Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 73 Soruşturulması Ve Kovuşturulması Şikayete Bağlı Suçlar Ne Anlama Gelmektedir?

TCK m 73 Soruşturulması Ve Kovuşturulması Şikayete Bağlı Suçlar Ne Anlama Gelmektedir?

MADDE 73.- (1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.

  • Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan ki­şinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
  • Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.
  • Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı ol­madıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesin­leşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.
  • İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeç­me, diğerlerini de kapsar.
  • Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etki­lemez.
  • Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş Olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.
  • (8.Fıkra, 06.12.2006 tarih ve 5560 s.K/nun 45.md. uyarınca yürürlükten kal­dırılmıştır.)
  1. maddede, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda şikayetin ve şikayetten vazgeçmenin şeriklere etkisi ve sonuçlan düzenlenmiştir. Soruşturul­ması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar bakımından 01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı TCK.nun esasları muhafaza edilmekle beraber bazı yenilikler de getirilmiştir.

Şikayet Ve Süresi

Genel Olarak Şikayet ve Şikayete Bağlı Suç Kavramları

Şikayet, suçtan zarar gören kimsenin, yetkili mercilere başvurarak, kendisine karşı suç işleyen kişi veya kişilerin cezalandırılmasını istemesidir.

Kamu yararı ile bireyin menfaati çakıştığında, bireyin çıkarını çok yakından ilgi­lendiren suçlarda, suçtan zarar görene şikayet hakkı tanınmıştır. Örneğin, TCK.nun 86/2.fıkrasında yer alan kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması, 89.maddesinde yer alan taksirle yaralama fiilleri (ancak, 89/1 inci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikayet aranmaz) 116/1. ve 2.fıkralarındaki konut ve işyeri dokunulmazlığının ihlali fiillerinin basit hallerinin soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikayetine bağlıdır. Yasa koyucu, bu ve benzeri suç­larda, mağdurun şikayeti olmadığı takdirde failin cezalandırılmasında kamu düze­ni bakımından yarar görmemektedir. Bazı şikayete bağlı suçlarda, örneğin TCK.nun 102/1.maddesinde öngörülen “cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmaz­lığının ihlali” ve aynı maddenin Z.fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen “cinsel saldırı fiilinin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi suçu­nun mağdurunun eş olması” halinde, devletin suça müdahalesi, olayın etraftan duyulmasına, mağdurun güç durumda kalmasına ve daha fazla zarar görmesine neden olabileceğinden, yasa koyucu bu nevi suçlarda mağdura, düşünmesi, karar vermesi için şikayet hakkı tanımıştır. Diğer yandan, TCK.nun 167.maddesinin 2.fıkrasında malvarlığına karşı suçlarda (yağma ve nitelikli yağma hariç) bu suçla­rın, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde olduğu gibi ilgili yakın akraba hakkında soruşturma ve kovuşturmayı şika­yete bağlı olarak düzenleyen yasa koyucu şikayetçi ile sanık arasındaki yakın akra­balık bağını nazara alarak, akrabalık ilişkilerinin bozulmaması için mağdurun şika­yetçi olup olmamasına önem vermiştir.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda, şikayet, bir yargılama koşulu, takip şartı olduğu için, yargılama işlemine şikayet üzerine başlanacaktır.

5271 Sayılı CMK’da Şikayet ve Şikayetçinin Hakları

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “ihbar ve şikayet” başlıklı 158. mad­desinde şikayetin ne şekilde ve hangi makamlara yapılacağı açıkça gösterilmiştir. Şöyle ki;

“İhbar ve Şikayet

Madde 158. – (1) Suça ilişkin ihbar ve şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.

  • Valilik veya kaymakamlığa yada mahkemeye yapılan ihbar veya şikayet, ilgi­li Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
  • Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikayette bulunabilir.
  • Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet, gecik­meksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
  • Yürütülen soruşturma soncunda kovuşturma evresine geçildikten sonra su­çun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vaz­geçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.”

