İşçilik alacaklarında faiz – temerrüt ve gecikme zammına ilişkin Yargıtay kararları
Dava dilekçesi ile ıslah dilekçesinde talep edilen işçilik alacakları için yasal faiz talep edilmiştir.
Hüküm altına alınan işçilik alacakları(fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil) geniş anlamda ücret niteliğinde olmakla İş Kanunu’nun 34. maddesi uyarınca bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir.
Mahkemece kısmi davaya konu miktarlar bakımından yasal faize karar verilmesi hatalıdır.
Davacının “yasal faiz” talebi Yasanın sözü edilen hükmünün uygulanmasını gerektirmekle olup, hüküm altına alman işçilik alacakları için bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir.
9. HD. 2009/22736 E. 2011/47945 K. 13.12.2011
…Mahkemece, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarında yasal faiz uygulanmasına hükmedilmiştir. Her ne kadar dava dilekçesinde anılan alacaklara yasal faiz uygulanması talep edilmiş ise de, yasal faiz ifadesinden anlaşılması gereken 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesinde düzenlendiği üzere, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıdır. Anılan nedenle fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
22. HD. 2013/6697 E. 2014/5605 K. 11.03.2014
…Dava dilekçesinde ücret ve ikramiye alacakları yönünden toplu iş sözleşmesinde belirtilen ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faiz talebinde bulunulmuştur. Hüküm altına alınan ücret farkı ile ikramiye alacakları için temerrüt tarihinden itibaren faize karar verilmiştir. Hüküm fıkrasında her bir alacak kalemi yönünden miktar belirtilerek faiz başlangıç tarihlerinin gösterilmemesi infazda tereddüde yol açabilecek niteliktedir. Mahkemece, yukarındaki bent uyarınca yapılacak inceleme sonucu bakiye bir hakkın varlığının belirlenmesi durumunda kabul edilen ücret ve ikramiye miktarları ayrı ayrı hüküm fıkrasında gösterilmeli ve faiz başlangıçları da denetime elverişli şekilde belirtilmelidir.
9. HD. 2011/39435 E. 2012/42714 K. 13.12.2012
…Davacı tarafından gönderilen ihtarla dava konusu alacakların ödenmesi istenerek davalı taraf temerrüde düşürülmüştür.
Mahkemece genel tatil ve hafta tatili alacaklarına hakediş tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
İhtar içeriği ve tebliğ tarihine göre gene! tatil ve hafta tatili alacağına yürütülecek faiz başlangıç tarihinin belirlenerek bu tarihten itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken tarih belirtmeden hakediş tarihinden itibaren faize karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2009/9803 E. 2011/9490 K. 30.03.2011
…Toplu iş sözleşmesinin 38. maddesine göre işçilerin istihkakının en geç müteakip ayın 3. günü akşamına kadar ödeneceği, ödeme gününün genel tatil, hafta tatili veya cumartesi gününe rastlaması halinde bayramı veya tatili izleyen günden hesaplanacağının belirtilmiş olmasına göre, davacının alacakları açısından temerrüt tarihinin en erken müteakip ayın 4. gününden itibaren başladığının, son ödeme gününün genel tatil, hafta tatili veya cumartesi gününe rastlaması halinde ise temerrüdün bu günleri izleyen günden sonra hesaplanacağı, bu nedenle temerrüt tarihinin müteakip ayın 4. gününden sonra dahi başlayabileceği gözetilmeksizin, alacakların tümüne müteakip ayın 3. gününden itibaren faiz yürütülmesini öngören bilirkişi raporunun esas alınması hatalıdır. Mahkemece yapılacak iş, TİS’ni tam olarak gözeten bir bilirkişi raporu alarak sonuca gitmektir.
9. HD. 2012/6352 E. 2014/11769 K. 08.04.2014
…Davacı, davalı işveren aleyhine açtığı davada kıdem tazminatı ve yıllık izin alacaklarının belirlenip hükmen kesinleştiğini ve o davada fazlaya ilişkin hakkını da saklı tuttuğunu belirterek, sözkonusu alacakların 1.9.1999 tarihinden 2.6.2002 tarihine kadar işlemiş faizi olan 1.606.000.000,-Tl.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının açtığı önceki davada mahkemece kurulan hükümde fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmadığını; ayrıca, ilamların takibine ilişkin yol ile girişilen icra takibinde işlemiş faiz yönünden takibin iptal edildiğini savunmuş, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı davasında saklı tuttuğu hakların asıl alacağa ilişkin olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut 26.9.2002 T.2001/259E.-2002/106 K. Sayılı dava dosyasından, davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı isteğinde bulunduğu, faiz talebinde bulunmadığı ancak, fazlaya ilişkin hakkını saklı tuttuğu anlaşılmaktadır. Bu kayıt, faizi dc içerir. Mahkemece kararın hüküm kısmında davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulduğunun belirtilmemesi sonuca etkili değildir. Ayrıca faiz, alacağının, koşulları varsa, zamanaşımı süresi içinde her zaman istenmesi mümkündür.
Davacı, yıllık izin alacağı yönünden yukarıda sözü edilen davadan önce davalıyı temerrüde düşürdüğü kanıtlanmış değildir. Bu nedenle, yıllık izin alacağı yönünden faiz isteminin reddi sonuç itibariyle yerindedir.
Kıdem tazminatı gecikme faizi yönünden ise, mahkemece saptanıp kesinleşen fesih tarihi 1.9.1999 dan, davacının talebi uyarınca 26.9.2002 tarihine kadar işlemiş faizinin hesaplanıp hüküm altına alınması gerekir..
9.HD. 2006/21951 E. 2006/25317 K. 28.09.2006
…Davacı daha önce açtığı dava ile kıdem tazminatı, izin alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücreti isteklerinin hüküm altına alındığını, fazlaya dair haklarını saklı tutmasına rağmen faiz istemeyi unutmuş olmaları nedeni ile hüküm altına alınan alacakların faizlerine hükmedilmediğini ileri sürerek işlemiş faizlerinin de hüküm altına alınması için bu davayı açtıklarını belirterek kıdem tazminatı faizi, yıllık izin ücreti faizi, hafta tatili ücreti faizi ve genel tatil ücreti faizi isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, davacının Mersin İş Mahkemesinden verilen 2002/159 E. nolu karar ile hüküm altına alınan alacaklarının Mersin 3.İcra Müdürlüğünün 2003/2466 no.lu takip dosyasına bu davanın açılmasından önce 11.08.2003 tarihinden önce ödediğini, asıl alacak ödendiği için dava konusu edilen faiz alacağının da B.K.’nun 113/1-2 maddesine göre ayrı bir dava ile istenemeyeceğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, hesaplanan faiz oranının da doğru olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece takibe konulan alacağın 03.09.2003 tarihinde davacı tarafından çekince konulmadan alındığı, faiz için davanın ise 16.09.2003 tarihinde açıldığı, faiz isteminde bulunamayacağı gerekçesi ile isteklerin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller; Mersin İş Mahkemesinden verilen 2002/159 E. nolu dosyası Mersin 3.İcra Müdürlüğünün 2003/2466 no.lu takip dosyasıdır. Belirtilen deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı işçi tarafından açılan davada ve yapılan icra takibinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, ancak yapılan ödemenin ihtirazi kayıtsız olarak alındığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar icra takibine yapılan ödemeden sonra faiz istekleri için dava açılmış ise de, bu durum gerek önceki davada gerekse icra takibinde fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmuş olması nedeni ile asıl davada istenmeyen faiz alacaklarının istenmesine engel teşkil etmemektedir.
Böyle olunca yukarıda sözü edilen kanun hükümleri uyarınca hesap bilirkişisinden rapor alınarak faiz alacağı miktarlarının belirlenerek isteklerin kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde isteklerin reddine karar verilmiş olması hatalıdır.
9.HD. 2007/14353 E. 2008/7508 K. 2008
…Öte yandan, kıdem tazminatı ödenmekle feri hak olan faiz hakkı da son bulur. Ancak kıdem tazminatının kısmen ödenmiş olması durumunda son taksit ödeninceye kadar faiz hakkı saklı tutulabilir. Davanın açılması da ihtirazi kayıt anlamındadır.
Davacı daha önce açtığı kıdem tazminatı isteğine ilişkin davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur. Bu durumda akdin feshi tarihi ile kıdem tazminatı isteğine ilişkin dava tarihi arasındaki dönem için faiz isteminde bulunması mümkündür.
