Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 267 İftira Suçunun Cezası Ne Kadar?

TCK m 267 İftira Suçunun Cezası Ne Kadar?

MADDE 267.- (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da ba­sın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuş­turma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
  • Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuş­turmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygu­lanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
  • Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuş­turmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriye­tinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
  • Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkumiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkumiyeti halinde, mahkum olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur.
  • Mağdurun mahkum olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
  • iftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • iftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sa­bit olduğu tarihten başlar.
  • Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.

YTCK’nun 267., 268. ve 269.maddelerinde yer verilen iftira suçuna ilişkin hü­kümler, 765 sayılı ETCK’nun 285.maddesinin karşılığı olup, yeni düzenlemelerde bu suç tipi yeni terim ve tanımlamalarla ve uygulama alanı genişletilerek ele alın­mıştır.

YTCK’nun 267,maddesinin 1.fıkrasında şekli (biçimsel) iftira olarak nitelendiri­len suçun temel şeklinin, suçu kovuşturmaya yetkili makamlara ihbar veya şikayet­te bulunulması (doğrudan iftira) ya da basın yoluyla bir kişinin ceza kovuşturması­na uğratılması (dolaylı iftira) biçiminde işlenebileceği öngörülmüş, 2.fıkrasında ise fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması (maddi iftira) hali cezanın artırılmasını gerektiren bir nitelikli hal olarak öngörülmüştür. ETCK’nun 285.maddesinde ise böyle bir ayrıma yer verilmeden şekli veya maddi iftira halleri suçun aynı yaptırımı gerektiren maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketleri olarak öngörülmüştü ve basın yoluyla bir kişinin ceza kovuşturmasına uğratılması seçimlik hareketine yer verilmemişti. Diğer yandan ETCK’nun 285.maddesinde tanımlanan iftira suçunun oluşması için isnat edilen fiilin “suç” olması aranmasına karşın, YTCK’nun 267.maddesinin getirdiği en önemli yeniliklerden biri olarak artık isnat olunan fiilin suç oluşturması şart olmayıp disiplin yaptırımını veya başka idari yaptırımı gerektiren veya Kabahatlar Kanunu kapsamındaki fiillerin de bu suçun konusunu oluşturabileceği kabul edilmiştir. 267.maddenin üç ila yedinci fıkraların­da, eski madde metninden farklı olarak iftira sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmiştir. Maddenin 8.fıkrasında iftira suçunda zamanaşımı süresinin başlama tarihi bakımından özel bir hükme yer verilmiştir.maddenin 9.fıkrasında ise basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan verilen mahkumiyet kararının, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunması ve ilan masrafının hükümlüden tahsil edilmesi gerektiği bir yenilik olarak hüküm altına alınmıştır.

268.madde, iftira suçunun özel bir işleniş biçimi olarak, başkasına ait kimlik ve­ya kimlik bilgilerinin kullanılması hakkında düzenleme yapılmış, 269.maddede ise, ETCK’nun 285/son fıkrasında yer alan etkin pişmanlık halleri ayrıntılı biçimde dü­zenlenmiş ve uygulama alanı genişletilmiştir.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

İftira suçu bir zarar suçu değil, soyut tehlike suçudur. Bu suçla korunmak isteni­len hukuksal yarar karma bir nitelik taşımaktadır. Suçun oluşması için belirli bir kişinin zarar görmüş olmasına gerek bulunmadığı bir zarar tehlikesi olasılığı yeterli sayıldığından, korunması amaçlanmakla beraber “Adliyeye Karşı Suçlar” arasında düzenlenmesi nedeniyle öncelikli olarak adliyenin korunmasının amaçlandığı anla­şılmaktadır.

Suçun Konusu

İftira suçunun maddi konusunu, bir kimseye isnat edilen “hukuka aykırı bir fiil” oluşturabilir. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir; disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan veya 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında kabahat sayılan fiillerde bu suçun konusunu oluşturabilir. Buna göre iftira suçunun konusu bir suç olabileceği gibi, idari yaptırımı gerektiren bir fiilde olabilecektir.

