Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Avukatlık ücret alacağı davalarında yetkili mahkemeye ilişkin Yargıtay kararları

Avukatlık ücret alacağı davalarında yetkili mahkemeye ilişkin Yargıtay kararları

HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu düzenlemeler özel yetkiye ilişkindir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Uyuşmazlık, davacı avukat tarafından davalı Sinan’ın diğer davalı şirkete açtığı işe iade davasında vekilliğin üstlenilmesine rağmen vekalet ücretinin davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla başvurulan icra takibine yönelik itirazın iptali isteminden ibarettir. Taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan alacak davası mevcut olup, davacının ikametgahının Bakırköy olduğu dosyadan anlaşılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinin 1.fıkrasına göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştınlmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında takip başlatıp dava açabilir. Dava konusu olayda alacaklı davacı para alacağının ödetilmesi için ikametgahı olan Bakırköy İcra Dairesi’nde takip başlatmış olup Bakırköy 4.Asliye Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davasını açmıştır. Bakırköy icra dairesi ve mahkemeleri sözleşmeden doğan para alacağmın tahsili amacıyla yapılan takip ile açılan dava yönünden yetkilidirler. Bu nedenle mahkemece, yapılan yetki itirazı ret edilip yetkili icra dairesinde yapılmış yasal takibin ve açılmış davanın olduğu gözetilerek işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 17.12.2014,2014/34573 – 2014/40628)

HMK.’nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca TBK.’nun 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacmın seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı)
Somut olayda az yukarıda anılan HMK.’nun 10. ve TBK.’nun 89. maddesi gereğince taraflar arasında imzalanan belgeye göre alacaklı olan davacının yerleşim yeri olan ve davanın açıldığı Samsun Mahkemesi bu davaya bakmaya yetkilidir. Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 18.6.2014, 2014/12088-2014/19596)

Uyuşmazlık, davacı avukat tarafından davalının yargılanmakta olduğu ceza dosyasındaki vekilliğin üstlenilmesine rağmen sözleşme ile kararlaştırılan vekalet ücretinin davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle alacağın tahsili amacıyla başvurulan icra takibine yönelik itirazın iptali isteminden ibarettir. Mahkemece sözleşmenin ita edildiği yer Kartal olduğundan Pendik İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olmaması ve ayrıca taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre yetkili yerin Kadıköy olması gerekçe gösterilerek takibin, takip tarihinde yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. HMK’nun 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı taraf Pendik ilçesinde ikamet etmekte olup, genel yetki uyarınca icra takibi Pendik’te yapılabilir. Davacı da Pendik icra dairesinde takip yapmış olup doğru yerde takip yapıldığından mahkemece işin esasına girilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmasından bahisle davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. (Y. 13. IID. 8.5.2014,2014/13306 – 2014/14837)

Dava vekalet sözleşmesine dayalı alacak talebine ilişkindir. Kural olarak HMK 6. maddesi gereği her dava açıldığı tarihteki davalının ikametgahı mahkemesinde açılmalıdır. Ancak HMK 10. maddesince sözleşmeden doğan davalarda akdin ifa edileceği yer mahkemesi de açılacak davada yetkilidir. Bu bağlamda TBK 89. maddesine göre para alacağı aksi kararlaştırılmamış ise alacaklının ikametgahında ödenmesi gerekir. Bu yetki kuralının ancak niza konusu olmayan sözleşmeden doğan alacak davalarında uygulanacağına dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Taraflar arasında sözleşmenin varlığı kanıtlandığı takdirde HMK 10 ve TBK 73/1 maddesine göre alacaklının ikametgahındaki icra dairesinde de takip yapılabilir ve dava açılabilir. Dairemizin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 31.3.2014, 2014/8659 – 2014/9184)

