FACEBOOK VEYA TELEFON “SMS” MESAJ YOLU İLE AÇIKÇA BORCUN OLDUĞU BEYAN EDİLMİŞ İSE DELİL OLARAK KABUL EDİLİR
HMK- MADDE 199
İKİNCİ BÖLÜM
Belge ve Senet
Belge
(1) Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2015/14813
KARAR NO: 2016/2351
KARAR TARİHİ: 15.02.2016
>BORÇLU FACEBOOK MESAJLARINDA AÇIKÇA BORCU OLDUĞUNU BEYAN ETMİŞSE KABUL ANLAMINA GELECEĞİ
ÖZET: Davalı tarafça gönderilen Facebook mesajlarında davalının “11.000,00 TL’lik borcuma ödeme planı çıkarsınlar ve ben de ödemeye başlayayım.” şeklindeki beyanları açıkça borcu kabul anlamında yorumlanmalıdır. Davalı anılan mesajların kendisi tarafından çekildiğini inkar etmediğine göre HMK’nın 199. maddesi anlamında belge niteliğinde kabulü gereken mesajlar doğrultusunda akdi ilişkiyi de inkar etmeyen davalının borcu açıkça kabul ettiği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, davalının fatura bedelinin bir kısmını ödediğini, bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, faturada müvekkilinin imzasının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı asil duruşmada, malların teslim edilmediğini, Facebook mesajlarının kendisine ait olduğunu, mesajlarda geçen 11.000,00 TL’den borçlu olduğunu kabul yönünde beyanının bulunmadığını, davacının alacağını mahkemede ispatlaması halinde ödeyeceğini söylediğini beyan etmiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusunun miktarı itibariyle davacının teslim olgusunu kesin delille ispatlaması gerektiği, bu nitelikte bir delil bildirmediği, yemin teklifinde de bulunmadığı, davacının teslim olgusunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı tarafça gönderilen 01.11.2013 tarihli Facebook mesajlarında davalının “11.000,00 TL’lik borcuma ödeme planı çıkarsınlar ve ben de ödemeye başlayayım.” şeklindeki beyanları açıkça borcu kabul anlamında yorumlanmalıdır. Davalı anılan mesajların kendisi tarafından çekildiğini inkar etmediğine göre 6100 sayılı HMK’nun 199. maddesi anlamında belge niteliğinde kabulü gereken mesajlar doğrultusunda akdi ilişkiyi de inkar etmeyen davalının borcu açıkça kabul ettiği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15/02/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.
T.C
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO.2014/28725
KARAR NO2015/20230
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
>TELEFON SMS MESAJ YOLU İLE BORCUN KABULÜ BELİRTİLSE DE, 6100 HMK M-199 YÜRÜRLÜKTE OLMADIĞINDAN DELİL OLARAK KABUL EDİLMEYECEĞİ.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı vekili avukat … geldi. Davacı taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda, duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında 2008-2011 yılları arasında evlenmek maksadıyla arkadaşlıkları olduğunu, bu süre içerisinde davalıya banka havalesi yoluyla toplam 50.000 TL davalıya borç para gönderdiğini, 12.000 TL sinin ödendiğini ancak bakiye 38.000 TL borcun ödenmediğini ileri sürerek başlattığı takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, havaleleri davacının borcuna mahsuben gönderildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, havaleler yazılı delil başlangıcı kabul edilerek, tanık beyanları ve GSM hattı üzerinden gönderilen yazılı mesaj kayıtları (SMS) ile borç sözleşmesinin kanıtlandığı, davalının davacıya 7.6.2011 tarihinde gönderdiği SMS kaydında da davacıya 36.000 TL borcu kabul ettiği, 12.000 TL ödemenin de borçtan düşüldüğünde bakiye 24.000 TL borcun kaldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının takibe vaki itirazın kısmen iptali ile 24.000 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş; hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacı tarafından davalı hesabına gönderilen paraların borç gönderildiği iddiasına dayalı itirazın iptali davasıdır. Davacı takibe vaki itirazın iptalini istemiş, davalı, borcu inkar etmiş ve havalenin borca mahsuben gönderildiğini savunmuş; mahkemece ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının davasına dayanak yaptığı banka makbuzları, davalı hesabına yapılan havaleyi göstermektedir. Havale üzerinde bu paranın borç olarak verildiğine dair bir açıklama yoktur. Somut olayda davacının dayandığı belge yalnız başına borç verildiğini ispata yeterli değildir. Zira, kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Zira havalenin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp bu uyuşmazlıkta miktar itibari ile tanık dinlenilemez. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının davacıya gönderdiği 7.6.2011 tarihli SMS kaydını 6100 sayılı HMK’nın 199. Maddesi gereğinde “belge” olduğu ve bu kayıt ile davalının 36.000 TL lik borcu kabul ettiğini değerlendirilmiş ise de, dava 11.4.2012 tarihinde açılmış olup dava tarihi itibariyle 6100 sayılı HMK yürürlükte olmadığı gibi, sözü edilen SMS kaydı hakkında davalının açık bir kabulü de bulunmamaktadır. Davalının açık muvafakati bulunmadığından olayda miktar itibariyle tanık da dinlenemez. Bu durumda, davacı iddiasını yasal deliller ile kanıtlayamamıştır. Öyle ise davacı, hesaptan gönderdiği borç paraya ilişkin davasını yasal deliller ile ispatlayamamış ise de, dava dilekçesinin 7.sırasında açıkça “yemin” deliline de dayandığı anlaşıldığından davacıya yemin hakkı hatırlatılarak neticesine göre dava ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 409,95 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2015/2739
KARAR NO:2016/3873
KARAR TARİHİ:15.3.2016
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
>BORÇ İLİŞKİSİNİN İSPATI İÇİN TELEFON (SMS) KAYDININ DELİL OLMASI İÇİN KARŞILIKLI KAYITLARIN İNCELENMESİ GEREKTİĞİ, İNCELENMEDEN DELİL OLARAK KABUL EDİLMEYECEĞİ.