İftiranın konusunu bir suçun oluşturması durumunda, bunun YTCK veya özel yasalarda suç olarak tanımlanmış ve en azından teşebbüs aşamasında kalmış olması ve isnat edilen fiilin belirli ve objektif olarak gerçek dışı olması gerekir. İsnat edilen suç, kasten veya taksirle veya ihmal suretiyle işlenmiş olabilir. Kişiye isnat edilen fiilin hiç işlenmemiş olması ya da kendisine isnatta bulunulan kişi tarafından işlen­memiş olması hallerinde iftiranın konusunu oluşturan fiilin objektif olarak gerçek dışı olduğu, diğer bir anlatımla “suçsuz olduğunu bildiği halde bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edildiği” kabul olunur. İsnadın açık olmaması, belirli bir suç isnadını içermemesi, ciddi olmaması ya da yetkili makamın isnadı ciddi bulmayıp hiçbir işlem yapmaması durumunda iftira suçu oluşmaz. İftiranın konusunu oluş­turan suçun kovuşturulmasının mümkün olması gerekir. Örneğin şikayete bağlı bir suçun isnat edilmesi buna karşın şikayetin yapılmamış olması, isnada konu fiilin hukuka uygunluk nedeni içermesi ve isnatta bulunulurken hukuka uygunluk ne­deninin (örneğin meşru savunmanın) da belirtilmesi, isnat edilen suçtan dolayı zamanaşımının gerçekleşmiş olması, yüklenen suçun işlenemez nitelikte olması hallerinde iftira suçunun unsurları oluşmaz.

İftira suçunun konusunun idari yaptırımı gerektiren bir fiil olması durumunda bunun belirli ve objektif olarak gerçek dışı olması, ayrıca bu isnat edilen fiilin, isna­dın yapıldığı anda mağdur hakkında idari yaptırım uygulanmasını gerektiren bir eylem olması gerekir.

Suçun Faili

İftira suçunun (267.md.) faili herkes olabilir. Suçun 268.maddede düzenlenen özel işleniş biçiminde ise fail, kendisi hakkında işlediği bir suç nedeniy­le soruşturma ve kovuşturma yürütülen şüpheli ya da sanık konumunda bulunan kimsedir.

İftira suçunu kamu görevlileri de işleyebilirler. Suçu görev gereği elinde bulun­durduğu “araç ve gereçleri” kullanarak işleyen kamu görevlisinin cezası YTCK’nun 266.maddesi uyarınca artırılır.

Suçun Mağduru

İftira suçunun mağduru, belirli, hayatta bulunan, ceza so­rumluluğu taşıyan ve suçsuz olduğu iftiracı tarafından bilinen bir gerçek kişi olabi­lir. Ceza sorumluluğu bulunmadığından tüzel kişiler (YTCK 20/2.md.) iftira suçu­nun mağduru olamaz ve iftira suçu tüzel kişilere karşı işlenemez. Ancak tüzel kişi yararına kasıtlı bir suç işlendiğinden bahisle gerçek bir kişiye isnatta bulunulması halinde YTCK’nun öO.maddesindeki yaptırımların uygulanması söz konusu olaca­ğından bu durumda iftira suçundan söz edilebilir.

İsnadın belli bir kişiye yönelik olması gerekir. Bu kişinin ismi belirtilmese bile, yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterlidir. Mağ­dur belirli değilse örneğin hayali bir kişi ise, bu durumda eylem iftira suçunu değil suç uydurma (YTCK 271.md.) suçunu oluşturur. Kendisine iftira edilen kişi hayatta değilse, ölü hakkında kovuşturma yapılamayacağından (YTCK 64.md.) eylem iftira suçunu değil unsurları varsa suç uydurma veya ölünün hatırasına hakaret (YTCK 130/1.md.) suçunu oluşturabilir Failin, suçun faili olarak kendisini göstermesi durumunda bu suç değil, suç üstlenme suçu (YTCK 270.md.) işlenmiş olur.

