İnfazın geri bırakılması nedir? Nasıl yapılır?
(5275 sayılı Kanunun m. 16 ve 118)
İnfazın geri bırakılması müessesesi, yukarıda açıklanan hükümlünün talebi ile infazın ertelenmesi ve infazın ara verilerek yerine getirilmesi müessesesinden farklıdır. Söz konusu hallerde infazın ertelenmesine karar verilebilmesi için hükümlünün talebi ile kanunen kabul edilebilir bir mazeretin bulunması şarttır. İnfazın geri bırakılmasına karar verilebilmesi için ise talep şart olmayıp; re’sen de infazın hastalık veya askerlik nedeniyle geri bırakılmasına karar verilebilir.
Ayrıca adli para cezalarından çevrilen hapis cezasının infazı ertelenemez ise de aşağıda incelenecek hallerde adli para cezalarından çevrili hapis cezasının infazı geri bırakılabilir.
İnfazın durdurulmasından farklı olarak, infazın geri bırakılması kararı, mahkeme kararının kesinleşme tarihinden sonra ve hükümlünün infaz kurumuna alınmasından önce verilebilir. Hükmün kesinleşmesinden ve hükümlünün infaz kurumuna alınmasından sonra aynı sebebe dayanılarak infazın durdurulmasına karar verilir. Örneğin milletvekili dokunulmazlığından dolayı infazın bir süre durdurulması amacıyla infazın geri bırakılması veya durdurulmasına karar verilir. Geçici durdurma kararı, hükmün kesinleşmesinden sonra ve hükümlünün infaz kurumundan önce verilmiş ise “infazın geri bırakılması” ndan, mahkeme kararının kesinleşmesinden ve hükümlünün infaz kurumuna alınmasından sonra verilmiş ise “infazın durdurulması”ndan söz edilir.
Tutuklu, hüküm özlü sıfatını taşıyan kişinin hastalık nedeniyle tutukluluğunun ya da hüküm özü kararının sürdürülmesinin geri bırakılması söz konusu değildir. Bu hallerde, tutuklunun veya hüküm özlü taşıyan kişiler, yüksek güvenlikli sağlık kurulularında hükümlü veya tutuklulara mahsus bölümlerinde koruma ve tedavi altına alınması gerekir. Hastalık nedeniyle ceza infaz kurumundan hastaneye kaldırılması halinde, burada geçirilen süreler {tutuklular bakımından} tutuklulukta geçtiği sayılır veya {hüküm özlü kişiler açısından ise} hükmedilen cezadan indirilir (5275 sayılı K. m. 100, 1}
Hastalık nedeniyle geri bırakılmasına karar verilmesi {infazın ertelenmesinde olduğu gibi} güvenceye veya herhangi bir şarta bağlanamaz.
İnfaz hukukumuzda, hapis cezasının infazı ya hastalık ya da askerlik nedeniyle geri bırakılabilir. Bunlar sınırlı sayıda olup; kanunun açıkça hükme bağlamadığı haller infazın ertelenmesine gerekçe yapılamaz.
İşte bu başlık altında infazın geri bırakılması halleri inceleme konumuzu oluşturmaktadır.
Hapis Cezasının İnfazının Hastalık Nedeniyle Geri Bırakılması
(5275 sayılı Kanunun m. 16)
Hapis cezasının infazının hastalık nedeniyle geri bırakılması 5275 sayılı Kanunun 16. maddesi ile Tüzüğün 54. maddesinde hükme bağlanmıştır.
Her iki hüküm birlikle yorumlandığında hükümlünün akıl hastası veya diğer bir hastalığa sahip olması veya kadın hükümlüler bakımından gebe veya yeni doğum yapma hallerinde hapis cezalarının infazı bırakılabilir.
Hemen belirtmek isterim ki; infazın geri bırakılması ancak hapis cezaları bakımından olup; adli paralara cezalarının infazı, hükümlünün hastalığı gerekçe gösterilerek geri bırakılamaz. Ancak infazın geri bırakılma müessesesinin özelliği dikkate alındığında, adli para cezalarından çevrili hapis cezalarının infazı da hükümlünün hastalığı nedeniyle geri bırakılabileceği anlaşılmaktadır.
Akıl Hastalığı Nedeniyle İnfazın Geri Bırakılması
Hükümlü kararın kesinleşmesinden sonra ve hapis cezasının infazına fiilen başlanılmadan sonra akıl hastalığına tutulması halinde veya hapis cezasının infazının fiilen sürdürüldüğü (hükümlünün infaz kurumunda bulunduğu) sırada akıl hastalığına tutulması halinde aşağıdaki prosedür izlenerek infazın geri bırakılmasına veya bırakılmamasına karar verilir.
