Adi Ortaklık Nedir? Nasıl Kurulur?
Adi ortaklık, başlı başına bir şirket tipi olarak uygulamada, en basit günlük ilişkilerden, en karmaşık ilişkilere kadar rastlanabilecek bir ortaklıktır. Örneğin, birlikte piyango bileti alarak ikramiye çıkarsa paylaşmayı kararlaştıran, cep harçlıkları ile bahçe sahibinden satın alacakları limonu semt pazarında satmaya ve kazancı bölüşmeye karar veren, bir kahvehaneyi veya marketi alıp birlikte işleten, bir ticari taksiyi birlikte alıp çalıştıran, sahip oldukları hayvanları bir araya getirerek süt üreten ve satan, beraberce roman, tiyatro eseri, film gibi bir fikir ve sanat eseri yaratan kişiler arasındaki ilişkilerden, konsorsiyumlara ve çok uluslu ortak girişimlere (joint venture) kadar birçok ilişkiyi adi ortaklık potasına sokmak mümkündür. Bu arada sözü geçen ve uygulamada da sıkça rastlanan iki kavrama kısaca değinmek yararlı olacaktır.
Konsorsiyum, kişilerin belirli işleri birlikte gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelmeleri ve her birinin, diğerlerinden bağımsız olarak, işin yalnızca bir kısmının yapılmasından sorumluluk üstlendiği hallerde ortaya çıkar. Örneğin, metro inşaatının yapımını birlikte gerçekleştirmek isteyen ve uzmanlıkları farklı olan üç şirketten birisi yer altı inşaatlarını, diğeri toprakaltı izolasyon ve donanımlarını, üçüncüsü de raylı sistem yapımını üstlenip, her biri kendi kısmından sorumluluğu kabul edebilir.
Ortak girişim (joint venture) ise, bağımsız birden fazla gerçek veya tüzel kişinin, belirli bir işi ya da sürekli bir faaliyeti gerçekleştirmek ve kazanç sağlamak amacıyla, bir ticaret ortaklığı kurarak (bu arada çifte ortaklık ilişkisi doğabilir) veya kurmaksızın, bir sözleşme çerçevesinde bir araya gelmeleri ve işin tamamından müteselsilen sorumlu olmayı üstlendikleri hâllerde ortayaçıkar.Örneğin,üç şirketin, işin tamamından birlikte ve müteselsilen sorumluluk üstlenerek bir baraj inşaatının yapımı konusunda anlaşmaları ve ihaleyi kazanmaları gibi.
Adi ortaklığın önemini ve uygulamasını artıran çeşitli yasal düzenlemeler de mevcuttur. Örneğin:
- Adi ortaklık hükümleri, TTK m.126 uyarınca, belirli bir sırada ticaret şirketlerine de uygulanır.
- Ticaret şirketi niteliği kazanamayan ortaklıklar, TBK m.620/2’ye göre adi ortaklık sayılır.
- Kollektif ve komandit şirketlerinin kuruluşu sırasında, ortaklık sözleşmesinin akdedilmesinden itibaren şirketin tüzel kişilik kazanmasına kadar geçecek olan süre içerisinde, kurucular arasındaki ilişkiye adi ortaklık hükümleri uygulanır (Bkz. TTK m.214,305). Kollektif ve komandit şirketlerden farklı olarak, anonim ve limited şirketlerde, anasözleşmenin imzalanması ile ortaklık tüzel kişiliğinin doğması arasındaki dönemde, kurucular arasındaki ilişkiyi ön ortaklık olarak niteleyen Alman sistemi, TTK’da da benimsenmiştir (TTK m.335,585).
- Birden çok kişinin katılımı ile yapılan ve ayrılmaz bütün oluşturan bir eserin sahipleri arasındaki ilişkiye adi ortaklık hükümleri uygulanır (FSEK m.10).
Adi Ortaklığın Kuruluşu
Ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için kuruluşu oldukça kolaydır. Sözleşme için bir geçerlilik şartı öngörülmemiştir; taraflar iradi şekil kararlaştırılabilir (TBK m.17). Ancak ispat kolaylığı sağlamak açısından yazılı şekilde bir ortaklık sözleşmesi yapmakta daima yarar vardır (HMK m.189,193).
Sözleşme yapıldıktan sonra, başkaca (tescil, izin vb.) bir işleme gerek olmaksızın ortaklık kurulmuş olur. Hatta, kurulacak ortaklığın işletme konusu, kanunen şekle bağlanmış işlemleri gerçekleştirmek (örneğin, taşınmaz ticareti yapmak) olsa dahi, bu durum, ortaklık sözleşmesinin şekle bağlı sayılmasını gerektirmez.