Suçun Maddi Unsuru

YTCK’nun 267.maddesine göre iftira suçu iki şekilde işlenebilir. Bunlar, şekli veya maddi iftiradır. 268/l.fıkrada ise iftira suçunun özel bir işleniş biçimine yer verilmiştir.

Şekli (biçimsel) iftira

267/1.fıkraya göre şekli iftira, mağdur hakkında soruş­turma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağla­mak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşur. Bu isnadın yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle ya da basın ve yayın yoluyla yapılması gerekir. Bunların dışında, örneğin sözlü olarak mağdura suç yüklenmesi iftira suçunu değil, unsurları gerçekleştirdiği takdirde hakaret suçunu (YTCK 125.md.) oluşturabilir.

Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak (doğrudan) iftira

267/1.fıkra hükmüne göre iftira suçunun gerçekleştiriliş şekillerinden biri, mağdur hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatmayla ya da idari yaptırım uygulamaya yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmaktır.

İhbar, bir suçun veya disiplin yaptırımı ya da başkaca idari (yönetsel) yaptırımı gerektiren hukuka aykırı bir fiilin herhangi bir kişi tarafından herhangi bir yolla o fiili soruşturmaya veya kovuşturmaya yetkili makamlara bildirilmesidir. Şikayet ise soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda, suçtan zarar gören kişinin süresi içinde (YTCK 73.md.) yetkili makamlardan bu fiili hakkında ceza davası açılması yönündeki isteğidir.

İhbar veya şikayet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü de yapılabilir (CMK 158/5.md.). Telefonla, telgrafla, imzasız bir mektupla da ihbarda bulunulabi­lir. 4483 sayılı MDKGYHK’nun 4.maddesine göre, memurlar ve diğer kamu görevli­leri hakkında yapılacak ihbarlarda şekil serbestliği kabul edilmemiş, ihbarların be­lirli nitelikleri taşıması aranmıştır. Buna göre, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılan ihbar ve şikayetlerin, Cumhuriyet savcıları ile izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulabilmesi için, somut olması ve belli bir memurun adını ve olay yerini içermesi gerekmektedir (4/3-4.fıkralar). Maddenin gerekçesinde, memurların ve diğer kamu görevlilerinin asılsız isnatlar ile suçlanmasını önlemek için bu hükmün sevk edildiği belirtilmiştir. Ayrıca, iddiaların ciddi bulgu ve belge­lere dayanması, ihbar dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgah adresinin bulunması zorunludur. Bu nitelikleri taşımayan ihbar veya şikayetler işleme konulmaz. Kanunun 15.maddesine göre yetkili merci veya savcılık işleme konulmayacak ihbar ve şikayetler hakkında, ihbarcı veya yakınıcıya bildirimde bulunur. Benzer bir hükme 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 97.maddesinde yer verilmiştir. Maddede, hakimler ve savcılar hakkında yapılacak ihbar ve şikayetlerin soruşturmayı gerektiren belli bir konuyu içermemesi ve gerçek kimlik ve doğru adres gösterilmemesi durumunda işleme konulmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu itibarla belirtilen biçim koşullarını taşımayan ihbarlar, diğer koşul­ları mevcut olsa bile iftira suçunu oluşturmaz.

Suça ilişkin ihbar veya şikayetin yapılabileceği yetkili makamlar CMK’nun 158.maddesinde gösterilmiştir. Buna göre suça ilişkin ihbar veya şikayet, Cumhuri­yet başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikayet, ilgili Cumhuriyet başsavcılığına gön­derilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçi­lik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikayette bulunabilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili ku­rum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet, gecikmeksizin ilgili Cumhuri­yet savcılığına gönderilir. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yol­suzluklarla Mücadele Kanununun 18.maddesine göre, “bu kanunun 17.maddesinde yazılı suçlara ilişkin ihbarlar” doğrudan Cumhuriyet başsavcılıklarına yapılır. İhbar üzerine derhal bir tutanak düzenlenir ve bir örneği muhbire verilir.