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dilekçesinde;tarafların bir çiğ köfte işletmesine ortak olma hususunda anlaştıklarını,bu ortaklık anlaşması uyarınca davacının davalı adına kayıtlı banka hesabına farklı tarihlerde 10.000 TL ve 5.000 TL olmak üzere toplam 15.000 TL’yi EFT yolu ile gönderdiğini,yine dükkan tadilatı için de kendisine ait kredi kartından 1.229,90 TL’lik harcama yaptığını,ancak taraflar arasında söz konusu ortaklığın gerçekleşmediğini,davacının davalıdan ödediği toplam 16.229,90 TL’nin iadesini istemesine karşın davalı tarafından bu bedelin iade edilmediğini,yine davalıya Kadıköy 1.Noterliği aracılığı ile keşide ettiği 04.01.2013 tarihli ihtarnamenin de davalıya tebliğ edilemediğini belirterek,toplam 16.229,90 TL’nin ihtarnamenin keşide edildiği tarih olan 04.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında ortaklık ilişkisi olmadığını,davacı ve davacının arkadaşının hesabından davalıya yapılan havalelerin davacının davalıya olan borcunun ödenmesine ilişkin olduğunu,kredi kartından yapıldığı iddia edilen harcamaların ise davalı ile ilgisi olmadığını,tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini,yine davacının tarafına gönderildiğini iddia ettiği SMS kayıtlarının ise özel hayatın gizliliğini ihlal eder nitelikte olması nedeniyle delil olarak kabul edilemeyeceğini savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile;15.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
6100 sayılı HMK’nun 199.maddesinde belge kavramı ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film,görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yine aynı kanunun 202.maddesinde ise delil başlangıcı kavramı ” (1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı ile aralarında bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu,bu ortaklık ilişkisi kapsamında davalıya toplam 15.000 TL’nin kendisi ve dava dışı arkadaşı tarafından havale edildiğini ve yine ortaklık ilişkisi kapsamında dükkan tadilatı için kredi kartından 1.229,90 TL’lik harcama yaptığını iddia etmiş,davalı ise davacı ile aralarında bir ortaklık ilişkisi olmadığını,davacı ve davacının arkadaşı tarafından havale edilen toplam 15.000 TL’nin borç ödemesine ilişkin olduğunu belirtmiş ve davacının kredi kartından harcandığı iddia edilen 1.229,90 TL’lik kısmı da kabul etmemiş,davacı tarafça dosyaya sunulan ve mahkemece de delil başlangıcı olarak kabul edilen SMS kayıtlarına ilişkin olarak ise söz konusu SMS kayıtlarına davacı tarafça ekleme ve çıkarma yapılmış olabileceğini belirterek SMS içeriklerini kabul etmediğini belirtmiştir.
Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen SMS kayıtları delil olarak kabul edilebilirse de,bu kayıtların delil olarak kabul edilebilmesi için, davacının cep telefonundaki SMS kayıtları ile bu kayıtların karşılaştırılması ve dökümünün de cep telefonundan alınması gerekmektedir. Davacı, SMS kaydı olduğunu iddia ettiği dökümü dosyaya ibraz etmiş ise de,mahkemece bu kayıtlar davacının cep telefonundaki SMS kayıtları ile karşılaştırılmamıştır.Bu nedenle de davacı tarafından ibraz edilen SMS kayıtlarının bu haliyle 6100 sayılı HMK’nun 199.maddesi anlamında ”belge” olarak kabulü doğru değildir.
Hal böyle olunca mahkemece;yasa maddeleri ve yukarıdaki açıklamalar da dikkate alınmak suretiyle davacı tarafından ibraz edilen SMS kayıtlarının davacının telefonundaki kayıtlar ile karşılaştırılarak kayıtların uyumlu olması halinde delil olarak kabul edilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken ,eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.