Kararın kesinleşmesinden önce hükümlünün akıl hastalığına tutulması ve kararın kesinleşmesinden sonra da akıl hastalığının devam ettiği belgelendirilmesi halinde de aşağıdaki prosedürün uygulanacağında şüphe bulunmamaktadır.
Suç tarihinde akıl hastası olduğu ve yargılamada bu husus dikkate alınmadan hüküm verildiği, karar istinaf veya temyiz yoluna başvurulmadan kesinleştiği iddia edilmesi halinde ise hükme karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulur. Söz konusu iddia, ilam aşamasında ileri sürülmesi ve bu hususta ciddi bulguların bulunması hallerinde daha önce açıklandığı gibi kanun yoluna başvurulmakla birlikte infazın durdurulup durulmaması konusunda hükmü veren mahkemeden talepte bulunulur. Mahkeme infazın durdurulmasına karar verilmesi halinde, infazın geri bırakılması ile ilgili olarak her hangi bir işlem yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Mahkeme infazın durdurulmasına yönelik talebi kabul etmeyerek, infazın devamına karar vermiş ise infazın geri bırakılmasına dair karar verilmek üzere aşağıda belirtilen prosedüre göre işlem yapılması gerekir.
Akıl hastalığından kasıt, beyin frengisi, genel felç, sara, isteri, nevrasteni, melankoli, kleptomani, psikopatlık gibi hastalıkları ifade eder.
Kural olarak akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanununun 57 nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır (5275 saydı K. m. 16,1 ve Tüzüğün m. 54/1).
Hükümlünün akıl hastası olduğunu belirterek infazının geri bırakılmasını talep etmesi üzerine veya kurum hekimi veya görevli hekim tarafından yapılan muayene ve incelemeler sonunda hükümlünün cezasını yerine getirmesine engel olabilecek hastalığının bulunduğunun bildirilmesi (5275 sayılı K. m. 81) üzerine Cumhuriyet savcısı da re’sen hareket ederek infazın geri bırakılmasına karar verebilir.
İnfaz kurumunda bulunan hükümlünün Kurum hekimi veya görevli hekim tarafından yapılan muayenesinde ve yapılan incelemeler sonucunda hükümlünün cezasını yerine getirmesine engel bir akıl hastalığı bulunduğunun kurum yönetimine bildirmesi üzerine hükümlülerin, ilk önce firara imkân vermeyecek şekilde gerekli tedbirlerin önceden alınmak suretiyle resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde cezanın infazına devam olunur. Ancak buna rağmen hapis ceza sının infazının, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ettiği kanaatine varılması halinde hapis cezasının infazının geri bırakılıp bırakılamayacağı kararına dayanak teşkil edecek işlemlerin başlatılması gerekir.
Akıl hastalığı nedeniyle hapis cezasının iyileşme tarihine kadar geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, hükümlünün gerçekten akıl hastası olup olmadığının (kanunen belirlenmiş resmi kurumlarca düzenlemiş) sağlık raporları ile tespit edilmesi şarttır. Böyle bir tespit yapılmadan soyut verilere veya yetersiz raporlara dayanılarak cezanın geri bırakılmasına karar verilemez. Bu nedenle akıl hastalığı nedeniyle geri bırakma kararı, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin veya Üniversitelerin Tıp Fakültesi sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine verilir (5275 sayılı K. m. 16, III – Tüzüğün m. 54, III). Adli Tıp Kurumunca onaylanmayan tam teşekküllü hastanelerince tanzim edilen sağlık kurulu raporları ile Adli Tıp Kurumunca onaylansa dahi özel hastanelerce tanzim edilen sağlık kurulu raporları gerekçe gösterilerek hapis cezasının geri bırakılmasına karar verilemez.
Bu nedenle infazın geri bırakılması talebinde bulunulması veya akıl hastalığının varlığı öğrenilmesi halinde hükümlü, Adli Tıp Kurumuna ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin veya üniversite tıp fakültesi hastanelerinin sağlık kurullarına şevki yapılır.
Adli Tıp Kurumuna veya Hastane Başhekimliklerine yazılan sevk yazısında hükümlünün hastalığının neden ibaret olduğu ve 5275 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin bir fıkrası kapsamındaki akıl hastalıklardan sayılıp sayılmayacağının, akıl hastalığının mevcudiyeti halinde cezasının infazının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğinin, gerekiyorsa ne kadar süre ile geri bırakılmasının uygun olduğunun, gerekçeli rapor ile tespit edilmesinin talep edilerek hazırlanacak rapor ile rapora dayanak olan belgelerin de talep edilmesi gerekir. Bu suretle hazırlanan sağlık kurulu raporlarında açıklanması gereken ya da tereddüt meydana getiren hususların bulunması halinde aynı sağlık kurulundan ek rapor talep edilebilir. Bu suretle alınan raporlarda çelişki bulunması veya kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verecek nitelikte bulunmaması hâlinde, sebebi de belirtilmek suretiyle Adli Tıp Genel Kurulundan yeni bir rapor talep edilebilir.