İhbarın konusunu bir suç değil de, idari yaptırımı gerektiren bir fiilin oluştur­ması halinde ihbar veya şikayetin idari yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açık­ça gösterilen idari kurul, makam veya kamu görevlilerine yapılmış olması gerekir.

Basın ve yayın yoluyla (dolaylı) iftira

267/1.fıkra hükmüne göre, iftira suçu, basın ve yayın yoluyla masum bir kimseye hukuka aykırı bir fiilin isnat edilmesi suretiyle de işlenebilir. YTCK’nun 6/1-g ben­dindeki tanıma göre, ceza kanunlarının uygulanmasında; “basın ve yayın yolu ile” deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapı­lan yayınlar anlaşılır. 5187 sayılı Basın Kanununun 2.maddesi uyarınca fiilin basıl­mış bir eserle işlenmesi açısından suçun oluşması için basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulmuş olması gerekir. Elektronik kitle iletişim araçlarıyla örne­ğin internet yoluyla yapılan asılsız suç isnatları ile ilgili metnin sunumcuda ulaşıma açık hale getirilmesi ile yayın unsuru gerçekleşmektedir. 267/1.fıkrada, “…basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırımı uygulanmasını sağlamak için hukuka aykırı bir fiil isnadı” iftiranın gerçekleştiriliş şekillerinden biri olarak kabul edildiğinden, basın ve yayın organlarında çıkan yazı ve haberlerle, işlendiği bildirilen suçlara ilişkin takibata geçilmiş ve sonuçta suç yüklenen kişinin suçsuz olduğu ortaya çık­mış ise basın veya yayın organı ihbar konusunu ilgili makama doğrudan doğruya bildirmese bile, basın veya ayın yoluyla yapılan haberler dolayısıyla suçsuz kimse­ler hakkında idari veya cezai takibata girişilmesi mümkün olduğundan, iftira suçu hukuka aykırı olarak isnat edilen fiilin yayınlanmasıyla oluşur.

Maddi İftira

267/2.fıkra hükmüne göre maddi iftira, fiilin maddi eser ve de­lillerini uydurarak iftirada bulunmaktır. Fail, iftira suçunun bu işleniş biçiminde soyut bir suçu mağdura isnat etmemekte, delilleri uydurarak somut isnatta bulun­maktadır. 267/2.fıkra uyarına, bu durumda faile verilecek ceza yarı oranında artırı­lacaktır. Suçun veya idari yaptırımı gerektiren fiilin belirli bir kimse tarafından işlendiği izlenimini uyandıran her şey “maddi eser ve delil” sayılır. Örneğin, bir kimsenin kendi kendisini yaralayarak, yetkili makamlara belli bir kişi tarafından yaralandığını bildirmesi, mağdurun evine gizlice silah konulması, bir suçun mağ­durunun kanının iftira edilecek kişinin elbiselerine sürülmesi hallerinde 267/2.fıkraya uyan maddi iftira suçu söz konusu olmaktadır.

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (268.md.)

YTCK’nun 268/1.maddesinde iftira suçunun özel bir işleniş şekli düzenlenmiştir. Buna göre, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma ya­pılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kulla­nan kimse, iftira suçuna (267.md.) ilişkin hükümlere göre cezalandırılacaktır.