Buna göre, kıdem tazminatı alacağının ödenip ödenmediği, ödendiği tarihte davacının faiz hakkını saklı tutup tutmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken isteğin reddine karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2008/16073 E. 2010/6552 K. 11.03.2010
…Davalı işyerinde finansal danışman olarak çalışan davacı 28.3.2000 tarihinde işyerinden istifa etmiş, el yazısı ile çıkış görüşme formu düzenlemiştir. Daha sonra ihtirazı kayıtsız imzaladığı ibranamede prim, ikramiye ve sair ücret mahiyetinde bir alacağının olmadığını belirterek davalı işvereni her türlü alacak ve tazminat taleplerinden ibra ettiğini beyan etmiştir.
İbranamedeki imzaya itiraz edilmemiş, hata ya da hile ile alındığı da iddia edilmemiştir.
Davacının 30.9.1999 tarihinde oluştuğunu iddia ettiği prim diğer bir ifade ile komisyon alacağını üç taksitte aldıktan sonra kur farkından doğan alacak farkı ile bu alacağa ilişkin işlemiş faiz isteğinin, ibranamede adı geçen alacak açıkça zikredilerek yer aldığından asıl alacağı ihtirazi kayıtsız aldıktan sonra işlemiş faizini de talep edemeyeceğinden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2006/25125 E. 2006/28981 K. 02.11.2006
…Somut olayda davacı işçinin, işçilik alacaklarının tahsili için karar verilmek üzere davalı şirket aleyhine Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada verilen kabul kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukıık Dairesince bozulduğunu, bozma gerekçesinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 74. maddesinde öngörülen taleple bağlılık kuralına aykırılık oluşturmaması için, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden, ıslah tarihinden itibaren faizsiz olarak hüküm kurulması gerektiğinin belirtildiği, bu doğrultuda ıslah tarihinden itibaren olan alacaklara faiz yürütülmemesine dair verilen kararın bıı defa davacı temyizi üzerine 9 Hukuk Dairesinin 22.3.2011 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı henüz temyiz incelemesinden önce fazlaya ilişkin haklarını saklı tutuğunu belirterek işlemiş faizleri ile birlikte ilk karardaki alacaklarını icra takibine koyduğu davalının bu dosyaya farklı tarihlerde ödemlerde bulunduğu da görülmektedir.
Uyuşmazlık ıslah dilekçesi ile artırılan ve faiz talep edilmeyen bu miktarlar için ayrı bir dava ile faiz talep edilip edilmeyeceği noktasındadır. Davacının alacak davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtığı ancak ıslah ile artırdığı miktarlar için faiz talebi bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yargıtay 9. hukuk Dairesinin bozması taleple bağlılık kuralı gereği olup davacının ayrı bir dava ile faiz islemesine engel bir durum değildir. Davacı henüz karar kesinleşmeden ve herhangi bir ödeme yapılmadan önce fazla haklarını saklı tutup, faiz dc talep ederek icra takibine geçtiğinden ayrıca ihtirazi kayıt aranmaksızın, (halin icabına göre ) ayrı bir dava ile faiz istemesi mümkündür. Mahkemece yapılan faiz hesaplamalarına dair bilirkişi raporlarının değerlendirilerek davacının faiz alacağı konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozulması gerekir.
22.HD. 2013/434 E. 2013/2041 K. 07.02.2013
…Somut olayda davacı işçinin, işçilik alacaklarının tahsili için karar verilmek üzere davalı şirket aleyhine Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada verilen kabul kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince bozulduğunu, bozma gerekçesinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun’un 74. maddesinde öngörülen taleple bağlılık kuralına aykırılık oluşturmaması için, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden, ıslah tarihinden itibaren faizsiz olarak hüküm kurulması gerektiğinin belirtildiği, bu doğrultuda ıslah tarihinden itibaren olan alacaklara faiz yürütülmemesine dair verilen kararın bu defa davacı temyizi üzerine 9 Hukuk Dairesinin 22.3.2011 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı henüz temyiz incelemesinden önce fazlaya ilişkin haklarını saklı tutuğunu belirterek işlemiş faizleri ile birlikte ilk karardaki alacaklarını icra takibine koyduğu davalının bu dosyaya farklı tarihlerde ödemlerde bulunduğu da görülmektedir.
Uyuşmazlık ıslah dilekçesi ile artırılan ve faiz talep edilmeyen bu miktarlar için ayrı bir dava ile faiz talep edilip edilmeyeceği noktasındadır. Davacının alacak davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtığı ancak ıslah ile artırdığı miktarlar için faiz talebi bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozması taleple bağlılık kuralı gereği olup davacının ayrı bir dava ile faiz istemesine engel bir durum değildir. Davacı henüz karar kesinleşmeden ve herhangi bir ödeme yapılmadan önce fazla haklarını saklı tutup, faiz de talep ederek icra takibine geçtiğinden ayrıca ihtirazı kayıt aranmaksızın, (halin icabına göre ) ayrı bir dava ile faiz istemesi mümkündür. Mahkemece yapılan faiz hesaplamalarına dair bilirkişi raporlarının değerlendirilerek davacının faiz alacağı konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozulması gerekir.
22.HD. 2013/1402 E. 2013/29631 K. 19.12.2013
…Somut olayda davacı işçinin kıdem tazminatı tam olarak ödenmiş olup, ödeme sırasında faiz hakkının saklı tutulması yönünde ihtirazi kayıt ileri sürülüp sürülmediği noktasında gerekli araştırmaya gidilmemiştir. Mahkemece davacının kıdem tazminatının tahsil edildiği sırasında faiz hakkını saklı tutup tutmadığı belirlenmeli, saklı tutulmadığı halde davanın reddine karar verilmelidir.
Bu yönde usulüne uygun bir ihtirazi kayıt ileri sürüldüğünün belirlenmesi halinde ise şimdiki gibi karar verilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
9.HD. 2008/8280 E. 2009/26365 K. 09.10.2009
…Davacı lehine devamına karar verilen icra takibi ile talep edilen işlemiş faiz alacağının miktarı ihtilaflıdır.
Mahkemece davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiş ise de icra takibinde bakiye izin ücreti ve kıdem tazminatı yanında bunların takip tarihine kadar işlemiş faizi de talep edilmiştir. Mahkemece icra takibine konu işlemiş faiz miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmadan bu miktar için de takibin devamına karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2010/17682 E. 2012/25317 K. 02.07.2012
…İcra takibinde asıl alacağın yanında işlemiş faiz isteğinde de bulunulmuş, mahkemece takibin devamına karar verilmiştir. İşlemiş faiz yönünden mahkemece bir değerlendirmeye gidilmemiştir. Gerekirse bilirkişiden hesap raporu alınmalı ve işlemiş faiz isteği açısından bir karar verilmelidir
9. HD. 2006/11430 E. 2006/18959 K. 27.06.2006.
…Davacı işçi, alt işverene açtığı davanın kararının kesinleşmesinden sonra ilamlı icraya başvurarak hükmedilen kıdem tazminatı asıl alacağı ile birlikte, işlemiş kıdem tazminatı faizi isteğinde de bulunmuştur.
Asıl işverene karşı açlığı bu davada da bu kez, fesih tarihinden-dava tarihine kadar işlemiş kıdem tazminatı faizi talep etmektedir.
Bu nedenle kıdem tazminatı asıl alacağına bu dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar vermek gerekirken Mahkemece işlemiş faizle ilgili talebin reddine, kıdem tazminatına da fesihten itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi hatalıdır.
3- Davacı ihbar tazminatıyla, fazla çalışma ve genel tatil alacakları için de işlemiş faiz isteğinde bulunmuştur.
Anılan alacakların kesinleşmiş mahkeme kararıyla faiziyle tahsiline karar verildiğinden, kararda belirtilen faiz başlangıç tarih ve oranlarından itibaren, asıl işverene karşı açılan bu dava tarihine kadar işlemiş faiz hesabı yapılarak kabulüne karar verilmeli, böyle olunca da aynı alacakların ana miktarları için şimdiki dava tarihinden itibaren faizine karar verilmelidir. Yazılı şekilde işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2010/6325 E. 2012/16701 K. 14.05.2012
…Kıdem tazminatı gecikme faizi, faiz niteliğinde olduğundan, faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Faiz alacağı başlı başına icra takibi ya da davaya konu olmuş olsa dahi, faiz niteliğini kaybetmediğinden ayrıca faize hak kazanılamaz. Borçlar Kanunun 104/son ve 3095 sayılı yasanın 3. maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün değildir. Mahkemece kıdem tazminatının geç ödenmesinden dolayı davacının talep ettiği faiz alacağına ayrıca en yüksek mevduat faizi uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2013/5780 E. 2013/15143 K. 20.05.2013
…Davacı, dava dilekçesinde kıdem tazminatı için ihtarname tarihinden itibaren işlemiş faiz alacağını talep etmiştir.