Bununla birlikte, şayet ortaklığa, tapuya kayıtlı bir taşınmaz veya devri kanunda özel şekle bağlanmış bir hak (marka, patent, fikir ve sanat eseri gibi) sermaye olarak konuluyorsa, ortaklık sözleşmesindeki sermaye maddesinin öngörülen şekle uygun olarak düzenlenmesi zorunludur.
Adi Ortaklığın Konusu
Her konuda ortaklık yapılabilir; ancak konunun ahlaka, adaba, emredici hükümlere, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ve imkânsız olmaması gerekir. Çünkü sözleşme özgürlüğü ve sınırlarına ilişkin TBK m.26-27 hükümleri, burada da ge- çerlidir. Örneğin, Yargıtay 4. HD. 18.1.1957 tarihli kararında, bir mali müşavir ile avukat arasında, avukata müşteri bulmak amacıyla yapılan ortaklık anlaşmasını, Avukatlık Kanunu’nun emredici hükmüne ve eBK m.19-20’ye aykırı bularak geçersizliği sonucuna varmıştır.
Adi şirket, bir ticari işletme de işletebilir, bu durumda ortaklar tacir sıfatını kazanırlar (TTK m.12).
Adi Ortaklıkta İç İlişkiler
İç ilişki, ortakların kendi aralarındaki ilişkileri anlatır ve bu kapsamda karşımıza özellikle, yönetim görev ve yetkileri çıkar. Dış ilişki ise, ortaklarla üçüncü kişiler arasındaki ilişki olup bu kapsamda özellikle temsil kavramı gündeme gelir.
Tüm şirketlerde olduğu gibi, adi şirkette de iç ilişkiler, sözleşme özgürlüğü ilkesine bağlıdır. Ortaklık sözleşmesi hükümleri adeta ortaklığın anayasası sayılır ve iç ilişkilerde bir sorun çıkarsa, emredici hükümlere aykırı olmayan ortaklık sözleşmesi hükümleri uygulanır (TBK m.26-27,621 vd.).
Emredici hükümler de çoğunlukla üçüncü kişileri, bazen de ortakları korumak amacıyla sevkedilmiştir. İç ilişkiler kapsamına, ortaklığın yönetimi yanında, ortaklar arasındaki mülkiyet ilişkisi, ortaklık kararları ve ortakların borçları ile hakları (sermaye koyma borcu, kâr-zarar paylaşımı ve ortaklığın denetimi) gibi konular girmektedir. Bunları ana hatlarıyla ele alırsak;
Ortaklar Arasındaki Mülkiyet İlişkisi
Ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından getirilen sermaye ortakların hepsine aittir; yani ortakların elbirliği mülkiyeti vardır (TBK m.638/1, TMK m.701 vd.). Bu nedenle, konulan sermaye kapsamındaki mal ve haklar üzerinde tasarruf edilebilmesi, kural olarak ortakların oy birliğine bağlıdır; ortakların payları da ayırt edilmiş değildir (TMK m.702).
Ortağın alacaklısı, yalnızca ortağa düşecek tasfiye payını haczettirebilir. Fakat ortaklar isterlerse, elbirliği mülkiyeti yerine, paylı (müşterek) mülkiyetin uygulanmasını kararlaştırabilirler (TBK m.638/2; TMK m.703/1); bu durumda ortağın alacaklısı, o ortağın şirketteki payını haczettirebilir (TMK m.688/3).
Ortaklık Kararları
Ortaklığın yapısı ve örgütlenmesi ile ilgili kararlar olup sözleşmenin, sermayenin ve ortaklararası düzenin değişmesine, yöneticilerin atanması ve azline, hesapların onaylanması ve kazanç üzerinde tasarrufta bulunulmasına, şirketin sona erdirilmesine ilişkin kararlar bu kapsamdadır. Bunları, şirketin işletme konusunu elde etmek amacıyla aldığı ve yönetime ilişkin kararlardan ayırmak gerekir. Öğretide, yönetime ilişkin olan olağandışı işlemler de ortaklık kararı kapsamında sayılmaktadır.
Ortaklık kararları, kural olarak tüm ortakların oybirliği ile alınır; sözleşmede çoğunluk öngörülebilir. Bu durumda çoğunluk, katılım payına göre değil, ortakların tam sayısına göre hesaplanır (TBK m.624).