Suçun Manevi Unsuru

İftira suçunun manevi unsurunun oluşabilmesi için, kendisine hukuka aykırı fiili isnat edilen kişinin bu suçu işlemediğinin bilinmesi gerekir. Bu bakımdan, söz ko­nusu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Başka bir deyişle iftira suçu muhtemel (olası) kastla işlenemez. Bu suçun oluşabilmesi için, ayrıca, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hareket edilmesi gerekir. Bu neden­le, iftira suçu açısından failde kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı gereklidir. Bu itibarla, suçun yetkili mercilere ihbar veya şikayet ya da basın ve yayın yolu ile gerçekleştirilmesi bakımından failin, hakkında asılsız suç isnadında bulunulan mağdurun masum olduğunun ya da isnat edilen fiilin asılsızlığını kesin olarak bil­mesi arandığından bu suç ancak özel kastla işlenebilir. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Zan ve talimine dayalı isnatlarda iftira suçu oluşmaz. Zira, şüphe üzerine şikayet etmek hep vatandaşın hakkı olduğundan, iftira suçunun oluşması için mağdurun suçsuz olduğunu bile bile isnatta bulunduğunu sübuta vardıran kesin delillerin mevcudiyeti gerekir. Fail, suç vakıası hakkında emin olmakla birlikte, bunun faili konusunda tereddütlü ise, bu durumda açıkça suçsuz olduğunu bildiği kimseye suç isnadı söz konusu olmadığından iftira suçunun manevi unsuru oluşmaz.

Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru

İftira suçu ile adliye ve kişinin şeref ve onuru birlikte korunduğundan ve adli- yenin korunan yarar içinde önceliği bulunduğundan, mağdurun rızası bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz. Suçsuz olduğunu bilerek masum bir kişiye hukuka aykırı bir fiil isnad edilmesi, hakkın kötüye kullanılması olacağından, Ana­yasanın 74.maddesinde düzenlenen dilekçe hakkına dayanılarak böyle bir fiilin hukuka uygun olduğunun ileri sürülmesi mümkün değildir. Buna karşılık gerçek­leşmiş bir olayla ilgili olarak bu olayın oluşumuna neden olan kişiler de gösterilmek suretiyle ihbar veya şikayette bulunulması durumunda, hakaret veya iftira suçunun oluştuğundan söz edilemez. Çünkü, burada gerçekleşmiş somut olayla ilgili olarak ihbar veya şikayette bulunma hakkının kullanılması söz konusudur. Ancak, her somut olay bakımından hakkın izin verilen sınırlar içinde kullanılıp kullanılmadığı ayrıca belirlenmelidir. Suç ihbarının yasal araç ve yollardan yararlanma çizgisini aşıp aşmadığının nesnel; yine bu olgu ile iftirada doğrudan kasıt bulunup bulun­madığını öznel ölçütlere göre saptanması ve tümünün tutarlı bir biçimde gerekçe- lendirilerek karara yansıtılması gerekir. Haber verme hakkına dayalı hukuka uygunluk nedeninden söz edilebilmesi için, kamuya duyurulan olayın “haber” olması, söz konusu haberin “güncel” olması, bu haberin bilinmesinde kamu ilgi ve yararının bulunması ve verilen haberin yazılış şekli, kullanılan ifadelerin, cümle ve kelimelerin, haberin konusunun kişilik hakkını zedeleyecek üslup ve tarzda olma­ması aşağılayıcı nitelikte bulunulmaması gerekir. Bu bakımdan haberin gerekli araştırmalar sonucu gerçekliğine inanılarak verilmesi halinde suç oluşmayacaktır.

Ağırlatıcı Sebepler

İftira suçuna ilişkin ağırlatıcı sebepler 267,maddenin 2., 3., 5., 6. ve /.fıkralarında düzenlenmiştir.

Fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması

Maddenin 2.fıkrasına göre, iftira konusunu oluşturan haksız fiilin maddi eser ve delillerinin uydurulması halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. Bu konuda “maddi iftira” başlıklı açıklamalara da bakılmalıdır.