İnfazın geri bırakılmasına esas alınacak sağlık kurulu raporunda, hükümlünün hangi hastalığa tutulduğunun ve tıbbi bulguların neler olduğunun açıkça belirtilmesi ve söz konusu raporun yeterli tıbbi teşhis ve kanaati içermesi zorunludur. Belirtilen bu hususları içermeyen ve soyut (örneğin “yapılan sağlık muayenesinde hükümlünün akıl hastası olduğu anlaşılmıştır” şeklinde) ibareleri içeren sağlık kurulu raporu infazın geri bırakılması kararma dayanak yapılamaz.
Yukarıda açıklandığı prosedür sonunda alınan sağlık kurulu raporunda hapis cezasının infazının geri bırakılmasına gerek olmadığının belirtilmesi ve bu raporun yeterli görülmesi durumunda cezanın infazının ertelenmesi talebinin reddine karar verilir.
İnfazın geri bırakılmasının reddine ilişkin karara karşı, hükmü veren mahkemeye itiraz edilebilir (5275 sayılı K. m. 98, II). Mahkemeye yapılan itiraz cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın geri bırakılmasına karar verebilir. İtiraz üzerine hükmü veren mahkeme, duruşma yapmaksızın, dosya üzerinden olumlu veya olumsuz bir karar verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir. Mahkemece verilen bu karar karşı itiraz yoluna gidilebilir (5275 sayılı K. m. 101, I-III).
Söz konusu sağlık kurulu raporunda hükümlünün akıl hastası olduğu ve hapis cezasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği vurgulanmış ise sağlık kurulu raporunun onaylanması amacıyla Adli Tıp Kurumu’na gönderilir.
Sağlık kurulu raporunda infazın geri bırakılması gerektiği belirtilmiş olması nedeniyle, hükümlü infaz kurumunda bulunmakta ise derhal tahliye edilmelidir. Başka bir ifade ile adli tıp raporu gelinceye kadar hükümlü ceza infaz kurumunda konulama. Cumhuriyet savcısı tahliye konusunda tereddüt etmesi halinde, bu konuda bir karar verilebilmesi için 5275 sayılı Kanunun 98. maddesi gereğince hükmü veren mahkemeye başvurabilir.
Adli Tıp Kurumu, sağlık kurulu raporunu uygun bulmayıp onaylamaması halinde infazın geri bırakılma talebinin reddine karar verilir. Sağlık kurulu raporunun onaylanması halinde ise rapor içeriği doğrultusunda infazın geri bırakılmasına karar verilir.
İnfazın geri bırakılması kararını infazı yürütmekle yetkili ve görevli (infazın yapıldığı yerdeki) Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir.
Akıl hastalığı nedeniyle infazın geri bırakılması kararında, hükümlünün tabi olacağı yükümlülüklerin açıkça belirtilmesi, hükümlünün uyması gerekli yükümlülüklerin ne olduğu yasal temsilcisine tebliğ edilmesi ve geri bırakma süresi içinde hükümlünün yerin açık adresi ve telefon numaraları ile ilerde meydana gelebilecek değişikliklerin zaman geçirilmeksizin bildirilmesinin istenmesi, bu yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi durumunda da geri bırakma kararının kaldırılacağının açıkça belirtilmesi gerekir.
Bu suretle verilen infazın geri bırakılması kararı, hükümlünün kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir.
Hükümlünün akıl hastalığı nedeniyle kendisini temsil edemeyecek bir halde bulunması ve yasal temsilcisinin olmaması halinde, re’sen hükümlüye vasi atanması için girişimlerde bulunulması ve durumun hükümlünün oturduğu yer sulh hukuk mahkemesine ihbar edilmesi ve vasi kararı alındıktan sonra geri bırakma kararının hükümlünün yasal temsilcisine tebliğ edilmesi gerekir.
Geri bırakma kararının yasal temsilciye tebliği sırasında, geri bırakma süresi içerisinde hükümlünün bulunacağı yerin açık adresi ve telefon numaraları ile ilerde meydana gelebilecek değişikliklerin zaman geçirilmeksizin bildirilmesinin istenir.
