İŞ KANUNUNA DAYALI İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİL USULÜ
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/26442
KARAR: 2013/35867
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından idari para cezası nedeniyle genel haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, idari para cezasının 6183 sayılı kanuna göre tahsil edilebileceği, takibe konu edilen idari para cezasının kesinleşmediği ve ödeme emrinin İİK’nun 60. maddesinde sayılan muhtevaya haiz olmadığı, ödeme emrine takip dayanagı belgelerin eklenip kendisine tebliğ edilmediğini belirterek ödeme emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 108. maddesinde; “Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 inci ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu il müdürü tarafından; birden fazla ilde işyerleri bulunan işverenlere uygulanacak idari para cezası ise işyerlerinin merkezinin bulunduğu yerdeki Türkiye İş Kurumu il müdürünce verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 Sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (h) bendindeki tutar esas alınır” hükmü yer almaktadır.
Anılan düzenlemeye ilişkin kanun gerekçesinde; 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı İle Çeşitli Kanunlarda Ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 4857 Sayılı Kanunun 108.maddesinin tahsil usulünün de belirlendiği ikinci fıkrası yürürlükten kaldırıldığından, bu maddeye istinaden kesilen idari para cezalarının tahsili usulünün belirlenmesine ihtiyaç duyulduğu; 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idari para cezalarının, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunacağının hüküm altına alındığı; Türkiye İş Kurumunun 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna tabi olmadığı ve bu kanuna göre takip ve tahsil yetkisi bulunmadığı,4857 Sayılı Yasanın 30. maddesine aykırı davranan işverenler hakkında aynı yasanın 101. maddesine göre kesilen idari para cezalarının tahsilinde hukuki sorunun ortadan kaldırılması için İŞKUR tarafından kesilen idari para cezalarının genel esaslara göre tahsil edileceğine ilişkin yasal değişiklik yapılması gerektiği belirtilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 108.maddesine göre, aynı yasanın 101 ve 106.maddeleri kapsamındaki idari para cezaları hariç diğer para cezalarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verileceği belirtilmiştir. 02/11/2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 665 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname”ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlükleri lağvedilerek, illerde bulunan İş Kur İl Müdürlüklerinin ismi Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü olarak değiştirildiğinden bakanlık bölge müdürlükleri tarafından yürütülen iş ve işlemler de dahil bakanlığın mevzuattan kaynaklanan ve taşrada yürütülmesi gereken görevlerini artık bu il müdürlükleri yürütecektir. Dolayısıyla 4857 sayılı İş Kanununda öngörülen para cezalarının tümü Türkiye İş Kurumu ilgili müdürlüklerince verilecek ve madde gerekçesinde belirtildiği üzere Türkiye İş Kurumu 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna tabi olmadığından ve bu kanuna göre takip ve tahsil yetkisi bulunmadığından verilen idari para cezaları genel esaslara göre tahsil edilecektir.
Somut olayda, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 92.maddesine aykırılık nedeniyle aynı yasanın 107/a. maddesi gereğince Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü …Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından 02/10/2012 tarihinde borçlu hakkında idari para cezası uygulanmış ve aynı yasanın 108.maddesi gereğince de para cezasının genel esaslara göre tahsili için genel haciz yoluyla icra takibi yapılmıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Türkiye İş Kurumunun ilgili müdürlükleri tarafından 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında verilen idari para cezalarının 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili mümkün olmadığından alacaklı kurumun genel esaslar çerçevesinde genel haciz yoluyla icra takibi yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur.
O halde, Mahkemece, idari para cezasının kesinleşmediği yönündeki iddia, borca itiraz niteliğinde olup, takip şekline göre İİK.nun 62/1.maddesi gereğince icra müdürlüğüne yapılması gerekeceğinden, borçlunun bu hususlardaki istemleri reddedilerek, borçlunun ödeme emrinin İİK’nun 60. maddesinde sayılan muhtevaya haiz olmadığı ve ödeme emrine dayanak belgenin eklenerek kendisine tebliğ edilmediğine yönelik şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile borçlu tarafından başvuru dilekçesinde ödeme emrinin iptali istendiği halde HMK.nun 26.maddesine aykırı olarak talep de aşılmak suretiyle takibin iptaline hükmedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.