Bu fiil nedeniyle mağdurun aleyhine olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanması

Maddenin 3.fıkrasına göre yükle­nen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer ol­madığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, maddenin bir ve ikinci fıkralarına göre verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

Bu nitelikli halin uygulanmasının birinci koşulu, iftira fiili nedeniyle mağdurun aleyhine olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbirinin, örneğin, adli kontrol (CMK 109.vd.), arama ve elkoyma (CMK llö.vd.), telekomüni­kasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi (CMK 135.vd ), gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme (CMK 139.vd.) gibi koruma tedbirinin uygulanmış olma­sıdır. İkinci koşul ise, mağdur hakkında yüklenen (isnat edilen) fiili işlemediğinden dolayı beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması­dır. Mahkumiyet kararı verilmesi halinde bu nitelikli halin uygulanması mümkün değildir.

Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis ya da süreli hapis cezasına mahkum olması

Maddenin 5.fıkrasına göre, mağdurun ağırlaştı­rılmış müebbet hapis cezasına mahkumiyeti halinde, mahkum olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için ifti­raya dayalı olarak mahkumiyet kararı verilmiş olması, diğer bir deyişle iftiranın konusu ile mahkumiyet kararı verilen suç arasında ayniyet ve neden-sonuç ilişkisi­nin bulunması gerekir. Mahkumiyet kararının kesinleşmiş olması yeterli olup bu­nun ayrıca infaz edilmiş olmasına gerek yoktur.

Mağdurun mahkum olduğu hapis cezasının infazına başlanmış olması

Maddenin 6.fıkrasına göre, mağdurun mahkum olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılacaktır. Hapis cezasının infazına başlanılmasından maksat, hakkında kesinleşmiş hapis cezasını içeren mahkumiyet kararı bulunan hükümlünün, 5275 sayılı CGTİK’nun 21.maddesi uyarınca, Cumhuriyet başsavcılığının yazılı emriyle ceza infaz kuru- muna gönderilmesi ve kuruma alınmasıdır.

İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanması

Maddenin /.fıkrasına göre, iftira sonucunda mağdur hak­kında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

Hapis cezası dışındaki adli yaptırımlar, örneğin, adli para cezası, hapis cezasına seçenek diğer yaptırımlar (YTCK 5O.md.), müsadere ve sınır dışı etme gibi yaptırım­lar, idari yaptırımlar ise, idari para cezası, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve diğer idari ve disipliner nitelikteki (meslek ve sanatın tatili, işyerinin kapatılması, izin ve ruhsatların kaldırılması, ruhsatsız inşaatın yıkılması, barodan kaydın silinmesi, kamu kurumu niteliğindeki meslek mensuplarına meslekten çıkarma, uyarma, kınama gibi disiplin cezalarının uygulanması) yaptırımlardır. Bu nitelikli halin uy­gulanabilmesi için adli veya idari yaptırım kararı verilmiş olması yeterli olmayıp en azından bu yaptırımların uygulanmasına başlanmış olması da gereklidir.

Hafifletici Nedenler

Bu suçla ilgili olarak daha az ceza verilmesini gerekti­ren özel bir neden öngörülmemiştir. Ancak, iftira suçuna ilişkin cezanın azaltılma­sını gerektiren etkin pişmanlık (269.md.) hükmü,koşullarının gerçekleşmesi halinde fail hakkında uygulanacaktır. Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için bunun aynı yöntemle yayınlan­ması gerekir (269/5.fıkra). Etkin pişmanlık konusunda 269.madde ile ilgili olarak yapılan açıklamalara bakılmalıdır.

Teşebbüs

Salt hareket suçu niteliğinde bulunan iftira suçu, ihbar veya şikaye­te konu fiilin kovuşturmaya yetkili makamlar tarafından öğrenilmesiyle, suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi durumunda ise, yetkili makamların fiilden haber­dar olmalarıyla tamamlanmaktadır. C.savcılığına yazılmış olan ihbar mektubunun yolda kaybolması ya da suçun maddi delil ve eserlerini uydurmak isteyen failin mağduru suçlamak amacıyla evine konulmak üzere örneğin uyuşturucu maddeyi bir kişiye verirken yakalanması halinde bu suçun teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilebilir.