Akıl hastalığı nedeniyle cezasının infazı geri bırakılan hükümlü, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet başsavcılığının yargı çevresinde ise bu yer Cumhuriyet başsavcılığı; hükümlünün bu yer yargı çevresi dışında bir yerde bulunması veya tedavi edilmesi durumunda ise, bu yer Cumhuriyet başsavcılığından, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet başsavcılığının istemi ile infazın geri bırakılmasına esas olan raporda belirtilen süreler içinde, bir süre bulunmadığı takdirde üçer aylık dönemlere göre yukarıda belirtilen usul ve esaslara göre yeniden rapor alınması ile alman rapor sonucuna göre cezanın infazının geri bırakılmasının devam edilip edilmeyeceği hususunda bir karar verilir (5275 sayılı K. m. 16, 111 – Tüzüğün m.54, 111). Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, akıl hastalığı sebebiyle hapis cezasının infazının geri bırakılmasına karar verilen hükümlülerin bu süre içinde izlenmesine yönelik olarak alınacak tedbirlerin, bildirimin yapıldığı yer kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir.
İnfazın geri bırakılmasına dair kararda belirtilen yükümlülüklere uymaması veya aykırı davranılması halinde, geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır (5275 sayılı K. m. 16,111- 6. cümle).
İnfazın geri bırakılmasına dair kararının kaldırılmasına ilişkin Cumhuriyet savcılığı kararma karşı infaz hakimliğine başvurulabilir (5275 sayılı K. m. 16, III 7. cümle). İnfaz hakimliğine başvuru usulü ile ilgili olarak ileride açıklamalarda bulunacak olup; tekrardan kaçınmak amacıyla o kısma atıf yapmakla yetiniyorum.
Hükümden sonra akıl hastalığına tutulan hükümlü, geri bırakılma kararında belirtilen yükümlülüklere uymaması halinde, infazın geri bırakılması kararı kaldırılarak, hükümlü iyileşinceye kadar( Türk Ceza Kanununun 57 inci maddesinde belirtilen) yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır (5275 sayılı K. m. 16,1 ve Tüzüğün m. 54/1). Hapis cezasının infazına başlandıktan sonra akıl hastalığı nedeniyle hükümlünün ceza infaz kurumundan hastaneye kaldırılması halinde burada geçirdiği süre, cezadan indirilir. Hastanede yapılan muayene sonucunda hükümlüde her hangi bir akıl hastalığı bulunmadığı, sırf infazı durdurmak için akıl hastası olduğu izlenimini doğuracak şekilde hal ve hareketlerde bulunmuş olduğu sonradan anlaşılırsa, hastanede geçirilen sürelerin cezadan indirilip indirilmemesi ile ilgili olarak hükmü veren mahkemeden bir karar verilmesini talep eder (5275 sayılı K. m. 100).
Akıl hastalığına tutulan hükümlü, iyileşinceye kadar yüksek güvenlikli sağlık kuramlarında koruma ve tedavi altına alınması nedeniyle, bu hükümlüler bakımından şartla tahliye kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır. Çünkü infaz aşamasında akıl hastası oldukları tıbben anlaşılan hükümlüler iyileşmediği sürece haklarında verilen hapis cezaları infaz olunmaz. Örneğin 1 yıl hapis cezasına hükmedilen hükümlü, kararın kesinleşmesinden sonra akıl hastalığına tutulmuş ve akıl hastalığı nedeniyle infaz geri bırakılmasına rağmen belirlenen yükümlülüklere uymaması halinde akıl hastalığına tutulan hükümlü, iyileşinceye kadar yüksek güvenlikli sağlık kuramlarında koruma ve tedavi altına alınır. Bu halde tedavi süresi 1 yıldan az olabileceği gibi fazla bir süreyi de kapsayabilir. Bir yıllık hapis süresinin veya şartla tahliye tarihinin sonu geldiği gerekçesiyle hükümlü serbest bırakılamaz.
Akıl hastalığına tutulmuş hükümlünün, raporunda yazılı olduğu süre sonunda Cumhuriyet savcılığınca tekrar muayenesinin yaptırılması ve iyileştiğinin bildirilmesi üzerine hapis cezasının infazına başlanılması gerekir.
Akıl hastalığının iyileşme olanağının olmadığının adli tıp raporları ile belgelenmesi halinde 5275 sayılı Kanun 98 ve devam maddeleri uyarınca infazın sürdürülüp sürdürülemeyeceğine dair hükmü veren mahkemeden karar alınması gerekir.
Hükümlünün iyileşmesinin mümkün olmama hali, Anayasanın 104. maddesinde hükme bağlanan “sürekli hastalık” sayılması nedeniyle, cezanın ortadan kaldırılması için özel af yoluna başvurulmasının en makul yol olduğunu belirtmek isterim.