Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 256 Zor Kullanma Yetkisine İlişkin Sınırın Aşılması Suçunun Cezası

TCK m 256 Zor Kullanma Yetkisine İlişkin Sınırın Aşılması Suçunun Cezası

MADDE 256.- (1) Zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kul­lanması halinde, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

765 sayılı ETCK’nun 245.maddesinin karşılığı olarak düzenlenen YTCK’nun 256.maddesinde, eskisinden farklı olarak suçun seçimlik icra hareketlerinin “suimuamele veya cismen eza verme yahut dövme ve yaralama” şeklinde sayılması yerine “görevin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanılması” şeklinde genel bir ifade kullanılmış, “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması” fiili bağımsız bir suç olmaktan çıkarılmış ve bu durumda, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlilerinin, kasten yaralama suçuna (YTCK 86.md.) ilişkin hükümlere göre cezalandınlacakları belirtilmiştir.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

Bu fiilin suç sayılarak cezalandırılmasıyla korunmak istenilen hukuksal yarar, bir yandan suçtan zarar görenin vücut bütünlüğünün, diğer yandan ise, kamu ida­resinde disiplinin ve idarenin itibarının sağlanması ve korunmasıdır.

Suçun Faili

Suçun faili, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisidir. Bu madde hükmü­nün uygulanabilmesi için failin YTCK’nun 6.maddesinde tanımlandığı üzere bir kamu görevlisi olması ve bunun yanı sıra özel kanunları ya da gördüğü görev ne­deniyle zor kullanma yetkisine sahip bulunması ve görevini yaptığı sırada bu fiili işlemesi gerekir. Görev doğrudan yasadan kaynaklanabileceği gibi, amirin emrinin yerine getirilmesi şeklinde de olabilir. Diğer bir anlatımla kamu görevlisinin 256.maddede tanımlanan suçun faili olabilmesi için kanun ve nizamın kendilerine görevlerini ifa edebilmek için zaruret bulunan durumlarda zor kullanma yetkisini tanıdığı kimselerden olması, böyle bir yetkisi bulunan kamu görevlisinin kişiler üzerinde kuvvet kullanmasının görevi sırasında ve görevinin gereği bulunması ve görevin gerektirdiği ölçünün dışında (yetki sınırı aşılarak) kuvvet kullanması gere­kir. Kanunen kendilerine zor kullanma yetkisi verilen kamu görevlilerinin kimler olduğu ilgili özel kanunlarda gösterilmiştir. Bunlara örnek olarak, polis memuru, jandarma, bekçi, köy korucuları, köy bekçileri, 4081 sayılı Çiftçi Mallarını Koruma Kanununa göre atanan bekçiler, kır bekçisi, belediye zabıta memurları, orman mu­hafaza memurları, cezaevi infaz koruma memurları sayılabilir. Buna karşılık kolluk amiri olmalarına karşın hakim, savcı, kaymakam, köy muhtarı zor kullanmaya yet­kili değildir. Ancak bunlar emir vererek 256.maddede sayılan eylemleri yaptırırlar­sa YTCK’nun 24/3.maddesi yollamasıyla 38.maddesi uyarınca bu suçun azmettireni sıfatıyla sorumlu tutulurlar.

Suçun Maddi Unsuru

Suçun maddi unsuru, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin görevini yerine getirdiği sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanmasıdır. Maddede, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlere yollama yapıl­dığına göre, zor kullanmaya yetkili kamu görevlisinin görevinin gerektirdiği ölçüler dışında kişilerin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan davranışları 256.madde kapsamındadır. Ancak görevin yerine getirilmesinin gerektirdiği ölçüde kuvvet kullanılması meşru ve haklı sayılır. Zira, Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez (YTCK 24/1 .md.); yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan emri uygu­layan sorumlu olmaz (YTCK 24/2.md.).