İştirak

İftira suçu iştirak bakımından bir özellik göstermez. Bu nedenle suça müşterek fail, azmettiren veya yardım eden düzeylerinde iştirak mümkündür.

İçtima

267 maddenin 4.fıkrasında özel bir içtima kuralı öngörülmüştür. Buna göre, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuştur­maya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna (YTCK 109.md.) ilişkin hükümlere göre dolaylı fail (YTCK 37/2.md.) olarak sorumlu tutulacaktır.

Failin, tek bir ihbar veya şikayetle aynı mağdura birden fazla suç isnat etmesi halinde eylem tek suçu oluşturur. Aynı ihbarla birden fazla kişiye suç isnadında bulunulması halinde ise YTCK’nun 43/2.fıkrası uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır. Fail, çeşitli makamlara yaptığı ihbar ve şikayetlerle aynı kişi hak­kında çeşitli suç isnatlarında bulunduğu takdirde, şartları varsa 43/1.fıkra hükmü­nün uygulanması, aksi halde, her bir suçtan ayrı ceza tayin edilmesi gerekir. Keza, aynı makama verilen çeşitli ihbar ve şikayetlerle aynı isnatların tekrarlanması ha­linde de benzer biçimde uygulama yapılmalıdır.

İftira fiili aynı zamanda hakaret suçunu da oluşturur. Ancak, farklı neviden fikri içtima (44.md.) uyarınca en ağır cezayı gerektiren 267.madde uyarınca failin ceza- landınlması gerekir. İftira suçunun unsurlarının oluşmaması halinde eylemin haka­ret (YTCK 125.md.) suçunu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilebilir.

Kovuşturma

İftira suçunun soruşturma ve kovuşturması C.savcılığınca genel hükümlere göre re’sen yapılır.

Görevli Mahkeme

5235 sayılı Kanunun 11. ve 12.maddeleri uyarınca, 267.maddenin 1. ve 7.fıkralarında yazılı suçlarda asliye ceza, maddenin 5.fıkrasındaki netice itibarıyla ağırlaşmış iftira suçunda ise ağır ceza mahkemesi davaya bakmakla görevlidir.

Suçun Yaptırımı

1.fıkrada bir yıldan dört yıla kadar hapis, 7.fıkrada üç yıl­dan yedi yıla kadar hapis, 5.fıkranın ilk cümlesindeki netice sebebiyle ağırlaşmış nitelikli halde yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasıdır. Maddi iftira halinde 1.fıkraya göre verilen ceza 2.fıkra uyarınca yarı oranında artırılacaktır. Maddenin üç ila altıncı fıkralarında, iftira sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmiştir.

Maddenin 2.fıkrasında, basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı ve­rilen mahkumiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunma­sı ve ilan masrafının hükümlüden tahsil edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Dava Zamanaşımı

Maddenin 8.fıkrasında, iftira suçunda zamanaşımı bakı­mından sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunda özel bir hüküm yer almaktadır. İsnat edilen suç dolayısıyla yapılan kovuşturma sonucu hükmün kesin­leşmesiyle, iftiranın sabit olabileceği ve dolayısıyla takibata girişileceği aşikar oldu­ğundan, yasa koyucu iftira suçundan dolayı dava zamanaşımının, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlayacağını kabul etmiştir.

Dava zamanaşımı süresi, 1.fıkradaki suç bakımından sekiz yıl (66/1-e), 7.fıkradaki netice sebebiyle ağırlaşmış suç bakımından ve 1.fıkra ile 2. veya 3.fıkra hükümlerinin birlikte uygulandığı hallerde onbeş yıl (66/1-d ve 3.fıkra), 5.fıkranın ilk cümlesindeki netice sebebiyle ağırlaşmış suçta yirmi (66/1-c) yıldır.