Düğün nedeniyle mazeret iznine ilişkin Yargıtay kararları
“…Somut olayda; davacının izin almadan bir yakınının düğünü için ard arda 3 gün işe gelmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacının işe gelmeme sebebi yasada belirtilen haklı fesih nedenleri ile de uyuşmamaktadır. Davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin işçinin devamsızlığı nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu m. 25/II-g hükmü gereğince haklı sebeple feshedildiği dosya içeriğinde yer alan tutanak ve tutanak tanıklarının beyanları ile kanıtlanmıştır. Bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2008/41001 E. 2010/29123 K. 14.10.2010)
“…Somut olayda davacı işçi 21.11.2005 de uzak bir ilde evlenen oğlunun düğünü için 9-15.11.2005 günleri için izin talebinde bulunmuştur. Bu talep işverence kabul edilmemiş ve davacı kendiliğinden düğüne gitmiştir.
Davacının belgelendiği mazereti nedeni ile devamsızlığı haklı nedene dayanmaktadır. Kıdemi, devamsızlık nedeni göz önüne alındığında ölçülülük ilkesi gereğince hizmet akdini lıaklı nedene dayanarak kendisinin feshettiği kabul edilerek kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde bu isteğinin de reddine karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2007/22335 E. 2008/15470 K. 13.06.2008)
“…Somut olayda, davacı işçinin başka bir ildeki düğünde bulunmak için davalı işverenden izin istemiştir. Ancak işveren tarafından izin isteği kabul edilmemiştir. Buna rağmen 30.05.2006 tarihinde ve takip eden 31.05.2006, 01.06.2006 ve 02.06.2006 tarihlerinde işyerine gelmediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtildiği gibi, ücretli ya da ücretsiz olarak izin verilen bir işçiden izin süresince işyerine gitmesi beklenemez ise de, işçiye izin vermek, yıllık izin zamanını belirlemek işverenin yönetim hakkı kapsamındadır.
Davacı işçi, işverenden izin almadan işyerinden keyfi olarak ayrılmak ve devamsızlık yapmakla iş düzeninin bozulmasına yol açmıştır. Davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı olduğunun kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2010/6880 E. 2010/8091 K. 25.03.2010)