Örneğin emniyet görevlileri, görevlilerinin gereği olarak zor kullanma yetkisiyle donatılmışlardır. 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun Ek 6.maddesinin 2.fıkrasında polisin zor kullanılmasının, direnme ve saldırının mahiyetine ve dere­cesine göre etkisiz hale getirilecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştiğinde her çeşit silah kullanma yet­kilerini ifade ettiği açıklanmıştır. Aynı maddenin 1.fıkrasında ise, polisin yakalan­ması gerekli kişi veya dağıtılması gereken topluluğun fiillerini etkisiz hale getirmek için zor kullanabileceği öngörülmüştür. Toplu kuvvet olarak müdahale edilen du­rumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından belirlenecektir. Suç şüphesi altında bulunan kişiyi yaka­lamak yetkisi emniyet görevlilerine kanunun verdiği bir yetkidir. Yakalanan kişi, gerekli soruşturma işlemlerinin yapılabilmesi için, emniyet görevlisinin görevinin gereği olarak ve mevzuattan kaynaklanan talimatlarına uygun davranmak yüküm­lülüğü altındadır. Bu yükümlülüğe aykırı davranan kişinin örneğin hakim veya savcı huzuruna çıkarılmamak için direnmesi halinde, emniyet görevlileri zor kulla­narak bu kişiyi hakim veya savcı huzuruna çıkarabilirler. Keza, bir meydanda hu­kuka uygun olmayan, örneğin gece yarısı gösteri yürüyüşü yapmak isteyen kişile­rin, dağılmaları hususunda çağrıda bulunan emniyet görevlilerinin bu çağrısına rağmen dağılmamaları durumunda, dağılmasını sağlamak amacıyla kuvvet kullanı­labilir. Kullanılan zorun, birinci örnekte suç şüphesi altında bulunan kişinin hakim veya savcı huzuruna çıkmamak konusundaki direncini kırmaya yetecek ölçüde, ikinci örnekte ise hukuka aykırı gösteri yürüyüşü yapan kişilerin dağılmasını sağ­lamaya yetecek ölçüde olması gerekir. Bu ölçünün dışında kuvvet kullanılması durumunda, bunun ceza sorumluluğunu gerektireceği muhakkaktır. Örneğin hu­kuka aykırı gösteri yürüyüşü yapan kişilerin dağılmamakta direnmenin ötesinde, kamu görevlilerine karşı bir saldırıda bulunmamalarına rağmen, bu kişilere karşı vücutlarının yaralanmasını sonuçlayacak şekilde silah kullanılması halinde, emni­yet görevlileri açısından artık hukuka uygun bir davranışın varlığından söz edile­mez. Bu durumda, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlilerinin, kasten yara­lama suçuna ilişkin (YTCK 86., 87.md.) hükümlerine göre cezalandırılması gerek­mektedir. Kamu görevlisinin, kullandığı kuvvetin “görevin gerektirdiği ölçünün dışında” olup olmadığı her somut olayın özelliğine ve kuvvet kullanma yetkisi veren kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine göre hakim tarafından belirlenecek­tir. Görevin gerektirdiği ölçü dışında fiziken kötü muamele yapmak (itelemek, tokat atmak, çekiştirmek, yerde sürüklemek vb…) veya bedensel eza vermek (kişiye acı ve ızdırap hissettirmek,dövmek veya yaralamak) fiilleri de 256.madde kapsamına girer. Kullanılan kuvvetin kişideki etkisinin basit tıbbi bir müdahale ile giderilebile­cek ölçüde hafif olması halinde de fail 256.madde yollaması ile 86/2.fıkra uyarınca cezalandırılır ve ayrıca bu cezaya 86/3-d bendi (kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanarak yaralama fiilini işlemesi nedeniyle) uyarınca artırım uygulanması gere­kir. Eğer zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması sonucu bir kimse ölmüş ise, failin yaralama kastıyla hareket ettiğinin saptanması halinde 256.maddenin yolla­masıyla 87/4.fıkra hükmünün uygulanması gerekir. Kastın öldürmeye yönelik ol­duğunun anlaşılması halinde ise kasten insan öldürme suçuna (81., 82.md.) ilişkin hükümler uygulanır.

256.madde hükmünün uygulanabilmesi için, kişilere karşı görevin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanılmasının, kamu görevlisinin görevini yaptığı sırada işlenmesi gerekir. Bu itibarla, görev yapmadığı sırada ya da görevle ilgisi olmama­sına rağmen kişi veya kişilere karşı kuvvet kullanılması halinde zor kullanma yetki­sine sahip kamu görevlisinin (failin) eylemi baştan itibaren hukuka aykırı olduğun­dan bu durumlarda görevin gerektirdiği ölçünün (sınırın) aşılıp aşılmadığına ba­kılmaksızın cezalandırılması gerekir. Örneğin, izinli bulunduğu sırada veya görev­de olsa dahi kişisel nedenlerle kişilere karşı kuvvet kullanan polis memuru hakkın­da 256.madde hükmü uygulanmaz.

Failin, 256.madde hükmüne göre cezalandırılabilmesi için, görevin yerine geti­rilmesinin gerektirdiği ölçü sınırlarının kasten aşılması gerekir. Eğer sınır taksirle aşılmışsa, sorunun hukuka uygunluk sebeplerinde sınırın aşılmasına ilişkin hüküm­ler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, zor kullanma yetki­sine sahip kamu görevlisinin görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerek­tirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanmasının kast olmaksızın gerçekleşmesi, ölüme veya yaralamaya yol açması durumunda faile taksirle öldürme veya yaralama su­çunu düzenleyen 85. ve 89.maddelerde yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur (27/1.md.). Ancak, meşru savunmada sınırın aşılma­sı mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilemez (27/2.md.).

