İstinaf duruşması nasıl yapılır?
CMK 282‟ye göre, istinaf mahkemesince duruşma açıldığında, madde hükmünde belirtilen istisnalar dışında, CMK nın duruşma hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Kanunun genel hükümlerine göre (CMK 191) başlayan duruşmada istinafta görülen ilk istisna, görevli üyenin hazırladığı inceleme raporu anlatılmasıdır (CMK “2017-7035” 282/1-a). 2017-7035 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesinde, bu raporun “okunması” gerekiyordu. Kanun koyucu madde içindeki “okuma” kelimelerini değiştirdi ve ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının da okuma yerine “anlatılması” ile yetindi (CMK “2017-7035” 282/1-b).
Ayrıca, maddenin (c) bendi de değiştirilerek, duruşmada yapılan işlemler sadeleştirildi: Değişiklik öncesinde; ilk derece mahkemesinde dinlenen tanıkların ifadelerini içeren tutanaklar, keşif tutanakları, bilirkişi raporları, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan duruşma hazırlığında toplanan delil ve belgeler, yapılmışsa keşif ve bilirkişi açıklamalarına ilişkin tutanak ve raporlar okunuyordu. 2017-7035 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile, sadece ilk derece mahkemesince dinlenilen tanıkların ifadelerini içeren tutanaklar ile keşif tutanakları ve bilirkişi raporunun “anlatılması” yeterli görüldü.
BAM ceza dairesinin duruşma hazırlığında toplayacağı delillere ilişkin düzenleme CMK 282/1-c hükmünden çıkarılarak, maddeye eklenen yeni (d) fıkrasına aktarılmış ve duruşma hazırlığında toplanan delil ve belgelerin, yapılmışsa keşif ve bilirkişi açıklamalarına ilişkin tutanak ve raporların duruşmada okunmasını emretmiştir (CMK 282/1-d).
Bölge adliye mahkemesi ceza dairesi, duruşma hazırlığında dinlenen tanık ve bilirkişilerin ifade tutanaklarının okunması ile yetinmeyerek, bunların duruşmada dinlenilmelerini gerekli görürse, çağırır ve dinler (CMK 282/1-e).
İstinaf duruşmasının özelliklerine ilişkin gözlemler
Genel hükümlerden farklı düzenlemeler yapan CMK 282 hükmü, birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir:
İlk derecede uygulanan genel hükümlerde iddianamenin okunması mecburiyeti CMK 191 metninden çıkarılmış ve “suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirilmesi anlatılır” biçimine dönüştürülmüştür. Bizce adil yargılanma hakkının özünü teşkil eden isnadı ayrıntılı olarak öğrenme hakkı (AHİS 6/3) bakımından durum hem ilk derece muhakemesinde, hem de istinafta kritik bir hale gelmiştir. Uygulamada genellikle görüldüğü gibi, sadece suç adının anılması suretiyle isnadın sanığa söylenmesi türünde yüzeysel ve biçimsel bir açıklama yapılırsa, burada “isnadın anlatıldığından” bahsedilemeyeceğinden, bir hak ihlali doğabilir.
Diğer taraftan, görevli üyenin inceleme raporunun içeriği konusunda da açıklık yoktur. Raportör üye inceleme raporunda ihsas-ı rey mahiyetinde açıklama yapmamalıdır.
Eleştireceğimiz bir diğer husus da, ilk derece mahkemesinde dinlenen tanıkların ifadelerinin, keşfe ilişkin tutanakların, bilirkişi raporunun anlatılması ve istinaf duruşma hazırlığında toplanan delillerin tutanak ve raporlarının BAM ceza dairesinde yapılan duruşma sırasında okunması yolundaki değişikliktir (CMK “2017-7035” 282/1).
Görüldüğü üzere, istinafın kabulünde ana etmen olarak ileri sürülen, davanın yeni baştan görülmesi ve delillerin doğrudan doğruyalığı ilkesi büyük ölçüde sınırlandırılmıştır. Aslında, maddi ceza hukukunun maddi meselesini delillerle doğrudan temas ederek incelemekle yükümlü olan ve esasa bakan istinaf mahkemesi, yapılan son değişikliklerle, bu niteliğini büyük ölçüde kaybetmiş ve giderek daha fazla temyize benzetilmiştir. İstinaf mahkemelerinin genel yaklaşımının adeta bölgesel temyiz yargılaması yapmaya dönüştüğü ve varlık sebebini oluşturan klasik istinaf yargılamasından büyük ölçüde ayrıldığı görülmektedir. Sonuçta, “davanın yeniden görülmesi” (CMK 280/1-e) istisna haline gelmiştir.
İstinaf duruşmalarında SEGBİS uygulaması yaygınlaşırsa, yukarıda belirttiğimiz sakıncalar hak ihlali boyutlarına ulaşabilir. Bölge Adliye Mahkemeleri yargı çevrelerinin çok geniş olması, ulaşım, coğrafi koşullar vb. birçok zorluğun istinaf yargılamalarından beklenen faydayı büyük ölçüde gölgelemesi de gerçektir.
İstinaf duruşmasının sonunda verilen kararlar
Bölge Adliye Mahkemesi davayı yeniden gördüğü duruşma sonunda istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar (CMK 280/2).
Bu hüküm BAM ceza dairesinin kurduğu kendi hükmüdür; diğer bir ifade ile, ilk derece mahkemesi hükmünün düzeltilmiş şekli değildir. Bu nedenle maddede ilk hükmün kaldırılacağı belirtilmiştir.
Sanık lehine istinaf başvurusunda cezayı ağırlaştırma yasağı
İstinaf yolunda “yalnız” sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hükümdeki ceza, önceki hükümdekinden ağır olamaz (CMK “2017-7035” 283).
İstinafa ilişkin hükümde temyizden (CMK 307/4) farklı olarak “yalnız” kelimesine yer verilmemişti. Değişiklikle eksiklik giderilmiştir.
Böylece, ilk derece mahkemesinin hükmüne karşı yapılan istinaf başvurularının hepsi sanık lehine ise, sonuç ceza ağırlaştırılamayacaktır. Buna karşılık, sanık aleyhine bir istinaf başvurusu varsa, cezanın ağırlaştırılması mümkündür. Aynı sonuç, CMK 265 uyarınca Cumhuriyet savcısının sanık lehine yaptığı kanun yolu başvurusu açısından da geçerlidir.
Direnme yasağı
Bölge Adliye Mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnme yasağı getirmiştir (CMK 284). İtiraz ve temyize ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez.
Buna karşılık Yargıtay‟ın bozma kararlarına karşı BAM ceza dairesinin (ve ilk derece mahkemesinin) direnme hakkı korunmuştur (CMK 307/3).
BAM Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yetkisi
BAM ceza dairesi tarafından verilen ve temyiz yolu kapalı olduğu için kesinleşen hükümlerde hata bulunduğu sonradan fark edilirse, bu kararlara karşı olağan üstü kanun yolları uygulanamıyordu. CMK 308 Yargıtay daireleri tarafından verilen kararları kapsadığı için, sadece CMK 272/2 uyarınca verildiği sırada kesin olan kararlara karşı CMK 309/1 uygulanabiliyordu.
Uygulamacıların yoğun isteği üzerine 2017-7035 sayılı Kanunla CMK 308/A madde eklendi. Buna göre, BAM ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı BAM Cumhuriyet Başsavcılığı, re‟sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
Daire bu itiraz üzerine mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse, kararını düzeltir, aksi halde itirazı reddeder. İtirazın reddi kararı kesindir (CMK 308/A).