Taraflar arasında düzenlenen vekaletnameye istinaden davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için Kocaeli 3. İş Mahkemesi’nde dava açılmış olup, sözleşmenin icra ve ifa olunduğu yer Kocaeli’dir. HMK’nuıı 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiş olup, Kocaeli Mahkemeleri de bu davaya bakmaya yetkilidir. Mahkemece, bu husus gözetilerek işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik karan verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 21.11.2013, 2013/28001 -2013/28928)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, aynı Kanunun 10. maddesi gereğince, sözleşmenin ifa edileceği yer icra müdürlüğünde veya mahkemesinde de icra takibi yapabilir veya dava açılabilir. Burada özel yetkiye ilişkin bir düzenleme söz konusu olup, davacı davasını genel yetkili mahkemede açabileceği gibi, özel yetkili mahkemede de açabilir. Tarafların sözleşmenin ifa edileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin ifa edileceği yer, Borçlar Kanununun 73. maddesine göre belirlenir. Bu maddeye göre sözleşmeden doğan para borcu, aksi kararlaştınlmamış- sa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Bu nedenle de alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında da takip veya dava açabilir.
Somut olayda davacı, kendisine ait teminatı aldığı halde iade etmeyen davalı avukata karşı, alacağının tahsili için ikametgahı olan Bursa İcra Müdürlüğünde takip başlatmış olup, takibe vaki itiraz üzerine de aynı yer mahkemesinde “itirazın iptali” istemiyle eldeki davayı açmıştır. Takip ve dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan para alacağının tahsili istemine ilişkin olduğundan, az yukarıda belirtilen özel yetkiye ilişkin düzenlemeler gereğince, alacaklının kendi ikametgahının bulunduğu yerde takip veya dava açabilmesi mümkündür. O halde takip yetkili icra müdürlüğünde yapıldığı gibi, dava da yetkili mahkemede açılmış olduğundan, mahkemece yetki itirazı reddedilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 30.5.2013,2013/13338 – 2013/14540)

HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK.’nun 73. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı)
Az yukarıda anılan BK.’nun 73. maddesi gereğince, satış sözleşmesinden doğan para alacağının tahsili istemi ile ilgili olarak açılan davada, Kastamonu Mahkemeleri bu davaya bakmaya yetkilidir. Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Somut olayda, davalının ikametgahı Cizre olduğundan, genel yetki kuralı uyarınca Cizre mahkemeleri yetkilidir. Ne var ki, az yukarıda açıklandığı üzere HMK.nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin icra edileceği yer mahkemesinin de yetkili olacağına ilişkin özel bir yetki kuralı getirilmiştir. Davacının, vekalet sözleşmesine dayalı olarak Siirt Terör Zararları Komisyonuna müracaat ettiği anlaşıldığı gibi yine, davacı avukatın talebi vekalet sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin olup, BK. 73. maddesi gereğince de aksi kararlaştırılmadıkça borcun alacaklının ödeme zamanında ikamet ettiği yerde ödenmesi gerekir. Öyle olunca, alacaklının ikametgahı, sözleşmenin ifa edileceği Siirt’te de icra takibi yapılıp, dava açılabilir. Bu nedenlerle takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı ve davanın yetkili mahkemede açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkili icra dairesinde yapılan takip bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 16.5.2013, 2013/3772 – 2013/12835)

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, aynı Kanunun 10. maddesi gereğince, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılabilir. Burada özel yetkiye ilişkin bir düzenleme söz konusu olup, davacı davasını genel yetkili mahkemede açabileceği gibi, özel yetkili mahkemede de açabilir. Tarafların sözleşmenin ifa edileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin ifa edileceği yer, Borçlar Kanununun 73. maddesine göre belirlenir. Bu maddeye göre sözleşmeden doğan para borcu, aksi kararlaştınlmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahmda ödenir. Bu nedenle de alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahmda da dava açabilir.
Somut olayda davacı, davalıların tahsilatlardan doğan iade ve tazminat borçları nedeniyle vekalet sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için kendi ikametgahı mahkemesinde dava açmıştır. O halde dava, yetkili mahkemede açılmış olduğundan, mahkemece yetki itirazı reddedilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 30.4.2013,2013/9877 – 2013/10824)