Bilirkişi de davacının talebi doğrultusunda ihtarname tarihinden dava tarihine kadar işlemiş kıdem tazminatı faizi hesaplamış ve mahkemece işlemiş kıdem tazminatı faizi alacağına hükmedilmiştir.
Bu durumda, hüküm altına alınan kıdem tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren faiz uygulamak gerekirken mahkemece ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 28.11.2001 tarihinden bir hafta sonra oluşan temerrüt tarihinden itibaren mükerrer faiz uygulanmasına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2006/1908 E. 2006/20016 K. 06.07.2006
…Taraflar arasında uyuşmazlık ödenmeyen ücret alacağı için talep edilen %1 fazlalığın 625 Sayılı Yasa’nın yürürlükten kalktığı tarihten sonra doğan ücret alacağı için de talep edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 13.10.2005 ve 15.10.2006 tarihli sözleşmelerin 6. maddesinin d fıkrasında aylık ücretleri zamanında ödenmediği takdirde bu ücretleri geçen her gün için %1 fazlası ile ödemeyi davalının taahhüt ettiği görülmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmede o tarihte yürürlükte olan 625 Sayılı Yasa’ya herhangi bir atıfta bulunulmamıştır. Buna göre 625 Sayılı Yasa’daki benzer hüküm bu kanunla birlikte yürürlükten kalksa da, yerine yürürlüğe giren 5580 Sayılı Yasa’da bu şekilde bir düzenlemeyi yasaklayan bir hüküm bulunmadığından sözleşmesel sorumluluk devam edecektir.
Talep edilen alacağın buna göre değerlendirilmesi gerekirken mahkemece davacının ücret alacağının bu yasa yürürlükten kalktıktan sonraki dönemde doğduğu gerekçesiyle reddi hatalıdır.
9. HD. 2010/13867 E. 2012/23041 K. 14.06.2012
…Davacı, davalıya ait özel okulda öğretmen olarak çalışmakta iken ücretlerin zamanında ödenmemesi nedeni ile sözleşmenin 6/d maddesi uyarınca %1 fazlasının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek ücretlerinin %1 fazlasının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı, davacının ücretlerini almayarak kendisinin temerrüde düştüğünü 2007 Mayıs ve Haziran aylarına ait ücreti kuruma gelerek kendisinin almadığını, 625 sayılı yasanın 5580 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılması nedeni ile isteğin yasal dayanağının kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 625 sayılı yasanın 5580 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılıp yürürlük tarihinin 14.02.2007 olduğu, talebin 2007 yılının 5-6-7- 8. aylarına ilişkin olması ve %1 gecikme zammının yasada olmadığı gerekçesi ile isteğin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, özel okulda öğretmen olan davacı ile davalı arasındaki sözleşme uyarınca geç ödenen ücretin her geçen gün %1 fazlası ile ödenmesine yönelik şartın geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumlan Kanununda ücretin geç ödenmesi durumunda günlük %1 fazlası ile ödenmesi hususunda bir hüküm yok ise de, söz konusu şart taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılmıştır.
Emsal olarak sunulan Ankara 8. İş Mahkemesinin 2007/499 E., 2009/98 K. no.lu kararda davacının bu yöndeki isteğinin reddine yönelik karar Dairemizin 2011/4213 Esas no.su ile onanmış ise de, o dosyada davacı temyizi bulunmamaktadır.
Kanuna aykırı olmayan sözleşme hükümleri tarafları bağlayacağından taraflar arasındaki sözleşme hükmü gereğince davacının geç ödenen ücret alacakları için günlük %1 fazlaya ilişkin isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir.
9. HD. 2010/13019 E. 2012/19078 K. 31.05.2012
…2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 61 .maddesinde, “Toplu iş sözleşmesine dayanan eda davalarında ifaya mahkum edilen taraf temerrüt tarihinden itibaren, bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizi ödemeye de mahkum edilir” şeklinde kurala yer verilerek uygulanması gereken faiz türü belirtilmiştir.
Toplu iş sözleşmesinden doğan istekler bakımından sözü edilen faizin uygulanması yerinde ise dc toplu iş sözleşmesinin süresinin sona ermesinin ardından iş sözleşmesi hükmü olarak devam eden kurallar gereği ödenen ücret ve ikramiye bakımından 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 61. maddesinde öngörülen faizin uygulanması doğru değildir. Toplu iş sözleşmesinin süresinin sona erdiği 31.12.2004 tarihi sonrası için davaya konu ücret farkı ile ikramiye alacakları iş sözleşmesinden doğmakla anılan tarihten sonra doğan alacaklar bakımından yasal faize karar verilmelidir. Dairemizin 07.10.2008 gün ve 2008/ 26533 F., 2008/ 25710 K. sayılı kararı da bu yönde olup mahkemece toplu iş sözleşmesinin süresinin sona erdiği tarihten sonrası için dc bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faize karar verilmesi hatalı olup, davaya konu ücret farkı ile ikramiye farkı alacaklarının bir kısmı 31.12.2004 tarihinden daha sonra doğmakla, sözü edilen alacaklar belirlenerek yasal faize karar verilmelidir.
Öte yandan mahkemece hüküm altına alınan ücret ve ikramiye yönünden dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize karar verildiği belirtilmiş, aynı hüküm fıkrasında aynı istekler için bilirkişi raporunda belirlenen ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faize karar verildiği açıklanmıştır. Bu şekilde faiz konusunda infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi de hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
9. HD. 2011/10485 E. 2011/11467 K. 18.04.2011
…Diğer taraftan ticari işletme kredisi faiziyle aralarındaki fark nedeniyle 2821 sayılı Kanun’un 61. maddesinde belirtilen “en yüksek işletme kredisi faizini” uygulayan tek banka Türkiye Kalkınma Bankası olduğundan bu banka yerine en yüksek işletme kredisi faizlerinin diğer banka verilerine göre hesaplanması hatalıdır. Nitekim Dairemizce de benimsenen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararlarında bu hususa işaret edilmiştir (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/11392-14220 sayılı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2007/37366-33647 ve 2007/16995-23139 sayılı kararlar).
22. HD. 2013/16421 E. 2013/15618 K. 26.06.2013
…2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 61 .maddesinde, “Toplu iş sözleşmesine dayanan eda davalarında ifaya mahkum edilen taraf, temerrüt tarihinden itibaren, bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizi ödemeye dc mahkum edilir” şeklinde kurala yer verilerek uygulanması gereken faiz türü belirtilmiştir. Toplu iş sözleşmesinden doğan istekler bakımından sözü edilen faizin uygulanması yerinde ise de, toplu iş sözleşmesinin süresinin sona ermesinin ardından iş sözleşmesi hükmü olarak devam eden kurallar gereği ödenen ücret ve ikramiye bakımından 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev vc Lokavt Kanunun 61. maddesinde öngörülen faizin uygulanması doğru değildir. Toplu iş sözleşmesinin süresinin sona erdiği 31.12.2004 tarihi sonrası için davaya konu ücret farkı ile ikramiye alacakları iş sözleşmesinden doğmakla, anılan tarihten sonra doğan alacaklar bakımından yasal faize karar verilmelidir. Kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
9. HD. 2008/26534 E. 2008/25711 K. 07.10.2008
…Toplu İş Sözleşmesinden doğan alacaklar için sözleşmenin 20., 22., 25. maddelerinde ödeme tarihleri belirlenmiştir. Davalının temerrüde düştüğünün kabulü için. Toplu İş sözleşmesinden doğan borçların muaccel hale gelmiş olması, başka deyişle ifa zamanının gelmiş olması gerekir. Ayrıca Toplu İş Sözleşmesinden doğan alacaklar için en yüksek işletme kredisi faizi uygulanması gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre “Ecel meşrut olmadığı veya işin mahiyetinden anlaşılmadığı takdirde borcun hemen ifa ve derhal icrası istenebilir.” Davaya dayanak Toplu İş sözleşmesi 5.8.2003 tarihinde imzalanmış. Olup, davalı işveren ödemesi gereken borcun miktarını en erken bu tarihte öğrenmiştir. Ayrıca, Geçici 1 ve 4. maddelerinde bir kısım farkların ödenmesinin belli koşullara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Toplu İş Sözleşmesinin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında, birinci altı aylık döneminde oluşacak ücret ve diğer ödemelere ilişkin sözleşme farklarının dönemi içinde ödenmeyeceği, bu farkların toplu iş sözleşmesinin onüçüncü ayının sonunda ödeneceği; 2. fıkrasında ise,” Geçici 1. maddeden yararlananlar ile sözleşmenin imza tarihinden sonra herhangi bir nedenle hizmet sözleşmesi sona erenlere varsa Toplu İş sözleşmesi farkları onüçüncü ayın sonu beklenmeksizin hizmet akdinin sona erdiği tarih esas olarak ödenir “ denilmekledir.
