Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 214 Suç İşlemeye Tahrik Suçu ve Cezası

TCK m 214 Suç İşlemeye Tahrik Suçu ve Cezası

MADDE 214.- (1) Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak, birbirini öl­dürmeye tahrik eden kişi, onbeş yıldan yirmidört yıla kadar hapis cezası ile ceza­landırılır.
  • Tahrik konusu suçların işlenmesi halinde, tahrik eden kişi, bu suçlara az­mettiren sıfatıyla cezalandırılır.

“Suç işlemeye tahrik” başlıklı 214.maddede iki ayrı suç düzenlenmektedir. Bun­lar, suç işlemeye tahrik (214/1.fıkra) ve halkı birbirini öldürmeye tahrik (214/2.fıkra) suçlarıdır. Maddenin 1. ve 3.fıkraları, 765 sayılı ETCK’nun 311.maddesinin 1. ve son fıkralarının, maddenin 2.fıkrası ise ETCK’nun 149.maddesinin karşılığıdır. ETCK’nun 311/3.fıkrasında cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren haller tek tek sa­yılmış olmasına karşılık, yeni düzenlemede bu suçlar bakımından da ortak hüküm olan 218.maddede daha genel bir ifade (basın ve yayın yoluyla işlenme) kullanılmış­tır. Keza, suç işlemeye tahrik suçu bakımından ETCK’nun 311/d.fıkrasındaki “tahri­kin yöneldiği suçun cezasının türüne yönelik” cezanın belirlenmesine ilişkin kazuistik metot terk edilmiş, tahrik neticesinde ortaya çıkan tehlikenin ağırlığı ve YTCK’nun 61.maddesindeki esaslar çerçevesinde alt ve üst sınırlar arasında cezayı tayin etmek yetkisi hakime bırakılmıştır. Maddenin 2.fıkrasmdaki suç tanımında, eski hükümdeki “mukatele” terimi yerine “öldürmek” terimi kullanılmıştır. Eski hükümde (149/2.md.) asiler hakkında da ceza öngörülmesine karşılık yeni hüküm­de asilerin ne şekilde cezalandırılacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak bu durumda tahrik sonucu suç işleyen kimseler, işledikleri suçla ilgili hü­kümlere göre cezalandırılacaklarından, bu konuda uygulamada bir boşluk doğması söz konusu değildir.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

Bu suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, nitelikleri itibariyle azmettirme­den daha kapsamlı etkileri bulunan bu fiiller dolayısıyla kamu barışının bozulması­nın önlenmesidir. Kamu barışı, kamu güvenliğinden daha geniş, kamu düzeni kav­ramından ise dalıa dar bir anlam içeriğine sahiptir. Kamu barışı, bireyler arasındaki ilişkilerde, hukukun egemen olduğu toplum düzeni olarak anlaşılmalıdır.

Suçun Faili

Bu suçların faili herhangi bir kimse olabilir. Fail sivil veya kamu görevlisi olabi­leceği gibi Türk vatandaşı veya yabancı da olabilir.

1.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru

Birinci fıkradaki suçun maddi unsuru suç işlemek için alenen tahrikte bulunmaktadır. İşlenmesi tahrik edilen suçun ceza ka­nununda veya özel kanunlarda yer almasının önemi yoktur. Tahrik, başkalarını belli bir suçu işlemeye itmek; başkasını suç olan fiil ve hareketlerde bulunmaya davet etmek anlamlarına gelmektedir. Tahrik fiili; söz, yazı, resim, basılmış eser, yayın gibi çeşitli yollarla işlenebilir.

Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, suç işlemeye alenen tahrik fiili, iştirak ilişkisinden bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. Kamu barışı açısından büyük bir tehlike ifade eden bu suçun tamamlanabilmesi için tahrik konusu suçların iş­lenmesi gerekmemektedir. Burada önemli olan, belirli olmayan kimselerin suç işle­meye tahrik edilmesidir. Eğer muayyen kişiler, belli bir suçu işlemek için teşvik veya azmettirilmiş ise, meselenin iştirak kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Suçun oluşması için, suç işlemeye tahrik fiilinin, alenen işlenmesi gerek­mektedir. Aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır. Bu itibarla, umumi olmayan bir yerde işlenmesine karşın fiilin herkesin bulunabileceği ve du­yabileceği şartlar içinde yapılması halinde aleniyet unsurunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.

Suç işlemek için tahrik, aslında tahrik konusu suça bir hazırlık hareketi niteli­ğindedir. Burada bir tehlike suçu söz konusu olduğundan, tahrik edilen suçun iş­lenmesi durumunda, suçla mücadelede geç kalınacağı için, tahrik konusu suçların işlenmesine gerek olmaksızın bu hazırlık hareketi cezalandırılmaktadır. Tahrik edilen fiilin kanunlarda suç olarak tanımlanmış olması, bu suçun genel olarak veya açık ve net olarak ifade edilmiş olması gerekir. Tahrik edilenlerin kusur ehliyetinin bulunmaması, tahrik edilen suçun cezalandınlabilme koşullarının bulunup bulun­maması önemli değildir. Tahrik edilen suç kasten işlenebilen bir suç olmalıdır. Tak­sirli bir suça tahrik, bu suçun kapsamına girmez. Tahrik konusu suçların işlenmesi halinde, tahrikçi bu suçların her birinden dolayı azmettiren sıfatıyla sorumlu tutu­lur (214/3.fıkra).

