Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

İşçinin emeklilik sonrası yeniden emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshinin sonuçları

İşçinin emeklilik sonrası yeniden emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshinin sonuçları

Emeklilik sebebiyle fesih hakkı bir kere kullanılabileceğinden sonraki fesih, Yargıtay’a göre istifa sayılmalıdır.

Eğer işçi, emekli olmasına rağmen çalışmasına devam etmiş ise sözleşmeyi emeklilik nedeniyle feshederse, kıdem emekliliğe hak kazandığı tarihe göre hesaplanmalıdır.

Sosyal Güvenlik Destek Primi ödendiğinden yeniden emekli aylığına hak kazanılamayacağından istifa sayılmalıdır.
Somut olayda, davacının, 1994 yılında İbni-Sina Hastanesinden emekli olup kendisine 5454 sayılı Yasa gereğince yaşlılık aylığı bağlanmasından sonra SDGP kesintisi yapılmak sureliyle, 01.06.1994- 01.02.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı sabittir.

Davacı 506 sayılı Yasa ve 5510 /1-a bendi uyarınca sigortalı olarak çalışmıştır. Davacının çalışmasının devamı sırasında emekli aylığı almaya devam etmesi ve kendisinden sosyal güvenlik destek primi (SGDP) kesilmesi nedeniyle davalı işveren yanında geçen çalışmalarını Emekli Sandığına tabi çalışmalarına katarak yeniden emekli aylığı bağlatma imkanı yoktur.

İş akdini, “Çalışmakta olduğum TTGM bölümü radyoloji teknisyenliği görevimden 31.01.2011 tarihi itibariyle ayrılmak istiyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.” İçerikli bir istifa dilekçesi ile davacının feshettiği ve fesih için haklı nedeninin bulunmadığının anlaşılması karşısında, emekliliğe ilişkin hükümlerin davacıya uygulanma imkanının olmadığı, bu nedenle davacının talebinin reddi gerekirken yasa hükmünün hatalı yorumu ile kabulüne karar verilmesi usul vc yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”( 7.HD. 2013/3834 E. 2013/10933 K. 10.06.2013)

“…Somut olayda, dosya içeriğine göre davacının aynı işyerinde farklı alt işveren şirketlerinin işverenliğinde 01.07.1993 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, 01.09.2005 tarihinde tahsis talebine istinaben Sosyal Güvenlik Kurumunca kendisine yaşlılık aylığı bağlandığı, ara vermeden 14.05.2010 tarihine kadar çalışmaya devanı ettiği ve iş sözleşmesini emekliliğe ayrıldığı gerekçesi ile 15.06.2010 tarihinde feshettiği anlaşılmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kuruntundan yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için iş sözleşmesinin sona erdirilerek işten ayrılmış olmak gerekmektedir. Yaşlılık aylığı bağlanmasına rağmen ara vermeden çalışmaya devam edilmesi halinde kural olarak yaşlılık aylığı bağlanmasından önce vc sonraki çalışma ayrı ayrı hizmet sözleşmelerine dayanır. Yaşlılık aylığı bağlandığı sırada kıdem tazminatı ödemesi yapılmamış ise önceki çalışına tahsisten sonraki çalışmayla birleştirilerek kıdem tazminatına esas alınabilir. Ancak bunun için tahsisten sonraki çalışmanın dayandığı iş sözleşmesinin kıdem tazminatını gerektirecek şekilde sonar ermiş olması gerekir.

Somut olayda, davacının asıl işveren nezdinde emeklilik öncesi ve emeklilik sonrası olmak üzere geçmiş iki dönem çalışması söz konusu olup, davacının emeklilik sonrası yeni bir iş sözleşmesi ile geçen çalışma dönemi davacı tarafından emeklilik sebebi ile sona erdirildiği ileri sürülmüş ise de emeklilik sebebi ile hizmet sözleşmesinin fesih hakkı bir kez kullanılabilecek hak olduğundan emeklilik sonrası çalışmanın emeklilik sebebi ile sona erdiğinin, dolayısıyla emeklilik sonrası çalışmanın davacı işçi tarafından kıdem tazminatını gerektirecek haklı sebeple sonlandırıldığının kabulü mümkün değildir. Ancak davacının ilk dönem çalışması kıdem tazminatını gerektirecek hallerden olan emeklilik sebebi ile sona erdiğinden bu dönem için davacı kıdem tazminatına hak kazanır.

Bu esaslar dikkate alınarak öncelikle davacının ilk dönem çalışmasının hangi alt işverenler yanında geçtiği tespil edilmeli, bu dönemde davalı şirketlerin işçisi olup olmadığı belirlenmeli, davalı şirketlerden o dönemde alt işveren olmayanların hakkındaki davanın sıfat yokluğu sebebi ile reddine karar verilmeli, alt işveren olanların ise sorumluluklarının kendi dönem ve ücret seviyeleri ile sınırlı oldukları dikkate alınmalı, davalı bakanlığın ise bu dönemde asıl işveren olarak sorumlu olduğu nazara alınarak sonuca gidilmelidir.”(22.HD. 2012/16682 E. 2013/5358 K. 14.03.2013)

“… Somut olayda, davalı işveren işyerinde 28.03.2003-12.03.2012 tarihleri arasında temizlik işçisi olarak çalışmış olan davacının 01.11.2006 tarihinde emekli olduğu ve emekli olduktan sonra da kesintisiz olarak aynı işyerinde çalışmasını sürdürdüğü, 13.03.2012 tarihinde ise davalılara ihtar çekerek emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ettiğini, ancak artık emeklilik hayatı yaşamak istediğini ve emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshettiğini belirttiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece davacının tüm çalışma dönemi için kıdem tazminatı hesaplanıp hüküm altına alınmışsa da, 01.11.2006 tarihinde emekli olan ve aynı işyerinde çalışmaya devam eden bir işçinin yaklaşık 5,5 yıl sonra emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshettiğinin kabulü mümkün değildir.

Davacının kıdem tazminatı emekli olduğu tarihe kadar olan çalışma dönemi için hesaplanıp hüküm altına alınmalı emeklilik sonrası dönem çalışmasının ise, davacının haklı bir sebep olmadan işyerinden ayrılması ve izinsiz ve mazeretsiz olarak devamsızlık yapması sebebi ile işverence haklı olarak feshedilmesi ile son bulduğu anlaşıldığından, bu dönem yönünden kıdem tazminatı talebi reddedilmelidir.

Mahkemece davacının emekli olduğu tarihe kadar olan dönem için kıdem tazminatı alacağının hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, tüm çalışma dönemi için kıdem tazminatına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22.HD. 2013/9635 L. 2014/10149 K. 28.04.2014)