158.maddenin açık hükmü uyarınca, suça ilişkin şikayetin, Cumhuriyet Başsav­cılığına veya kolluk makamlarına yapılması gerekir. Bu makamların dışında, örne­ğin, okul müdürlüğüne, müfettişe, garnizon komutanlığına, daire amirliğine, fakül­te dekanlığına yapılan şikayetler geçerli bir şikayet sayılmaz. Ancak, şikayetçi altı aylık şikayet süresi içinde davaya katıldığı takdirde şikayet usulüne uygun hale gelebilir. Şikayetçinin şikayetini, yazılı olarak veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapması yeterlidir. Valilik veya kaymakamlığa yada mahkemeye yapılan şikayet de geçerli olup bu makamlarca şikayet dilekçesi ilgili Cumhuriyet Başsavcı­lığına gönderilecektir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar bakımından Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına yapılan şikayet de geçerli sayılmıştır. Geti­rilen bir diğer yenilik ise, yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması durumunda, mağdur açıkça şikayetten vazgeçtiğini açıklamadıkça yargılamaya devam edileceği, yani şikayetin biçim koşulunun aranmayacağının hükme bağlanmış olmasıdır. Bu du­rumda mahkemece mağdura şikayetçi olup olmadığının açıkça sorulup duruşma tutanağına geçirilmesi gerekecektir.

Şikayetçinin şikayetinde fiili anlatması ve şikayet iradesini açıklaması yeterlidir. Fiilin hangi suçu oluşturacağını belirtmesine gerek yoktur. Zira, suçun niteliğini belirleme görevi yargılama makamına aittir. Şikayetin belirli bir olay için yapılması ve olayın açıklanması failin kim olduğunun belirtilmesi gerekir. Gerçekleşme olası­lığı bulunan olaylar için yada şarta bağlı olarak yapılan şikayet geçerli değildir . “Şikayet hakkı” doğrudan doğruya suçtan zarar görene aittir. Bir olayda birden fazla kişi suçtan zarar görmüş ise, bunlardan her birinin birbirinden bağımsız ola­rak şikayet hakkı mevcuttur. Bu kişiler birlikte veya ayrı ayrı şikayet haklarını kul­lanabilirler. Diğer bir deyişle mağdurlardan birinin şikayet hakkını kullanmaması diğerlerine etkili olmaz.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 16.maddesi uyarınca, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, doğrudan doğruya aleyhlerine işlenen suçlardan dola­yı “kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar”dan sayılan şikayet haklarını bizzat kendileri kul­lanabilirler. Diğer bir deyişle şikayet haklarını kullanmaları bakımından yasal tem­silcilerinin rızasının olup olmaması önemli değildir. Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, TMK’nun 13.maddesi hükmüne göre ayırt etme gücüne sahiptir. Nitekim, 15.04.1942 gün ve 14/9 sayılı Y. İBK’nda da yasal temsilcilerinin rızası olsun veya olmasın mümeyyiz (ayırt etme gücüne sahip) küçüklerin doğrudan doğruya şahıslarına karşı işlenmiş suçlardan dolayı şikayet hakkına sahip oldukları belirtilmiştir. Bu itibarla, somut olayda, mağdurun nüfus kaydı istenerek onbeş yaşını doldurup doldurmadığı araş­tırılmalı, onbeş yaşını bitirmişse şikayete yetkili olduğu kabul edilmelidir. Zira, TMK’nun 12.maddesinde, onbeş yaşını dolduran küçüğün kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabileceği öngörülmek suretiyle onbeş yaşını bitiren­lerin ayırt etme gücüne sahip oldukları kabul edilmiştir. Eğer küçük onbeş yaşını doldurmamışsa ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı fenni bir şekilde araştırılma­lı, ayırt etme gücüne sahip olduğunun anlaşılması halinde yaptığı şikayet geçerli sayılmalıdır. Aksi takdirde şikayet hakkı küçüğün yasal temsilcisine (veli veya vasi­sine) ait olacaktır. Akıl hastalığı gibi nedenlerle vesayet altında bulunan kişilerin şikayeti geçersiz olduğundan, bu kişilerin aleyhine işlenen şikayete bağlı suçlarda şikayetin vasileri tarafından yapılması, vasisi yok ise kendilerine vasi tayin edilmesi gerekir. Vasinin atanması durumunda şikayet süresi atanma tarihinden değil olay tarihinden itibaren hesaplanacaktır.

