Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Sulh, Feragat, Kabul ve Davanın Geri Alınmasında vekalet ücretine ilişkin Yargıtay kararları

Sulh, Feragat, Kabul ve Davanın Geri Alınmasında vekalet ücretine ilişkin Yargıtay kararları

Davacı, davayı açtıktan sonra 9.3.2011 tarihinde tensip zaptı düzenlenmiş, dava dilekçesi 16.3.2011 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş ve davacı 17.3.2011 tarihinde feragat dilekçesini dosyaya sunmuştur. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesinde anlaşmazlık davanın konusuz kalması feragat, kabul ve sulh nedenleriyle delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, tarife hükümleriyle belirtilen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunacağı belirtilmiştir. Mahkemece, bu hüküm gözetilerek  nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücreti verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7. maddesi gereğidir. (Y. 13. HD. 26.3.2012, 2012/4769 – 2012/8015)

Davacı, davalının malik olduğu 16 AV 065 plakalı aracı dava dışı İhsan’dan satın aldığını, davalının borcu nedeniyle aracın haczedildiğini, icra dosyasına borcu ödediğini, ayrıca trafik cezası ve otopark ücreti ödemek zorunda kaldığını, alacağının tahsili için yaptığı takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar dairemizin 23.6.2004 tarihli ilamı ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından açılan davada 119.400.000 TL’lik trafik cezasına yönelik istem hakkında, atiye terk edildiğinden karar ittihazına yer olmadığına şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ve 12. maddeleri uyarınca davalı yararına 300.000.000 TL ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken 14.500.000 TL’ye hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’un 438/7. maddesi gereğidir (Y. 13. HD. 12.5.2005, 2743 – 8288)

Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesinde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, vekaletnamesinde davadan feragat etmeye de yetkili kılınan davacı vekilinin davadan feragat etmesi üzerine mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiği, yargılamada iki tarafın esas dava hakkında gösterdiği iddia ve savunmaların incelenmesine ve delillerin değerlendirilmesine geçilmediği, bu durumda yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde “delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmediği” kabul edilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre tarife ile belirlenen maktu vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması doğru değildir. (Y. 18. HD. 4.11.2014, 2014/5213-2014/15502)

Mahkemece, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ancak davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmaktadır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yansına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur.”
Tarifenin 6. maddesinde ifadesini bulan “delillerin toplanmasına ilişkin ara karan gereğinin yerine getirilmesi” kavramının 1.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın basit yargılama usulünü düzenleyen 316-322. maddeleri çerçevesinde nasıl anlaşılması gerektiğinin açıklanması gerekmektedir.
HMK’nın 318. maddesine göre “Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.”
HMK’nın “Ön İnceleme ve Tahkikat” başlıklı 320. maddesine göre mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verebilir ise de daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.
Tahkikat, iki tarafın esas dava hakkında göstereceği bütün iddia ve savunmaların birlikte incelendiği, tarafların gösterdikleri delillerin ileride hükme esas alınmak üzere ispat hukuku kurallarına göre değerlendirildiği aşamadır. Ön inceleme aşamasında veya öncesinde HMK’nın 318. maddesine uygun bir biçimde taraflarca deliller sunulmuş olsa dahi tahkikat aşamasına geçilmediği müddetçe delillerin ispat hukuku kuralları çerçevesinde değerlendirilmesine de geçilmez. Bu nedenledir ki tahkikat aşamasına geçilmeyen hallerde delillerin sunulmuş olması Tarifenin 6. maddesinde ifadesine göre delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesi olarak nitelendirilemez. Tahkikat aşamasına geçilmesi halinde ise delillerin Yasa’nın 318. maddesine uygun bir biçimde ön inceleme aşamasında veya öncesinde yada tahkikat aşamasında sunulması halinde Tarife ile belirlenen ücretin tamamına hükmedilmesi gerekir.
Yukarıda yer alan hukuki açıklamalar ışığında, mahkemece ön inceleme aşamasında karar verilmesi halinde Tarife ile belirlenen avukatlık ücretinin yarısına, tahkikat aşamasında karar verilmiş ise delillerin tahkikat aşamasında veya daha önce sunulmuş olması koşuluyla Tarife ile belirlenen avukatlık ücretinin tamamına, tahkikat aşamasında karar verilmiş ancak deliller sunulmamış ise yine Tarife ile belirlenen avukatlık ücretinin yansına hükmedilmesi gerekir.
Öte yandan, iki tarafın esas dava hakkında göstereceği bütün iddia ve savunmalar birlikte incelenmediği takdirde gerçek anlamda tahkikat aşamasına geçildiği kabul edilemeyeceğinden; ön inceleme duruşmasının sona erdiği belirtilerek usulen tahkikat aşamasına geçilmesi veya ön inceleme ile tahkikat aşamasının birleştirilerek aynı oturumda görülmesi hallerinde dahi avukatlık ücretinin yukarıdaki gibi belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, ön inceleme duruşması öncesinde davacı asil tarafından davadan feragat edildiği, mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, yargılamada iki tarafın esas dava hakkında gösterdiği iddia ve savunmaların incelenmesine ve delillerin değerlendirilmesine geçilmediği, gerçek anlamda tahkikat aşamasma geçilmediği, bu durumda yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde “delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmediği” kabul edilerek Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre Tarife ile belirlenen maktu avukatlık ücretinin yarısına hükmedilmesi gerekirken, avukatlık ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamak düzeltilerek onanmalıdır. (Y. 21. HD. 11.2.2014, 2013/22383-2014/1999)

Dosya kapsamından 16.10.2012 tarihli ön inceleme duruşmasında, davacı vekilinin bildirdiği delillerin istenmesi için, Mersin 9. Noterliği’ne, Mezitli Tapu Müdürlüğü’ne ve Mezitli Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne müzekkereler yazıldığı, Mersin 9. Noterliği ve Mezitli Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nce yazılan müzekkerelere cevap verildiği anlaşılmış olup, buna göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesince davacı asılların 1.3.2013 tarihli feragat beyanlarının delillerin toplanmasına ilişkin ara kararlan gereğinin yerine getirilmesinden sonra gerçekleşmesi sebebiyle, davalı lehine tarife hükümleri ile belirlenen vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yansına hükmedilmesi doğru olmamış ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. (Y. 23. HD. 13.1.2014,2013/6639 – 2014/45)

Davacı, satın aldığı dairenin geç teslimi nedeniyle 7.500.00 TL kira tazminatının tahsilini istemiş, dava devam ederken 27.7.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 5.192.0 TL ıslah ederek bu miktar üzerinden karar verilmesini istemiş, mahkemece de davanın ıslah gibi kabulü ile 5.192.00 TL nin tahsiline karar verilmiştir. Islah taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemin kısmen veya tamamen düzeltilmesine olanak tanıyan bir yoldur. Dava konusu olayda olduğu gibi davacının talep sonucunu azaltabilmesi için davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur. Davacı, talebini kısmi feragat yolu ile daraltabilir. O halde dava değerinin azaltılması, ıslah kavramı kapsamında değil davadan feragat müessesesi içerisinde mütalaa edilebilir. Öyle ise mahkemece tahsiline karar verilen miktarın dışındaki kısım için davasının vekille takip eden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması usulün .438/7 maddesi gereğidir. (Y. 13. HD. 26.3.2012, 2012/6884 – 2012/8293)