Buna göre, birinci altı aylık döneme ilişkin fark ve hakların temerrüt tarihi davacının hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihtir.
İkinci altı aylık dönem için özel bir şart öngörülmemiş ise dc, açıklandığı üzere, davalı bu borcu Toplu İş sözleşmesinin imzası ile öğrendiği ve o tarihte muaccel hale geldiği için, en erken temerrüt tarihi 5.8.2003 dür. Bu nedenle, bu tarihten önce doğan ikinci altı aylık hak ve alacaklar için temerrüt tarihi olarak 5.8.2003; bu tarihten sonra doğan hak ve alacaklar için ise, Toplu İş sözleşmesi hükümleri nazara alınmalıdır.
Hüküm altına alınan alacakların faiz başlangıç tarihleri buna göre belirlenip faiz yürütülmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
9. HD. 2009/11522 E. 2009/19492 K. 06.07.2009
…Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Toplu İş sözleşmesinden doğan alacaklara işletme kredisi faizi uygulanırken İmar Bankası verileri esas alınmıştır. İşletme kredisi faizi sadece Türkiye Kalkınma Bankası tarafından verilmektedir. Söz konusu bankadan dava konusu dönemde uygulanan işletme kredi faizi sorulmalı, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak hüküm verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2008/32723 E. 2008/26753 K. 24.09.2008
…Dairemiz uygulamasına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 61. maddesinde belirtilen “en yüksek işletme kredisi faizini” uygulayan tek banka Türkiye Kalkınma Bankası olduğundan en yüksek işletme kredisi faiz oranının bu bankadan sorulması ve hesaplamaların buna göre yapılması gerekirken hatalı yorum ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
22. HD. 2014/8747 E. 2014/8369 K. 16.04.2014
…Diğer taraftan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 61 ’inci maddesinde belirtilen “en yüksek işletme kredisi faizini” uygulayan tek banka Türkiye Kalkınma Bankası olduğundan bu bankadan dava konusu alacağın ait olduğu dönemler itibari ile en yüksek işletme kredisi faiz oranı sorularak, alınacak cevaba göre uyguladıkları oranlar esas alınarak geçmiş günler faizi belirlenip, sonuca gidilmesi gerekirken, bu esaslara uymadan hüküm kurulması da hatalıdır.
7. HD. 2013/14134 E. 2013/10395 K. 04.06.2013
…Borçlu vekili şikayetinde; takip konusu ilamda brüt miktarlar üzerinden hükmedilen ücret alacaklarına, dava tarihinden ve ek dava tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi oranının, ikramiye alacaklarına ise işletme kredisi faiz oranının uygulanmasına karar verildiğini, oranların fiilen uygulanan oranlar olması gerektiğini, bunun için bankalardan sorulması gerektiğini, icra emrinde söz konusu faiz miktarlarının fazla ve yanlış hesaplandığını, işletme kredisi veren tek bankanın Türkiye Kalkınma Bankası okluğunu hesaplamada da bu bankanın oranının esas alınması gerektiğini ilamda asıl alacaklara brüt olarak karar verilmiş olup alacakların nete çevrilerek takip yapılması gerektiğini ileri sürerek icra emrinin iptalini talep etmiştir.
Yukarıda açıklanan şikayete konu istem ve temyize konu olabilecek miktar nazara alındığında, bu miktarların 5.440,00 TL’den fazla olduğu anlaşıldığından, mahkeme kararının temyizi kabildir. Bu nedenle borçlu vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin 11.07.2014 tarihli, 2013/905 Esas, 2014/419 Karar sayılı ek kararın oybirliğiyle kaldırılmasına karar verilerek, borçlu vekilinin temyiz talebinin incelenmesine geçildi.
Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İlama göre sözkonusu alacaklar toplu iş sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. 2822 sayılı Toplu İş sözleşmesi ve Grev ve Lokavt Kanunumun 61. maddesinde belirtildiği üzere toplu iş sözleşmesine dayanan eda davalarında ifaya mahkum edilen taraf, temerrüt tarihinden itibaren, bankalarca fiilen uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizi ödemeye de mahkum edilir. Bu yasal düzenleme karşısında bahsi geçen alacaklara bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi hesaplanmaktadır. Geciktirilen süreye göre temerrüt faizi hesabı birer yıllık dönemler itibarı ile yapılmalıdır. Bunun için ilamda belirtildiği üzere toplu ış sözleşmesinin belirlenen ödeme tarihi başlangıç alınarak birer yıllık devreler belirlenmeli ve bu devrelerde işletme kredisi faizini fiilen uygulamış bankaların uyguladıkları oranlar esas alınmalıdır.
İlamda hükmedilen ücret alacaklarına uygulanacak en yüksek mevduat faizi oranının tespiti için ise HGK>nun 20.09.2006 tarih, 2012/594-534 Esas ve Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; Mahkemece yapılacak iş tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde mevduata fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır.
Bu durumda Mahkemece, taraflardan banka isimleri sorulup, yukarıda bildirilen ilkeler ışığında, her iki tarafın da bildirdiği tüm bankalardan fiilen uyguladıkları mevduat faiz ve işletme kredisi faiz oranları getirtilerek en yüksek mevduat faiz oranı ve işletme kredisi faiz oranları tespit edilerek gerektiğinde yeni bir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, eksik incelemeyle bu esaslara uymayan ve denetime açık olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Öte yandan borçlu, işlemiş faizin fahiş olduğunu ileri sürmüş, ancak bu konuda bir rakam belirtmemiştir. O halde faize yönelik şikayetin kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilerek sonuçta da borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi ve borçlu tarafından yapılan yargılama giderlerinin tamamının alacaklıdan tahsili gerekirken paylaştırılarak, bir kısmının borçlu üzerinde bırakılması da usule aykırıdır.
8. HD. 2014/17821 E. 2014/21130 K. 17.11.2014
…Hükme esas olunan bilirkişi raporunda Toplu İş Sözleşmesinden doğan alacaklar işletme kredi faizi uygulanırken İş Bankası verileri esas alınmıştır.
İşletme kredisi faizi Türkiye Kalkınma Bankası tarafından verilmektedir.
Söz konusu bankadan faiz oranlarına ilişkin belgeler istenip hüküm verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2006/3193 E. 2006/26084 K. 09.10.2006
…Davacı onanan ilk kısmi davada TİS den kaynaklanan her türlü fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tazminat alacağı için yasal faiz talep etmiş ve mahkemece de talep edildiği gibi anılan alacağın yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Ancak, davacı açtığı bu ek davada bu kez; bakiye tazminat alacağı için 2822 sayılı TSGLK nun 61.maddesinde öngörülen en yüksek işletme kredisi faizi isteğinde bulunmuştur.
Dava konusu alacağın TİS.nin 1 /I maddesinden kaynaklandığı uyuşmazlık konusu değildir.
Ek dava ilk kısmi davadan ayrı bir davadır.
Bu nedenle mahkemece, davacının ilk davasını açarken yasal faiz takibinde bulunduğu ve kararın bu şekilde kesinleştiği gerekçesi ile ek dava için en yüksek işletme kredisi faizi isteğinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2006/4709 E. 2006/27691 K. 19.10.2006
…Takip dayanağı ilamda, hüküm altına alman iş güvencesi tazminatı için işletme kredilerine uygulanan en yüksek banka işletme kredisi faizinin uygulanmasına karar verildiğine göre, mahkemece, bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi oranları, özel ve kamu bankası ayrımı gözetmeksizin, taraflarca bildirilen bankalardan sorulup, B.K.’nun 84. maddesi gözönünde bulundurularak alınacak cevaplardan sonra düzenlenecek bilirkişi raporu doğrultusunda sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
12. HD. 2011/22842 E. 2012/7337 K. 12/03/2012
…Davacı, dava dilekçesinde ödenmeyen veya eksik ödenen ücret alacağı ile kıdem, ihbar tazminatları ve TİS’den kaynaklanan bir kısım alacak isteminde bulunup 01.01.2001- 31.12.2002. 01.01.2003-31.12.2004 yürürlük süreli TİS döneminde biriken alacaklara faiz uygulanırken TİSTıin 31 ve 32 maddelerindeki günlük %3 lük gecikme faizinin dikkate alınmasını istemiştir.