Ergin olan kimse adına anne-babasının, resmi nikahlı eşlerden biri adına diğer eşin şikayeti geçersizdir. Kişiye sıkı surette bağı bulunan şikayet hakkı kural olarak mirasçılara intikal etmez. Ancak, bu kuralın istisnasına 5237 sayılı TCK.nun 131/2. maddesinde yer verilmiştir. Anılan madde hükmüne göre, kovuşturması şikayete bağlı olan hakaret suçlarında mağdur, şikayet etmeden önce ölürse veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise (130.md.); ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyunun, eş ve kardeşlerinin şikayette bulunabilecekleri açıklanmış, bunlar dışındaki akrabalara şikayet hakkı tanınmamıştır.

5271 sayılı CMK’nun 233 ila 236.maddelerinde “suçun mağduru ile şikayetçinin hakları” konusu düzenlenmiş ve bu konuda önemli yenilikler getirilmiştir. CMK’nun 233.maddesinde, “suçun mağduru ile şikayetçinin çağırılması”, 235. maddesinde “mağdur ile şikayetçinin davete uymamaları”, 236.maddesinde ise “mağdur ile şikayetçinin dinlenmesi” hususları düzenlenmiş, uygulanacak muha­keme işlemleri gösterilmiştir. Konumuzla ilgili “mağdur ile şikayetçinin hakları” başlıklı 234.madde ise şu hükümleri içermektedir.

“Mağdur ile Şikayetçinin Hakları

Madde 234. – (1) Mağdur ile şikayetçinin hakları şunlardır;

  1. Soruşturma evresinde;
  • Delillerin toplanmasını isteme,
  • Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet Savcı­sından belge örneği isteme,
  • Vekili yoksa, baro tarafından kendisine bir avukat görevlendirilmesini isteme,
  • 153’üncü maddeye uygun olmak koşuluyla vekili aracılığı ile soruşturma bel­gelerini ve el konulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme,
  • Cumhuriyet Savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına ka­nunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma,
  1. Kovuşturma Evresinde;
  • Duruşmadan haberdar edilme,
  • Kamu davasına katılma,
  • Tutanak ve belgelerden vekili aracılığı ile örnek isteme,
  • Tanıkların davetini isteme,
  • Vekili yoksa, baro tarafından kendisine avukat atanmasını isteme,
  • Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma,
  • ) Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz yada meramını ifade edemeyecek derede malul olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.
  • ) Bu haklar, suçun mağdurları ile şikayetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tu­tanağa yazılır.”

Böylece, CMK.nun 234.maddesi hükmüyle mağdura, “aydınlanma hakkı” bağ­lamında, soruşturma başında bilgilendirilme ve muhakemenin gidişatı hakkında bilgi edinme hakları ile “dosyayı inceleme hakkı”, “avukat yardımından yararlanma hakkı”, “tanıkların davetini isteme hakkı” gibi önemli haklar tanınmış olup, bu düzenleme Ceza Muhakemesi Hukukumuz bakımından reform niteliğin­dedir. Mağdurun da artık bazı hakları olan önemli bir muhakeme sujesi olarak ka­bul edilmesini isabetli buluyoruz. Mağdur ve şikayetçi, suçtan zarar görmüş olmak kaydıyla CMK.nun 237-238.maddelerinde öngörülen prosedüre göre kamu davası­na katılma hakkına da sahiptir.

Şikayet Süresi (73/l.,2.,3.f)

73.maddenin 1.fıkrası uyarınca, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruş­turma ve kovuşturma yapılamaz.maddenin 2.fıkrasında ise, zamanaşımı süresini geçmemek üzere bu sürenin, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlayacağı hükme bağlanmıştır. Şikayet süresi hak düşürücü süre olduğundan, mahkemece re’sen gözetilecektir. Altı aylık şikayet süre­si kesin olup, durması, kesilmesi ve uzaması olanaksızdır. Bu süre, mütemadi suç­larda temadinin sona erdiği tarihte, zincirleme suçlarda ise teselsülün sona erdiği tarihte başlayacaktır. Bu sürenin geçirilmesinden sonra suçtan zarar gören kimse şikayetçi olsa bile, hak düşürücü süre geçmiş olduğundan ve bu nedenle de devletin ceza vermek hakkı düştüğünden artık dava açılamayacağı gibi, açılmış olan davanın da CMK.nun 223/8.maddesi uyarınca düşmesine karar verilecektir. Bu altı aylık hak düşürücü süre, zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla şikayete hakkı olan kim­senin fiilden ve failin kim olduğundan haberdar olduğu günden başlayacaktır.

