Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Memurun amiri hakkında mobbing iddiasına dayalı tazminat davası açabilir mi?

Memurun amiri hakkında mobbing iddiasına dayalı tazminat davası açabilir mi?

Anayasa’nın 129/5 maddesinde; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkile­rini kullanırken (görevlerini yaparken) işledikleri kusurlardan doğan tazminat dava­ları rücu edilmek kaydıyla kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine dava açılabilir.

657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın (kişilerin uğradıkları zararlar başlıklı) 13. maddesinde; kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları za­rarlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil ilgili kurum aleyhine dava açarlar.

Borçlar Yasası’nm (Haksız muamelelerden doğan borçlar başlıklı) 41/1 madde­sinde; gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs o zararın tazminine mecburdur.

Anayasa’nııı 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13. maddesinin Borçlar Yasası’nın 41/1 maddesi ışığında yorumlayarak kamu görevlile­ri aleyhine kişisel kast ve kusurlarının varlığı halinde Adli Yargı’da dava açılabile­ceğinin kabulü mümkün değildir. Zira: Borçlar Yasası’nın 41/1 maddesi genel bir hüküm olup, yine genel olarak “zarar ika eden şahsı” esas almış olup, kamu görevli­si veya memurdan bahsetmemektedir.

Bir konuda hem genel hüküm, hem de özel hüküm varsa, o takdirde özel hü­kümlere üstünlük verilerek uygulama yapılması hukukun temel prensiplerindendir.

Yukarıda açıklanan Anayasa’nın 129/5 ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasa-sı’mn 13. maddesi karşısında Borçlar Yasası’nın 41/1 maddesi esas alınarak kamu görevlilerinin kast ve kusurlarından dolayı kamu görevlileri aleyhine dava açılabile­ceğinin yorum yoluyla kabul edilmesi de mümkün değildir.

Anayasa’nın 129/5 maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13. maddesi, yorum gerektirmeyecek kadar açık, net ve amirdir. Diğer yandan yasalar iptal edilmedikçe veya değiştirilmedikçe yürürlüktedir. Ve mevcut hükümleri ile uy­gulanmaları gerekir. Yargı, uygulamaları vc bir kısım sosyal ihtiyaçlar nedeni ile ya­saların yetersizliği veya değiştirilmesi gerektiği düşünce ve kanaatinde olsa dahi, yo­rum yolu ile yürürlükteki Anayasa ve yasa maddelerini uygulamayarak atıl bıraka­maz. Yorum yolu ile Anayasa ve Yasalara aykırı uygulama yapamaz ve karar vere­mez. İhtiyaç varsa yeni yasal düzenlemeler yapılabilir. Ve yasal düzenleme yapma yetki ve görevi T.B.M.M.’ne aittir.

Sonuç olarak kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kasıtlarından ve kusurlarından dolayı doğan tazminat davalarında kamu görevlilerinin aleyhine değil ancak kamu idaresi aleyhine dava açılabileceğinin kabulü gerekir.

Nitekim yukarıda sözedilen mevzuat hükümleri doğrultusunda 14/09/1983 tarih 1980/4-1714, 1983/803 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da bu görüş be­nimsenmektedir.

Amirin,mobbing olarak adlan­dırılan uygulamalarda bulunduğu belirtilerek manevi tazminat istendiğinde, Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi ge­reğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu ey­lemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rüeu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhi­ne açılabilir.Kamu görevlisi hakkında adli yargıda açılan tazminat davasında kast ve kusur aranmaksızın husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 4.HD. 24.11.2011 tarih, 2010/9663 E, 2011/12406 K)