Suçun Manevi Unsuru

256.maddede tanımlanan suçun oluşması bakımından failin belirli bir amaçla (saikle) hareket etmesi aranmadığından, genel kast yeterlidir. Diğer bir anlatımla, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında olduğunu bilerek kuvvet kullanması ve bu­nun sonucunu (kişinin yaralanmasını) isteyerek yani kasten hareket etmesi gerekir.

Suça Etki Eden Nedenler

Bu suçla ilgili olarak cezanın artırılmasını veya daha az ceza verilmesini gerekti­ren özel bir hüküm öngörülmemiştir. Maddede yapılan yollama uyarınca fail hak­kında YTCK’nun 86. ve 87.maddelerinde öngörülen nitelikli haller uygulanacaktır.

Teşebbüs

Bu suça teşebbüs mümkündür. Ancak, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri (87.md.) bakımından teşebbüs mümkün değildir.

İştirak

Bu suç fail bakımından “özgü suç” niteliğinde olduğundan, bu suçun faili ancak zor kullanmaya yetkili kamu görevlisi olabilir. Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden sıfatıyla sorumlu tutulurlar (YTCK 40/2.md.). Bu niteliğe sahip olmayan kimselerin, kamu görevlisini yanıltarak ona bu fiili işletmeleri halinde bu kimseler dolaylı fail sıfatıyla (YTCK 37/2.md.) so­rumlu tutulur. Ayrıca, failin amirinden aldığı emri yerine getirmesi halinde, konu­su suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemeyeceğinden dolayı, emri yerine getiren ve emri veren sorumlu olur. Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur (YTCK 24/3-4.md.). Bu durumlarda konusu suç oluşturan emri veren (amir) 256.maddede öngörülen suçtan dolayı azmettiren (38.md.) sıfatıyla sorumlu tutulur.

İçtima

Özel bir hüküm öngörülmediğinden suçların içtimama ilişkin sorunla­rın genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. YTCK’nun 43/3.madde ve fıkrası hükmü uyarınca bu suçta zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Kişiye, insan onuruyla bağdaşmayan şekilde bedensel veya ruhsal yönden acı çektirilmesi fiilinin ani olarak değil de sistematik ve belli bir süreç içinde işlenmesi durumunda zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin bu fiili YTCK’nun 94.maddesine uyan “işkence” suçunu oluşturur. Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçunun birden fazla kişiye karşı işlenmesi halinde mağdur sayısınca 256.maddeye uyan suçlar oluşur. Failin, kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanmanın yanı sıra, bu suçun unsuruna dahil olmayan hakaret, konut dokunulmazlığının ihlali, hırsızlık gibi başkaca suçların da işlenmesi halinde, faile ayrıca bu suçlardan dolayı da ceza tayin edilir.

Kovuşturma

Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı de­ğildir. Zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle yaralamanın kişideki etkisi basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde olsa dairi, kamu görevlisi bu suçu sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlediğinden (86/3.fıkra), su­çun soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılacaktır. Fail, adli kolluk görevlisi olup da adli bir işlemin yerine getirilmesi sırasında bu suçu işlediği takdirde suçun so­ruşturması CMK’nun 161/5.maddesi gereğince doğrudan Cumhuriyet Savcısı tara­fından yapılır. Ancak, suçun idari ve önleyici kolluk görevlerinin yerine getirilmesi sırasında işlenmesi durumunda fail hakkındaki soruşturma 4483 sayılı Kanun hü­kümlerine göre yapılır.

Görevli Mahkeme

Maddede, fail hakkında kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Bu itibarla, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 10-14.maddeleri uyarınca; yollama yapılan 86.maddenin 1. ve 87.maddenin 1., 2. ve 3.fıkralarına uyan yaralama hallerinde asliye ceza, 86.maddenin 2.fıkrasına uyan yaralama halinde sulh ceza, 87.maddenin 4.fıkrasına uyan ”kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş olması” halinde ise ağır ceza mahkemesi görevlidir.

Suçun Yaptırımı

256.maddede yapılan yollama uyarınca, bu suçun faili olan zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlileri, kasten yaralama suçuna (YTCK 86., 87.md.) ilişkin hükümlere göre cezalandırılacaklardır.

Dava Zamanaşımı

Bu suçun dava zamanaşımı süresi, yapılan yollama nede­niyle 86.maddenin uygulandığı durumlarda sekiz yıl (66/1-e), 87.maddenin uygu­landığı durumlarda ise onbeş yıldır.