Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m. 182 Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Cezası Ne Kadar?

TCK m. 182 Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçunun Cezası Ne Kadar?

MADDE 182.- (1) Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adli para cezası ile ceza­landırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakma­sı halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçla Korunan Hukuksal Yarar

Günümüzde çoğalan nüfus ve gelişen teknoloji ve endüstri neticesinde doğaya yapılan müdahalelerle ortaya çıkan kirlenmeler canlılar arasındaki doğal dengenin bozulmasına yol açmakta ve bireyin yaşamı açısından geleceğe dönük çok büyük tehdit oluşturmaktadır. Canlıların yaşamasını ve gelişmesini sağlayan etkenler bütünlüğü yada insan veya başka bir canlının hayat boyu ilişkilerini devam ettir­diği dış ortam şeklinde tanımlanan ve bu tanımın içinde hava, su, toprak, fiziksel unsurlar ve bitkiler, hayvanlar ve bakteriler ile mantarların da biyolojik unsurlar olarak dahil edildiği çevre, bize ve gelecek nesillere ait bir hukuksal değer olup diğer bireylerle paylaşmamız gerektiği gibi, aynı zamanda müştereken alınması gereken önlemlerle de korumamız gereken bir değerdir.

182.maddede tanımlanan suçla korunmak istenilen hukuksal değer çevre, yani onun münferit medyasını oluşturan su, hava, toprak gibi ekolojik-doğal değerlerin yanısıra insani yaşam koşullarının muhafazası, insanların yaşamları, beden bütün­lükleri ve sağlığı gibi bireysel değerlerin korunmasıdır. Diğer bir anlatımla, yasa koyucu bu düzenleme ile öncelikle insan yaşamı ve insan sağlığının çevreye ilişkin tehlikelerden korunmasını ve dolayısıyla çevrenin bizatihi kendisinin de korunma­sını amaçlamaktadır.

Suçun Faili Ve Mağduru

Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir.

Suçun mağduru ise belirli bir kimse olmayıp çevre kirlenmesi nedeniyle insani yaşam koşulları tehdit edilen toplumu oluşturan bireylerdir.

l.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru

182/1 .fıkradaki suçun basit halinin maddi unsuru, çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya hava­ya verilmesine taksirle neden olunması ile oluşmaktadır. 1.fıkranın ikinci cümlesin­de bu suçun nitelikli hali gösterilmiştir. Buna göre, bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde eylem daha ağır cezayı gerektirmek­tedir.

Bir faaliyet sonucu çevreye bırakılan veya atılan her türlü zararlı madde “atık” sayılır. Atığın sözkonusu olabilmesi için mutlaka endüstriyel bir faaliyetin olması zorunlu değildir. Endüstriyel bir faaliyet olmaksızın yapılan her türlü faaliyet so­nunda çevreye bırakılan maddelerde atık olarak kabul edilir. Örneğin, piknik yapan kişilerin bu faaliyetleri sonunda piknik yerinde bıraktıkları çöp faaliyetleri de bu anlamda bir atıktır. “Artık” ise, bir sanayi faaliyeti sonunda yararlanılması müm­kün olmayan ve çevreye bırakılan maddelerdir. Katı atıklar, evsel katı atık olabile­ceği gibi, park ve bahçelerden atılan bitkisel artıklar, sanayi ve ticaret artıkları, haf­riyat toprağı ve inşaat moloz ve kalıntıları şeklinde de olabilmekte ve bu artık mad­deler çevreye zarar veriyorsa, atık madde niteliğine dönüşmektedir. Evsel su arıtma tesislerinden çıkan arıtma çamurları ile sanayi üretimi sonucu çıkan sanayi çamuru da katı atık sayılmaktadır. Hastane, klinik, laboratuar atıkları ile akü, piller ve ilaç atıkları da katı atıklara örnek olarak verilebilir.

Atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olma suçunun oluşabilmesi için bu eylemin çevreye zarar verecek nitelikte olması gerekir. Eylemin çevreye zarar verecek biçimde bir etkisinin bulunup bulunmadığı teknik ve uzmanlığı gerektiren bir konudur. Bu hususta mahkemece uzman bilirkişilerin mütalaasına başvurulması, bu incelemede atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakıp bırakmadığı araştırılmalıdır. Bu husustaki değerlendir­mede, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği, Su Kirliliğini Kontrol Yönet­meliği, Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği, Katı Atıkların Kontrolü Yönetme­liği, Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, Zararlı Kimyasal Madde ve Ürünlerinin Kontrolü Yönetmeliği, Gayrı Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği, Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği gibi kirlilik standartlarını düzenleyen yönetmelik hükümleri ile Çevre Kanunu’nun da dikkate alınması gerekir.

