Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

BANKA DEKONTUNUN İSPAT GÜCÜ HAKKINDA ÇEŞİTLİ YARGITAY KARARLARI

BANKA DEKONTUNUN İSPAT GÜCÜ HAKKINDA ÇEŞİTLİ YARGITAY KARARLARI

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
2016/9114 E.
2017/1157 K.

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklının 13.01.2015 tarihinde borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığı, borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, takip konusu çeke karşılık alacaklının banka hesabına takipten önce farklı zamanlarda toplam 38.000,00 TL ödendiğini ileri sürerek borca itirazda bulunduğu ve takibin iptaline karar verilmesini istediği, mahkemece, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, borçlunun sunduğu ödeme dekontlarının itiraza konu borca karşılık olduğundan bahisle itirazın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK’nun 169-a/1. maddesi gereğince borçlu, icra mahkemesinde, borcun olmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borca ilişkin olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur.

Somut olayda, borçlu tarafça, itirazın ispatı için 18.11.2014 tarihli 9.000,00 TL, 19.11.2014 tarihli 10.000,00 TL ve 25.11.2014 tarihli 19.000,00 TL tutarında üç adet banka dekontu sunulduğu, bunların hiç birisinde takip konusu senede açıkça atıf yapılmadığı gibi, bu tutarlara ilişkin ödemenin, takip konusu çek için yapıldığının alacaklı tarafından da kabul edilmediği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, anılan senet bedelinin ödendiği, İİK’nun 169/a maddesi kapsamında bir belge ile ispatlanamadığından, mahkemece borca itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, itirazın kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Öte yandan, HMK’nun 266. maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, borca itirazın çözümlenmesi için borçlu tarafından sunulan dekontların, takip dayanağı çeke ilişkin olup olmadığının tespiti hususunun, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olup, bu konuda bilirkişiye başvurulması açıklanan yasa hükmüne açıkça aykırılık teşkil ettiğinden, mahkemece bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmesi de doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.