KEFİLİN SORUMLULUĞUNUN KENDİ LİMİTİ VE TEMERRÜDÜ İLE SINIRLI OLDUĞU
YARGITAY 19. Hukuk Dairesi
2016/771 E.
2016/5205 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalının müvekkili banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin müşterek borçlu müteselsil kefili olduğu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine başlatılan takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptalini ve davalı aleyhine % 20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesini davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kefil olan davalının sözleşmedeki limitle ve kendi temerrütünün sonuçlarından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık genel kredi sözleşmelerine kefaletten kaynaklanmaktadır. Davacı banka ile kredi borçlusu ( dava dışı ) Ya-Me Turizm … Ltd.Şti.arasında 13.07.2011 ve 01.08.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının 13.07.2011 tarihli kredi sözleşmesinde kefaletinin olup diğer kredi sözleşmesinde kefaletinin olmadığı alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacı bankanın dava dışı şirkete kullandırdığı ancak takibe konu edilmeyen kredilerin bulunduğu ve kredi ilişkisinin davalının imzasının bulunduğu kredi sözleşmesi de dayanak alınarak yürüdüğü belirtilmiş ise de takip ve davaya konu olan 003961 nolu ticari kredinin davalının imzasının bulunduğu 13.07.2011 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılıp kullandırılmadığı hususunda açık tespite yer verilmemiştir. Davalının imzasını taşıyan sözleşmelerden sonra düzenlenen ve davalının kefaletinin bulunmadığı sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı davalının sorumlu olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece talep edilen kredi alacağının hangi sözleşme veya sözleşmelerden kaynaklandığı araştırılarak, şayet davalının imzasını taşımayan sözleşmelerden doğmuş ise davalının kefalet sorumluluğunun olmayacağı, aksi durumda yani kullandırılan kredinin davalının imzasının bulunduğu sözleşmelerle ilgisi var ise davalının sorumluluğunun doğacağı ve davalının sorumluluğunun kendi limiti ve temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olacağı dikkate alınarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.