İcranın İadesi Nedir? Nasıl Yapılır?
İcraya konulmuş bir ilâm hakkında kanun yoluna başvurulmuş, ancak icranın durdurulmasına karar verilmemiş veya bu talep reddedilmiş olabilir. Bu durumda, bir taraftan kanun yolu incelemesi devam ederken, diğer taraftan da ilâmlı icra takibi devam edecektir.
İlâmlı icra takibi devam ettiğinden, ilâm konusu para dışında bir şey ise, ilâm yerine getirilmiş; eğer para ise, borçlunun malları haczedilip satılmış ve para alacaklıya da ödenmiş olabilir. Böyle bir durumda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya temyiz incelemesi sonunda Yargıtay mahkeme kararını onarsa bir sorun çıkmayacaktır.
Ancak bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu kabul ederek ilk derece mahkemesi kararını kaldırması ya da Yargıtay’ın kararı bozması sonucunda, icra takibinin dayanağı olan mahkeme kararının (yani ilâmın) doğru olmadığı yönünde bir karar verilmiş olacağından, ilâmlı icraya eski hâliyle devam edilememesi gerekir.
Daha önce icranın durdurulması kararı alınmamış, bu sebeple ilâmlı icranın devam ettiği sırada bölge adliye mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını kaldırırsa ya da Yargıtayca da hüküm hakkında bozma kararı verilmişse, icra işlemleri olduğu yerde durur (İİK m. 40/I). Anlaşılacağı üzere istinafta kararın kaldırılması veya temyizde bozma sadece icrayı durduracak, bozmadan önce yapılan işlemleri geçersiz kılmayacaktır. Yani, istinafta kararın kaldırılması veya temyizde bozma anında icra takibi hangi noktada ise, adeta o noktada dondurulmuş olacak, takibin bir sonraki aşamasına geçilemeyecektir. Hükmün kısmen ortadan kaldırılması veya kısmen bozulup kısmen onanması halinde, sadece bozulan kısım için takip duracaktır.
Bölge adliye mahkemesi hükmü kaldırır ya da Yargıtay hükmü bozar ise, icra olduğu yerde durur, ancak bu icranın eski hâle iadesini sağlamaz. Bunun için kaldırma veya bozma kararından sonra, mahkemenin bu karara uyması, uyma doğrultusunda yeni bir karar vermesi (yani borçlu lehine olarak davayı kısmen veya tamamen reddetmesi) ve bu kararın usûlüne uygun şekilde kesinleşmesi gerekir. Bu şekilde, borçlunun hiç veya ilâmda belirtilen kadar borcunun olmadığı tespit edilmiş olur, icra tamamen veya duruma göre kısmen iade edilir (İİK m. 40/II). Yani, icra dairesinin ilâmlı icra takibi sonucu alacaklıya ödemiş olduğu para veya teslim ettiği mal, tamamen veya duruma göre kısmen geri alınır ve borçluya verilir. Alacaklı aldığını geri vermezse zorla alınır. Eski hâle iade için, yeni bir mahkeme kararına gerek yoktur (İİK m. 40/II); ancak bu sırada üçüncü kişilerin iyiniyetli kazanımları korunur (İİK m. 40/III).