2.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru

İkinci fıkradaki suçun maddi unsuru, halk kesimlerinin silahlı şekilde birbirlerine karşı öldürmeye tahrik edilmesidir. Suç, halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik edilmesiyle oluşur. Suç, halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik edilmesiyle oluşur. Burada da bir tehlike suçu söz konu­su olup, suçun tamamlanabilmesi için öldürmenin ya da fiili saldırının başlaması gerekmez. Halkın bir kısmını silahlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik etme fiili­nin boyutlarının ne olacağı önceden kestirilemeyen bir nevi iç harbe yol açma ihti­mali bulunduğundan, bu fiilin kamu barışı açısından ifade ettiği tehlike nedeniyle zararlı neticenin doğması beklenmeden hazırlık hareketi niteliğindeki bu fiil ceza­landırılmaktadır. Tahrik fiilinin alenen işlenmesi şart değildir. Bu suç tanımında, öldürülmesi istenilen belirli kişi veya kişiler olmayıp halkın bir kesimidir. Örneğin belirli bir inanca, mezhebe veya ideolojik veya siyasi görüşe mensup belirli olmayan kişiler hedef gösterilerek, halkın bir kesiminin hedef gösterilen diğer halk kesimine karşı silahlandırılarak, birbirini öldürmeye tahrik edilmesi halinde bu suç oluşur. Böyle bir fiilin mevcudiyeti için halkın silahlandırılması veya silahlandırılma olgu­sunun planlanması, organize edilmesi gerekir. Belirli kişilerin öldürülmesinin is­tenmesi, tahrikin bu doğrultuda yapılmış olması halinde, 214/2.fıkra hükmü uygu­lanmaz. Bu durumda konunun kasten öldürme (81., 82.md.) suçuna iştirak kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Tahrik eyleminin, halkın bir kesiminin diğer bir kesimini öldürmesi amacına yönelik olması arandığından, basit propaganda niteliğindeki girişimler bu anlamda tahrik sayılmayacağı gibi, tahrikçinin bu amaçla halkın bir kesimini diğer bir kesimine karşı silahlandırmasının suçun oluşumu için gerekli olduğu kuşkusuzdur. “Halk” tabiri öldürmeyi gerçekleştirecek olan toplu­luğu ifade etmektedir. Bu topluluğun, böyle bir tehlikeyi doğurabilecek güçte olma­sı gereklidir. “Silahlandırma” tabirinden, öldürme sonucunu sağlayabilecek nitelik­leri taşıyan ve silah olarak imal edilmiş bulunan aletler ve maksada elverişli diğer aletlerle halkın birbirini öldürmeye tahrik edilmesi anlaşılır.

Bu suç, eski Hicri 1274 tarihli Osmanlı Ceza Kanununun 56.maddesinden 765 sayılı ETCK’nun 149/2.maddesine alınmış ve YTCK’nun 214/2.fıkrasmda da suç olarak tanımlanmıştır.

Suçun Manevi Unsuru

Bu suçların manevi unsurunun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir. Failde tah­rik fiilini gerçekleştirirken herhangi bir saikin bulunması gerekli olmadığı için, ka­naatimizce bu suçlarda özel kastın aranmasına gerek yoktur. Bu suçların taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Suça Etki Eden Nedenler

Ortak hüküm olan 218.madde uyarınca, bu suçların basın veya yayın yoluyla iş­lenmesi halinde temel ceza yarı oranında artırılır. Bu suçlarla ilgili olarak başkaca cezayı artıran veya daha az ceza verilmesini gerektiren özel bir hüküm öngörülme­miştir.

Teşebbüs

Bu suçların neticesi harekete bitişik birer suç olmaları nedeniyle, icra hareketlerinin kısımlarla bölünebildiği durumlarda, örneğin suçun basılmış eserler yoluyla işlenmesi halinde suçun teşebbüs derecesinde kalması mümkündür.

İştirak

Bu suçlar iştirak bakımından farklı bir özellik göstermez. Bu itibarla, bu suçlara iştirakin her hali (37-39.md.) olanaklıdır.

İçtima

Maddenin 3.fıkrası hükmünde özel bir içtima kuralı getirilmiştir. Buna göre, tahrik konusu suçların işlenmesi halinde, tahrikçi bu suçların her birinden dolayı azmettiren sıfatıyla sorumlu olacaktır. Bu durumda fail 214/1. veya 2. fıkrası­na göre değil, somut olayda tahrik sonucu gerçekleşen suçların sayısınca ilgili ka­nun hükümleri uygulanarak gerçek içtima kuralı uyarınca cezalandırılacaktır.

Suç işlemeye tahrik ve halkı birbirini öldürmeye tahrik suçlarının zincirleme suç (43.md.) biçiminde işlenmesi mümkündür.

Kovuşturma

Bu suçların soruşturma ve kovuşturmaları re’sen yapılır.

Görevli Mahkeme

5235 sayılı kanunun 11. ve 12.maddeleri uyarınca, 1.fıkradaki suçta görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi, 2.fıkradaki suçta ise ağır ceza mahkemesidir. Ancak, suçun basılmış eserler yoluyla işlenmesi ve aynı yerde asliye ve ağır ceza mahkemelerinin birden fazla dairesinin bulunması halinde bu davalar, 5187 sayılı Basın Kanununun 27.maddesi uyarınca iki numaralı mahkeme­de görülür ve bu davalar acele işlerden sayılır.

Suçun Yaptırımı

1.fıkradaki suçun yaptırımı altı aydan beş yıla kadar hapis, 2.fıkradaki suçun yaptırımı ise, onbeş yıldan yirmidört yıla kadar hapis cezasıdır.

Dava Zamanaşımı

1.fıkradaki suçun dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıl, 2.fıkradaki suçun dava zamanaşımı süresi ise 66/1-e bendi uya­rınca yirmi yıldır. Suçların basın veya yayın yoluyla işlenmesi durumunda, bu nite­likli halin 66/3.fıkrası uyarınca dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde gözetil­mesi gerekir.