TİS’nin 31 ve 32 maddelerindeki % 3 lük gecikme faizi cezai şart niteliğinde olup harcı ikmal edilmiş bir talep bulunmadığı halde HUMK.nun 74. maddesi dikkate alınmadan bilirkişi tarafından tespit edilen ücret alacağının faizi niteliğindeki miktardan % 90’na varan miktarın tenzil edilerek 73.943.437.524 TL faiz alacağına karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2007/28490 E. 2008/27443K. 17.10.2008
…Davacı dava dilekçesinde miktarlandırarak Toplu İş Sözleşmesinde ücretin zamanında ödenmemesi halinde gecikilen her gün için % 2 oranında öngörülen gecikme faizi isteğinde bulunmuştur.
Dairemizi uygulamasına göre bu şekilde tespit edilen oranlar cezai şart niteliğindedir. Bu nedenle anılan alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken faize hükmedilmemesi de doğru değildir.
9. HD. 2007/16059 E. 2008/9188 K. 18.04.2008
…Davacı, yaşlılık aylığına hak kazandığından diğer işçilik alacakları ile birlikle, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ikramiye ve giyim yardımı ile % 2 gecikme zamları isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren faiz şartının fahiş olduğunu, takdiri indirim uygulanması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile diğer alacakları ile birlikte % 50 takdiri indirim uygulanarak gecikme zammı isteği de kabul edilmiştir.
Somut olayda davacı 14.7.2004 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığından işyerinden ayrılmıştır.% 2 gecikme zammı uygulanarak kabul edilen alacaklar 12.1999-14.12.2001 dönemine ilişkindir. Dava tarihi ise 27.1.2005 tir.İş sözleşmesi devam ederken de konu olan alacakların talep edilebilirliği, % 50 indirim sonucu belirlenen miktarla asıl alacak arasındaki oransızlık ta gözetilerek BK nun 43 ve 44.maddeleri gereği daha yüksek oranda indirim uygulanmalıdır.
Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
9. HD. 2007/23560 E. 2008/23866 K. 16.09.2008
…Yine 5953 sayılı Kanun’da, ücret alacaklarına mevduat faizi uygulanacağına dair bir hüküm bulunmamakta olup, mahkemece fazla çalışma ücreti alacağına kanuni faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, talebin dahi aşılarak mevduat faizine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
22. HD. 2013/18598 E. 2014/10476 K. 29.04.2014
…Mahkemece hüküm altına alman fark ücret, bunun %5 fazla ödemesi, fazla mesai, bunun %5 fazla ödemesi ve milli bayram ve genel tatil ücreti ile kıdem tazminatına en yüksek banka mevduat faizi işletilmiş ise de, Basın İş Yasası’nda bu alacaklara en yüksek banka mevduat faizi uygulanacağına ilişkin açık hüküm bulunmadığından sözü edilen alacaklara yasal faiz işletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
7. HD. 2013/1595 E. 2013/8308 K. 07/05/2013
…Davacı işçinin gemi adamı olduğu dosya içeriğine göre tartışmasız durumdadır. Davacının tabi olduğu 854 sayılı Deniz İş Kanununda ücret alacağının gününde ödenmemesi durumunda bankalarca mevduata uygulanan cn yüksek faizin yürütüleceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu durumda gemi adamının ücret alacakları için yasal faiz uygulanmalıdır. Mahkemece yasal faiz yerine takip tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2009/11585 E. 2011/11432 K. 18.04.2011
…Davacı davalı işvereni 15.04.2008 tarihli noter ihtarnamesi ile 21.04.2008 tarihi itibarı ile dava konusu alacaklar açısından temerrüde düşürmüştür.
Dairemiz uygulamasında temerrüt ihtarnamesinde talep edilen hakların yazılması yeterli olup, miktar belirtilmesine gerek yoktur. Temerrüt olgusunun varlığı ve faizin temerrütten yürütülmesi talebi karşısında faiz başlangıcı tüm miktarlar için dava ıslah ayırımı yapılmaksızın temerrüt tarihidir.
Bu nedenle kıdem tazminatı dışındaki alacaklar açısından hükmedilen miktarların tamamına temerrüt tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken dava ve ıslah tarihi ayırımı yapılması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2012/30079 E. 2012/31227 K. 24.09.2012
…Ayrıca, davacı, dava açmadan önce 28.4.2008 tarihinde çektiği fesih ihtarnamesi ile alacaklarının da ödenmesini talep ederek davalıyı temerrüde düşürmüştür. Her ne kadar mahkemece temerrüt olgusu kabul edilmişe de, miktar olarak bir kısım alacakların bu ihtar kapsamı dışında kaldığı kabul edilerek dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Bu kabul olaya uygun değildir. Çekilen ihtarnamede miktar belirtilmese bile, ilgili muhataba tebliği ile alacağın tamamı yönünden temerrüt gerçekleşmiş olur. Hal böyle olunca, davacının tüm ücret alacağının, temerrüt tarihi olan 28.4.2008 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şeklide karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
7. HD. 2014/1590 E. 2014/9430 K. 28.04.2014
…Davacının davadan önce gönderdiği fesih ihtarnamesi aynı zamanda muhatabı temerrüde düşürme niteliğini de haizdir. Dairemiz uygulamasında temerrüt için talep edilen hakların sayılması yeterli olup, miktarın belirtilmesi gerekmez. Bu nedenle davacının temerrüt tarihinden itibaren faiz talebi yerinde iken hükmedilen alacaklara dava-ıslah tarihinden faiz yürütülmesi hatalıdır.
9.HD. 2010/27003 F.. 2012/35027 K. 18.10.2012
.
…Davacı işçi, dava dilekçesi ile talep ettiği alacak miktarı ile ıslahla arttırdığı fazla mesai alacağı miktarına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede istenen alacak miktarının belirtilmediği, ayrıca muhataba istenen talebe uygun makul sürenin tanınmadığı için davalının ihtarname ile temerrüde düşürülmediği gerekçesi ile hüküm altına alınan fazla mesai alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüştür.
Dosya içeriğine göre davacı işçi tarafından dava tarihinden önce davalıya gönderilen 5.12.2006 tarihli ihtarnamede fazla mesai, hafta ve genel tatil alacaklarının ihtarnamenin alındığı tarihten itibaren bir gün içinde kayıtlarındaki adreslerine havale edilmesini veya banka hesaplarına yatırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Talep konusu alacak için miktar belirtilmemiş olan söz konusu ihtarname davalı tarafa 7.12.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir.
İşçi tarafından gönderilen ihtarnamede miktar belirtilmemiş olması
işverenin temerrüde düşmesini engelleyemez. Kayıt ve belgeleri düzenleme imkânına sahip olan ve işçinin ücret miktarını bilen işverenin işçinin işçilik hak ve alacaklarının ödenip ödenmediğini, ödenmemişse miktarını hesaplayabileceği varsayılır.
Mahkemece hüküm alına alınan fazla mesai alacağına işverenin ihtarname ile temerrüde düştüğü tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı gerekçe ile dava tarihinden itibaren faize karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
9.HD. 2009/25146 E. 2010/1736 K. 01.02.2010
…Dava tarihinden önce işverene gönderilen ihtarnamede davaya konu işçilik alacakları miktar belirtilmek suretiyle talep olunmuş, dava dilekçesinde de işverenin temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz yürütülmesi talep olunmuştur.
Mahkemece istek doğrultusunda karar verilmiştir.
Hüküm altına alınan miktarların 10.6.2005 tarihli ihtarnamede talep edilenden daha fazla olduğu görülmektedir.
İhtarnamede yazılı olan miktarlar yönünden davalı işverenin temerrüde düşürüldüğünün kabulü gerekir. Ancak daha fazlası için anılan ihtarname temerrüt oluşturmaz.
Dosya içeriğine göre davalı işverene 23.5.2006 tarihinde 2. kez ihtarname gönderilmiştir. Bahsi geçen ihtarnamede davaya konu tüm işçilik alacaklarından söz edilmiş ve belli bir miktarla sınırlandırılmamıştır.
Bu durumda hüküm altına alınan işçilik alacakları yönünden 10.6.2005 tarihli ihtarnamede belirtilen miktarlar yönünden anılan temerrüt tarihinden bakiyesi için ise ikinci ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 29.5.2006 tarihinden faize karar verilmelidir. Kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.
9.HD. 2006/26628 E. 2006/30085 K. 14.11.2006
…Davalı işveren davadan önce temerrüde düşürülmüş ise de, 02.02.2004 tarihli ihtarnamede yıllık izin ücreti, 511,86 TL, ihbar tazminatı 1.690,66 TL olarak talep edilmiştir.
Mahkemece ihbar tazminatı 1.805,81 TL ve izin ücreti 1.786,45 TL olarak hüküm altına alınmıştır. Bu durumda ihtarnamede yazılı olan miktarların haricinde kalan kısım yönünden davalı işverenin temerrüde düşürüldüğü söylenemez.