73.maddenin 3.fıkrasına göre, “şikayete hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.” Bu itibarla, şikayete hakkı olanlardan birinin şikayet etmemesi veya şikayetten vazgeçmesi, diğerlerinin şikayet hakkını düşürmeyecektir.

Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar birden fazla sanık tara­fından iştirak suretiyle işlenmişse, faillerden biri hakkında yapılan şikayet diğerle­rine de etkili olur.

Şikayetten Vazgeçme (73/4., 5., 6., 7.f )

73.maddenin 4.-7.fıkralarında, kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda şikayetten vazgeçmenin şeriklere etkisi ve sonuçları düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, 765 sayılı TCK.nun 99.maddesine nazaran bazı yenilikler de getirilmiştir.

Maddenin 4.fıkrasına göre, kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda ka­nunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. Mad­denin 5.fıkrasına göre, iştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki vaz­geçme diğerlerini de kapsar ve 6.fıkra uyarınca da, kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. Böylece, şikayetten vazgeçmenin, şikayet üzerine açılan davaya ilişkin suçun işlenmesinde şerik olanları da kapsayacağı yani onlar hakkında da geçerli sayılacağı belirtilmiş, ayrıca kanunda aksi açıklanma­dıkça vazgeçmenin bunu kabul etmeyen sanığa tesir etmeyeceği hüküm altına alın­mıştır. Madde metninde geçen “aksinin kanunda belirtilmesinden” maksat, herhangi bir kanun hükmünde vazgeçmenin sanığın kabulüne bağlı olmaksızın davayı orta­dan kaldıracağı hususunda açıklık bulunmasından ibarettir. Yoksa böyle bir açıklığı içermeksizin herhangi bir kanun hükmünde, vazgeçmekle davanın ortadan kalkaca­ğının belirtilmesi, sanığın muvafakatinin aranmaması anlamına gelmeyecektir.

Ayırt etme gücüne sahip küçüklerin şikayete hakları olduğu gibi şikayetten vaz­geçmeye de hakları vardır. Bu konumdaki küçüklerin şikayetten vazgeçmesi yeterli ve geçerli olup, yasal temsilcilerinin aksi yöndeki beyanı hukuki sonuç doğurmaya­caktır. Küçük olan mağdurların, yargılama sırasında ergin (reşit) olmaları halinde, yasal temsilcililerinin (veli veya vasilerinin) bu aşamadan sonra vazgeçmesi sonuca etkili olmayacaktır. Zira ergin olan mağdur, şikayete ve şikayetten vazgeçme hakkı­na sahip olup, şikayetçi olup olmadığı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekecektir.

Şikayetten vazgeçme, şikayet makamlarına yapılacak bir başvuru ile şikayetçi olunmayacağının bildirilmesi suretiyle de mümkündür. Bu durumda şikayetten vazgeçme nedeniyle fail hakkında dava açılmayacak ve kovuşturmaya yer olmadı­ğına karar verilecektir. Şikayetin geri alınması halinde de aynı durum sözkonusu olup mahkemece davanın düşmesine karar verilecektir.

Şikayetten vazgeçme, kural olarak hükmün kesinleşmesine kadar hüküm ifade eder. Ancak, yasa koyucu bazı durumlarda, örneğin karşılıksız çek vermek suçun­da, karar kesinleşse de, şikayetin geri alınabileceğini kabul etmiştir.

Kanunda aksi yazılı olmadıkça vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemeye­ceğinden, vazgeçmeyi kabul edip etmediği sanıktan sorulmalıdır. Sanık, vazgeçme­yi kabul etmezse yargılamaya devam edilecektir. Vazgeçmeye karşı diyecekleri sanığa sorulmamış ise, düşme kararı sanığa tebliğ edilmelidir. Sanık, düşme kararı­nı temyiz etmediği takdirde, vazgeçmeyi örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Vekilin şikayetten vazgeçmesi için vekaletnamesinde, vazgeçme konusunda veya sanık vekili ise vazgeçmeyi kabul konusunda özel yetkisinin bulunması gerekir.

Kural olarak, şikayetten vazgeçme halinde mahkemece CMK.nun 223/8.madde ve fıkrası uyarınca, derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemeyeceğinden, eğer vazgeçme sırasında soruşturma tamamlanmış, kanıtlar toplanmış ve beraat kararı verilecek duruma gelinmiş ise, beraat kararı sanığın en lehine olan karar olduğundan, mahkemece davanın düşmesine değil sanığın beraatine karar verilmesi gerekir.