Dava, vekalet ücreti alacağı yönünden yürütülen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, haksız azil iddiasına dayalı olarak aleyhine Denizli icra dairesinde yürütülen takipte yetkiye ve borca itiraz etmiştir. Taraflar arasında imzalanan 2.1.2008 tarihli sözleşme ile bu sözleşmeden doğacak tüm ihtilaflar yönünden Denizli mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış olup, dava konusu ihtilafın temelini de bu sözleşmenin oluşturmasına ve sözleşmeden sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunun somut uyuşmazlığa uygulanmasının mümkün olmamasına göre, mahkemece yetki anlaşmasının geçerli olduğu, takibin yetkili icra müdürlüğünde yürütüldüğü gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir. (Y. 13. HD. 28.3.2013,2013/48 – 2013/7856)

Davacı vekalet ücreti alacağı ödenmediğinden bahisle tahsili için başlattığı icraya vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmış, davalı cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuş, mahkeme yetki yönünden davanın reddine karar vermiştir.
İİK.nın 50. maddesinde, “Para ve teminat borcu için takip hususuna HUMK’nın yetkiye dair hükümleri kıvasen uygulanır. Şu kadar ki takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” düzenlemesi mevcuttur.
HUMK.nun 9. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir Öte yandan yine aynı kanunun 22. maddesinde tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir. Ayrıca BK 73. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla takip ve dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili icra dairesinde ve mahkemede açılabilir.
BK 73. maddesi uyarınca davanın konusu para alacağına ilişkin olduğundan alacaklının bulunduğu yer yetkilidir. O halde mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek davacının İstanbul’da açtığı eldeki davada işin esasma girilip taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde İcra Müdürlüğünün yektisiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 25.6.2012, 2012/12739 – 2012/16513)

Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılamada mahkemenin yetkisizliğine dosyanın yetkili Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiş, dava dosyasının yetkili Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi üzerine, 14.4.2011 tarihli kararla yetkili mahkemenin Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna yetki ihtilafının halli için dosyanln Yargıtay İlgili Hukuk dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen yetkisizlik kararları kesinleşmiş olması halinde, dava dosyasının gönderildiği mahkemece verilen bu karar ile bağlıdır. Dava dosyasının gönderildiği mahkeme gerçekten yetkisiz olsa dahi davaya bakmaya mecburdur. Bunun istisnası yetkinin kamu düzenine ilişkin olduğu haller içindir. Yetki kuralı kamu düzenine ilişkin ise dava dosyası kendisine gönderilen mahkeme yetkisizlik kararı verilebilir. Kamu düzenine ilişkin olmayan yetkisizlik kararlarında bu kural uygulanmaz. Somut uyuşmazlıkta kamu düzenine ilişkin bir yetki söz konusu olmadığına göre mahkemece esasının incelenmesi gerekirken yazalı gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. (Y. 13. HD. 26.12.2011,2011/15416 – 2011/20550)

HUMK.’nun 9. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, aksine hüküm bulunmadıkça davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin icra edileceği veya davalı yada vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıy- la, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir.
Somut olayda, davalı şirketin ikametgahı Kayseri olduğundan, genel yetki kuralı uyarınca Kayseri mahkemeleri yetkilidir. Ne var ki, az yukarıda açıklandığı üzere HUMK.nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin icra edileceği yer mahkemesinin de yetkili olacağına ilişkin özel bir yetki kuralı getirilmiştir. Davacının, vekalet sözleşmesine dayalı olarak Bakırköy İcra daireleri ve mahkemeleri yargı çevresinde akdi icra ettiği cevaba cevap dilekçesine ekli takip taleplerinden anlaşılmaktadır. Yine, davacı avukatın talebi vekalet sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin olup, BK. 73. maddesi gereğince de aksi kararlaştırılmadıkça borcun alacaklının ödeme zamanında ikamet ettiği yerde ödenmesi gerekir. Öyle olunca, alacaklının ikametgahı, sözleşmenin ifa edileceği Bakırköy’de de icra takibi yapılıp, dava açılabilir. Bu nedenlerle davanın yetkili mahkemede açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 25.1.2010, 2009/10444 – 2010/576)