Mahkemece, adı geçen işçilik hakları yönünden ihtarnamede talep edilen miktarlar bakımından temerrüt, bakiyesi için dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize karar verilmelidir.
9.HD. 2008/37385 E. 2010/31382 K. 02.11.2010
…Davacı vekili tarafından 27.10.2010 tarihli davacı ile birlikte 14 işçi için davalıya gönderilen ihtarname ile miktar belirtilerek bir kısım işçilik alacaklarının 3 günlük süre içerisinde ödenmesi istenmiştir.
Söz konusu ihtarnamenin davalı tarafa tebliğ tarihi araştırılarak ihtarnamede istenen miktarlar kadar davalının temerrüde düşürüldüğü kabul edilerek temerrüt tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
9.HD. 2012/11585 E. 2014/16532 K. 22.05.2014
…Mahkemece, hüküm altına alman yıllık izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının miktarları, temerrüt ihtarında talep edilen miktarlardan fazladır. Temerrüt ihtarında, ödenmesi talep edilen sözkonusu alacakların miktarlarına ilişkin açık rakam bildirildiğinden temerrüt, bildirilen rakamlarla sınırlı olmak üzere gerçekleşmiştir. Mahkemece, bu yön nazara alınmayarak, hüküm altına alınan yıllık izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarında tüm miktar üzerinden faizin temerrüt tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.
22.HD. 2013/8186 E. 2014/7399 K. 08.04.2014
…Ayrıca, davacı, 24.1.2003 Tarihli dilekçesi ile ihbar tazminatı, ikramiye alacağı için davalıyı temerrüde düşürmüştür. Anılan alacaklara bu tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, fcsilı tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir.
Davalı ulusal bayram, genel tatil ve fazla çalışma alacakları için dava tarihinden önce temerrüde düşürülmüş değildir. Buna rağmen dava tarihi yerine fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yerinde görülmemiştir.
9.HD. 2006/20912 E. 2006/25315 K. 28.09.2006
…Hükmedilen ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının faiz başlangıcı temerrüt ihtarına dayanılarak ihtarın tebliğ tarihinden başlatılmışsa da, işçilik alacaklarını tek tek saymayan ihtarat temerrüt oluşturmaya yeterli değildir.
İhbar tazminatı ve izin ücreti faiz başlangıcı dava tarihi olmalıdır. Aksinin kabulü hatalıdır.
9.HD. 2012/11571 E. 2014/16046 K. 20/05/2014
…Davacı dava konusu edilen alacakların tebligattan itibaren bir gün içerisinde ödenmesi için davalıya 27.08.2003 tarihinde Beyoğlu 36. Noterliği 32633 yevmiye numarasıyla ihtarname göndermiştir. İhtarname 29.08.2003 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir.
Davacı mahkemece verilen 17.07.2008 tarihli 2005/212 E. 2008/409 K. Sayılı ilamı cezai şart alacağı, eğitim gideri alacağı bir noter masraflarının ödenmesi gerektiği noktalarından temyiz etmiştir. Davacı temerrüt tarihi olarak 04.07.2004 gösterilen prim alacağını temyiz etmemiştir.
Dairemiz 23.12.2010 tarihli 2008/37407 E. Sayılı ilamında eğitim gideri alacağı ve noter masraflarının hüküm altına alınması gerektiği yönlerinden kararın bozulmasına karar vermiştir. Diğer hususlar bozma konusu yapılmamıştır. Bu durumda prim alacağı yönünden miktar ve temerrüt tarihi itibariyle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Davalı kendisine yapılan 29.08.2003 tarihli tebligatta verilen süre doğrultusunda bir gün içerisinde yani 30.08.2003 tarihinde eğitim giderlerini ödemediği taktirde temerrüde düşecektir. Davalı eğitim gideri ödenmediğine göre temerrüt tarihi 31.08.2003 tarihi olacaktır. Davacı davasını 25.09.2003 tarihinde açmıştır. Daha önce temerrüde düşürülmüş olmasa bile davanın açılmasıyla temerrüt oluşur. Mahkemece ihtarname ve dava tarihi dikkate alınmadan temerrüt tarihinin 04.07.2004 olduğunun kabulü hatalıdır.
Talep edilen noter masrafları 27.08.2003 tarihinde doğmasına rağmen davacı tarafından dava tarihi öncesinde bu masrafın ödenmesi için çekilmiş bir ihtarname mevcut değildir. Bu durumda temerrüt tarihi mahkemenin kabulünde olduğu üzere davanın açıldığı tarihten sonraya denk gelen 04.07.2004 tarihinde değil davanın açıldığı 25.09.2003 tarihi olacaktır.
Mahkemenin temerrüt tarihlerini yanlış göstermesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Temyiz olunan kararda hüküm kısmında 3. paragrafta yazılı olan “.. .04.07.2004…” tarihinin çıkarılarak yerine; ..31.08.2003 .. .”yazılmasına,
4. paragrafta yazılı olan “…04.07.2004…” tarihinin çıkarılarak yerine; “…25.09.2003 …“yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
9.HD. 2011/53486 E. 2012/1605 K. 24.01.2012
…Kıdem tazminatı dışında kalan istekler bakımından faiz başlangıcı hatalıdır. Kısmi davaya konu miktarlar bakımından kısmi dava tarihinden faize karar verilmesi gerekirse de, davacı vekili temyiz dilekçesinde daha sonraki temerrüt tarihinden faiz talep etmiş olmakla hükme konu ve ihtarnamede geçen miktarlar bakımından temerrüt tarihinden faize karar verilmelidir. İhtarnamede yazılı miktarların fazlası yönünden karar verilen alacaklar bakımında ise ek dava tarihinden faize karar verilmelidir.
9.HD. 2011/16575 E. 2013/18733 K. 18.06.2013
…Mahkemece hüküm altına alınan işçilik alacakları bakımından dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize karar verildiği bildirilmiş ancak hangi miktar için dava hangi miktar için ıslah tarihinden faiz yürütüldüğü kararda açıklanmamıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu alacakların faiz başlangıç tarihlerine göre miktar olarak ayrıştırılmadan infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Öte yandan, davacı gazeteci 22.06.2007 tarihinde açmış olduğu kısmi davada ödenmeyen bir kısım işçilik alacaklarını talep etmiştir. Dava tarihi ile aynı tarihi taşıyan ihtarnamede ise alacakların tamamı istenmiş ve sözü edilen ihtarname 25.06.2007 tarihinde davalı işverene tebliğ edilmiştir.
Bu durumda kısmi davada talep edilen dışında kalan istekler bakımından ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihte davalı işverenin temerrüde düşürüldüğü kabul edilmelidir.
Dava ve ıslah dilekçelerindeki talebe uygun olarak, hüküm altına alınan istekler bakımından, dava dilekçesine konu miktarlar yönünden dava tarihi, bakiyesi için daha sonraki temerrüt tarihinden itibaren faize karar verilmelidir.
Mahkemece dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
9.HD. 2009/31818 E. 2012/8298 K. 13.03.2012
…Davacı yargılama sırasında gönderdiği 25.3.2005 tarihli noter ihtarnamesiyle dava konusu alacakların ödenmesini isteyerek işvereni temerrüde düşürmüştür.
Islah dilekçesiyle de arttırdığı miktarlar yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istemiştir.
Bu sebeple ihbar tazminatı, giyim yardımı, ilave tediye alacaklarının kısmi dava ile istenen miktarların dava tarihinden, bakiyesine ise temerrüt tarihinden
itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
9.HD. 2006/23210 E. 2006/25972 K. 09.10.2006
…İş sözleşmesinin işverence tazminattı olarak feshedildiği sabittir. Bu dava açılmadan önce davacının adresine kıdem tazminatı iki ayrı havale şeklinde çıkarılmış, ancak tahsil edilmeyerek iade olunmuştur. Mahkemece kıdem tazminatı alacağı hüküm altına alınırken, sözleşmenin feshi tarihinden itibaren faiz yürütülmüştür. Davalı vekilinin kıdem tazminatı alacağına fesihten itibaren faiz yürütülmesi yönünde temyiz itirazı bulunmaktadır.
