL yi ödemediğine dair yemin ederse bunu da ödemeyi kabul ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmamış ise de, Mahkemece delillerin bildirilmesi hususunda süre verilmemiştir. Davalı 1.12.2011 tarihli ilk celsede; “davacı 1500 TL yi almadığına ilişkin yemin ederse bunu da ödemeyi kabul ediyorum” demek suretiyle yemin teklifinde bulunmuştur. Mahkemece davalıya yemin metni hazırlaması için süre verilmiş ancak 7.6.2012 tarihli celsede cevap dilekçesinde yemin deliline dayanılmadığı gerekçesiyle bu ara karardan dönülmüştür.Davalı yemin deliline dayanmış olduğundan Mahkemece davalıya davacı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması ve sonucuna göre alacak hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Öte yandan davalı icra takibine yapmış olduğu 27.10.2010 tarihli itirazında üç aylık kira bedeli 1750 TL yi kabul etmiş olduğu halde bu miktar üzerinden itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru değildir.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

YARGITAY 6. Hukuk Dairesi
ESAS: 2010/8401
KARAR: 2010/12588
Y A R G I T A Y İ L A M I

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 15.6.2005 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme ile taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu ve aylık kira parasının 375 TL olduğunu, davalının son dönem 15.6.2007-15.6.2008 dönemi kirasını ödemediğini bir kira dönemi içerisinde iki kez haklı ihtara sebebiyet verdiğinden iki haklı ihtar nedeniyle kiralanın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili ise taşınmazın müşterek mülkiyete tabi olduğunu önce iki yıl kiraları davacıya ödediğini daha sonra kardeşler kendi aralarında anlaştıklarını belirterek kiraları dava dışı davacının kardeşi H…’a ödediğini, davanın da pay ve paydaş çoğunluğu ile açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6570 Sayılı Yasanın 7/e maddesi uyarınca açılacak iki haklı ihtar nedenine dayalı tahliye davasının kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malikin bu davayı açabilmesi için daha önce kiracıya ihtar göndererek kiraların kendisine ödenmesini istemesi ondan sonra ihtarları göndermesi gerekir. Kiralayanlar birden fazla ise ihtarları birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Bu hususlar dava hakkına ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden nazara alınır.

Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 15.6.2005 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Sözleşme de kiralayan Mehmet K…kiracı ise Mehmet A…’dır.İhtarlar kiralayan Mehmet K…tarafından keşide edilip davada kiralayan sıfatıyla açıldığına göre davanın açılmasında bir usulsüzlük yoktur.

Öte yandan kira bedelleri kiralayana ya da kiralayan tarafından ödenmesini istediği şahsa ödenmelidir. Nitekim sözleşmenin kurulduğundan itibaren 2 yıl süre ile kiralayana kira bedeli ödendiği davalının da kabulündedir.Davalı savunmasında protokol gereği tapu paydaşlarından H…’a kiraları ödediğini belirtmiş ve ödediğine dair makbuz ibraz etmiş ise de ibraz edilen protokolde kiralayanın imzası olmadığı gibi böyle bir protokol yapıldığı davacı tarafından kabul edilmediğinden kiralayan dışında 3 kişiye yapılan ödeme davalıyı sorumluluktan kurtarmaz.Bu nedenle deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Hükmün yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.11.2010 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.