2.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru

182.maddenin 2.fıkrasında, birinci fıkrada tanımlanan suçların konusunu oluşturan atık veya artıkların diğer bir takım özelik­leri, bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren ayrı bir nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun maddi unsurunun oluşabilmesi için, toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olunan atık ve artıkların insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hay­vanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olması gerekir. Örneğin, suya taksirle verilmesine neden olunan atık ve artık maddeler dolayısıyla balıkların doğal yapısında bir değişim olması, doğal koruma alanlarındaki ender bulunan hayvan veya bitkilerin ölmesi vs. olasılığı çok güçlü ise bu hüküm uygulanacaktır. Eylemin, toprağın, havanın veya suyun yapısında mey­dana getirdiği bu tür olumsuz değişikliklerin insan, hayvan veya bitkiler açısından bir zarara yol açması zorunlu değildir. Havaya, suya veya toprağa verilen atık ve artık maddelerin fiziki, kimyevi veya biyolojik anlamda bu tarzda olumsuz bir etki meydana getirecek nitelikte olmasının ispatlanması yeterlidir. Kuşkusuz bu du­rum, havanın, suyun veya toprağın değerlerinin fiilin icrasından önceki ve sonraki miktarlarının karşılaştırılması ve sonraki miktarlarda bu olumsuz etkilerin varlığı­nın saptanması ile anlaşılacağından, bu konuda doğa bilimi uzmanları ile tıp bilimi uzmanlarının bilirkişi olarak mütalaalarının alınması gerekir.

Suçun Manevi Unsuru

Bu suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için failin bu fiilleri taksirle yani dik­kat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlemiş olması gerekir. Taksirin varlığı, çevre bilincinin olduğu bir hukuk düzeninin gereklerine göre tespit edilir. Atık veya artık maddenin tehlikeliliği öngörülebiliyorsa veya yükümlülüğe aykırı olarak bu maddeler toprağa, havaya veya suya verilmişse, taksirin varlığı kabul edilir. Örne­ğin tehlikeli atık maddelerin tıp alanında ve veterinerliğe ilişkin alanda, özelikle de çok güçlü zehir içeren ilaçlar, ameliyathanelerden çıkan patolojik, epidemi ve izo­lasyon istasyonlarından ve veteriner kliniklerinden elde edilen patolojik atıklar veya kimya ve galvaniz endüstrisinden çıkan toksit maddeler ve bunların izin veri­len tesis ve kurumlanıl dışında imha edilmeleri halinde, taksir sözkonusudur. Keza, kendisinde bulaşıcı bir hastalığın olduğunu bilen ve bu hastalığın bulaştığı bir mendili dikkatsizce çevreye atan kimse, taksirle hareket etmektedir. Zira bu örnek­lerde, çevre bilincinin olduğu bir hukuk düzeninin yüklediği dikkat ve özen yü­kümlülüğüne aykırı davranışlar sözkonusudur.

Atık veya artık maddenin 182.maddede tanımlandığı şekilde toprağa, suya veya havaya taksirle verildiğinin bilinmesine rağmen, resmi bir makamın bir süre her­hangi bir işlem yapmaması ve sükut etmesi halinde, doktrindeki egemen görüşe göre, böyle bir hareketsizlik, hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilemez.

Suça Etki Eden Nedenler

Maddenin 1.fıkrasında tanımlanan suça konu olan atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması bu fiilin daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerekti rmektedir.

Maddede, daha az ceza verilmesini gerektiren özel bir hükme yer verilmemiştir.

Teşebbüs ve İştirak

Taksirli suç niteliğinden dolayı, bu suçlara teşebbüs ve iştirak mümkün değildir.

İçtima

Suçların içtimai bakımından özel bir hüküm bulunmadığından bu ko­nuda genel hükümler uygulanacaktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 41. mad­desinde “çevreyi kirletme” başlığı altında idari para cezasını gerektiren yaptırımlar öngörülmüştür. Bu Kanunun 9.maddesine göre kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebileceğinden, failin fiilinin hem bu Kanunun 41.maddesine uyan “çevreyi kirletme” kabahatini ve hem de YTCK’nun 182.maddesinde tanımlanan “çevrenin taksirle kirletilmesi” suçunu oluşturması halinde, 5326 sayılı Kanunun “içtima” başlıklı 15.maddesi uyarınca, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygula­namayan hallerde kaballat dolayısıyla yaptırım uygulanır. 182.maddedeki fiiller dolayısıyla kişilerin ölümü veya yaralanması gibi sonuçlar meydana gelmişse bu durumda fail hakkında ayrıca taksirle öldürme veya taksirle yaralama suçlarından dolayı ceza uygulanması gerekir.

Kovuşturma

182.maddede tanımlanan suçların soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılır.

Görevli Mahkeme

Maddenin 1.fıkrası kapsamına giren suçlarda sulh ceza mahkemesi, 2.fıkrada ise asliye ceza mahkemesi görevlidir.

Suçun Yaptırımı

l.fıkranın birinci cümlesindeki suçun yaptırımı beş günden az ve yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere (52.md.) adli para cezasıdır ve  önödeme kapsamındadır. 1.fıkranın ikinci cümlesinde yer alan suçun yaptırımı, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.maddenin 2.fıkrasmda yer alan suçun yaptırımı ise bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.

Dava Zamanaşımı

YTCK’nun 66/1-e maddesi uyarınca, bu suçların dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.