İşçilik alacakları, götürülen borçlardan bulunduğundan PTTye konutta ödemeli olarak yapılan havale alacaklıyı temerrüde düşürür. Davacı kanuni şekilde ödenmiş bulunan parayı almamakla kendisi temerrüde düşmüş demektir. Bu durumda hüküm altına alman kıdem tazminatına, iş sözleşmesinin feshi tarihinden davacı işçinin (alacaklının) temerrüde düştüğü tarihe kadar işlemiş olan faize hükmedilmesi gerekirken, iş sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
22.HD. 2012/18111 E. 2013/6524 K. 28.3.2013
…Dava konusu istekler arasında bulunan yemek vc yakacak yardımları ile sorumluluk zammı ve direksiyon primi alacakları toplu iş sözleşmesinden doğmaktadır. Ücretlerin ilave tediye ve ikramiyelerin gününde ödenmemesi başlıklı Toplu İş Sözleşmesi 42.maddesinde “işçilerin hak kazandıkları ücret ve diğer ödemelerin ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir bir sebep dışında ödenmez ise 4857 sayılı Yasa’nın 34.maddesi uygulanır.” şeklinde düzenleme mevcut olup bu madde uyarınca toplu iş sözleşmesinden doğan alacakların ödenmesi konusunda ayrıca bir ödeme gününün belirlenmediği anlaşılmakta olup işverenin temerrüde düşürülmesi gerektiği sonueuna varılmaktadır. Davalı işveren davacı tarafından dava tarihinden evvel temerrüde düşülmediğiııe göre dava dilekçesindeki istekler yönünden dava tarihinden ıslah dilekçesi ile istenen alacaklar yönünden ıslah tarihinden bakiye miktarlar yönünden de yine ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da ayrı bir bozma nedenidir.
9.HD. 2007/16243 E. 2008/9366 K. 21.04.2008
…Dava dilekçesinde kıdem tazminatı dışında kalan alacaklar için faiz başlangıç tarihi belirtilmeden talepte bulunulmuştur.
Davacı, dava tarihinden sonra 23.10.2003 tarihli ihtarname ile dava konusu alacakların ödenmesini talep etmiştir.
Bu nedenle söz konusu alacaklar hakkında dava dilekçesi ile talep edilen miktarlara dava tarihinden, kalan miktarlar için de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de bozma nedenidir.
9.HD. 2006/6775 E. 2006/27597 K. 18.10.2006
…Davacı tarafından davalı işverene gönderilen ve dosyaya ibraz edilen 04 Mayıs 2005 tarihli noter ihtarnamesi davalı işverene 09.05.2004 tarihinde tebliğ edilmesine ve davacı, alacaklarının bir gün içinde ödenmesini talep etmesine göre davalı işveren 11.05.2005 tarihinde temerrüde düşmüştür.
Buna rağmen, mahkemece temerrüt tarihinin 12.09.2005 tarihinde gerçekleştiğinden bahisle kıdem tazminatı dışındaki alacaklara 12.09.2005 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup, karar bu nedenle bozulmalıdır.
9 HD. 2006/14777 E. 2006/33618 K. 21.12.2006
…Somut olay yönünden davacı dava konusu işçilik alacaklarının tebliğden itibaren üç gün içerisinde ödenmesini içeren ihtarname davalıya 02.09.2005 günü tebliğ edilmiş olup ihbar tazminatı, fazla çalışma ve ulusal bayram- genel tatil ücret alacağı yönünden davalı işveren dava tarihinden önce temerrüde düşürülmüştür. Talep doğrultusunda temerrüt tarihinden itibaren faize karar verilmemiş oluşu hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2007/24009 E. 2008/17675 K. 26.06.2008
…Ayrıca, davacı vekilince işçilik alacaklarının ödenmesi istemiyle davalıya Noterden keşide olunan ihtarname (Temerrüt ihtarı) 29.07.2009 tarihinde muhataba tebliğ edilmiş olup, işbu temerrüt ihtarnamesinde 3 günlük süre verildiği için temerrüt tarihi 02.08.2009 olduğu halde ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacakları için işbu temerrüt tarihinden itibaren değil de ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 29.07.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.
9.HD. 2012/16251 E. 2014/20329 K. 18.06.2014
…Kıdem tazminatı dışındaki alacakların faiz başlangıç tarihinin davacı ihtarının işverene tebliğ edildiği tarihe iki günlük ödeme süresi eklenerek belirlenmesi gerekirken dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi yerinde değildir.
9. HD. 2006/6781 E. 2006/9654 K. 13.04.2006
…Davacı 12.8.2004 tarihli ihtarname ile davalıyı temerrüde düşürmüştür. Hükmedilen alacaklara ihtarnamenin tebliğ tarihine verilen 7 günlük süre eklenerek bu tarihten itibaren faize karar vermek gerekirken dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru değildir.
9.HD. 2006/2463 E. 2006/22172 K. 13.09.2006
…Kabule göre ise; davacının işçilik alacaklarının ödenmesi istemine dair noter ihtarının davalı işverene 12.05.2009 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede işçilik alacaklarının tebliğden itibaren 3 iş günü içinde ödenmesi talep edildiğine göre davalı işverenin temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 3 iş günü geçtikten sonra en erken 16.05.2009 tarihi iken hüküm fıkrasında 15.05.2009 tarihi olarak gösterilmesi de hatalıdır.
7.HD. 2013/21086 E. 2014/7124 K. 01.04.2014
…Somut olayda, davacı tarafından keşide edilen ve belirtilen alacakların üç gün içerisinde ödenmesi gerektiğini içeren ihtarname davalıya 03.11.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Buna göre davalı 07.11.2009 tarihinde temerrüde düşmüş olmaktadır. Şu halde, mahkemece, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili, genel tatil ve ücret alacaklarının tamamına temerrüt tarihi olan 07.11.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
22.HD. 2013/8438 E. 2014/9203 K. 22.04.2014
…Dosya içerisinde mevcut işverene gönderilen 9.4.2004 tarihli noter ihtarnamesiyle davacı ücret alacaklarının ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenmesini istemiştir.
Söz konusu ihtarname davalıya 13.4.2004 tarihinde tebliğ edilmiş olup işveren 29.4.2004 tarihi itibarıyla mütemerrit olur.
Bu sebeple ücret alacağına ihtarnamenin tanzim tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.
9.HD. 2006/13988 E. 2006/32245 K. 11.12.2006
…Davacının işverene gönderdiği 14.4.2004 tarihli dilekçede harcırahın nerede ödeneceği hususunda bilgi talep etmiştir.
Dosya içeriğindeki sair dilekçelerde aynı mahiyette olup harcırahın ödenmemesi nedeniyle işvereni temerrüde düşürücü nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, mahkemenin aksine düşünce ile 19.4.2004 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır.
9.HD. 2006/2464 E. 2006/22172 K. 13.09.2006
…Davacının 2004 yılı ücret zam farkları alacağı için 25.8.2004 tarihli ihtarname ile bu tarihe kadar işlemiş olan alacaklar için temerrüt oluşturur ise de bu tarihten sonrası için işleyecek alacaklar açısından temerrüt oluşturmaz.
Ücret alacağı fesih ile de muaccel hale gelmez böyle olunca 25.8.2003 tarihinden sonraki ücret farkı alacakları için dava tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken fesih tarihinden faize karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2006/5459 E. 2006/26853 K. 11.10.2006
…Davacı iş akdinin haklı neden olmadan feshedildiğini, alacaklarının ödenmesini talep ettiği ihtarnameyi davalı apartman yöneticiliğine keşide etmiştir.
Davalı apartman yöneticiliği işveren vekili sıfatında olduğundan davalı Milli Savunma Bakanlığı açısından da temerrüt gerçekleşmiştir.
Bu nedenle mahkemece ihbar tazminatı ve işçilik alacakları için temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava ve ıslah tarihinden faize karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2006/8072 E. 2006/28620 K. 30.10.2006
…Somut olayda taraflar arasında imzalanan 13.10.2005 ve 15.10.2006 tarihli sözleşmelerin 6. Maddesinin d fıkrasında aylık ücretin bordro ile her ay sonunda ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmede ücretin ödenme zamanı açıkça kararlaştırılmış olup, belirtilen tarihte ücret ödenmediği zaman davalı temerrüde düşmüş olacağından, ücret alacağına uygulanacak faizin başlangıç tarihinin buna göre değerlendirilmesi gerekirken dava açılmadan önce gönderilen ihtarnameyle belirlenen temerrüt tarihine göre faizin başlangıç tarihinin tayini hatalı olup bozma nedenidir.
9.HD. 2010/13867 E. 2012/23041 K. 14.06.2012
…Kabule göre ise, davacının 2006 Mart, Nisan aylarına ait fazla çalışma alacağına 3.5.2006 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. TİS’in 37. maddesi işçi aylık ücretlerinin aybaşının 3. günü ödeneceği kuralına yer vermiştir. Bu hüküm fazla çalışma alacağım içermemektedir. Davalı işveren davadan önceden temerrüde düşürülmediğine göre dava ve ıslahtan itibaren faize karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde faiz yürütülmesi hatalıdır.