Şikayet faile değil fiile ilişkin olduğundan “şikayetin bölünmezliği” kurah uya­rınca iştirak halinde işlenen suçlarda, bazı failler hakkında şikayetçi olunup bazı failler hakkında şikayetçi olunmadığı ileri sürülemeyeceği gibi,iştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. Ancak bu durum TCK.nun 37-41.maddelerinin uygulandığı hallerde sözkonusudur. Birlikte işlenmeyen ve iştirak hükümlerinin uygulanmadığı trafik kazalarında, karşı taraftaki aracı kullanan sürücüden şikayetçi olunması, buna karşın mağdurun ken­disinin bulunduğu araç sürücüsünden şikayetçi olmaması mümkündür. Zira, vaz­geçmenin diğer sanıkları kapsaması için eylemlerinde ayniyet bulunması gereklidir. Nitekim, Yargıtay’ın uygulamaları da bu yoldadır.

Hazırlık soruşturması sırasında şikayetten vazgeçme nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilebilmesi için, soruşturma evrakı arasında şikayetten vaz­geçmeyi belgeleyen, şikayetçinin imzasını taşıyan bir tutanak veya yazılı bir belgenin bulunması gerekir. CMK.da, şikayetten vazgeçme belirli bir biçim koşuluna bağlanmamış olmakla beraber, şikayetçinin en azından şikayetini bildirirken tabi olduğu biçimde (CMK. 234.md.) vazgeçmeye ilişkin iradesini hiçbir duraksamaya yol açmayacak şekilde açıklaması gerekir. Bu açıklama mahkeme önünde beyanda bulunmak suretiyle sözlü olarak yapılabileceği gibi dilekçe ile veya tutanak düzen­lemek üzere zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle de yapılabilir. Bunun gibi, mahkeme dışında da şikayetten vazgeçme mümkündür. Ancak, bu halde de şika­yetçinin vazgeçmeye yönelik iradesini açıklıkla belirtmesi gerekmektedir. Şika­yetçinin vazgeçme iradesini açıklamaksızın, açıklamalı davetiye üzerine de olsa duruşmaya gelmemesi onun şikayetten zımmen (örtülü biçimde) vazgeçtiği şeklin­de kabul edilemez.

73.maddenin /.fıkrasında, “kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz” hükmü ile uygulama bakımından esaslı bir değişiklik getirilmiştir. Bu hüküm Çağ­daş ceza hukukunda yer almış bulunan mağdurun korunmasının, ceza hükümleriy­le de sağlanması yönünden yeni bir katkı oluşturmaktadır. 01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı TCK. hükümlerinin geçerli bulunduğu dönemde, bu Kanunun 111. madde­sinde yer alan hükmü bilmeyen bir kısım mağdurların şalisi haklarını saklı (mah­fuz) tutmamaları nedeniyle haklarını sonradan talep edemedikleri görülmekteydi. 5237 sayılı TCK.nun 73.maddesinin 7.fıkrası hükmü, şahsi hakların saklı bulundu­ğunu sağlayacak şekilde düzenlenerek mağdurun himayesi sağlanmıştır. Yeni dü­zenlemeye göre, suçtan zarar gören kişi, şikayetten vazgeçtiği sırada ayrıca şahsi haklarından da vazgeçtiğini açıklamadığı takdirde, bu vazgeçmesi hukuk mahke­mesinde dava açmasına engel oluşturmayacaktır.

5237 Sayılı Tck’da Soruşturulması Ve Kovuşturulması Şikayete Bağlı Bulunan Suçlar

5237 sayılı yeni TCK.da soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulu­nun saçlarla ilgili kanun maddeleri şunlardır;

TCK. 86/2., 89/5., 102/1., 102/2.-2.cümle, 104/1., 105/1., 106/1.-2.cümle, 116/1.-2., 117/1., 123/1., 125 (3.fıkranın (a) bendi hariç), 129., 130., 132., 133., 134., 144/1., 146/1., 151/1.-2., 155/1., 156/1., 159/1., 160/1., 167/2., 209/1, 233/1, 234/3, 239/1.-2, 342/2.maddeleri.