9.HD. 2008/10501 E. 2009/29033 K. 26.10.2009
…Temerrüt en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir ve kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer (Borçlar Kanunu md. 101/1). Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa günün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı (Borçlar Kanunu md. 101/2), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği (Borçlar Kanunu md. 107/1) hallerde, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur. Davacı ücret ve ikramiye fark alacaklara Toplu İş Sözleşmesinde öngörülen hak ediş tarihlerinden itibaren faiz uygulanmasını talep etmiştir.
Davacı vekili, ilave tediye dışında Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarına Toplu İş Sözleşmesinde öngörülen tarihten itibaren faiz uygulanmasını talep etmiştir.
Davacının üyesi olduğu sendika ile devirden önce işveren olan K.Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile imzalanan Toplu İş Sözleşmesinde sözleşmeden kaynaklanan alacakların ödeneceği zaman kararlaştırıldığından anılan alacaklara ödenmesi gereken tarihlerden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava ile istenen kısmi miktarlara bu tarihten, ıslahla arttırılan kısma ise ıslah tarihinden faiz yürütülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2010/33068 F.. 2011/13686 K. 09/05/2011
…Dava konusu alacakların oluştuğu 19. Dönem TİS’ nin 54, 20. Dönem TİS’nin 44. maddesinde; ücret ve buna mümasil istihkakların sonraki ayın 14 ila 18. günlerinde ödeneceği, 66 ve 55. maddelerinde hesabı yapılan akdi
ikramiyenin Haziran ayının ortası ve Eylül ayının birinci haftası içerisinde ödeneceği yazılıdır.
Davacı da ay ay hesaplanacak tarihlerden itibaren faiz yürütülmesi isteğinde bulunmuştur.
TİS’ de ödeme tarihlerinin açıkça belirtilmesi nedeniyle temerrüt ayrıca bir ihtara gerek kalmadan belirtilen tarihlerde oluşmuştur. Böyle olunca bilirkişi raporunda belirlenen temerrüt tarihleri yerine dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize karar verilmesi isabetsizdir.
9.HD. 2006/25598 E. 2006/29532 K. 08.11.2006
…Dava konusu, alacakların faizi yönünden, davalının ne zaman temerrüde düştüğü yasa ve Toplu İş sözleşmesi hükümlerine göre saptanmadan yazılı şekilde faiz yürütülmesi hatalıdır.
Davalının temerrüde düştüğünün kabulü için, Toplu İş sözleşmesinden doğan borçların muaccel hale gelmiş olması, başka deyişle ifa zamanının gelmiş olması gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre “Ecel meşrut olmadığı veya işin mahiyetinden anlaşılmadığı takdirde borcun iıemcn ifa ve derhal icrası istenebilir.” Davaya dayanak Toplu İş sözleşmesi 5.8.2003 tarihinde imzalanmıştır. Ayrıca, Geçici 1 ve 4. maddelerinde bir kısım farkların ödenmesinin belli koşullara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Toplu İş Sözleşmesinin Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında, birinci altı aylık döneminde oluşacak ücret ve diğer ödemelere ilişkin sözleşme farklarının dönemi içinde ödenmeyeceği, bu farkların toplu iş sözleşmesinin onüçüncü ayının sonunda ödeneceği; 2. fıkrasında ise,” Geçici 1. maddeden yararlananlar ile sözleşmenin imza tarihinden sonra herhangi bir nedenle hizmet sözleşmesi sona erenlere varsa Toplu İş sözleşmesi farkları onüçüncü ayın sonu beklenmeksizin hizmet akdinin sona erdiği tarih esas olarak ödenir “ denilmektedir.
Buna göre, birinci altı aylık döneme ilişkin fark ve hakların temerrüt tarihi davacının hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihtir.
İkinci altı aylık dönem için özel bir şart öngörülmemiş ise de, açıklandığı üzere, davalı bu borcu Toplu İş sözleşmesinin imzası ile öğrendiği ve o tarihte muaccel hale geldiği için, en erken temerrüt tarihi 5.8.2003 dür. Bu nedenle, bu tarihten önce doğan ikinci altı aylık hak ve alacaklar için temerrüt tarihi olarak 5.8.2003; bu tarihten sonra doğan hak ve alacaklar için ise, Toplu İş sözleşmesi hükümleri nazara alınmalıdır.
Hüküm altına alınan alacakların faiz başlangıç tarihleri buna göre belirlenip faiz yürütülmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3. Hüküm altına alınan fazla çalışma alacakları yönünden ise, saptanan fazla çalışma alacağı içinde Toplu İş sözleşmesi döneminden önceki çalışmalar da vardır. Alacağın bu kısmı yönünden dc Toplu İş sözleşmesindeki temerrüt tarihi ve en yüksek banka işletmesi faizi yürütülmesi hatalıdır. Alacağın bu kısmı için davalı daha önce temerrüde düşürülmediğine göre, Toplu İş sözleşmesi öncesi döneme ait kısım için dava tarihi ve ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmelidir.
9.HD. 2006/15839 E. 2006/33762 K. 25.12.2006
…Mahkemece, kıdem tazminatı dışında kalan ve TİS’ den kaynaklanan alacaklar hakkında dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
TİS’ nin 23/son maddesi ile akdin feshi durumunda işçiye yapılacak her türlü ödemenin fesihten itibaren onbeş günü geçmesi halinde bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanacağı kararlaştırılmıştır.
Bu nedenle söz konusu alacaklara TİS’de öngörülen hak kazanma tarihinden itibaren bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizin uygulanmasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalıdır.
9.HD. 2006/29121 E. 2006/35299 K. 28.12.2006
…Dava dilekçesinde davaya konu ücret vc ikramiye alacakları için hak kazanma tarihlerinden itibaren faiz isteğinde bulunulmuştur. Toplu iş sözleşmesinde ücret ve ikramiye alacaklarının ödeme tarihlerinin kesin olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Böyle olunca Borçlar Kanunun 101. maddesi uyarınca davalı işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmez. Mahkemece dava dilekçesinde sözü edilen istekler yönünden talep doğrultusunda hak kazanma tarihlerinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken dava ve ıslalı tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olmuştur.
9.HD. 2009/5003 E. 2009/17855 K. 23/06/2009
…Somut olayda; davacı işyerinde mutemet olarak çalıştığını, bu nedenle TİS 52. maddesine göre aylık ücretini % 25 zamlı olarak ödenmesi gerektiğini ve bu nedenle fark ücret alacağı ve bu alacağa da TİS nin 54. maddesi gereğince sonraki ayın 1.gününden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiştir.
Davalı işveren zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davacının çalıştığı hastanenin maaş ödemeleri, hesaplayıp ödediği, para tahsil ve üzerinde bulundurma yetkisi olduğu bildirmesi üzerine istek gibi hüküm kurulmuştur.
TİS’nin Ücretin Ödenmesi başlıklı 54.maddesinde, aylık ücretin ödeme tarihi açıkça belirtilmiştir. Davacının mutemetlik yapması nedeniyle TİS den kaynaklanan % 25 lik fark alacak, aylık ücret niteliğinde bir alacak değil, TİS
den kaynaklanan bir fark alacaktır.
Davalı işveren davadan önce de temerrüde düşürülmemiştir. Böyle olunca dava konusu alacağa dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde her ay ödenen aylık ücretler için TİS de öngörülen tarihlerden itibaren faize karar verilmesi hatalıdır.
9.HD. 2010/3969 E. 2012/14663 K. 27.04.2012
…Hüküm fıkrasında ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ve ulusal bayram genel tatil alacakları için faiz başlangıcı “temerrüt tarihinden itibaren” olarak gösterilmiştir.
Temerrüdün hangi tarih olduğunun belirtilmemesi infazda karışıklığa sebebiyet vereceği için hatalı olup başka bir bozma nedenidir.
9.HD. 2011/13256 E. 2012/26570 K. 05.07.2012
…Dairemizin “somut olayda, fazla çalışma ve genel tatil ücretine lıükmedilirken, davacı tarafından keşide olunan Beyoğlu Noterliğinin 09/12/2005 tarih ve 30508 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalının temerrüde düşürüldüğü ve zamanaşımının kesildiği hususu dikkate alınmaksızın hüküm verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece “Mülga Borçlar Kanunun 133. Maddesinde ihtarname çekilerek karşı tarafın temerrüde düşürülmesinin zamanaşımını keseceğine dair düzenleme bulunmadığı, temerrüt ihtarnamesinin zamanaşımını kesmeyeceği” gerekçesi ile direnilmiş olup, direnmenin doğru olduğu, yerel mahkemesince bu hususun düzeltildiği anlaşıldığından, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gcrektiıici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ek ikinci maddesi uyarınca ONANMASINA.
9.HD. 2014/665 F.. 2014/661 K. 20.01.2014